AKP iktidarıyla 8 seneyi tamamlayıp 9’’ncu seneye girmek üzereyiz. AKP ile geçireceğimiz son sene olmasını temenni ediyorum.
Bu 8 sene süresinde Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine ve yaşam tarzımıza yapılan saldırıları beraberce yaşıyoruz ve yasal haklarımızı kullanarak direnmeye ve bu değerlerimize sahip çıkmaya çalışıyoruz.
Bu sırada, cemaat ve tarikatların özellikle AKP’’den yemlenen çıkar çetelerinin tehditleri ve mahkemelerdeki davalarıyla boğuşuyoruz. Tüm bunları yaparken dahi, belli bir üslubu ve nezaket seviyesini korumaya gayret ediyoruz.
İşin doğrusu da böyledir zaten. Fikir mücadelesi, eğer kafanızda fikrinizi savunacak kadar bilginiz ve donanımınız varsa, mücadeleyi belli bir kalite düzeyinde götürürsünüz. Aksi ise çirkinliklerle doludur.
AKP İktidarının ülkemize yaptığı kötülüklerden biri de günlük hayatımızı ilgilendiren bazı konularda, kabalığı, hoyratlığı, çirkinliği, görgüsüzlüğü, cahilliği egemen kılarak çağdaş yaşamı ve onun değerlerini aşağılamasıdır.
Bunların en açık örneklerini Başbakan Erdoğan ve AKP sözcülerinin konuşmalarında ve AKP bürokrasisi ve milletvekillerinin aile ve sosyal ilişkilerinde görebilirsiniz.
Toplumumuzu oluşturan her kademede hızlı bir kalitesizlik egemen olmaktadır. Bu siyasette de böyledir, iş hayatında da böyledir, sivil toplum örgütlerinde de böyledir.
Bana söyleyebilir misiniz?Adnan Menderes- Süleyman Demirel-Bülent Ecevit’’te olan bilgi ve zarafeti, Dış Politikada İhsan Sabri Çağlayangil-Hasan Esat Işık- Kamran İnan’’daki Uluslararası saygıyı, Tüsiad’’da Sakıp Sabancı-Şahap Kocatopçu- Muharrem Kayhan-Bülent Eczacıbaşı’’ndaki kibarlığı ve etkinliği, TOBB’’ da Sezai Dıblan- Ersin Faralyalı’’da olan itibarı, Sendikacılıkta Seyfi Demirsoy-Abdullah Baştürk’’teki dik ve onurlu duruşu şimdikilerde bulabiliyor musunuz?.. Bulamazsınız. Şimdikilerin bırakın topluma, kendi çocuklarına dahi örnek olacak kapasiteleri maalesef yok. Tam bir çapsızlar ordusu tarafından kuşatıldık adeta’…
Bu girişten sonra esas derdim olan son zamanlarda mantar gibi ortaya çıkan TV yorumcuları’… Aspirin gibi adamlar, her derde deva sanki mübarekler. Her konuda bilgi sahibidirler. Aynı programda, dış politikadan-teröre, sağlıktan-çevre politikalarına, Yüksek Yargı kararlarından- futbola kadar her konuda profesör mübarekler. Bunları izleyen genç beyinlerin bu ülkeden nefret etmemesi mümkün değil.
Dün iki haber kanalındaki yorumcuların dediklerine bakar mısınız?
* ’“Tam türban konusunda çözüme yaklaşılırken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu açıklaması zamansız oldu!’”
* ’“Kürt sorununda çözüme bu kadar yaklaşmışken bu KCK davası zamansız oldu!’”
* ’“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının Yasama’’yı uyarması doğru değildir, yetkisi yoktur, zamansızdır!’”
* ’“Türban olayı çözüm yoluna girmişken, türbanın ilkokula sokulması provokasyondur, zamansızdır!’”
Bunlar sadece iki programda yapılan bazı yanlışlar.
Kanunları hiçe sayan YÖK Başkanına, başkanı olduğu mahkemesinin kararlarını bilmeyen Anayasa Mahkemesi Başkanına, görevlerini yerine getirmeyen Rektörlere tek laf yok, görevini yapan ve Anayasa’’nın ve yasaların verdiği yetkilerini kullanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’’na, ’“zamansız oldu’” eleştirisi’…
KCK, PKK’’nın şehir yapılanmasıdır. Dağa adam göndermekten, PKK’’ya haraç toplamaktan, haraç vermeyeni infaz etmeye, Belediye binalarında patlayıcı bulundurmaya kadar her türlü herzeyi korkmadan yiyecek, hakkında Türk Mahkemeleri dava açınca, ’“bu dava zamansız oldu’” eleştirisi!...
Türban, üniversitelerde yasalara aykırı ve fiili olarak serbest bırakılmış, bırakınız liseyi, ilköğretime girmiş, bunlara laf yok, ikaz etmek yok, Cumhuriyetin Başsavcısı görevini yapıyor, ’“bu konuşmanın zamanı değildi, tam çözüme giderken zamansız oldu’” eleştirisi’…
Adam TBMM Başkanı, üzerine yemin ettiği anayasanın 11- 138 ve 153’’üncü maddelerinden habersiz. Mahkeme kararları her kurumu ve kişiyi bağladığı gibi Yasama’’yı da bağlar. Devletin helikopteri ile köy ziyareti yapmaya ailenizi gezdirmeye benzemez bu iş. TBMM Başkanı olarak önce yaşam tarzınızla topluma kötü örnek olmayacaksınız ve devlet olanaklarını şahsınız için kullanmayacaksınız’…
Bu, yanlı ve çarpık yorumları dinleyen ve karşısındakileri uzman(!) zannedenler özellikle gençler ne düşünecekler?Benim ülkemdeki çok önemli sorunlar çözülecek ama, Yargıçlar ve mahkemeler bu çözümleri engelliyorlar diye düşünmeyecekler mi?
Haklı, yasal, hukuki müdahaleleri ’“Zamansız’” bulan yorumcu benzerlerine önerim şudur;
Önce dersinize çalışacaksınız, okuyacaksınız, öğreneceksiniz ve ülkenizin değerli kurumlarına ve oralarda onurlarıyla görev yapan kişilere sahip çıkacaksınız, en azından onlara haksızlık etmeyeceksiniz.
Yasalara ve ahlaka uygun görev yapan bürokratları sahipsiz sanmayın. Eğer bu ülke bu gün tüm kötülüklere rağmen dünyanın en zor bölgesinde hala ayakta kalabildiyse bu, ülkesini canından fazla seven asker, sivil o insanların sayesindedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin işleyişi bazen ’“zamansız’” olabilir, keşke olmasa ama çalışır düzeltiriz.
Yeter ki ’“izansız- bilgisiz ve ahlaksız’” olmasın.
Bu yazı ’“zamansız mı’” oldu, ne dersiniz?