Mehmet KARABEL
Yılbaşı gecesi doğan acıların yıldızı!
30 Aralık 2023 Cumartesi

Okumaya başladığınız…

Renkli dünyanın dünya güzeli yıldızı…

Bir yılbaşı gecesi dünyaya gözlerini açtı…

Uzun yaşadı ama…

O kadar az mutlu oldu ki…

Satır aralarında dolaşırken şaşıracak…

“Bu nasıl yazgıdır?” demekten…

Kendinizi alamayacaksınız…

Başlıyoruz…

***

Çok ama çok güzeldi…

Üzüm buğusu gözleri ömre bedeldi…

Dolgun vücut hatları erkeklerin başını döndürüyordu…

Kör bir kızı canlandırdığı “Üç Arkadaş” filminde sergilediği oyun…

Yeşilçam Tarihi’ne geçti…

Çok değil, beş yıl içinde…

Tartışmasız Türk Sineması’nın “First Lady”si olmuştu…

Kazanıyor… Harcıyor… Hayatını yaşıyordu…

***

1967 Mart’ında film çevirmek için İzmir’deydi…

Ve tam da o günlerde…

Başına inanılmaz bi’şi geldi…

Gençti, tecrübesizdi ve yalnızdı…

İstanbul’da bir mobilyacıdan alışveriş yapmış…

Aralarında senet imzalamışlardı…

O istikbal vaat eden güzel oyuncu…

Senetleri vadesinde ödeyememiş…

Faiz binmiş, icralık olmuştu…

O kadar gençti ki…

Mal beyanında bulunmayı bile akıl edememişti…

Suçu buydu…

Ve bu yüzden…

Buca Cezaevinde 15 gün yattı…

Cezası bitti, hürriyetine kavuştu…

Gelin görün ki, 15 günde adeta dünya değişmişti…

Film teklifleri bıçak gibi kesilince…

(Hikayenin burası ibretliktir…)

Kültürpark Göl Gazinosu’nda…

Dansöz olarak sahneye çıkmayı kabul etti…

Sinemada erişilmesi güç bir zirve yakalamış kaç sanatçı vardır ki…

Gün gelip çaresizlikten “dansöz” olsun!

Artık, siz düşünün…

***

1967 sonbaharıydı…

Göl Gazinosu’nda Kadınlar Matinesi vardı…

Ve, Türkiye’nin bahtsız yıldızı…

Muhterem Nur…

Fiyakalı bir anonsla sahneye çıktı…

Orkestra “Azize”yi çalmaya başlamıştı…

Muhteşem kadın, utangaç bir tavırla…

Tam dans etmeye başlayacaktı ki…

Bir el işaretiyle orkestrayı durdurdu…

Üzerine bir örtü aldı…

Sahneden indi, kadınların arasından geçti, salona doğru yürüdü…

Tir tir titriyordu…

İzmirli yakışıklı gazetecinin yanına geldi…

Belli ki utanıyordu…

Gözlerini dostundan kaçırdı, bir nefeste şöyle dedi:

“Lütfen salondan çıkar mısın? Arkadaşımın önünde dans edemiyorum… Salona çık, beni seyretme… Sonra görüşürüz…”

Genç adam, bir sigara yaktı…

Göl Gazinosu’nun kapısından çıktı, karşıda beklemeye başladı…

O gazeteci…

Muhterem’in, yıllar önce…

Hayatının bir kesitini yazan Tayfur Göçmenoğlu’ndan başkası değildi…

***

Muhterem Nur, neden gerçekten “Acıların Kadını”ydı?

Taaa 91 yıl önceye…

Tam da bugünlere gidiyoruz…

1932’nin son günü; 31 Aralık “Yılbaşı Gecesi”

Eski Yugoslavya, şimdiki Makedonya’nın…

Manastır kentinde dünyaya geldiğinde…

İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına daha yedi yıl vardı…

Şu kadere bakar mısınız?

16 yaşındaki annesi O’nu doğururken öldü; babasını hiç tanımadı…

“Anne” dediği teyzesi O’na “Olga” adını taktı…

Yugoslavya, Müslümanlar’a aşırı baskı yapıyordu…

Bir gece yarısı…

Henüz Olga, 10 yaşındayken…

Anne bildiği teyzesiyle…

İkinci Dünya Savaşı’nın dehşeti içinden sıyrılıp…

Kamyon kasasında…

Ölümle burun buruna seyahat ederek…

İstanbul’a gelip, Eyüp’e yerleştiler…

Dünya güzeli kıza yeni nüfus çıkardılar…

Artık adı; Aysel Muhterem Kısa olmuştu…

İlkokulu bitirdi, dokuma fabrikasına işçi girdi…

Çok güzel, çok alımlı bir genç kız olmuştu…

Mahalle arkadaşı, Bulgaristan göçmeni Üftade ile…

Beyoğlu’nda gezmeye-tozmaya başladı…

Muhterem’e bir bakan…

Dayanamıyor, bir daha bakıyordu…

Güzelliğine ilk vurulan bir inzibat subayı oldu…

Adı; Ümit Utku’ydu…

O inzibat subayı, daha sonra yönetmen olacaktı…

Fabrikayı bıraktı; günde 5 lira ücretle figüran oldu…

1952'de “Kanun Namına” filmiyle adeta patladı…

Artık afişlerdeki adı…

“Muhterem Nur” olmuştu…

***

Türkiye’nin 1960’larda yaşadığı ve yaşattığı…

Muhterem Nur sevgisi…

Taaa yıllar sonraki…

“Türkan Şoray Sevgisi” ile…

Kıyaslanabilecek bir boyuta ulaştı…

Türk Sineması’nın…

Geçtiğimiz yıl 90 yaşında vefat eden en yetkin uzmanlarından…

Âgâh Özgüç

O’nun için şöyle demişti:

“Bugün o mertebeye Türkan bile erişemedi… Sultan oldu ama Muhterem'in gördüğü sevgiyi göremedi…”

***

Çok kadersizdi…

Kısa sürede başrollere yükselmiş…

Leblebi-çekirdek gibi film çevirmiş ama…

Cezaevine girip çıktıktan sonra iş yapamaz olmuştu…

Şöhretini yavaş yavaş kaybetmeye başladı…

Maddi sıkıntılarıyla artık başa çıkamaz hale gelmişti…

Şarkıcılık yapmaya başladı…

Turnelerin abone şarkıcısı oldu…

Her gece uyumadan önce…

“Allahım, benim bu acılarım ne zaman bitecek?” diye…

Dua ediyordu…

***

1982’nin ilk baharıydı…

Muhterem Nur ile Müslüm Gürses ilk kez karşılaştılar…

Ve, daha o gün…

“Sahneye son olarak kim çıkacak?” diye kavga ettiler…

Kuliste kıyamet koptu…

Ama, ne derler; bilirsiniz?

“En büyük dostluklar kavgayla başlar!”

Nitekim öyle oldu…

Bir daha hiç ayrılmadılar…

***

Şu tesadüfe bakın ki…

Aslında…

Müslüm Gürses, müthiş bir Muhterem Nur hayranıydı…

Çocukluğundan beri…

Güzel yıldızın tek filmini bile kaçırmamış…

“Esrarlı Gözler” filmini ise, O’nun için bestelemişti…

Müslüm Baba…

Büyük aşkından 21 yaş küçüktü ama bu hiç önemli değildi…

1986’da evlendiler ve…

Bi’daha hiç ayrılmadılar…

Taaa ki…

Müslüm Gürses, on yıl önce bu dünyaya veda edinceye kadar…

***

Üç yıl önce, 87 yaşında…

Sevenlerine veda eden Muhterem Nur ise…

Başından mutsuzlukla sonuçlanan iki evliliğe rağmen…

55 yaşında aşık olduğu “o adam” için…

Taaa, yıllır önce…

O denli özel bi’şi söylemişti ki; unutulacak gibi değil:

“Müslüm’den önce meğer yaşamıyormuşum... Mutlu olmayı, huzuru onda buldum… Eğer bir gün gözlerim görmez, ayaklarım tutmaz, kollarım da yukarıya kalkıp ona yardım etmezse, o zaman Müslüm'ü yalnız bırakırım…”

***

Şimdi, yine buluştular…

Mekanları Cennet olsun…

Sevenleri…

İkisini de çok özlüyor…

 

Sonsöz: “Ne demişiz biz; bugün batarsa güneş yarın yeniden doğar! / Müslüm Gürses…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
O gün bugündür!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva