Bir hafta önce…

Gazetecilere şöyle seslendi:

“Cumhurbaşkanı seçilirsem de açık olacağım... Siz inşallah Cumhurbaşkanı olduğum zaman da, (Boş - beleş birini Cumhurbaşkanı seçtik…) diye yazacak kadar özgür olacaksınız… Tüm gazeteciler özgür olacak…”

***

Şu sözü pek anlamlı:

“Ben bu ülkeyi karşılıksız sevdim…”

Tarayın arşivleri, vaktiniz varsa…

Şair ruhuna sahip gönüllerin başbakanı rahmetli Ecevit’ten bile…

Böyle bir cümle duyulmamış…

***

Yaklaşan seçimde partisinin Cumhurbaşkanı adayı…

Gelgelelim…

Neyle manşet oluyor?

Hangi gazetecilerle “dargın”, kimlerle “küstüm sana” modunda!

Gerek var mı böyle manşetlere?

***

Hayatın “dikenli yolları”nın…

Hep “dik başlı” cesur delikanlısı oldu…

***

Yalova’nın Elmalık köyünden çıktı…

Fizik-Kimya öğretmeni oldu ama Siyaset’i de seviyordu…

2002’den itibaren aralıksız CHP milletvekili olarak hizmet verdi…

Atatürk’ün partisi, O’nu…

Tam da “doğum günü”nde…

4 Mayıs 2018’de…

“Cumhurbaşkanı Adayı” ilan ederek taçlandırdı…

İnanılması zor iki rekora imza attı…

Birincisi, 45 gün içinde 75 ilde 107 miting yaptı…

İkincisi, o tarihi seçimde 15 milyondan fazla oy topladı…

Yüzde 30.67’lik bir oran yakaladı sandıkta…

Bu rakam sayesinde…

CHP, tam 41 yıl sonra…

İlk kez yüzde 30’u geçmiş oldu…

***

O seçim gecesi…

“Bizim Maarem nerelerde?” söylentileri ayyuka çıktı ama…

Hiç birine kıymet vermedi…

Bu büyük gurur O’na yetiyordu…

Muharrem İnce, müthiş sevinçliydi…

***

“Gençliğimi verdim…” dediği CHP’ye veda etti…

Memleketin siyasi nabzını ölçmek için başlattığı…

“Bin Günde Memleket Hareketi”ni…

“Memleket Partisi”ne dönüştürdü…

Doludizgin yürürken…

Bir hafta önce…

Partisi, O’nu “Cumhurbaşkanı adayımız” diye ilan etti…

Gazeteciler sıcağı sıcağına sordu:

“Her hangi bir ittifaka katılacak mısınız?”

Hazırdı böylesi sorulara; yapıştırdı bi’nefeste cevabı:

“Belki ben göğüsleyeceğim, belki birinci çıkacağım; duruma göre bakarız... Olmuyorsa seçime iki gün kala gereğini yaparız... Biz gereğini yaparız da başkaları da gereğini yaparlar mı acaba?”

Soyadı gibi “ince” bir cevaptı…

***

Muharrem İnce için…

10 gün önce şunlar konuşuluyordu; yazın bi’kenara:

“Baba evinin kapısını çalıp, partiye dönmesiyle ilgili beklenti, çok sayıda telefonlar var…” / CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel…

“Sayın Muharrem İnce’den görüşme talebi yok…” / Ali Babacan – DEVA Partisi Lideri…

“Muharrem İnce'nin parti olarak ittifaka katılmasından memnuniyet duyarız ancak buna biz karar vermeyeceğiz…” / Kürşad Zorlu – İYİ Parti Sözcüsü…

Sürprize bakar mısınız?

İYİ Parti Lideri Meral Akşener de muhabbete katılıverdi bi’anda:

“Sayın İnce'nin cumhurbaşkanı adayı olma hakkı vardır… Millet İttifakı genişleyecekse onun yer almasını isterim... Benim bu konu hakkında bir şey söyleme hakkım yok… Sayın İnce'nin bu hakkı kullanıyor olmasının hainlikle suçlanmasını esefle karşıladığımı söylemek isterim… İnce'nin duruşuna saygı duyularak bir yan yana gelişin sağlanması gerekiyor…”

Vay… Vay… Vay…

Ne zaman gerçekleşecek bu “yan yana” geliş?

İşte, o belli değil!

***

Peki, o yan yana geliş gerçekleşmeli mi?

Zor soru aslında…

Ancak…

Böylesi durumlarda…

Kartacalı komutan ve devlet adamı Hannibal’ın…

Taaa…

2 bin 200 yıl önce…

Trasimene Gölü Savaşı’nda…

“Fillerle Alp Dağları’nı aşamayız!” diyen komutanlarına verdiği cevap…

Gelir hep aklıma:

“Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız!”

***

Bitiriyoruz…

Daha üç gün önce…

Kendisi için “Millet İttifakı’na katılacak” yorumu yapanlara…

Sokağın nabzını tuttuğunu söyleyen Muharrem İnce…

Şöyle karşılık veriyordu:

“Evet, (CHP’ye katıl…) var… Ama bir katıl diyen varsa, (Sakın ha) diyen üç var…”

Bu gelişmelerin ışığında…

Şeytan, insanın aklına…

Rahmetli Kayahan’ın ölümsüz şarkısındaki şu cümleyi getiriyor:

“Bir yemin ettim ki dönemem…”

Gelgelelim…

Hayat bazen “Hayır, olamaz…” filan deseniz de…

Size…

Açmanız için yeni ışıklı kapılar işaret ediyor…

Hiç yaşamadınız mı?

Nokta…

Hamiş: CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, daha üç gün önce ne dedi, hatırlayın: “Muharrem İnce’nin, Kılıçdaroğlu lehine adaylıktan çekilmesini bekliyoruz…”

Sonsöz: “Aklınızda olanları hayata geçirecek kadar yüreğiniz yoksa, ömrünüz cesaretli insanların dedikodularını yapmakla geçer… / Sokrates – Antik Yunan filozofu…)