Tayfun MARO
Hengâme
6 Nisan 2018 Cuma

Televizyonda haberleri, tartışma programlarını dinlerken, gazeteleri okurken, salonlarda veya alanlarda siyasi etkinlikleri izlerken, zihnimde hep aynı sözcük yankılanıyor; hengâme.

Ve memleket meselelerine bu hengâmeden bakmanın nasıl bir bakış açısı gerektirdiğini bilemediğimden, öyle boş boş bakıyorum. Beynim sıfırlanmış gibi…

Köylü ve çiftçi, tarlasında mahsul yetiştirmek, geçimini sağlamak istiyor. İşçi, çalışıp emeğinin karşılığını almak istiyor. Esnaf, dükkânını her gün açmak ve nafakasını çıkarmak istiyor. İş adamları ve iş kadınları yatırım yapmak istiyor. Aileler, çocuk istismarının önlenmesini istiyor. Öğrenci, okuyup iş güç sahibi olmak istiyor. Kadınlar, erkek egemenliğinin sınırlanmasını, kadın cinayetlerinin durmasını istiyor. Toplum, adalet, huzur ve güven istiyor. Emekliler, insan gibi yaşamak istiyor. Sanatçı, kendini özgürce ifade etmek istiyor.

Ve nihayetinde, toplum, doğru dürüst yönetilmek istiyor. Halk veya millet dediklerimizin arzusu, oylarıyla iktidara verdikleri merkezi ve yerel yönetimlerin, vaatlerinin gereğini yerine getirmesidir. Söz verdikleri gibi hareket etmeleri… Hepsi bu!

Oysa son yedi yıl zarfında mutlaklaşan AKP iktidarının dayattığı algının şekillendirdiği sahte gerçek, başarısızlığa mazeret üretmekten öte anlam taşımıyor.

Beyhude bir işgüzarlıktır, bir hamasettir gidiyor, ülkenin bekası için…

Sadece bizim memleket mi, Dünya bir tuhaf oldu... Çemkirme krizi var. Kimin kime ne zaman kızacağı hiç belli değil. Ve tutarsızlık had safhada... Akşamdan sabaha durum değişiyor. ABD Rusya’ya, Rusya İngiltere’ye, İngiltere İran’a, İran Suudi Arabistan’a, Suudi Arabistan Türkiye’ye, Türkiye Mısır’a, Mısır Pakistan’a, Pakistan Irak’a, Irak İsrail’e, İsrail AB’ye saydırıyor… Sonra devletler yer değiştiriyor ve yine saydırmaya devam ediyorlar. Sonra yine yer değiştiriyor ve saydırmaya devam ediyorlar. En son, hepsi birbirine saydırmaya başlayacak. Az kaldı. Bu da sonumuz olacak. Herhalde, o zaman göreceğiz, beş mi büyük, Dünya mı?

Bize gelince… Biz alayına kızıyoruz. Hergün birilerine ayar veriyoruz. Henüz hizaya gelen yok ama olsun, bu hengâmede iyi giydiriyoruz… Husumet ekiyoruz, bakalım ne biçeceğiz!

Tutarsız, dengesiz, günübirlik açıklamaların, yaratılan fiili durumların, oldubittilerin, yangın söndürme düzeyinde yürüyen ekonominin insanda yarattığı algı; Hengâmenin orta yerinde, beyhude sözler, beyhude işler… Sanki sistemin şirazesi dağılmış, her şey oraya buraya saçılmış…

Yeryüzünde bir arada nasıl yaşamak gerektiğine dair kuramsal bilgimiz var. Gelin görün ki bu bilgi hayatta karşılık bulmuyor. Veya hayatta karşılığı olduğuna inanan yok. İnsanlık daha ziyade yalan söyleyenlere inanmayı tercih ediyor. Aldatılmanın çok ikna edici bir tarafı olmalı. Yoksa insanlığın beşyüz yıldır sorgusuz sualsiz kapitalist muktedirlerin peşinden gitmesi nasıl izah edilebilir!

Yerli ve milli kapitalistler veya yabancı kapitalistler, hepsi de bu hengâmenin birer parçası olarak hayatlarımıza zar atmakla meşguller. Oynadıkları kumarın kaçımızın hayatına mal olacağının onlar için pek önemi yoktur. Muktedirlerin yüce ideallerle donatılmış güç gösterilerinde ölenlerin sayısı sadece sayısal veriler olarak değer taşır.

Bizler, bitmeyen kavganın arenasında efendisinin savaşçıları olmakla meşhuruz. Güç savaşlarında, efendilerin fincanda sallayıp arenaya fırlattığı insan tanecikleri…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Obi 6 Nisan 2018 Cuma 16:40

Yazının son bölümüne kesinlikle katılmıyorum. Kurtuluş savaşında, Çanakkale''de, Kıbrıs''ta verdiğimiz savaşlarda hangi efendilerimiz için savaştık?? Kendimiz için, bağımsızlığımız için savaştık! Ne zamanki emperyal güçler içimize girdi, paralarla, yardımlarla başbakanlarımızı satın aldılar işte o zaman Nato'' ya girdik, Kore''de savaştık, İncirliği açtık vs.. Şu anda Suriye''nin kuzeyinde teröre karşı yapılan savaşı emperyal güçler adına yaptığımızı düşünenlere - abd''deki telaşın sebebi ne peki- diye sormak lazım! İsrail neden kudurdu o zaman diye sormak lazım. Şu anda arenaya çıktığımız doğru fakat sizin söylediğiniz gibi değil, savaşarak, düşmanları birbir yenerek o arenaya çıktık!

Yorumu oyla      9      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çıkmasaydı Samsun’a neler gelirdi başımıza?
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva