Korona belasıyla tanıştığımız günleri hatırlayın lütfen.

Evlere kapanmıştık, kapatılmıştık.

Toplu taşıma araçlarına belli yaşın üstündeki vatandaşların binmesi engellenmişti.

Otobüse, metroya, tramvaya, İZBAN’ı kullanma hakkı olan da tedirgin oldu bu yasaktan…

Yasaklı olmayanlar, yasaklılara bakıp kendilerine ders çıkarıp…

“Madem 65 yaş üstüne toplu taşım araçlarını kullanma yasağı geldi!

Ben de binmeyeyim, kendimi koronadan koruyayım!”

Diye düşündü ve o da o araçlarla yolculuk yapmaktan geri durdu.

Sonra ne oldu?

Arabası olan, işine gücüne özel arabasıyla gitmeye başladı.

Hali vakti yerinde olanlar eşine, kızına, oğluna araba aldı.

Derken…

Toplu taşım araçlarına binişler bıçak gibi kesildi.

Bu ara trafikte araç sayısı arttı, özel araçlarla yolculukların süresi uzadı.

***

İzmir’de, pandemiden önce…

Otobüslerin doluluk oranı beklentilerin altında olsa da, fena değildi.

Metro, İZBAN, tramvay, gemiler, günün pik saatlerinde hep doluydu.

Koronasız günlerde toplu taşım araçlarını günde 1 milyon 900 bin kişi kullanıyordu.

Pandemi hayatımıza girdikten sonra, bu rakam düşe düşe, 800 bine geriledi.

Zaman geldi, bu rakam 600 binlere düştü.

Ne demekti, günde 1 milyon 900 bin yolcu taşırken 800 bin yolcu taşır hale gelmek?

Büyükşehir açısından zarar demekti.

Vatandaşın, toplu taşıma aracına binip korona olmaktan korktuğunun net bir göstergesiydi.

Peki çözüm neydi?

Elbette birincisi, gerekli önlemleri fazlasıyla almaktı.

İkincisi, araçların güvenli olduğunu insanlara inandırmak gerekirdi.

***

İzmir Büyükşehir Belediyesi, tam da bunu yaptı.

Toplu taşıma araçlarına olan güvensizlik algısını yıkmak için çok büyük mücadelede verdi.

Tüm ulaşım araçları her gün, hatta gün içerisinde birkaç kez dezenfekte edildi.

Metro, tramvay, İZBAN istasyonlarına, iskelelere dezenfektanlar yerleştirildi.

Devletin maske dağıtamadığı günlerce yolculara ücretsiz maske temin etti.

Sonra?

Önlemler kapsamında tüm yolcuların İzmirimkart’larına HES kodları işlendi.

Dolayısıyla HES kodu işli olmayan yolcuların hiçbiri toplu taşım araçlarına alınmadı.

İstasyonlarda görevliler, maskesiz biniş yapmaya kalkışanlara izin vermedi.

Bir yolcu istasyonda maskesini çıkarıp telefon görüşmesi yapıyorsa, gidip onun da maskesini takmasını sağladılar.

Gemilerdeki görevliler, tüm yolcuların maske takıp takmadığını görmek için tek tek, her iskeleden kalkışta kontrol etti.

Özetle…

Kurallara, önlemlere harfiyen uygulanması için olağanüstü bir titizlik gösterildi.

***

Sonuç?

İnsanların toplu taşıma araçlarına dönüşü muhteşem oldu.

Şöyle ki…

16 Eylül’de okulların açılmasıyla birlikte toplu taşım araçlarını kullananların sayısı, 1 milyon 508 bin 214 olarak gerçekleşti.

Bir yıl önce aynı dönemde bu rakam, 1 milyon 433 bin 111 idi.

5 Ekim 2021 Salı günü…

İzmir’in toplu taşım araçlarını kullanan yolcu sayısı 1 milyon 600 bine ulaştı.

Pandemi öncesiyle bugünün arasında sadece 300 bin yolcu kaldı.

***

Bu gelişmeyi nasıl okumak lazım?

Demek ki Büyükşehir’in, toplu taşım araçlarının korona salgını sürecinde güvenli olduğu konusunda vatandaşı ikna etmeyi başarmış.

Demek ki, alınan önlemler, vatandaş nezdinde yeterli bulunmuş, önyargılar kırılmış.

Demek ki, sistematik olarak geliştirilen önlemler ve söylemler, vatandaşın toplu taşım araçlarına dönüşünde etkili olmuş.

Demek ki, insanın içinde güven olunca, korkulara, endişelere yer kalmıyor.

Biz İzmirliler tabii ki koronaya yakalanmaktan korkuyoruz.

Türkiye’de her gün 30 bin insan bu hastalığa yakalanıyor, 200-300 insanımız yaşamını yitiriyor.

Ama İzmir’de toplu taşım araçlarına binmekten korkmuyoruz!

Çünkü Büyükşehir’in tesis ettiği güven, o büyük korkuyu bitirdi.

***

Pandemi halen devam etse de…

İzmir, toplu taşım araçlarıyla barıştı.

Metroda, İZBAN’da, otobüslerde, tramvaylarda ve gemilerde eskisi gibi kalabalık ama son derece güvenli yolculuklar dönemine geçildi.

İzmir Büyükşehir’in toplu taşım araçlarıyla ilgili tüm endişeleri yok edip güveni sağlayan, bu konuda olağanüstü gayret gösteren herkesi yürekten kutluyorum, alkışlıyorum.