Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Gıda fiyatları neden pahalı?
17 Ocak 2016 Pazar

Rusya ile yaşanan krizden sonra özellikle sebze ve meyve fiyatlarının iç pazarda düşeceği algısı ortaya  çıkmıştı. Ancak umulan olmadı. Fiyatlar bir türlü düşmedi.

Sebze meyveye emeği üretici veriyor, parayı market kazanıyor.

“Sebze meyveye emeği üretici veriyor, parayı market kazanıyor.” ifadesi benim değil. Ziraat Odası’nın web sayfasından almış bulunuyorum.

Ziraat Odası Başkanı Şemsi Bayraktar’ın açıklamasına göre üretici fiyatları ile market fiyatları arasında 4 kata varan fiyat farkları var.

Son tespitlere göre örneğin fiyat farkları, portakalda 4.5, maydonazda 4.2, patateste 3.9,elmada 3.4, mandalinada 3.3, sütte 3 -4  ve ette 2-3  katı geçiyor.

30 Kasım 2015 ile Ocak 2016 tarihleri arasında bile fiyat artışları  % 40’ı geçmiş durumda.

Gıda fiyatlarındaki artış, enflasyonu da olumsuz tetiklemiş. Bu bağlamda vatandaşlar, ilan edilen enflasyon oranının gerçekleri yansıtmadığını, enflasyon hesaplanmasında gıda fiyatlarının temel alınması gerektiğini ifade ediyorlar. Çünkü orta ve alt gelir gruplarında gelirlerin neredeyse yarısına yakını gıda harcamalarına gidiyor.

Gıda fiyatlarının enflasyon oranı üzerindeki etkisini kimileri havanın soğumasına bağlamış ve işin içinden çıkmış. Ancak gerçekte durum böyle mi?

Fiyatlar Nasıl Oluşuyor?

Türkiye’de meyve ve sebze üretimi 50 milyon tonu buluyor. Bu üretimin yarısı, günümüzde kısaca AVM denilen Alış Veriş Merkezleri’nde tüketicilere pazarlanıyor. Geriye kalan yarısı ise, manav, küçük marketler ve pazarcı esnaf tarafından satılıyor.

AVM’ler genel olarak ya tek aracı kullanıyorlar ya da ürünlerini doğrudan üreticilerden alıyorlar. Bununla birlikte hiçbir aracı kullanmamalarına karşılık sebze ve meyve dahil gıdaları en az 3-4 kat daha fazla fiyatla pazarlıyorlar.

Toptancı halinde ise fiyat oluşumu şöyle oluyor; Üretici malını halde komisyoncuya getiriyor. Komisyoncu ürün kalitesine göre bir fiyat belirliyor. Bu aşamadan sonra üretici devre dışı kalıyor, Komisyoncu malı tüccara satıyor. Halden ayrılışta üreticinin sattığı üründe % 30-35 fiyat artışı oluyor. Mala, nakliye ücreti ve fire eklendiğinde fiyat artışı % 100’u geçiyor ve bu fiyata, parakendeciler de bir fiyat koyuyorlar. Sonuçta  üretici ile  ve tüketici  arasında fiyat farkı 3-4 katı buluyor.

Sebze ve meyve dışında süte ve kırmızı ete gelince. Aynı benzer işleyiş burada da söz konusu. Üstelik süt ve kırmızı ette birim maliyet fiyatları çok yüksek. Birim fiyatı belirleyen en önemli iki girdi var. Bunlardan  yakıt fiyatlarının yüksekliğini herkes biliyor. Ancak üzerinde durulması gereken daha önemli konu yem fiyatları. Yem girdisi, mal oluşun % 70’i civarında. Türkiye’de ot fiyatları yağış rejiminin düzensiz ve yağış miktarının yetersizliği nedeniyle Avrupa ülkelerine göre oldukça yüksek düzeyde. Fabrika yemi ham maddesi açısından da dışa bağımlılık var. Ve de süt ve et pazarlamasında fiyat belirleme, üreticinin değil, sanayicinin elinde. Ulusal Süt Konseyi adıyla kurulmuş örgütte sanayici egemen. 1Temmuz 2014’den beri çiftçinin eline geçen 1 lira 15 kuruşluk birim fiyat hiç artmamış. Kimileri de bunu yeterli görüyorlar.

Gıda fiyatlarını kim izliyor?

Belki sıradan vatandaşlar bilmez. 9 Aralık 2014 tarihli Resmi Gazete ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı “Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasalarını İzleme ve Değerlendirme Komitesi” kurulmuş. Bu komite, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında Ekonomi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu temsilcilerinden oluşuyormuş. Komite, tespitler yapıyor ve alınması gereken önlemleri ilgili bakanlığa bildiriyormuş.

Önlemler konusunda bilgili olanlar var mı? Uzmanlar, en azından yukarıda dile getirilen “Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasalarını İzleme ve Değerlendirme Komitesi” işlevinin yaşama geçirilmesi gerektiğini ifade ediyorlar.

Ne yapmalı?
Cevabı kolay değil. Genel bir cevap şu olabilir. Üretici ile tüketici arasında var olan pazarlama kanalı kısaltılmalı. Avrupa Birliği ülkelerinde bunun yolu kooperatifleşmeden geçmiş durumda. tarımsal ürünlerin neredeyse  % 100’ünü kooperatifler tüketiciler pazarlıyorlar. Türkiye’de bu oran iyimser bir rakamla % 3-4’ü bulmuyor.

Ette ve sütte kooperatifleşmeye bağlı olarak strateji değişikliği de gerekli. Bu görüşü biraz açmakta yarar var. Türkiye iklim ve bana bağlı olarak ot üretimi açısında yukarıda belirtildiği üzere zengin bir ülke değil. Anılan nedenden dolayı, içme sütü dışında yoğurt ve peynir üretimi yanında kırmızı et üretimini sığıra değil, koyun ve keçiye bağlamalı derim. Dünyanın da gündemini yakından ilgilendiren  iklim değişikliğinden  etkilenen  ülkeler arasında Türkiye ‘de olacak  ve kuraklık artacak. Bu durumda daha kanaatkar hayvan türleri olan koyun ve keçiye umut bağlamaktan başka çare kalmayacak.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
18 Ocak 2016 Pazartesi 10:00

Pazar harici hiçbir yerden alışveriş yapmayın. Hatta ve hatta üreticiyi bulun pazara bile gitmeyiniz. aracılar çalışmadan sırtımızdan para kazanıyor. şu aracıları atın artık kardeşim. Türkiyenin mikrop insanları bunlar.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çıkmasaydı Samsun’a neler gelirdi başımıza?
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva