Ümit YALDIZ
Evet, Barlas haklı galiba!
9 Haziran 2016 Perşembe

“Sağ olsun gazeteler artık acılarımızı bakkal hesabı gibi veriyor…”  demiş bir süredir Cumhuriyet’te yazmaya başlayan Aslı Aydıntaşbaş bugünkü köşesinde...
Ve şahane tespitlerle dolu yazısının bir yerinde de şu ifadeyi kullanıyor: Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanının konuşmasına gözyaşı dökerken, şiddetle mücadele diye yapılan iş, yerle yeksan edilen Nusaybin, Cizre resimleri, daha çok şiddetin tohumunu atıyor.
*
Açık söylemek gerekirse; İstanbul’daki patlamayı öğrendiğim dakikalarda aklıma gelen ilk şey buydu.
Çok değil bir gün önceki gazeteler gelmişti gözümün önüne…
Yerle bir edilmiş Nusaybin fotoğrafı! Enkaza dönmüş binaların tepesinde dalgalanan Türk Bayrağı…
Ve altında kocaman puntolarla yazılan TSK açıklaması: Cizre ve Nusaybin’deki operasyonlarda 1000 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Yani öldürülmüştür.
*
Bir gün sonra İstanbul Vezneciler… Ardından Mardin Midyat…
İzmir’de askere bombalı girişim… Yitip giden gencecik canlar…
Vesaire, vesaire…
*
O gün aklıma düşen ikinci şeye gelince;
“Keşke o şanlı bayrağımız harabeye dönmüş Nusaybin’deki binaların tepesinde devlet zoruyla değil de insanların huzurla yaşadığı bir Nusaybin’de yerel halkın iradesiyle dalgalansaydı. "İşte savaşı ‘kıyamete kadar’ bitirecek olan fotoğraf bu olurdu” dedim kendi kendime...
*
Normal şartlar altında milliyetçi yanımı okşaması gereken o haberden açık söylemek gerekirse o gün ürkmüş hatta korkmuştum. Ve korktuğum başıma geldi. Lanet olsun, yanılmadım.
Neden mi? Fizikteki etki-tepki prensibini çoğunuz bilirsiniz.
Newton’un ünlü teorisi en önemli fizik kurallarından biri kabul edilir.
“Eğer bir cisme herhangi bir büyüklükte bir kuvvet etkirse, cisim de bu kuvvete eşit fakat zıt yönde bir tepki gösterir. Burada ortaya çıkan etki-tepki kuvvetlerinin büyüklükleri eşittir fakat yönleri birbirine terstir.”
Durum bu kadar açık ve netti yani…
Arşivleri karıştırsınlar! TSK ne zaman rakam, fotoğraf/görüntü açıklasa 1-2 gün içinde misilleme gelmiştir.
Onca acı tecrübenin ardından, 35 yıllık terörle mücadele pratiği olan bir ülkenin, bu konuda yol, yöntem ve dilini gözden geçirmesi gerekmez mi sizce de?  
*
Netice itibariyle 7 Haziran’dan bu yana asker-sivil binlerce evladını toprağa vermiş bir ülkenin yurttaşlarıyız.
Ve hiçbirimiz kendini güvende hissetmiyor bu topraklarda. Nasıl hissedelim ki! İstanbul’da 5 ayda 6.bomba, Ankara’da; devletin kalbinde 5 ayda 3 bomba, Diyarbakır’da, Suruç’ta, Reyhanlı’da…
Yüzlerce, binlerce masum sivilin kâh PKK kâh IŞİD tarafından katledildiği acımasız bir süreçten geçmişiz. Ve memleketin kalbine saplanan onca bombaya rağmen, sorumlu cenahtan tek bir istifanın dahi söz konusu olmadığı, akla dahi gelmediği bir süreçten söz ediyorum.

İçişleri bakanını, MİT Müsteşarı'nı geçtim.
Onların birinci vazifeleri sosyal medyanın yaramaz çocuklarını bulup dava açılmasını sağlamak...  Allah'tan o işi iyi beceriyorlar. 'Fenomen Fuat Avni' hariç Reis-i Cumhur’a dokunanı sabaha karşı evinden aldırdılar şu ana kadar... Ama memleketin kalbine bomba yüklü kamyonla göremiyorlar.
Emniyet müdürleri, valiler… Herkes kasıla kasıla oturuyor koltuklarında…
Bir Allah’ın kulu da ibreti alem için ‘istifa'yı aklının ucuna bile getirmiyor.  
Japonya’da olsa emniyet-istihbaratın yarısı harakiri yapmıştı.
Osmanlı’da olsa MİT müsteşarının kellesi çoktan alınmış, emniyet müdürleri, valiler Malta’yı boylamıştı.
Gelişmiş, normal bir ülkede ‘Habur, Oslo, İmralı, Kandil’ aşamasında hükümet düşer, bir daha toparlanamazdı.  
Ama ne yaparsınız ki burası Türkiye!
Her açıdan ‘nevi şahsına münhasır’ bir memleket…

Bugüne kadar gelmiş/geçmiş tüm hükümetlerin hatta darbecilerin bile en büyük destekçisi olmayı başarmış, çoluk/çocuk sülalece hükümete yakın gazete/televizyonda yazan/konuşan Barlas’ın 11 Ekim’deki Ankara patlamasının ardından söylediği gibi:
Ne var canım… Biz bir Ortadoğu ülkesiyiz. Ve bu tür patlamalar Irak’ta, Bağdat’ta, Beyrut’ta her gün oluyor...
Evet, Barlas haklı galiba…
Biz artık bir Ortadoğu ülkesiyiz.
Etnik ve mezhepsel çatışma ikliminin her geçen gün tırmandığı, başkenti dâhil büyükşehirlerinde teröristlerin kol gezdiği, istedikleri zaman istedikleri yeri havaya uçurabildikleri, vatandaşlarının korku, endişeyle, kelle koltukta yaşadığı, her sabah yeni bir acıya uyanılan tipik bir Ortadoğu Ülkesi…
Bugün için şehit cenazesine mermiyle gidip, hesabı muhalefetten soranların ülkesiyiz…
Ya yarın?
Barlas’ın dediği kadar Ortadoğu ülkesi olursak vay halimize…
Cuma namazlarında camilerin bombalandığı, insanın insanı boğazladığı, insanların topluca infaz edildiği, kadınların başta bir etnik/mezhepsel guruptan oldukları gerekçesiyle seks kölesi yapılıp, kabul etmeyenlerin kafeslere konularak diri diri yakıldığı, korku filmlerini aratan şiddetin kol gezdiği, berbat bir coğrafyanın parçası olacağız.
*
Yapmayın beyler… Etmeyin... Kıymayın!
Bilin ki; onlarca yıldır sakız gibi çiğneyerek eskittiğiniz klişeler kar etmiyor bugün. 'Kökünü kazıyacağız, hesabı sorulacak' edebiyatı söndürmüyor yangınları…
Ne kökünü kazıyabildiniz ne de hesabı sorabildiniz çünkü. Yaptığınız tek şey hesabı kabartmak oldu. Yeni bir şiddet ikliminin tohumlarını yeşertmek…
Kahrolası kan davasını yarınlara miras bırakmanın dışında…
*
Şapkayı öne koymanın vakti çoktan geçmiştir.
*
Bir zamanları özlüyorum.
Belki yoksulduk… Duble yollarımız, akıllı telefonlarımız yoktu belki.
Gayri safi milli hasılamız 3 bin doların da altındaydı hatta...
Bugün sahip olduklarımızın onda birine bile sahip değildik belki.
*
Ama insanın insana böylesine düşmanca baktığı, gördüğü bir ülke hiç değildik.
Siyasetçilerin espri kaldırabildiği hatta yapabildiği bir ülkeydik mesela. Bir milli zaferin ardından topluca sokağa dökülebilen, birlikte üzülebilen, sevinebilen yani bir şeyler paylaşabilen bir ülkeydik.
Yöneticilerin üst perdeden ‘Sen Alevi'sin, Kürt’sün, Roman'sın, Türk’sün’ diye bas bas bağırmadığı, farklılıkların altının bu denli kalın çizgilerle çizilmediği bir ülkeydik.
40 yaşındaki ben bile bu kadarını özleyebiliyorsam daha büyüklerin, siyah-beyaz yıllardan kalanların neleri özleyebildiğini varın siz düşünün.
Ya da bir şiddet ve kutuplaşma ikliminde büyüyen ve de benim gördüklerimin zerresini bile göremeyen, yaşama fırsatı bulamayan yeni nesil için varın siz üzülün.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında maruz kaldığı iklime daha fazla dayanamayarak eşiyle birlikte intiharı seçen Yahudi kökenli ünlü Avusturyalı yazar Stefan Zweig’in sözüyle noktayı koyalım bugün de...
"Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi."

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 9 yorum var, 9 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
ali osman öğmen 10 Haziran 2016 Cuma 10:32

sağ/sol duyunun tercümanı yazınıza ne denebilir ki..kalemine sağlık

Yorumu oyla      11      5  
ByBaro 10 Haziran 2016 Cuma 09:55

"Savaşın iyisi, Barışın kötüsü olmaz!"Öldürerek, seçim kazanılır; huzur kazanılmaz..'Gazeteci' ve siyasilere düşen görev; kamuoyunun peşine takılmak değil, kamuoyu yaratmaktır.. Teşekkürler Sn. Yaldız..

Yorumu oyla      11      5  
Tuncer 10 Haziran 2016 Cuma 01:37

Türkiye bu belayı ancak ve ancak masada demokratik yollarla,yöntemlerle çözebilir. 100 yılda bu savaş devam etse...Sonuç yine siyasi ve demokratik çözümdür. Gezegenimizdeki bütün iç savaşlar masada diplomatik yöntemler kullanılarak çözümlenmiştir.

Yorumu oyla      11      5  
Cansel Can 9 Haziran 2016 Perşembe 20:09

Ağzınıza kaleminize sağlık.Anca bu kudar güzel anlatılır ülkemizin içinde bulundugu durum.

Yorumu oyla      11      5  
TC misafir 9 Haziran 2016 Perşembe 17:43

Öncelikle akp seçmeni şapkasını önüne koyup düşünecek akp öncesi terör neydi şimdi ise ne oldu diye? ve hatta neden bu örgüte bu kadar taviz verildi güçlenip toparlanmasına seyirci kalındı diye sormalı ve en önemlisi son 1 yıldır 500 şehit verilmesinin sorumlusu kim diye sormalı sormazlarsa bu ülke daha kötüye gider onun için bugünkü durumda en büyük sorumluluk iktidar partisine oy verenlerdedir. Dursunlar, düşünsünler ve vicdanlarıyla hareket etsinler ki ülke aydınlığa çıksın yoksa önümüz çok karanlık.

Yorumu oyla      11      5  
9 Haziran 2016 Perşembe 16:40

15:42, peki çözüm sürecinde niye operasyon yapılmadı? herşey yolundamıydı? operasyon isteyen askere valiler niye izin vermedi de, 7 haziran seçimlerinden sonra olay patlak verdi."seni başkan yaptırmayaağız" sözümü masayı devirdi, ülkeyi bu hale getirdi? yani herşey başkanlık için mi?

Yorumu oyla      11      5  
9 Haziran 2016 Perşembe 15:42

Ne yani Güneydoğuda operasyonlar yapılmasa mıydı? Barış diyorsunuz da terör örgütü barışı sağlamak adına ne yapmış? Sadece silah depolamışlar İzmir'den konuşmak kolay Gidin Cizre'ye Nusaybin'e Yüksekova'ya da memleketin ne durumda olduğunu görün bu insanlara istediğini ver her türlü imkanı sağla ama nafile maalesef

Yorumu oyla      11      5  
Ayhan Boba 9 Haziran 2016 Perşembe 13:29

İşte olay budur. Ağzına kalemine sağlık.

Yorumu oyla      11      5  
muhalif 9 Haziran 2016 Perşembe 11:49

Ertuğrul Özkök, reyhanlı saldırısından sonra yazmıştı "ortadoğuya hoş geldiniz" diye, yani barlas tan çok önce ancak aradaki fark, Barlasın bunu benimsemiş olmasıdır.7 haziran 2015 ten beri "bir politika" olarak terör azdırılmış ve bu ülke tam 1 yıldır, neredeyse hergün şehitler vererek, 1 yılını "yas" içinde geçirmeye mahkum edilmiş büyük bir travmaya sokulmuştur. ve kimseninde sesi çıkmıyor,

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Arzu’nun Mutluluk Reçeteleri bitmez!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Herkes yer içer hesabı 'Dilber' öder!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Taşlar yerinden oynuyor
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Üç koltuk, iki makam...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva