Mevcut partilerle birlikte kurulması düşünülen partiler de tartışılıyor.

Öncelikle iki tespitle konuya girmek istiyorum:

Birinci tespit:

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin yürümediğini, pek çok kez altını çizerek vurguladığım gibi bir kez daha tekrarlamak isterim. Ve hatırlatmak isterim ki, hatadan dönmek de fazilettir. Denenmişi denememek gerektiği hususu da bir fazilettir…

İkinci tespit:

İster zamanında olun ki, bundan daha büyük yanlış düşünülemez ve onun tarihi 2023’tür ve ister erkene alınmış olsun:

Her iki halde de iki seçim yapılacaktır…

Biri Cumhurbaşkanlığı seçimi,

Diğeri partilerin seçimidir. İktidar seçimi demiyorum, çünkü ikinci yapılacak partiler seçimi ile “iktidar” seçilmeyecektir, zira bütün yetkilerin bir kişi de toplandığı “cumhurbaşkanlığı” iktidarın tek sahibi ve uygulayıcısıdır…

Birincisi için, yani cumhurbaşkanlığı için aranan çoğunluk “50 artı 1”dir…

O halde:

İster mevcut partiler ve isterse yeni kurulacak olanlar için gerekli kural “50 artı 1”dir…

Şunu da belirtelim ki; mevcut yönetim “evet” demediği müddetçe Anayasa’da değişiklik yapılamaz ve yukarda belirttiğim kurallar yapılacak ilk seçimlerde geçerli olacaktır. Daha açıkçası mevcut yönetim “evet” demediği müddetçe bu garip sistemden vazgeçmek ve “demokratik parlamenter sisteme” dönmek mümkün değildir ve bu sebeple de belirttiğim seçim kuralları yapılacak seçimde de geçerli olacaktır…

O zaman:

Ne mevcutların ve ne de kurulması düşünülen partilerin anketlere dayanarak yaptıkları “iktidar” olma veya “yüzde şu kadar oy alma” hesapları lafıgüzaftan ibarettir…

Arkadaş, yapılacak “Cumhurbaşkanlığı Seçimi”nde “50 artı 1” oy alacak durumda mısın, değil misin? Soru budur… Cevabı da buna göre olmalıdır…

Efendim, çeşitli “ittifaklarla” bunu sağlamaya çalışırız. O zaman şunu sormak gerekir:

Madem ittifaklarla ancak işin içinden çıkmaya çalışıyorsunuz önce bölüp sonra niçin ittifaklar peşinde koşuyorsunuz? Millet birinde ittifak etsin…

Tabii, bunun da şartı var… Millet ittifak edecekse ittifak edilenin de yönetimi, fikirleri, tutum ve davranışları milletin isteği doğrultusunda olması gerekir…

Hasılı:

İster mevcutlar ve isterse yeni kurulacak olanlar:

Ayan beyan “Demokratik Parlamenter Sistem”den yana olduklarını açıklamalı ve bunun yanı sıra yönetimin en etkili ve yetkili organı olan “cumhurbaşkanlığı seçiminde” yüzde “50 artı 1” almayı garantilemeleri gerekir… Bunun dışındaki bütün hesaplar sadece “belli kişilere milletvekilliği” sağlar. Genel Başkanlar’a da Salı’dan Salı’ya grup konuşmaları düşer…

Sonuç:

Şu veya bu kişi parti kuruyor veya kuracak lafları bizi oyalamadır.

Gündemi esas sorunlarımızdan uzaklaştırma taktiğidir.

Kilitlenmemiz gereken hedefi saptırmadır..

Kilitlenmemiz gereken hedef:

Cumhurbaşkanlığı seçimini almaktır.

Ve yeni Cumhurbaşkanı ile hızla Anayasa’da değişiklik yapılarak 150 yıldır uyguladığımız “Demokratik Parlamenter Sistem”e, gerekli düzenlemeleri yaparak dönmektir…

Bilmem anlatabildim mi?