Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
‘Yaz Müfit, zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır’
28 Ekim 2017 Cumartesi

Erzurum Kongresinin bittiği gece... 8 Temmuz 1919 sabaha karşı, Mustafa Kemal Paşa,Mazhar Müfit’i yanına çağırır ve sorar: “Mazhar,not defterin yanında mı? Ama bu defterin yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar saklı kalacak. Bir ben, bir Süreyya, bir de sen bileceksin. Şartım bu...”  diyerek notlarını yazdırır.

Notlar şöyle:

Bir:Zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır.

İki:Padişah ve hanedan hakkında zaman gelince icap eden muamele yapılacaktır.

Üç:Tesettür kalkacaktır.

Dört: “Fes kalkacak, medeni milletler gibi şapka giyilecektir.”

Mazhar Müfit, istemeden kalemi elinden düşürür  ve  Mustafa Kemal’in yüzüne bakar.

 “ Darılma ama Paşam, sizin de hayalperest taraflarınız var.”deyince   O da “ Bunu zaman tayin eder. Sen yazmaya devam et.”der ve beşinci olarak Latin Harflerinin kabul edileceğini söyler.

Mazhar Müfit anılarının bu kısmını şöyle sonlandırır: “ Paşam,Cumhuriyetin ilanını başaralım da yeter!... diyerek defterimi kapadım ve yanından ayrıldım.”der.

“Zaferden Sonra Hükümet Şekli Cumhuriyet Olacaktır”maddesi Gerçekleşir.

Erzurum Kongresi,daha sonra Sivas Kongresi’nden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) 23 Nisan 1920’de kurulur  ve emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı,9 Eylül 1922’de İzmir’de Yunanların denize dökülmesiyle zaferle sonuçlanır.Zaferi izleyen süreçte TBMM’de yaşanan bakanlar kurulu krizi, 27 Ekim 1923 günü Ali Fethi Bey başkanlığındaki hükümetin istifasıyla sonuçlanır.Ancak dünyada örneği görülmemiş olan “TBMM hükümeti” yöntemi,krizler nedeniyle sürdürülemez duruma gelmiştir.

Yeni hükümet kurulamayınca Atatürk, çalışma arkadaşlarını akşam Çankaya Köşkü’ne davet eder ve İsmet İnönü ile yeni yönetim şeklini konuşur ve “cumhuriyet” kararını kesinleştirirler. Ve 29 Ekim 1923 günü TBMM’inde Cumhuriyet  kabul edilir ve Atatürk ilk Cumhurbaşkanımız olur.

Cumhuriyet  Sonsuza değin Yaşayacak

Günümüze gelince. Kimilerimiz Cumhuriyet konusunda karamsar yorumlar yapıyor.

Örneğin   "Cumhuriyetin kazanımlarına ve Mustafa Kemal Atatürk'ün büstlerine saldırılıyor, “Ne Mutlu Türküm Diyene" sözüyle bir araya gelen Türkiye halkını bölmek için, kardeş  kardeşe kırdırılıyor,  türban çocuklara kadar indiriliyor, Kemalizmin  bütün ilkeleri katlediliyor.” gibi haber ve yorumlar yaplıyor. Bütün bunların sonucunda umutsuzluk  sözleri yaygınlaşıyor.

Tespitler doğru,ancak umutsuzluk sözlerine de katılmak olası değil.

Umutlu olmak için Cumhuriyetin  gerçekleşen birikimlerine de bakmak gerekiyor

Mustafa Kemal Atatürk’ün Mazhar Müfit’e not ettirdiği günlerden tam 98 yıl geçmiş bulunuyor. O’nun yazdırdığı beş hedefi yakalamadık mı?

Umutlu Olmak İçin Gelinen Yere Bakmak Gerek.

Günümüzde elbette sorunlarımız var.Ancak  geldiğimiz noktada,beş hedefi yakalamış olmamız yanında  iki tespit daha yapmak isterim.

Bir: Mustafa Kemal Atatürk’ün,İş Bankası’nı nasıl kurduğunu anımsayalım.

Cumhuriyet ilan edilmiş ve Kuruluş Dönemi başlamıştı. Yeni Türkiye devletini, aşılması gereken ekonomik ve sosyal sorunlar bekliyordu. Bu dönemde ekonomiyi parasal olarak destekleyecek , gerektiğinde çeşitli alanlarda sanayileşme hareketinin başlatılmasına kendi kaynaklarıyla katılabilecek milli bir kuruluşun doğması ve milli bankacılık sisteminin oluşturulması  gereksinmesi derin bir şekilde hissediliyordu. Ortalıkta yeterli  para ve nitelikli uzmanda  olmamasına karşılık bu gereksinmeyi karşılayacak ulusal bir banka fikri  görüşüldü ve İş Bankası kuruldu.

İş Bankası,Genel Müdürü Celal Bayar'ın liderliğinde iki şube ve 37 personel ile hizmete başladı. Nominal sermayesi 1 milyon TL'ydi. Bu sermayenin fiilen ödenen 250 bin TL'lik bölümü ise Atatürk tarafından karşılanmıştı.Üstelik Celal Bayar’ın  bankacılık konusunda bilgilerinin sınırlı olduğu,hukuk ve bankacılık dallarında iş hayatına atılarak kendini geliştirdiği biliniyordu.(*)

Şimdi geldiğimiz noktada her konuda sınırsız yetişkin elemanımız olmadığı söylenebilir mi?

İki:Türk Halk Oyunları’nı yok etmek olası mı?

Halk  oyunları toplumun kültürel özelliklerini yansıtan; sevinci ve üzüntüyü tanımlayan, müzikli, tek kişi ve gruplar halinde yapılan, belirli hareketlerin birleşimidir. Nişan,evlilik ve sünnet törenlerinde , asker uğurlamalarında, yaylaya çıkış ve inişte, doğumda, dini ve milli bayramlarda, barana, sıra gezmesi, yaren sohbeti gibi toplantılarda oynanır.Türkiye’de 4 binin üzerinde oyun bulunmaktadır. Bu özelliği ile dünyada tektir. Her yörenin farklı oyunları, giysileri ve müzikleri vardır.

Peki,bu konuda üç  soru soralım.

Bir:Halk oyunlarımız,kadınlı erkekli danslar değil mi? Bu oyunları kadın ve erkek olarak ayırabilir miyiz?

İki:Halk danslarımız bizi birleştiren ,geleceğe ait  beklenti ve umutlarımızı besleyen etkinlikle değil mi?

Üç: Türk Halk Oyunları’nı yok etmek olası mı?

Özetle;kim ne derse desin,Cumhuriyet’i kuranların  hedefi,yolu ve birikimleri  yeni  kuşaklar tarafından sahiplenilmiştir, geriye dönüş olmayacaktır, umutsuzluğa kapılmak için bir neden yoktur.

 Yazımı,14 Ekim 1925 tarihinde  Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’in  tanımlamasıyla sonlandırmak istiyorum.

“Cumhuriyet,  ahlâki erdeme dayalı bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir.

Sultanlık korku ve tehdide dayalı bir idaredir.

Cumhuriyet erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir.

Sultanlık korkuya, tehdide dayalı olduğu için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aralarındaki fark bundan ibarettir.”

Yaşasın  Türkiye Cumhuriyeti!

(*)Kaynaklarda,Celal Bayar’ın orta eğitiminden sonra Bursa'da açılan Ziraat Bankası veznedarlığı sınavını kazandığını,bankada veznedar olarak çalışırken, Fransız papazlar yönetimindeki Collège Français de l'Assomption'da Fransızca kurslarına devam ettiğini ve  İpekböcekçiliği eğitimi veren Darüllâlim-i Harir (İpek Meslek Okulu) kurslarını izlediğini ve 1905 yılında Deutsche Orient Bank'ın imtihanını kazandığı  belirtiliyor.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Nedim Atilla 31 Ekim 2017 Salı 12:29

Hocam; ellerinize sağlık... Devamını Şevket Süreyya Aydemir'in anılarından aktarayım. Gazi, Şapka Devrimi sonrası trenle Ankara'ya döner... Karşılayanlar arasında Mazhar Müfit Kansu da vardır onu görünce şakayla karışık sorar: Nerede kalmıştık Mahzar Müfit bey...

Yorumu oyla      13      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
O gün bugündür!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva