Nedim ATİLLA
Tıp tarihindeki hemşehrilerimiz
14 Mart 2022 Pazartesi

Tıbbın ilk insanla birlikte başladığı söylense de, genelde kabul görmüş olan ilk tıp büyüğü Asklepios’tur. Kendisinden ilk kez İlyada’da Homeros bahsetmiştir: “Çağır Asklepios oğlunu, kusursuz hekimi” diyerek…

Antik çağda Batı Anadolulular ölümden sonraki yaşamı hep yerin altında karanlıklar içinde düşünmüş ve bu yaşama hep soğuk bakmışlardır. Dönem felsefecilerinin de etkisi ile “Ölüm öncesi yaşama sıkı sıkı bağlanıp, ölümden sonrasına hep üstün tutmuştur”.

Antik çağda Anadolu’da yaşamın güzelliğini kanıtlayacak çok şey vardır. Antik kentlerde bugün gezerseniz hep tiyatrolarla, stadyumlarla ve hamamlarla karşılaşırsınız.  Oysa Mısır tam bir mezarlıklar ülkesidir. Yaşamın vazgeçilmez kaynağı sağlık da unutulmamıştır. Üzerinde “Vasiyetnamelerin açılmadığı, ölümün giremediği yer” olarak tanımlanan Bergama’nın Asklepion’u da sağlık alanında hizmet vermiş olması boşuna değilidir.

Homeros çağında Asklepios daha tanrılaştırılmamıştı ama hekimdi. Daha sonra ünü her yana yayılmış efsanevi bir hekim olarak tanrılaştırılmış ve eski Helen dünyasında 320 ayrı kentte adına tapınaklar inşa edilmiştir. Eski Helenlerin hekim tanrı veya hekimlerin tanrısı olarak adlandırdıkları Asklepios'un, insanlara, ordulara, kentlere veba ve benzeri hastalıkları salan, ama iyileştiren derde çare bulan anlamına gelen Paian lakabıyla da anılan tanrı Apollon'un oğlu olduğuna inanılırdı.

Doğumu üzerine çeşitli öyküler vardır. Onu Kentauros (at gövdeli adam) Kheiron'un büyüttüğü ve hekimlik sırrını öğrettiği anlatılır. Doğa içinde yaşayan Kheiron açıkh avada şifalı sulardan ve otlardan yararlanmayı keşfetmişti. Asklepios çok iyi bir hekim olarak yetişir, ama çizme aşarak ölüleri diriltmenin de sırrına erince, doğa düzenini bozmasına kızan büyük tanrı Zeus'un yıldırımlarına hedef olu. Zeus onu yakar yok eder.

Sarımsak meselesi

Anadolu inançlarına göre, son anlarında yazdığı ölümsüzlük reçetesi bir otun üzerine düşünce, bütün özellikleri o ota geçmiş. Bu otun adı sarımsaktır. Oğlunun öldürülmesine kızan Apolla da Zeus'a yıldırımları veren Kyklopları yok ve oğlu Asklepios'u gökteki burçların arasına yerleştirir. Asklepios hekimlik sanatını, kızı Hygieia'ya (Sağlık anlamındadır ve bugün kullandığımız hijyen sözcüğü onun adından gelir) öğretir. Onun sanatı Asklepiades olarak anılan ve bir okul düzeni içinde birleşen hekimler aracılığı ile eski çağda yüzyıllar boyunca sürdürülmüştür.

Latinler’de Esculapius, Türkiye’deki ilk kazılar Fransızca konuşan arkeologlar tarafından yapıldığı için ‘Eskalop’ diye de anılan Asklepios için anlatılan mitolojik öykü çoktur.  Tıbbın tanrısı ve kahramanı. Apollon’un oğludur ama doğumuna ilişkin efsaneler birbirinden oldukça farklıdır. Çoğunlukla, Apollon’un Tesalya kralı Phlegyas’ın kızı Koronis’le seviştiği ve onu bir erkek çocuğa hamile bıraktığı anlatılır. Özellikle Pidaros’un benimsediği versiyon budur. Ne var ki, Koronis bu çocuğa hamileyken bir ölümlünün Elastos’un oğlu İskhys’in aşkına ram olur. Bir kuzgunun boşboğazlığıyla (ya da kehanet yeteneğiyle) ihaneti öğrenen Apollon vefasız kadını öldürür. Koronis’in vücudu yakılmak üzere odunların üstüne konulduğu sırada, henüz yaşayan çocuğu Koronis’in karnından çekip alınır. Asklepios’un doğumu böyle olur.

Asklepios’un neden Peloponisos’da Epidauros’un büyük tanrısı olduğunu açıklamaya matuf bir başka tradisyona göre ise, büyük yağmacı Phlegyas, ülkenin zenginliklerini öğrenmek ve onları ele geçirmenin yollarını bulmak için ülkeye gelir. Kızı da onunla beraberdir. Yolculuk sırasında Apollon kızı baştan çıkarır. Kız, Epidauros toprağında Myrtion adındaki dağın eteğinde çocuğunu gizlice doğurur. Sonra da onu terk eder. Ama bir keçi gelip çocuğu emzirir ve bir köpek ona bakar. Köpekle keçinin sahibi olan çoban Aresthanes, çocuğu bulur ve çocuğu saran ışık çemberini hayretler içinde kalır. Bu işte bir sır olduğunu düşünerek bebeği almaya cesaret edemez. Bebek, tanrısal kaderin yolunda tek başına ilerler.

***

Homeros’un İlyada’sında adı geçen Podalirios ve Makhaon adlı iki hekimin Asklepios’un çocukları olduğu söylenir. Efsanenin daha sonraki versiyonlarında Asklepios’un Epione adında bir karısı ve Akeso, Iaso ve Panakeia, Aigle ve Hygieia adlarında çocukları olduğu anlatılmaktadır. Belide ilk ortaya çıktığı yer olan Trikka (Teselya)’da varlığı belgelenen Asklepios kültü, uygulamaları özellikle büyüye dayanan, ama daha bilimsel bir tababetin geleceğini hazırlayan gerçek bir tıp okulunun geliştiği Epindauros (Peloponisos)’ta kök saldı. Bu sanat, Asklepiadlar ya da Asklepiosoğulları tarafından icra ediliyordu. Bunların en ünlüsü, ailesinin şeceresi bu tanrıya dayanan Hipokrates’tir.

Asklepios’un yok oluşundan sonra hekimlik sanatını kızı Hijye (Hygieia, Yunanca sağlık anlamına gelir) ve oğulları Asklepiades sıkı bir lonca düzeni içinde sürdürmüşlerdir. İlkçağ sonuna dek gelen bu gelenek içinde tüm hekimler bu efsaneye bürünmüş olarak çıkarlar karşımıza. Örneğin Hippokrates’in yaşam öyküsünün ne kadarı gerçek, ne kadarı masal bilinmez bugün. Asklepios adına yaptırılan tapınakların bulunduğu yerlerde kurulan sağlık yurtlarının en ünlüleri Peloponnes’teki Epidavros (Epidauros), Hippokrates’in görev yaptığı, Gökova Körfezi’nin ağzındaki Kos Adası (İstanköy) ve Bergama’dır. Asklepios’un sembolleri bir sopaya sarılmış yılanlar ve bunun yanı sıra, çam kozalakları, defne çelenkleri, bazen de bir keçi ya da köpektir.

***

Bugün Tıp Bayramı… Hekim dostlarımı 10 yıl önce Nezih Öztüre ile hazırladığımız Sağlık Yurdu Batı Anadolu kitabımızdan bu makale ile selamlıyoruz.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Mutluluğun ‘resmi’ budur!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva