Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Soma’da ölen işçilerin çoğu tarımdan ayrılmak zorunda kalan çiftçilerdir
23 Mayıs 2014 Cuma

Maden ocaklarında iş güvenliği ve işçi sağlığı standartları yaşamsal öneme sahip. Buna ek olarak işçilerinin eğitimi de çok önemli. Dört-beş günlük göstermelik eğitimle insanların maden ocağına indirildiği biliniyor. Bunlar gerçekleştirilmeden maden ocaklarına işçi çalıştırmak onları bile bile ölüme götürmekle eşdeğer. Örneğin, Soma’da ölen işçilerin çoğunun tarımdan ayrılmak zorunda kalan çiftçiler olduğu biliniyor.
Bu konuda bir açıklama yapan Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar Bayraktar, “Soma’da ölen işçilerin çoğu tarımdan ayrılan çiftçilerdir. Küçük ve verimsiz işletmeler yüzünden tarımda geçimini sağlayamayan çiftçiler, ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için maden ocaklarında, inşaatlarda düz işçi olarak çalışıyor. Kırsalda yoksulluk şehirlerden çok daha fazla. Kırsal, ülke milli gelir ortalamasının üçte biriyle yaşıyor. İstihdamda yüzde 23.6 pay alan tarım, cari fiyatlarla ülke gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 7.4′ünü karşılıyor. Maden işletmeleri de tarımdan gelen ucuz işgücünü tercih ediyor. Yıllar itibarıyla baktığımızda tarım sektörünün istihdamdaki payının da azaldığını görüyoruz…1996′da tarımda 9 milyon 259 bin kişi çalışırken, bu sayı 2013′te 6 milyon 15 bine inmiştir” dedi.
Bayraktar, “Tarım sektöründen diğer sektörlere istihdam kayması ve göç, Türkiye için kaçınılmaz bir süreçtir. Önümüzdeki süreçte milyonlar tarımdan ayrılacak. Tarımdan ayrılanlar, mesleki eğitimleri olmadığı için kalifiye işçi değildirler. Madenlerde, inşaatlarda düz işçi olarak, düşük ücretlerle çalışıyorlar. Bu işyerlerinde iş güvenliği ve işçi sağlığı standartları iyileştirilemezse büyük ölümler kaçınılmaz olacaktır” şeklinde açıklamasını sürdürdü.
Ancak, Bayraktar’ın “Soma’da ölen işçilerin çoğu tarımdan ayrılan çiftçilerdir” açıklamasını, yukarıda da yazdığım üzere “Soma’da Ölen İşçilerin Çoğu Tarımdan Ayrılmak Zorunda Kalan Çiftçilerdir”şeklinde değiştirmek daha doğru gibi geliyor.
Diğer yandan “Tarım sektöründen diğer sektörlere istihdam kayması ve göç, Türkiye için kaçınılmaz bir süreçtir” tespitinin kabul edilmesini  de tartışmak gerekiyor.
Elbette bugün geçerli olan tarım politikaları değiştirilmez ise bu süreç devam edecek. Ancak ,küçük ve orta ölçekli  aile çiftçiliğini  koruyan tarım politikaları izlenebilirse bu göçü durdurmak, en azından makul bir düzeye indirmek olasılığı vardır.
Göçün açıklamasını şöyle yapabilir miyiz? Kırsal bölgelerde, ailelerin sahibi olduğu çiftlikler zarar eder duruma getirildi. Aile çiftçiliği için kullanılan kaynaklar ve küçük işletmeleri pazara taşıyan kooperatifler yararsız olarak görüldü. Aile çiftçiliği, (sözde)serbest piyasa ekonomisinin dengesini bozan etmenler olarak değerlendirildi. Aile çiftçiliği yapan küçük işletmeler ve kooperatifleri desteklemek ve birleştirmek için gerekli çalışmalar yapılmadı. Köylülük hor görüldü ve küçümsendi.
Sonuçta tarım üretimi yapan Aile Çiftçiliği sahipsiz kaldı, bu işletmeler kendi varlıklarını sürdüremeyecek duruma getirildiler ve kırsal bölgelerde yaşayan insanlar kentlere göç etmeye zorlandı. Kentlere gelen bu insanlar, sanayi ve hizmetler sektöründe iş bulamadıkları gibi yeterli sağlık, eğitim ve barınma olanakları da edinemediler. İş bulabilenler ise, maden ocaklarında korumasız çalışmak zorunda bırakıldılar. Bu şekilde köylerin boşaltılmasıyla kentlere gelen, ancak iş ve aş bulamayan yoksul köylülerin denetimi daha kolay bir duruma getirildi.
Gelinen noktada, acımızı hiç unutmayarak tarım politikaları açısından yeni yaklaşımlar yapma gereği ortaya çıkmış bulunuyor.
Birincisi şu; Türkiye’de olduğu üzere dünyada da tarımın en büyük zaafı, aile çiftçiliğinden yana değil, tarım ve gıda şirketlerin denetimdeki dev tarımsal işletmeler lehine uygulanan politikalardan kaynaklanıyor. İkinci zaafı da , çiftçi örgütlerinin güçsüzlüğüdür.
Aslında uzmanlar, işletmelerin verimlilik açısından karşılaştırılmasında toplam etmen verimliliğinin dikkate alınması gerekliliğini dile getiriyorlar. Toplam etmen verimliliği ise katma değer ya da net gelirin sosyal fırsat maliyetleri ile değerlendirilmiş olan üretim etmenlerinin toplamına bölünmesiyle bulunuyor. Gelişmekte olan ülkelerde emek daha bol, dolayısıyla fırsat maliyeti daha düşük olmasına ek olarak toprak ve sermayede daha düşük maliyetlidir. Bu nedenle küçük işletmeler daha yüksek bir toplam verimliliğe sahip olmaktadır .
Diğer yandan küçük işletmelerin ölçek sorunu, kamu yatırım ve hizmetlerinin sağlanması ve kooperatifleşme ile aşılabilmektedir. Örneğin, devlet sulama tesisleri, girdilerin tamamında desteklemeler, yine girdi ve çıktıların değerlendirilmesinde kooperatifleşme, ortak makine parkları gibi.
Sonuç olarak Bayraktar’ın “İş güvenliği ve işçi sağlığı standartları iyileştirilemezse büyük ölümler kaçınılmaz olacaktır” şeklinde olumsuz bir beklentide bulunmak yerine seçenek sunma sorumluluğu vardır.
Aile Çiftçileri, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve diğer çiftçi örgütlerinden çaresizliğin kabulünü değil, küçük ve orta ölçekli aile çiftçiliğini koruyan tarım politikalarını ortaya koymalarını bekliyor.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çıkmasaydı Samsun’a neler gelirdi başımıza?
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva