Fikret İLKİZ
Sağ olarak kurtarabilmek
5 Nisan 2015 Pazar

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın ölümü nedeniyle geride kalanlara başsağlığı, sabır diliyorum, acılarını paylaşıyorum. Yargının ve hepimizin acı kaybı olarak gördüğüm ve herkesi çok tedirgin eden ölümlerin bir daha yaşanmaması ve hiç kimsenin acılar içinde kalmaması herkesin ortak dileğidir.
 
Türkiye’yi sarsan İstanbul Çağlayan Adliyesindeki ölümün/savcıyı rehin alan militanların öldürülmelerinin nasıl gerçekleştiği hakkındaki soruşturma, kuşkuya yer vermeyecek biçimde bütün açıklığıyla tamamlanmalıdır. Bu olayın aydınlatılması hukuki ve can yakıcı bir sorundur.
 
Medyaya sansür getirmekle, yayın yasağı koymakla uğraşmayın. Başa çıkamazsınız ve gücünüz yetmez zaten. Ölümlerin hukuku nedir? Bu soruyu yanıtlayalım.
 
Sakın ölümden sorumlu tutan bir anlayışla ve buyruklarla avukatlara saldırmayın. Saraylarınızın güvenliğini sağlayamadığınız için adliyedeki ölümlerin sorumlusu avukatlar değildir.   
 
Avukatların potansiyel suçlu olarak hedef gösterilmesinin hiçbir yararı yoktur. Avukatlar savunma makamıdır. Gücünü demokratik hukuk devletinden ve savunma hakkına olan inancından alır. Bağımsızdır ve hiç kimseye, hiçbir güce boyun eğmez. Bunu bir kenara yazın ve aklınızda tutun. Avukatlar herkesin temel hak ve özgürlüklerini korur. Avukatların karşısına dikeceğiniz polis gücü ve kalkanlar bir işe yaramaz. Çünkü avukatlar insanların baskıya karşı hukuk yoluyla direnmelerinin ve onları zulme karşı korumanın savunucularıdır.
 
Nereden gelirse gelsin baskıya karşı direnişin mimarları olan avukatlarla uğraşmayın, işinize bakın. Yaptıklarınızın ve yapmadıklarınızın hesabını bir gün avukatlar sizden sorduğunda, hesap verebilecek kadar hukuka ve hukukun üstünlüğüne bağlı kalmaya çaba gösterin. Asıl işiniz budur. 
 
O zaman adliye Sarayınızın tam ortasındaki ölümün hukuku nedir?
 
Güvenlik güçlerinin gücü ile öldürülmenin ve/veya ölümün hukuki meşruiyeti var mıdır?
 
AİHS’nin 2/2 maddesi devlet görevlilerinin kendilerini ya da başkalarını hukuka aykırı şiddete karşı korumak için güç kullanmalarına izin verir.  Ama bu güç başkalarını veya kendini savunmak için mutlaka gerekli ise kullanılmalıdır.
 
AİHS’nin 2. Maddesindeki düzenlemeye göre herkesin yaşam hakkı yasayla korunur. Hiç kimsenin yaşamına kasten son verilemez. Kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda ölüm meydana gelmişse bu ölümün hangi hallerde  “yaşam hakkının” ihlali sayılmayacağı 2. maddede yazılıdır. Kuvvete başvurmak kesin zorunluluk haline gelmelidir. Eğer ölüm “mutlak zorunlu olanı aşmayacak bir güç kullanımı sonucu” meydana gelmişse; (a) Bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunmasının sağlanması; (b) Bir kimsenin usulüne uygun olarak yakalanmasını gerçekleştirme veya usulüne uygun olarak tutulu bulunan bir kişinin kaçmasını önleme; (c) Bir ayaklanma veya isyanın yasaya uygun olarak bastırılması hallerinde yaşam hakkı ihlal edilmiş sayılmayacaktır (AİHS Madde 2/2). Bu durumda bir “öldürmenin” hukuki meşruiyet kazanabilmesi için eylemin hukuka uygun olması gerekir. Bu dahi yeterli değildir. Ortaya çıkan eylem ve bu eyleme neden olan koşullarda kullanılan güç; iç hukuka uygun olmalıdır. Ayrıca uluslararası sözleşme gereklerinin yerine getirilmiş olması şarttır (BiaNet. İlkiz Fikret 27.10.2014).
 
AİHM’si “Mc-Cann, arkadaşları ve Birleşik Krallık" davasında güvenlik güçlerinin orantısız güç kullandığını kabul etmiştir. İRA’nın üç üyesi SAS komandoları tarafından Cebelitarık’ta Sokak ortasında öldürülmüşlerdir. AİHM bu operasyonda görev alan dört askerin şüphelileri vurduğu sırada, şüphelilerin çok sayıda kişinin hayatına mal olacak bir bombayı patlatacaklarına, üzerlerinde taşıdıkları uzaktan kumandayı aktive edecek hareketler yaptıklarına dair savunmaları samimi görmüştür. AİHM’si oybirliği ile bu olaydaki öldürmelerin bizatihi Sözleşmenin 2. maddesini, yaşam hakkını ihlal etmediğine karar vermiştir. Ancak, AİHM’si on oya karşı dokuz oyla, olayda gerçekleştirilmek istenen amaçla orantılı bir güç kullanılmadığını, operasyonun yaşamı koruma amacını gerçekleştirmek üzere şüphelilerin öldürülmesine gerek kalmayacak şekilde planlanıp kontrol edilmediğini tespit etmiş ve 2. maddenin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
 
AİHM kararının özü çok basittir; İRA militanlarını sağ olarak ele geçirebilecek durumda olmanıza rağmen, neden öldürdünüz?
 
AİHM’si bu kararında; demokratik bir toplumda tehlikeli terör şüphelilerine karşı bile olsa ateşli silah kullanırken kolluk güçlerinden beklenen ihtiyatın gösterilmediğini ortaya koymaktadır. AİHM benzer bir olayda “Andronicou ve Constantnou v Kıbrıs'' davasında, devletin haklı olduğuna hükmetmiştir. Gül - Türkiye davasında ise bir terör şüphelisinin apartman dairesine baskın yapan polisin kullandığı büyük çaptaki gücü orantısız bulmuş ve kendisini korumak için gerekli olan güce nazaran ağır bir orantısızlık taşımakta olduğunu kabul etmiştir.
 
Nachova v Bulgaristan” kararında; “yakalanan kişinin yaşam veya vücut bütünlüğüne karşı bir tehdit oluşturmadığı biliniyorsa ve kişinin şiddet içeren bir suç işlediğinden şüphelenilmiyorsa, kendisine karşı kullanılacak muhtemel ölümcül gücün mutlaka gerekli olduğu kabul edilemez”  diyen AİHM’si “ölümcül güç kullanılmaması kişinin yakalanması fırsatını kaybettirecek olsa dahi bu durumun değişmeyeceğine karar vermiştir. Yakalanmamak için kaçan bir kişiyi durdurmanın başka yolunun olmaması, potansiyel öldürücü güç kullanılmasını, özellikle de ateşli silahlar vasıtasıyla güç kullanılmasını haklı kılmaz. Bu, yakalanacak kişinin başkalarının yaşam ya da vücut bütünlüğü için tehdit oluşturduğuna dair içten ve makul bir inancın bulunduğu durumlarda da geçerlidir.
 
O halde herhangi bir yakalamayı gerçekleştirmek ya da bir kaçışı önlemek için mutlaka güç kullanmanın başkaca koşulları olup olmadığı araştırılmalıdır. Yakalama amacıyla veya bir kaçışı önlemek için mutlaka gerekli ise güç kullanılması meşru görülmektedir. Ama bu hukuki meşruluğun koşulları AİHM denetimine tabidir. (Yaşam hakkı için Kaynak: AİHS. DJ Harris, M.O'Boyle, E.P Bates, C.M Buckley. Sayfa 6. Bianet 27.10.2014 Fikret İlkiz)
 
Bütün bu öğretilere ve AİHM kararlarına göre asıl sorunu bir yana bırakıp avukatlara saldırmayın. Avukat ve avukatlık mesleği; yargının kurucu unsurudur. Adaletli bir yargılama avukatın etkin katılımıyla sağlanabilir. Hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu olan bağımsız yargı istiyorsanız eğer, yargının olmazsa olmaz koşulu savunmadır, kabul edin. Zor olacak belki ama bu gerçeği içinize sindirin. Avukatları potansiyel suçlu olarak görmeyin.
 
Avukatların adliyeye girişini engellemekten, polis kalkanları ile adaletin kapısı kapatmaktan ve savunmanın yargıya etkin başvuru yollarını tıkamaktan vazgeçin!
 
Asıl hukukun çözmesi gereken sorunun üzerinde düşünmeliyiz. Adliyenin ortasındaki ölümlerden önce; rehin alınan savcı sağ olarak kurtarılamaz mıydı ve militanlar canlı olarak ele geçilemez miydi?
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
5 Nisan 2015 Pazar 19:48

SN...;İLKİZ..BU GÜZEL YAZINI,BU GİBİ İŞLERLE UĞRAŞANLAR,BİLGİ VE DENEYİM İÇİN OKUSALAR COK ŞEY KAZANACAKLARINDAN EMİNİM.SAVCIMIZA RABBİMDEN RAHMET DİLERİM.OPERASYONDA KURTULABİLİRMİYDİ..AKILLI TERCÜBELİLERCE YÖNETİLSEYDİ BELKİ..İLLEGAL ÖRGÜTLERİN PROPOGANDA GURUBU DEĞİLDE **EYLEMCİ GRUPLARINI ETKİSİZ HALE GETİRMEK*COK BİLGİLİ VE DENEYİMLİ OLMAK GEREKİR.TABİRİRİ CAİZSE **GÖZÜNÜN ÖNÜNDEN AYIRMIYACAK HER HAREKETİNİ SÖYLEMLERİNDEKİ ANLAMLI SÖZCÜKLERİ BİLME GEREKİR.ONLARDA KARŞISINDAKİNİN BİLGİ VE KARARLIĞINI HEMEN ANLAR.UZUN OLMAYAN TEK TARAFLI KARARLI HER TÜRLÜ TEKNİK ELEMANLARI DEVREYE SOKARAK ETKİSİZLEŞTİRİLEBİLİRLER.DIŞARI İLE KESİN BAĞLANTISINI KESECEKSİN VE TEK MUHATABI SENİ BİLECEK..SALDIRI VE SAVUNMADA KULLANILAN SİLAHLARIDA COK ÜSTÜN OLDUĞUNU ZATEN BİLİYOR.KAPI ALTINDAN HİÇ BELLİ OLMADAN ODA İÇERİSİNDEN HAVA BOŞALTITILARAK BİRANDA İÇERİ BAYILTICI VEYA ETKİSİZ HALE GETİRECEK GAZ KULLANILARAK OPERASYON YAPILABİLİRMİYDİ DİYE DÜŞÜNÜLDÜMÜ BİLMİYORUZ.AMA BİR DAHA BÖYLE OLAYLAR ÜLKEMİZDE OLMASIN..SAYGILAR..

Yorumu oyla      13      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Kardiçalı'yı kurtarmak çok mu zor?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İnsanlık durumu; vasat altı
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Hilafet Çalıştayı ve İslamcılık parantezi
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bir portre Recai Acar...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Anneler Günü Münasebetiyle: Sütveren Meryem Ayazması
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bir başkadır Göztepe sevgisi
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Şampiyon Göztepe!
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Erdoğan yalnız değil; Özgür Özel de istiyor!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva