Harun ÖZDEMİR
Parti devleti!
12 Nisan 2017 Çarşamba

Yeni anayasa değişikliğine göre “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” hükmü kaldırılıyor.

Referandum sonuçları Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra Cumhurbaşkanı istediği zaman bir partiye önce üye, sonra da Kongre ile partinin genel başkanı olabilecek.

Siyasal gelenek, anayasa kadar önemlidir.

Örnek mi isteniyor anayasası olmayan ama gelenekleri ile yönetilen İngiltere!

İngiltere’den bize ne denebilir! Peki Türkiye’nin hiç mi geleneği yok?!

Demokrasi tarihimiz, yasa, töre ve geleneklerimize göre Cumhurbaşkanı tarafsız olmakla yükümlüdür!

Kurumlar arasında sorun çıktığında “dengeyi sağlayacak tek kişidir”!

Toplumsal ve kurumsal adaletin en üst makamadır!

Gel gör ki; bu sistemi şu gerekçe ile yıkmak istiyoruz:

Şimdiye kadar cumhurbaşkanlarının siyasi bir görüşü yok muydu, vardı!

Biz bunu açık ediyoruz!

Artık cumhurbaşkanlarının siyasi görüşlerini gizlemesine gerek kalmayacak!

Doğru olan budur, deniyor!

Bunun adı da Partili Cumhurbaşkanlığı sistemidir!

Peş peşe o kadar safiyane açıklamalar yapılıyor ki, bana düşen bir şey kalıyor, o da ikna olmak!

Hakikaten çok rahatladım(!)

2023 ve 2053 projeksiyonlarını kitaplaştıran ilk kişi olarak, bu parlak fikri neden herkesten önce neden ben düşünemedim diye de bayağı hayıflandım(! )

***

Bu ülkenin hakimleri, savcıları, generalleri, polisleri oy kullanmıyor mu? Kullanıyorlar; çünkü onların da açıklamadıkları ama oy verdikleri bir siyasi parti var!

O zaman onlar da vakit kaybetmeden bir partiye üye olsunlar ve kongre mücadelelerine girsinler!

Doktorlar, hemşireler! İmamlar, müezzinler, müftüler, murakıplar…

Tapu Kadastro, Belediye Çalışanları, Öğretmenler, Öğretim üyeleri…

Yaklaşık 3.250.000 kamu görevlisi de bu iki yüzlükten kurtulsunlar.

Madem bir partiye olmak, insanları adaletten, tarafsızlıktan koparmıyor, o zaman sorun yok! Herkes bir partiye üye olsun ve mücadelesini versin!

İkiyüzlülükten kurtulmak herkesin hakkı?

Bence partili cumhurbaşkanı bu güzelliği bütün yurttaşlara yaşatmalı.

Koca koca anayasa profesörleri, hükümet erkânı ve danışmanlar bu sistemi savunuyorlarsa o zaman şu sorulara yanıt vermek zorundalar: 

Türkiye demokrasiye geçtiği günden beri kim cumhurbaşkanı oldu ise gizli veya açık bir şekilde bir partiden geldi.

Ama hiçbiri;

-Bir partinin aynı zamanda genel başkanı olmadı!

-Partinin yönetim kurulu toplantılarına başkanlık yapmadı!  

-Partinin taşra teşkilatlarına il ve ilçe başkanı atamadı veya seçilmiş taşra örgütlerini görevden almadı! 

-Aksine; Cumhurbaşkanının yetkileri her partiliye nasıl “tarafsız, eşit ve adil” davranacağına ilişkin düzenlemelerle donatıldı.

***

Nasıl olduysa artık bir dedikodu çıktı, eskiden de cumhurbaşkanlarının içlerinde gizledikleri bir parti vardı, deniyor ve devletin bütün organları ve görevlileri bir partiye angaje edilmeye başlandı!

1950’den beri hangi cumhurbaşkanı bir partinin resmen üyesi, genel başkanı, partinin bütün kademelerini yöneten kişi oldu?

Aynı zamanda devletin bütün organlarında tek söz sahibi oldu?

Konu Atatürk ve İnönü ise, onu da ömrünü Atatürk ve İnönü’ye küfrederek geçirenler düşünsün!

Bir anda memleket tek parti hayranı oluverdi!

Bir anda demokratik birikimler gitti, devlet erkanı vahdet-i kuvvacı oldu!

Atatürk ve İnönü’nün doğruları değil de yanlışları İslâmcıların baş tacı oldu!

Bütün bunlar oluverdi de Maurice Duverger’ın Seçimle Gelen Krallar kitabını sakalıma dayayan koca koca İslâmcı Profesörlerle tekrar nasıl göz göze geleceğiz ben onu düşünüyorum!

Memleketten bana ne!  

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 7 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Enes YALÇIN 16 Nisan 2017 Pazar 16:46

Ben Kentleşme ve yerel yönetimler üzerine çalışan bir akademisyenim ama görevimden istifa etmeden belediye meclis üyesi olamıyorum. "Anayasaya göre yerel yönetim organları neler sayar mısın" dediğimde sayamayacak adamlar belediye meclisinde. Böyle saçmalık mı olur??? Bunu niye yazdım? Onu da bir zahmet siz ilişkilendiriniz.

Yorumu oyla      11      5  
TC misafir 13 Nisan 2017 Perşembe 00:17

İktidarın eleştirisi hep parti devleti yönündeydi, bugün bakıyoruz ki kurumlardaki memurlar talimatlarla mitinglere gider oldular hele ki İzmir müftülüğünün son yaptığı ne dine ne de demokrasiye sığar.

Yorumu oyla      13      5  
Tacettin Yeni 12 Nisan 2017 Çarşamba 21:36

Aklın yolu bir.Dünün islamcıları sadece Tayyip Erdoğan'ın isteklerini yerine getireceğiz diye bugüne kadar eleştirdiğimiz herşeyi tersine çeviriyorlar. .Partili Cumhurbaşkanlığı uygulaması hayata geçtikten sonra bizler geçmişe dair eleştirilerimizde büyük bir meşruiyet kaybına uğrayacağız.

Yorumu oyla      12      5  
İSMAİL HAKKİ AKYAZİ.Doğru 12 Nisan 2017 Çarşamba 17:55

Doğru tektir Vesselam,ağzına sağlık.

Yorumu oyla      12      5  
Koşedeki bakkal 12 Nisan 2017 Çarşamba 16:54

Harun bey Tek; millet, devlet, bayrak, ülke... tek parti, tek din ...olabilir. Tekliğin içinde demokrasi "konduğunda", tek kitabın ekolleri gibi olur. Komünist partilerde bu var. Kapitalis ülkelerde merkez bankasına bağlıdiğer bankalar misali var. Tek bedende bir çok unsurun olması da bezer örnektir. Kısaca, doğruyu dağılmıştan değil birlikten çıkarmak amaçlısisteme bu yüzden "Türk tipi " deniyor.

Yorumu oyla      11      7  
12 Nisan 2017 Çarşamba 16:47

Bir partinin genel başkanı devletin valisini atayacak , üst düzey bürokratları atayacak , yüksek yargının şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak ... Bu adı resmen parti devletidir. Sonu iyi bitmez. Örnekleri mevcut.

Yorumu oyla      16      6  
Fikret ASLAN 12 Nisan 2017 Çarşamba 16:29

Büyük bir Tayyip Erdoğan hayranı biri olarak 49 yıllık hayatımda halkı bu kadar aşağılayan bürokratlara rastlamadım. Tayyipçiyim diye geçinip hiç kimseye hayat hakkı tanımayan bürokratlar eninde sonunda Tayyibi bitirecekler.

Yorumu oyla      14      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sahipsiz kalan eski İzmir…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gülayşe’den doğma ben ‘Öksüz Cüneyd’!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İlk Çağlardan 324’e İzmir Tarihi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Nepotizm hastalığı ve belediyecilik...
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Erdoğan yalnız değil; Özgür Özel de istiyor!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
AVM krizinde kim kazandı?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bumerang!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli bir tür
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Gerçek annelik
Kemal ARI
Kemal ARI
Şirince’de Manoli’nin izinde (1)
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva