Geride kalan hafta…

Türkiye’nin Siyaset’inde…

“Yüksek Tansiyon” hız kesmedi…

Takvimler…

28 Ekim Cuma’yı gösterirken…

Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Ankara Arena’da…

“Türkiye Vizyonu” buluşmasında konuşuyordu…

Geçmişle övündü, gelecekle ilgili hayallerini dile getirdi…

Sözü…

Herkesin merak ettiği yaklaşan seçimlere getirdi; şöyle dedi:

“Yedi ayımız var, durmak yok yola devam…”

Erdoğan’ı izleyenler, anında parmak hesabı yaptılar:

“Bugün, 28 Ekim Cuma… Koy üstüne tam yedi ay ne yapar? 2023 yılının 28 Mayıs’ı yapar… Zamanında seçim ne zaman 18 Haziran 2023…  Biraz erkene çekersen n’olur? 28 Mayıs olur! Peki, 28 Mayıs 2023 hangi güne geliyor? Pazar’a, bingo! Bu kadarcık erkene alırsan seçimi ne olur? Sayın Cumhurbaşkanı, sorun çıkmadan o yüce makam için üçüncü kez aday olur…”

Mümkün mü?

Mümkün…

Tabii, sayın Cumhurbaşkanı günün yarattığı tatlı heyecan ile…

Sekiz yerine “7 ay kaldı…” demediyse!”

*** 

Cumhurbaşkanı Erdoğan cephesinde…

Bunlar yaşanırken…

Neredeyse aynı saatlerde…

CHP Lideri Kılıçdaroğlu…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu ile…

Rumeli Hisarı’ndaki vapurda…

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle sohbet ediyordu… 

Gençlerin gözlerinin içine bakarak şöyle dedi:

“Altı lider bir aradayız… Hep beraber Türkiye’yi ikinci yüzyıla hazırlayacağız… Hepimiz bugün yaşadığımız zorlukları nasıl aşacağımızı biliyoruz… Umutsuzluğa kapılmayacağız… İkinci yüzyılda cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız… Kimsenin yaşam tarzını, kimliğini, inancını sorgulamayacağız…”   

*** 

CHP Genel Başkanı’nın yeni fotoğrafı…

Neden İstanbul’dan?

Ve neden İmamoğlu’yla başbaşa?

*** 

“Davetliydi, gitti… Gençlerin heyecanını ölçtü!” diyebilirsiniz…

Ancak…

İstanbul’daki törenin ve İmamoğlu’yla buluşmanın…

Farklı bir nedeni neden olmasın?

Örneğin…

Millet İttifakı’nın anketlerdeki Cumhurbaşkanı adayı olarak…

Aylarca…

Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la çekişen…

Ekrem İmamoğlu’nun…

Bu kulvarda…

Yine, yeni, yeniden “heyecan yaratmaya” başlaması…

CHP’de çok konuşulur hale geldi…

Özellikle…

Kılıçaroğlu’nun bir gece yaptığı “türban” çıkışı ve…

Amerika seyahatinin hemen arkasından…

İmamoğlu’nun “Cumhurbaşkanı Adaylığı” ile ilgili…

Kimselere hissettirmemeye özen gösterdiği “stabil” durum…

Bi’anda ete-kemiğe bürünüverdi sanki!

Artık…

O’nun da kalbinde “fırtınalar kopuyor”, büyük olasılıkla…

*** 

Kılıçdaroğlu…

Aylardır “cumhurbaşkanı adaylığı” konusunda…

Daha önce de dili “alışık” olduğu için…

Eskisinden daha sık “Ben…” diyerek konuşmaya başlıyor…

Vaatler sıralamayı sürdürüyordu…

Bitti mi; hayır…

Çünkü…

CHP lideri “ben” dedikçe beklentiler büyüyordu…

Bu yöntem…

Söz konusu Cumhurbaşkanı adaylığı olduğunda…

İşaret parmakları…

Hep O’nu göstermeye başladı…

Ancak, şu sıralarda…

Hafiften “değişim bulutları” toplanmaya başladı havada…

“Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?” sorusuna…

Hala hiç düşünmeden “İmamoğlu” diyenlerin…

Azımsanmayacak yoğunlukta olduğu konuşuluyor…

Özetle…

CHP’ye gönül verenler…

Ne ilginçtir ki…

İmamoğlu’nun olası Cumhurbaşkanı adaylığına…

Bir türlü “sırt” çevirmiyor!

*** 

Yakından takip edenler iyi bilir…

Uzun süredir anketlerde…

Ankara’nın Reisi Mansur Yavaş’ın adı…

O iki ismin de üstünde çıkmasına karşın…

Mansur Başkan…

Her defasında “Ben yokum!” diyerek…

Nazikçe reddetmişti…

*** 

Bitiriyoruz…

Merak edilen soru şu:

“Altılı Masa” sıkı bir anket yaptırsa memleket genelinde…

Acaba hangisinin adı önde çıkar?

Aslında, böylesi bir gayret…

Son derece “yersiz” bir çaba olur…

CHP’nin son 12 yıllık lideri Kılıçdaroğlu…

Kendi belediye başkanıyla “yarışmaya” kalkar mı hiç?

Ancak…

Kemal bey, “Ben yokum bu yarışta…” derse…

İşin rengi değişebilir… 

Kaldı ki…

O da hayli “zor” bir karar!

Nokta…

Sonsöz: “Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya taşıdığında sakın vazgeçme! İşte orası, kaderinin değişeceği noktadır… / Hz. Mevlana…”