Tayfun MARO
Kötülüğün sıradanlığının tecessüm etmiş hali…
1 Aralık 2014 Pazartesi

“Kötülüğün Sıradanlığı” veya “Eichmann Kudüs’te” adlı eserinde, Hannah Arendt, düşünme ve muhakeme yetisinin kaybolması sonucu kötülüğün nasıl sıradanlaştığını anlatıyor. Bu sıradanlaşma, o dönemde, büyük bir toplumsal çöküşe yol açmıştı.
Bugün ülke yönetiminde akıl ve vicdan yoksunluğunun yarattığı koşullarda olağanlaşan kötülük, benzer bir toplumsal çöküşü işaret ediyor.
Sosyal ve siyasal yaşamda içine düştüğümüz çıkışsızlık ve sefalet, sıradanlaşan kötülüğün karinesidir.
En ahlaksızların ahlak dersi verdiği, en vicdansızların vicdanlarımıza seslendiği, en yalancıların dürüstlük tasladığı ve bu insanların ülke siyasetine yön verdiği bir ülkede yaşıyoruz.
Bilginin buruşturulmuş kâğıt parçası gibi çöpe atıldığı, vicdanların sükût ettiği, aklın çöktüğü zamanlardayız.
 
Geçmişte yaşanmış veya yaşanmış olması muhtemel ve hepimizin vicdanlarını rahatsız eden toplumsal olayları kaşıyarak, bu topraklarda yaşayan bütün sosyal grupları, inançları ve etnisiteleri üzerinden ayrıştırmak ve birbirine düşürmek, Yeni Türkiye’nin yeni siyaseti olmuştur.
Yeni siyaset, farklılıkları öne çıkarmak ve insanı yalnızlaştırmak suretiyle toplumu korkularından teslim almayı hedefliyor. Akıl ve vicdan yoksunu iktidar çevreleri, bu hedefe doğru hiçbir engel tanımadan ilerliyor. Bu yolun ülkeyi götürdüğü yerde bizi bekleyen yönetim biçiminin adı, diktatörlüktür.
 
Yeni Türkiye’nin muktedirleri hedeflerine varmak için sıcak paraya dayalı bir ekonomik programı tercih ettiler. Bu tercihin nedeni, Türkiye’de Cumhuriyet Aydınlanmasından ve seküler toplumdan rahatsız olan Arap liderlerin kesenin ağzını açma ihtimali olabilir.
İktidarda kalabilmek ve islamcı siyaseti finanse edebilmek için deli gibi paraya saldıran iktidar zümresi, paranın değerinden gayrı hiçbir değere itibar etmiyor. Bütün değerler Borsa’ya kote edilmiş.
 
Toplumsal değerlerin, siyasal etiğin, inançların piyasaya düştüğü serbest pazar düzeninde yaşıyoruz. Böyle düzenlerde toplumu bütünüyle temsil eden demokrasi olmaz, olamaz… Parlamenter rejim, aslında tam olarak “parlamenter kapitalizm”dir. Temsili demokrasi, iktidar elitinin, varsılların ve sermayenin temsili ile sınırlıdır.
Ne hazindir, ülkemizde iktidarın o sınırlı temsili demokrasiye bile tahammül edemediğini görüyoruz. Öte yanda, kendisine hiçbir şey vaat etmeyen temsili demokrasiye ve parlamenter rejime halk artık inanmıyor ve sahip çıkmıyor. Tam da paradigma çökmesinin ortaya çıktığı bu yerde, toplum ve siyaset, tek adam yönetiminde, İslamlaştırılıyor, seküler toplum yok ediliyor.
Kafka’nın “Değişim”ine rahmet okutan bu değişim ve dönüşüm politikalarının bedeli, yiten özgürlüğümüz ve güvenliğimiz olmuştur.
 
Yoksulların daha yoksullaştığı, zenginlerin daha zenginleştiği liberal bir düzende, inançların piyasa yaptığı yeni sosyolojiyle mütecanis yeni kamusal yaşamda, bütün ahlak normlarının ve aklın çöküşüyle başlayan karanlık bir dönemin tedirginliğini yaşıyoruz.
Bu karanlıktan çıkmak hiç kolay olmayacak. Aklın, vicdanın, dürüstlüğün sükût ettiği zamanlardayız. Elbet de çıkış var ama bedeli ağır olacak. Toplumun bu bedeli ödemeye ne kadar hazır olduğu ise tam bir muamma. Umudumuzu yitirmesek de, korkmak için, tedirgin olmak için çok fazla nedenimiz var.
Kapımızı çalan, kötülüğün sıradanlığının tecessüm etmiş halidir; Bin odalı Pandora’nın Kutusu açıldı.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Mutluluğun ‘resmi’ budur!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva