Tayfun MARO
İktidardakiler
30 Ekim 2017 Pazartesi

Ülkeyi yönetsin diye iktidar vererek muktedir kıldıklarımız, halktan aldığı gücü halka rağmen kullanarak sürgit iktidarda kalmak üzere gücünü tahkim etmeye başladı mı, sonrası hiç iyi gelmiyor. Ve bu hırsın toplumlara çıkardığı fatura çok ağır oluyor, insanların başına olmadık işler geliyor.

Biz kimiz? Yönetilenleriz. Onlar ise, yeryüzünü yönetmeyi hak bilen muhteris muktedirler…

Peki, iktidar zümreleri, ülkeleri ve toplumları yönetebiliyor mu? Buna yönetmek denirse, evet…

Her türlü kötülük hayatımıza zar atıyor; sefalet, açlık, husumet, kin, cinayet, şiddet, terör, hırsızlık, yalan, dolandırıcılık, rüşvet, hile, fuhuş, sömürü, savaş… Kolay mı, bunca kötülüğün orta yerinde, insan olmak, insan kalmak! Sanki üstümüzde lanet var!

Yönetenler, halklar arasına sokulan netameli ilişkiler ve bu lanet ne kadar da uyumlu görünüyor…

 

Tamam, o kadar da matah yaratıklar değiliz, bir yasak, bir günah yüzünden yeryüzüne sürüldük… Bunu anlayabiliriz. Fakat yeryüzünü bir suç üssüne çevirmek ve ötekinin cehennemi olmak için nasıl bir akla hizmet ediyor olabilir, insan?

Kâinatı Tanrı yarattıysa, nasıl oluyor da yeryüzünü yönetenler bu kadar zalim ve kötü olabiliyorlar?

Bence muktedirler Tanrı’dan korkmuyor. Madem inanıyorlar, Tanrı’nın yarattığına, Tanrı kelamına rağmen kötülük yapmaları mümkün değil. Veya Tanrı falan yok ve muktedirler de bunu biliyor...

 

Toplumsallaşmak ve uygarlık kurmakla mümkün oldu insanın kendi cinsi önünde diz çökmeye rıza göstermesi. Ve insanlık ilerledikçe, geliştikçe de birey daha itaatkâr ve konformist oldu.

Ülkeyi, devleti, şehri yönetsin diye yetki verdiği yönetenlerin huzurunda iki büklüm olmayı içine sindiren insanın tek derdi, sisteme tutunmak… Muktedirler toplumlara Dünya nimetlerinden payına düşeni sunuyor veya sunmaya çalışıyor, toplumlar da muktedirlere iktidarı sunuyor. Böylece anlaşıp gidiyoruz. Veya anlaşamıyoruz…

 

İktidar verdiklerimizle biz yönetilenler arasında olduğu varsayılan toplumsal sözleşme, yönetenleri abat etmek, yönetilenleri kahretmek için hazırlanmış gibidir.

Mesela, ülkeyi bir başına yönetmeye talip olan kişi, günün birinde, seçimle gelmiş belediye başkanlarına, “Makama gelirken iyi, boşalt demek neden yadırganıyor?” derse, anlayacağız ki, büyük laflarla bezenmiş toplumsal sözleşmeyi muktedirler dürdü büktü halkın eline tutuşturdu... “Sözleşme buraya kadar! Gösterdiğimiz adayları oyla dediysek, o kadar da değil!” demeseler de, o anlama gelecek tavır sergilemek suretiyle son sözü her zaman olduğu gibi muktedirler söylüyor.

Yeryüzü tanrıları olarak iktidardakiler, insanlığa hükmetmeyi kendilerinin doğal durumu saydıkları sürece, yöneten/yönetilen ilişkisi iflah olmaz. Çobanları ve sürüleri olarak sürer gider bu gösteri…

Devlet veya benzeri aygıtlar ve yönetenler, bütün toplumlarda her insanın huzur, güven ve refah içinde yaşamasını sağlamadıkça, sistem, muktedirleri daha muktedir kılmaktan öte bir işleve sahip olamayacaktır. İktidar, iktidar sahiplerini daha muktedir yapacak veya insanlığı iyi bir duruma getirecektir. İkisi bir arada olmuyor. Muktedirler iyi durumda ise, insanlık iyi durumda değildir.

 

Ne yönetileni ne yöneteni, al birini vur ötekine!” diyesim var da, hepsini aynı kefeye koymaya vicdanım el vermiyor. Fakat Nazım’ın söylediği gibi; “Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”

Düzene itiraz edenler, “Böyle gitmez!” dedikleri için böyle gitmemişliği yok bu düzenin.

Lakin yeryüzü tanrılarının bu hoyratlığına Dünya’nın dayanacak gücü de kalmadı. Hesabı, ezilenler değilse de, hayat soracak gibi... Yanlış yaşanmış zamanların hesabı…

 

 

 

 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Nedim Atilla 31 Ekim 2017 Salı 12:23

Hayat her zaman hesabı bu dünyada da soruyor Maro dostum...

Yorumu oyla      14      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Erdoğan yalnız değil; Özgür Özel de istiyor!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Türkiye'nin 'en güzeli' İzmir'e!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
AVM krizinde kim kazandı?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bumerang!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli bir tür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Yumuşama mı, oyun kurmak mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Bitki kıyameti
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Gerçek annelik
Kemal ARI
Kemal ARI
Şirince’de Manoli’nin izinde (1)
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'İzmirlilik nedir?'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva