Gönül Soyoğul
Bir ‘adalet savaşçısı’yla Soma’da…
23 Mayıs 2014 Cuma

Yaşam felsefesi şairin de dediği gibi ‘Bir elinde cımbız, bir elinde ayna/umurunda mı dünya’ değilse elbet…
Her canlının yaşam hakkı olduğuna inanan, bırakın ideolojik farklılıkları ‘merhamet’ duygusuna sahip olan herkesin içi kan ağlıyor. Üzüntüyle birlikte ‘nereye gidiyoruz, ne oluyor bize’ kaygısı/korkusu da kol geziyor her birimizin içinde…
 
Herkesin acıyla baş etme biçimi farklı.
Kimimiz biteviye uyuyor, kimimizin çenesine vuruyor konuştukça konuşuyor, kimisi derin sessizliğe gömülüyor, düşünceler arasında boğulmayı seçiyor. Bir başkası müzikle, bir diğeri kitapla, kimi ardı ardına film izleyerek acının yakıcılığından kaçmaya; kendisine, hiç değilse bir günlük/bir anlık nefes alacak ‘yaşam odası’ oluşturmaya çalışıyor…
Hepsini deniyorum ben de ama heyhat!
Ülkenin gündemi tırmandıkça, her gün yeni ölüm haberleri geldikçe başa sarıyorum.
İçinden geçtiğimiz bu olağandışı/kanlı/tartışmalı günler, öylece ağlayıp dövünerek, sürekli şikayet ederek geçip gidecek gibi de görünmüyor üstelik.
Sıkışmış, sıkıştırılmış ruh haliyle… Bu gerilimle… Her gün gözlerimizin önünde cereyan eden şiddetle nasıl yaşayacağımızı soruyoruz kendimize. ‘Ne yapabiliriz, ne yapılabilir’ sorusunun cevabını arıyoruz. Bir umut, ‘bilir’ diye umduklarımıza soruyoruz.
Sormalıyız da.
Neredeyse bile isteye yerin altına ölüme gönderilen, topraktan çıkarılıp toprağa gömülen 301 canın hesabı, bu dünyada da sorulmalı, ahrete ötelenmemeli zira.
Başka türlü… Ne o canlar huzur bulabilir, ne geride bıraktıkları eşler/analar babalar/yetimler; ne de bu iş cinayetine kayıtsız kalırsak/unutursak eğer, bizler…
 
‘Öngörülebilir’ olduğu için daha ilk günden itibaren Soma faciasına ‘cinayet’ diyen, hatta daha da ötesi; ‘bir insan grubu sistematik olarak siyasal nedenlerle yok edilmiştir, bize göre bu bir soykırımdır’ açıklamasını yapan Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı’yla görüşmek üzere, genç meslektaşlarım Fırat Başaran ve Mehmet İşler’le birlikte dün Soma’ya gittim.
Facianın sabahında Soma’ya gelen, o günden bu yana Soma’da olan, verdiği rahatsızlıktan(!) ötürü avukat arkadaşları ve Somalı bir grup aydınla birlikte hukuka aykırı biçimde… Savcının ‘gözaltı talebi’ olmadan polis tarafından dövülerek gözaltına alınan, ters kelepçeyle tutulduğu spor salonunda işkence gören, hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alındıkları gibi gerekçesiz serbest bırakılan Selçuk Kozağaçlı’yı seçmemin iki nedeni vardı.
Birincisi, 7 gündür oradaydı, bir avukat olarak yüzlerce insanla görüşmüştü, biriktirdiği bilgileri öğrenebilirdim…
İkincisi, diğer sivil toplum bileşenleri ile kurulan ‘Soma için adalet komitesi’ni, yapabileceklerini önemsiyordum, güven duyuyordum. Mücadele ruhu taşıyan insanlara ihtiyacım/ihtiyacımız vardı; orada bu ruhu bulabilmeyi umuyordum.
 
Soma’ya geldiği ilk günden itibaren yaşananları, tespit ettiği ihmalleri, suç/suçlu zincirini, kuşkularını, aradıkları somut delilleri en net ifadelerle anlattı Selçuk Kozağaçlı röportajda.
Dosya masrafı/harç gibi rutin masraflar da dahil hiçbir ücret almadan adalet arayan madenci ailelerinin davalarını ÇHD üyeleri ve gönüllü avukatlarla üstlenen Kozağaçlı, ‘ailelerin taleplerinin ne olduğu’yla ilgili soruma şu yanıtı verdi:
“Her şeyden önce adalet!
Ama adalet, çok üst bir kavram... Ölenleri kimin öldürdüğünü bilmek istiyorlar, onların rahat uyumaları için hesaplarının sorulduğunu bilmek istiyorlar, geride kalanların ekonomik durumlarının güvence altına alınmasını istiyorlar, bir kısmı artık madene inmek istemiyor bunun hukuki yolunu öğrenmek istiyor, bir kısmı bir süre madene inemeyecek ama madende çalışmak zorunda, yardım istiyor. Bir kısmı bu havzada meydana gelmiş iş kazaları sakatlıklar için hukuki destek istiyor. Çok çeşitli talepler ve başvurular var. Hepsini sistemli bir şeklide tasnif ediyoruz. Yapabileceğimiz her şeyi doğru yapacak insanlarla yapmak istiyoruz.”
 
Röportajın tamamı için yarını, Cumartesi’yi bekleyin derim…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
'Memleket' küçülüyor!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Neden fakirleştik?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Afyon üstünden Akşehir’e... (Gezi notları)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva