Tayfun MARO
Başladığımız yere mi dönüyoruz?
1 Haziran 2015 Pazartesi

İkibinli yıllar, postmodern düşüncenin etkisi altında, kimlik siyaseti yaparak ayrışmanın teşvik edildiği yıllar oldu. Erdoğan bu rüzgârı arkasına alarak siyaset yaptı ve üç dönem iktidar olmayı başardı. Fakat bu başarı hikâyesinin masumiyeti şaibelidir; Kimlik siyaseti yapan Erdoğan; rüzgâr ekti, fırtına biçiyor…
Yükselen kimlik siyaseti, Anadolu birliğini bir kere daha dağılma tehdidiyle karşı karşıya bıraktı; Sanki İmparatorluğun çöküşüyle başlayan dağılma süreci devam ediyor…
 
Osmanlı’da 200 yıl süren değişim ve dönüşüm süreci, geçen yüzyılın başında herkes çekip gidince, İmparatorluğun çöküşüyle son aşamaya gelmişti. Anadolu ve Trakya’da kayda değer Osmanlı bakiyesi olarak Türkler, Kürtler, Lazlar, az sayıda Musevi, Rum ve Ermeni baş başa kalmıştı. Din gruplarından Sünniler ve Aleviler çoğunlukta, Musevi ve Hıristiyanlar ise azınlıkta idi.
İmparatorluktan geriye kalanlar ayağa kalktı ve yarasını beresini sarıp yoluna devam etti. Bu yeniden yola koyuluşun adı; Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Lakin İmparatorluk döneminin sona ermesinin üzerinden geçen 92 yıla rağmen, günümüzde, farklı etnik ve dini grupların eylemleri ve talepleri, Osmanlı’nın dağılma ve çöküş sürecinin elan sürmekte olduğunu düşündürüyor.
 
Ülke seçimlere giderken Türkiye sosyolojisinin ortaya çıkardığı siyasal tablo çok düşündürücü; Çünkü din ve etnisite gruplarına dayalı kimlik siyaseti karşılık buluyor.
Öte yanda, temsil enikonu sorunlu hale geldi. Bundan böyle, Meclis, din ve etnisite gruplarını temsil eden vekillerin Meclis’i olacak.
Aidiyet, din ve etnisite gruplarının oluşturduğu örgüt, dernek, cemaat ve benzeri topluluklarda gerçekleşmeye başladı.
Devlet-yurttaş ilişkisinin temelleri sarsıldı. Kamusal yaşam, giderek birbirine kapalı hale gelen ve yabancılaşan grupların etkisine giriyor. Ve hiçbir grup diğerini beğenmiyor.
Bu kadar farklılaşan ve birbirini dışlayan kimliklerin bir arada nasıl yaşayacağına dair kaygı duyan yok. Sorunlar ve talepler, herkesin kendi etnik ve dinsel aidiyeti ve kimliği üzerinden dile geliyor. Bütünün bilgisi ve büyük fotoğraf kimsenin umurunda değil.
Talep ediliyor olmakla birlikte, bütün grupları yarı bağımsız duruma getirecek düzenin nasıl kurulacağını ve bu düzende birliğin nasıl sağlanacağını bilen yok. Bildiğini söyleyen siyasetçiler varsa da, neler yaptıkları ortada… Demokraside keramet var zannediyorlar. Yasa ve kural tanımayan topluma demokrasi ne yapsın! Son derece kurallı bir yönetim biçimi olan demokrasi, şark kafasıyla hiç bağdaşmıyor.
Kısacası, mevcut tablodan yeni bir toplumsal mutabakat çıkarmak hiç kolay olmayacak; Buna karşın, toplumsal ayrışmanın koşulları hızla oluşuyor.
 
200 yıllık Aydınlanma dönemi, modernite sonrasında sorgulanıyor. 13 yıldır AKP tarafından teşvik edilen kimlik siyaseti, ülkeyi yeniden geçen yüzyılın başına götürdü. Farklılıklar üzerinden sürdürülen kimlik tartışmaları, birleşmeyi değil ama ayrışmayı destekliyor.
Yüzyıl önce, herkes çekip gittikten sonra bu topraklarda baş başa kalan Osmanlı bakiyesi etnisite ve din grupları, yüzyıldır doğru dürüst konuşamadıkları meseleleri saldırgan ve salt suçlayıcı bir dille konuşmaya başlayınca, olan bitene bakarak soruyor insan; “Başladığımız yere mi döndük?”
 
Şu an için, başladığımız yere mi döndük, diye sormak, hiç kuşku yok, abartılıdır. Ne var ki, kısa vadede bir çıkış yolu bulamazsak, gerçekten kendimizi başladığımız yerde bulabiliriz.  
Bu bereketli topraklar üstünde kadim kültürlerin tarihsel birliğini sürdürmek istiyorsak, atılacak ilk adım, kimlik siyasetinden vazgeçmek olmalıdır.
Erdoğan kafasıyla ülkenin gideceği yol kalmadı.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Lombak 2 Haziran 2015 Salı 21:43

Aynen katılıyorum. Birlik olmazsak bu topraklarda var olamayız. Anadolu tarihi Türkler öncesinde de yıkılıp kurulan devletleri yazıyor. Burası bir geçiş noktası, bugün Türk dediklerimizin ataları belki Hititli, belki Pers, belki Lidyalı, Fenikeli, Asurlu, Etrükslü. Sadece Kürt, Çerkes Laz, Makedon da değil. O nedenle birlik olmazsak bu topraklarda tutunmamız korkarım çok zor. Bugün kısa süreliğine belki Kürtleri memnun edebilirsiniz. Ama Ortadoğu'da taviz güçsüzlük anlamına gelir. Batıda taviz uzlaşı anlamına gelir. Bizi Ortadoğu olarak gören ve toplumumuzun davranış kalıplarını çok iyi bilen Batı'ya taviz verirsek bizim efendimiz olmak için fırsatı elinden kaçırmayacaktır. Çünkü Ortadoğu insanı güce tapar. Bu durumlara düşmemek için birlik ve Mustafa Kemal'in yolu diyorum.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Mutluluğun ‘resmi’ budur!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva