Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk ve Türk mucizesi
8 Kasım 2014 Cumartesi

“Tek Adam” kitaplarıyla Atatürk’ün yaşam öyküsünü üç cilt olarak kaleme alan Şevket Süreyya  Aydemir,birinci cildin ön sözünde, “Tarihi şahsiyetler,tarihin akışını değiştirebilir mi? Yoksa tarihte şahsiyetin rolü,bu akışı yalnız hızlandırabilmek veya yavaşlatmaktan mı ibarettir?” sorusundan sonra Atatürk hakkında şöyle bir değerlendirme yapıyor: “ Mustafa Kemal Atatürk de,tarihi bir şahsiyettir.Bu şahsiyetin de tarihin akışında bir rolü vardır.Hem de içinden çıktığı Türk toplumunun kaderine damgasını vuracak ve çağının olaylarına yön verecek kadar güçlü ve etkili bir rol.Bu bakımdan milletinin kaderine olan müdahalesi şüphe götürmez.”
Aydemir’in bu tespitine katılmamak olası değil.

Tarih sahnesinden silinmek üzere olan bir halk, Atatürk’ün önderliğinde, eskilerin deyişiyle düvel-i muazzama denilen emperyal devletlerle   karşı savaşarak Kuvayı Milliye temelinde Cumhuriyet rejimini geçmişti. Siyasal bağımsızlığını kazanan Türkiye ekonomik bağımsızlığını da kazanmalıydı. Ancak bu, askeri zaferden daha da zordu. Çünkü memleketin ekonomisi tam bir yıkıntıydı. Tarımsal üretimi de halkı doyuramaz durumdaydı.

Bu bağlamda yazı,Atatürk’ün tarımda gerçekleştirdiği Türk Mucizesi’ni kısaca özetlenmiş bulunmaktadır.

Cumhuriyetin Başında  Türkiye’nin Görünümü
·    13.6 milyon nüfusun 10.3 milyonu kırsal kesimde yaşıyordu.
· Toprak dağılımı adaletsizdi. Ailelerin yüzde 5’i toprakların yüzde 65’ine sahipti. Feodalitenin egemen olduğu doğu ve güneydoğu bölgelerinde ise ağalar devlet konumundaydı.
·   Tarım teknikleri son derece geri, köylü eğitimsizdi. Çok az sayıda ziraat mühendisi, veteriner hekim ve tarım teknisyeni vardı.
· Tarımsal üretim halkı besleyemez durumdaydı. Ekmeklik unun bile çoğu dışarıdan getiriliyordu. Şekerimiz ve yağımız yoktu Et, bayramdan bayrama bile bulunamıyordu. Hayvanlar hastalıktan kırılıyordu.
·    Nüfusumuzun yarısı hastaydı. Üç milyon insan trahomluydu. Bebek ölümleri yüzde 60’ın üzerinde seyrediyordu.
·    Bütün sanayi ürünleri dışarıdan alınıyordu. Ülke Avrupa’nın açık pazarı olmuştu.
·   Halkın ancak yüzde 7’si okur-yazardı. Darülfünun denilen tek bir üniversite vardı. O’na da üniversite demek zordu. Üstelik Darülfünun hocalarının çoğunluğu da Kemalist Devrimlere sıcak bakmıyordu.
·    Kadın- erkek eşitliği söz konusu bile değildi.

Bu olumsuz tespitleri uzatmak olası. Gerçekten ülkenin durumu içler acısıydı. İşte Atatürk ve arkadaşları ülkedeki ortaçağı yenmek, tam bağımsız bir Türkiye yaratmak için olağanüstü atılımlar yaptılar. Ekonomik atılımların en somut göstergelerinden biri tarımda gerçekleştirdikleri işlerdi.
Cumhuriyetle Birlikte Tarımda Neler Yapıldı?

Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte tarımda gerçekleştirilen işleri şöyle özetlemek olası;
·    Toprak reformu fikrinin temelleri atıldı. Atatürk, her ortamda toprak reformunun yapılması doğrultusunda söylemlerde bulundu. Köylülere toprak dağıtımına başlatıldı.
·    Çiftçilerin örgütlenmesi ve kooperatifleşmesinde önemli atılımlar yapıldı. Atatürk’ün kendisi de birçok tarım ve tüketim kooperatifinin kuruluşunda bir numaralı üye oldu.
·    Tarımsal desteklemeler başlatıldı. Bir köylü vergisi olan aşar kaldırıldı.
·    Çiftçinin tohumluk ve damızlık hayvan gereksinmesini karşılamak amacıyla devlet çiftlikleri kurulmaya başlandı.
·    Tarımsal eğitim çalışmaları bağlamında öncelikle orta eğitim düzeyinde okullar açıldı. Tarımsal yüksek eğitim için de bir tarım üniversitesi olan Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu. Bu enstitü, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin de ilk üniversitesi oldu.
·    Tarımsal araştırma-geliştirme etkinlikleri başlatıldı. Araştırma istasyonları ve enstitüleri kuruldu.

Atatürk Tarım Politikalarının Üretime Yansımaları
Atatürk döneminde 1923–1929 yılları arasında tarımsal üretimin yıllık büyüme hızı yüzde 8.9’u bularak milli gelir büyüme hızını (yüzde 8.6)geçti.

1930-1939 yılları arasında ise küresel kapitalizmin yaşadığı büyük buhranın olumsuzluğuna karşın, tarım kesimi büyümesini sürdürdü. Bu dönemde tarımda yıllık büyüme hızı yüzde 5.1 olarak gerçekleşti.

Tarımda ortaya çıkan bu olumlu gelişmelerde, tarıma yönelik olumlu politikaların fiyat ve vergi değişkenleri yoluyla çiftçiler lehine kaynak yaratılması, oluşturulan deneme ve araştırma istasyonları ile Anadolu’nun erkek nüfusunun yeniden toprağa dönmesine olanak veren barış ortamı rol oynadı.

Türk Mucizesi tarımda da gerçekleştirildi, tarımsal üretim arttı. Türkiye, öncelikle üç beyazda; un, şeker ve bezde dışa bağımlılıktan kurtulmaya başladı. Köylü üzerinde ağa ve beylerin egemenliği giderek azalma yoluna girdi. Bütün bunlar aynı zamanda ulusal birliğin güçlendirmesine de hizmet etti. Halkın devletine güveni arttı.

Ne yazık ki günümüzde Atatürk’ün bıraktığı mirasa yeterince sahip çıkamadığımız görülüyor. Tarım dahil, Türkiye ekonomisi dışa bağımlı bir ülke durumuna geldi. Ortaya çıkan olumsuzluğun içsel ve dışsal birçok nedeni var.

İçsel nedeni; çıkarları Batı’yla bütünleşmiş işbirlikçilerin topluma egemen olmasından kaynaklanıyor. Bunların, İslamcı ya da Laik görünümlü olmaları önemli değil. Dışsal nedeni ise Batı’nın Kemalizm’e karşı beslediği düşmanlık. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün önderliğinde emperyalizme karşı verilen bir bağımsızlık savaşı ile kurulmuştu. Batılı güçler, bu nedenle Sevr Antlaşması’nı yırtan ve Lozan Antlaşması ile siyasal ve ekonomik bağımsızlığını silahlı gücüyle kabul ettiren Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Atatürk’ü bir türlü kabul edememişlerdi. Çünkü Türkiye, bağımsızlık zaferi ile aynı zamanda diğer sömürge ve yarı sömürgeler için örnek olmuştu. Yaşadığımız günlerde Avrupa Parlamentosu’nun aldığı kararlarda, Amerika Birleşik Devletleri’nde üretilen senaryo ve yaklaşımlarda bu nedenle Kemalizm’in sona erdirilmesi görüşleri dile getirilmektedir. 

Çözüm nedir? Çözümde ölçü, büyük çoğunluğun çıkarlarına yönelik ekonomi - politika yaklaşımlarıyla ilgili. Ölçü, emek ağırlıklı toplumsal sınıf ve katmanların emperyalizme karşı duruşlarıyla doğrudan bağlantılı.

İşbirlikçiler “Türkiye Ankara’dan yönetilemez” diyorlar.
Kimileri açık, kimileri örtük, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye biçtiği Ilımlı İslam gömleğini giymeyi savunuyorlar. Çözüm ekonomik ve siyasal tam bağımsızlıktan geçiyor. Çözüm; emeğiyle üreten ve geçinen ulusalcı güçlerin iktidara yürümesinden geçiyor. Çözüm, Atatürkçülükten, bir başka deyişle Atatürk’ün  yarattığı Türk Mucizesi’ni yeniden hayata yansıtmaktan geçiyor.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Mutluluğun ‘resmi’ budur!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’in sosyal demokratları
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Asıl sorun Arapça tabelalar mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva