Çeşme’yi satmak diyorum, çünkü on milyonlarca metrelik hazine arazileri, paraya dönüştürülmek isteniyor...

İçinde koruma alanı da var, mera da var, orman da var…

Ama kamu mallarını satarak kaynak yaratmaya alışmış bir iktidar için bunların önemi yok…

***

Satışı sempatik hale getirmek için “Turizm Projesi” deniyor…

Turizm olacaksa akan sular durur…

Bacasız sanayi… Bölge kalkınması… 12 ay turizm ve 100 bin istihdam...

Daha ne istiyorsunuz?

***

Yerel destekçileri de aynı dili kullanıyor:

“Bomboş yerler…”

İnşaat yoksa boştur… Gelir üretmiyorsa boştur…

Onun için önce Rüzgar Enerji Santralleri ile boş ve bazen de dolu araziler işgal edildi. Yetmedi, çünkü halen boş yerler var. Satıp, paraya çevirmek lazım…

Projeye destek olan çıkar gruplarını sivil toplum olarak tanımlayalım ki, satışa bir de demokrasi açısından haklılık kazandıralım. Değil mi? Tüccarlar, turizm yatırımcıları hep sivil toplum…

***

Bu satış ve pazarlama işini olgunlaştırmak için her ay İzmir’e teşrif eden Kültür ve Turizm Bakanı, her gelişinde bir promosyon ekliyor kampanyaya… Çok alçak gönüllü ve özverili bir görüntü veriyor...

İnanabiliyor musunuz, Kültür ve Turizm Bakanı belki de ilk kez Agora kazı alanını bile ziyaret ediyor. Orada basın açıklaması yapıyor…

Yok, yanlış anlamayın kazılara destek olmak için değil…

Büyükşehir Belediyesi destek olmasa zaten kazılar çoktan dururdu. Kültür ve Turizm Bakanlığı, öyle kültür işlerine kaynak ayıracak değil elbet…

Ama Çeşme’yi satarsak, milyar dolarlar gelirse, o zaman düşünürüz demeye getiriyor Sayın Bakan... Kemeraltı’nın UNESCO Dünya Kültürel Miras listesine girme çalışmalarına destek olacak Bakan...

Ama Çeşme satılırsa; yoksa, yok…

***

Geçen gün sevgili dostum ve Bergama eski Belediye Başkanı Mehmet Gönenç ile biraz telefonda sohbet ettik. Biliyorsunuz onun UNESCO tecrübesi var. Bergama’yı Dünya Kültürel Miras listesine sokan ekibin başındaydı…

Bakanlıkla irtibat halindeydiler ama UNESCO’nun normlarına göre, bu projelerin sahibi yerel yönetimlerdir. Temsilde onlar öne çıkmalıdır. Ne şirketler ne de merkezi hükümetin temsilcileri… Mehmet Gönenç, bu düşüncelerini Büyükşehir Belediye başkanı Tunç Soyer ile de paylaşmış…

Mehmet’in bana gönderdiği bir belge var ki; bu belgeye bakınca, halen bu işlerin Abdülhamit kafasıyla yapıldığını anlıyoruz... Eski adı T.C. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, yeni adı Cumhurbaşkanlığı Arşivlerinde yer alan belgede şu bilgi var:

“Bergama’da çıkan asar-ı atikanın devlete ait olan sülüsanın kıymetlerinin takdir ettirilerek talep ve iltimasları veçhiyle Almanlara verilmesi ve alınacak para ile müzenin noksanlarının giderileceği…”

Eski eserleri Almanlara satıp, müzenin noksanlarını gidermekten, Çeşme’deki hazine arazilerinin satışından elde edilen paralardan bir kısmını Kemeralatı Projesi’ne aktarmak…

Abdülhamit’ten bugüne çok şey değişti ama kafa aynı kafa…