10 Nisan Cuma gecesiydi ve...

Saatler 22.00’yi gösteriyoriyordu...

31 şehirde “sokağa çıkma yasağı” adeta coşkuyla(!) kutlanıyordu...

Halk sokaklara taşmıştı...

**

Virüs Korona, belki de “Mikrop Korona” olalı...

Hiç o geceki kadar sevinmemişti!

Türkiye’de kendisine talep o kadar çoktu ki...

Kime “bulaşacağını” şaşırdı!

**

Bit ekmek, bir şişe su ve bir paket cigara için...

Birbirine “öpüşecek” kadar yakınlaşan vatandaş...

Sinir katsayısı artınca “sırayı bozanları” dövmeye başladı...

**

İşin şaşırtıcı yanı şuydu:

Sağlık Bakanı o akşam canlı yayına çıkmış ama...

“Ha’di gene iyisiniz, 48 saat evde tatil yapacaksınız” filan dememişti...

Anlaşılan Bakan Bey’in de “yasaktan” haberi yoktu...

N’tekim...

İçişleri Bakanı’na, meraklı gazeteciler o gece sıcağı sıcağına sordu:

“Neden sokağa çıkma yasağı, başlamasına iki saat kala ilan edildi?”

Cevap tarihe geçecek kadar ilginçti:

“Yasağı erken ilan etseydik, marketlere hücum olurdu!”

Zaten yasak başarılı bir şekilde “geç ilan edildiği” için...

Vatandaş bir şişe su için birbirinin gırtlağına sarıldı!

**

Marketlere hücum edenler...

Makarna, bulgur kuyruğunda kara mizah örneği tweet’ler attı:

“Sokağa çıkma yasağı tüm yurtta coşkuyla kutlanıyor... Halk sokaklara döküldü... Korona’ya karşı omuz omuza...”

**

O tirajıkomik mesajlar havada dolaşırken...

Bilim Kurulu’nun en dikkat çekici siması Prof. Dr. Ateş Kara...

Bakkala, markete hücum edenleri işaret ederek...

Türkiye’ye ibretlik “hayat dersi” verdi:

“Risk, çok sma çok büyüdü... Yasak akşamı sokağa çıkanların mutlak ama mutlak suretle kendilerini karantinaya almaları gerekiyor!”

Kaç kişi o gece marketlere hücum edenler?

Devlet Baba’ya göre en çok 300 bin kişi...

Diyelim ki, Devlet sayıda haklı...

Diyelim ki, (Allah korusun) bunların yarısına bulaştı o mikrop... Ne olacak halimiz?

**

Bir garip durum daha...

30 büyükşehir, artı Zonguldak...

En az 60 milyon vatandaşı etkiledi 48 saatlik sokağa çıkma yasağı...

Allah için bi’tane belediye başkanın haberi yok...

İki günlük eve kapanmada...

Zorunlu ihtiyaçlar vatandaşın ayağına kadar nasıl gidecekti?

İşler nasıl yürüyecekti?

Ulaşım nasıl düzenlenecekti?

Belediye başkanlarının...

Böylesine özel günlerde...

“Konu mankeni” gibi gösterilmesinin...

Bir “anlamı” var mıydı?

Siyasi bir “güç gösterisi” mi sergilenmek isteniyordu?

**

Bu görülmemiş yöntemle hayata geçip “tarihe mal olan” sokağa çıkma yasağının...

Bir “diyeti” olacak mı?

Bilim insanlarına göre...

Yüzde 100 olacak!

**

İki günlük karantina kararının...

Bilimsel yanını anlamak ise mümkün değil...

Çünkü...

İlle de böyle bir karar alınacaksa...

Klasik olarak...

Hastalığın “en uzun kuluçka süresi” kadar...

Bir karar alınması gerekiyor...

Neden?

Koronavirüs’ün bilinen en uzun kuluçka süresi “14 Gün” de ondan...

Eğer etkili bir karantina uygulanacaksa...

Yasak da 14 Gün’den aşağı olmamalı...

**
Bitiriyoruz...

48 saatlik sokağa çıkma yasağına...

İki saat kala...

Vatandaşın deli gibi marketlere üşüşmesi...

Sadece ve sadece...

“Aman Allah’ım, iki gün susuz ve ekmeksiz biz ne yaparız?” korkusundan kaynaklanmıyor!

Peki, gerçek “korku” ve vatandaşı “sokağa sürükleyen endişe” neden kaynaklandı, o halde?

Tek sebebi var:

Vatandaşta, “İki günün sonunda yine birdenbire karantina süresi uzarsa ben ne yaparım?” endişesi ağır bastı da ondan!

Yani...

Güvenmek ya da güvenmemek!

İşte, bütün mesele...

Nokta...

**

Şu işe bakar mısınız? Ben yazıya nokta koyarken asıl büyük nokta Süleyman Soylu’dan geldi... “Cumhurbaşkanım beni af etsin!” diyen İçişleri Başkanı, sokağa çıkma yasağını vermesinin tam 48’inci saatinde istifa etti... İstifa Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan döndü...

Sonsöz: “Seni iki şey anlatır... Hiç bir şeyin yokken gösterdiğin sabır, her şeyin varken sergilediğin tavır... / Hz. Mevlana...”