EGEDESONSÖZ - TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, EXPO 2027’nin İnciraltı Kent Ormanı ve Çakalburnu Lagünü çevresinde düzenlenmesine ilişkin hazırladığı “Teknik Değerlendirme Raporu”nu kamuoyuyla paylaştı. Raporda, yer seçimi sürecinden ekolojik etkilere, hukuki boyuttan katılımcı planlama eksikliğine kadar pek çok başlıkta eleştiriler yer aldı. TMMOB, EXPO 2027’nin mevcut haliyle İnciraltı’nda gerçekleştirilmemesi gerektiğini vurguladı.
Raporda, İzmir’de EXPO sürecinin 2006 yılında başladığı hatırlatılarak, 2015 ve 2020 EXPO adaylıklarında da İnciraltı’nın gündeme geldiği ancak her iki süreçte de kentin doğal eşikleri ve koruma statülerinin göz ardı edildiği belirtildi. Özellikle 2020 EXPO sürecinde çıkarılan “özel yasa” ve bu yasa doğrultusunda yapılan planlama girişimlerinin, yargı kararlarıyla hukuka aykırı bulunduğu anımsatıldı.

Danıştay’ın, Koruma Kurulu görüşü alınmadan onaylanan planlara ilişkin yürütmeyi durdurma kararlarının altı çizilerek, İnciraltı’nda planlama süreçlerinin uzun süredir hukuki ihtilaflara konu olduğu vurgulandı.
TMMOB raporunda, Botanik EXPO 2026 için daha önce Yeşildere Bölgesi’nin belirlendiği, bu alanda imar planı değişikliklerinin yapıldığı, kamulaştırmaların gerçekleştirildiği ve çok sayıda binanın yıkıldığı hatırlatıldı. Yerel seçimler sonrasında EXPO’nun önce ertelendiği, ardından da alan değişikliğine gidildiği belirtilirken, Yeşildere’de yapılan kamulaştırmalar, altyapı yatırımları ve ulaşım projeleri için harcanan kamu kaynaklara dikkat çekildi.
Raporda, Yeşildere’de İZBAN istasyonu dahil olmak üzere yapılan yatırımların kamuoyunda yeterince tartışılmadan devre dışı bırakıldığı, buna karşın İnciraltı gibi hassas bir ekosistemin yeni EXPO alanı olarak seçildiği ifade edildi.

“KATILIMCI PLANLAMA İLKELERİ İŞLETİLMEDİ”
TMMOB, EXPO 2027 sürecinin en sorunlu yönlerinden birinin katılımcılık eksikliği olduğunu vurguladı. Raporda yer seçimi kararı alındıktan sonra meslek odaları ve kamuoyunun bilgilendirilmesi, planlama disiplininin temel ilkeleriyle bağdaşma ifade edildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen tek paydaş çalıştayının, karar alma sürecinin başında değil, sonrasında gerçekleştirilmesi eleştirildi. Bu yaklaşımın, gerçek bir katılım değil “sonradan rıza üretme” çabası olduğu değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, İnciraltı Bölgesi’nin yalnızca bir kent ormanı ya da boş alan olmadığı, Çakalburnu Lagünü, tarım alanları, kıyı kumulları, halofitik bitki örtüsü ve yaban hayatıyla birlikte bütüncül bir ekosistem oluşturduğu vurgulandı.
Çakalburnu Lagünü’nün Ramsar Sözleşmesi kapsamında korunması gereken sulak alanlardan biri olduğu belirtilirken, lagünün çevresindeki tampon alanların da ekosistemin ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkat çekildi.
Raporda, bölgede yapılan bilimsel çalışmalara atıfla, Çakalburnu Lagünü’nün onlarca kuş türüne ev sahipliği yaptığı, göçmen kuşlar için önemli bir duraklama ve beslenme alanı olduğu ifade edildi. EXPO hazırlıkları kapsamında yapılacak inşaat faaliyetleri, geçici yollar, platformlar, servis alanları ve ziyaretçi yoğunluğunun kuşların göç rotalarını ve üreme davranışlarını olumsuz etkileyeceği vurgulandı.
Gürültü, ışık kirliliği ve artan insan varlığının hassas türlerin alanı terk etmesine yol açabileceği belirtilirken, amfibilerden bitki örtüsüne kadar pek çok canlı grubunun bu süreçten zarar göreceği ifade edildi.

“GEÇİCİ YAPILAR DA KALICI TAHRİBAT YARATIR”
EXPO kapsamında planlanan yapıların “geçici” olarak tanımlanmasına rağmen, raporda bu yapıların kurulumu için yapılacak kazı, dolgu, zemin sıkıştırma ve malzeme taşımalarının kalıcı ekolojik zararlar yaratabileceği vurgulandı. Toprak yapısının bozulması, su rejiminin değişmesi ve doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesinin geri dönüşünün zor olduğu ifade edildi.
Ayrıca EXPO sürecinde artacak atık miktarı, su kullanımı ve ulaşım kaynaklı emisyonların, zaten hassas durumda olan İzmir Körfezi ve lagün sistemi üzerinde ek baskı oluşturacağı kaydedildi.
SİT STATÜSÜ DEĞİŞİKLİĞİ HATIRLATMASI
Raporda, İnciraltı’nın geçmişte 1., 2. ve 3. derece doğal sit alanı statüsüne sahip olduğu, ancak 2024 yılında yapılan değişiklikle statüsünün düşürüldüğü hatırlatıldı. TMMOB, bu değişikliğin bölgedeki yapılaşma baskısını artırdığına dikkat çekerek, EXPO 2027’nin bu süreci hızlandırabileceği uyarısında bulundu.
“EXPO, KENTSEL RANT ARACINA DÖNÜŞEBİLİR”
TMMOB değerlendirmesinde, EXPO gibi büyük ölçekli organizasyonların dünyada ve Türkiye’de çoğu zaman kentsel rantı artıran araçlar haline geldiği vurgulandı. Bu tür etkinliklerin, “sorunlu” ya da “boş” olarak tanımlanan alanlara müdahaleyi meşrulaştırdığı, kamuoyunda rıza üretme işlevi gördüğü ifade edildi.
İnciraltı’nın yaklaşık 40 yıldır farklı projelerle yapılaşma baskısı altında olduğu hatırlatılarak, EXPO 2027’nin bu baskıyı yeniden gündeme taşıyabileceği belirtildi.
“TEMA İLE YER SEÇİMİ ÇELİŞİYOR”
Raporda, doğa ve biyolojik çeşitliliği merkeze alan bir Botanik EXPO’nun, bir sulak alanın hemen yanında planlanmasının temel amaçlarla çeliştiği vurgulandı. TMMOB’ye göre, bu çelişki EXPO’nun yalnızca söylem düzeyinde “doğa dostu” kalmasına, uygulamada ise ciddi tahribatlara yol açmasına neden olabilir.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, raporun sonuç bölümünde EXPO 2027’nin İnciraltı’nda gerçekleştirilmemesi gerektiğini açıkça ifade etti. Yer seçiminin, ekolojik hassasiyetler, bilimsel veriler ve katılımcı planlama ilkeleri doğrultusunda yeniden değerlendirilmesi çağrısı yapıldı.
Raporda, gerekli hassasiyetin gösterilmemesi halinde ortaya çıkacak bedelin yalnızca ekonomik değil, İzmir’in doğal mirası açısından da ağır olacağı vurgulandı.
Sonuç metninde şu ifadeler yer aldı:
İzmir Botanik EXPO 2027, ülkemizde daha önce düzenlenen EXPO etkinliklerinden süre ve alan olarak çok daha küçük ölçekte bir etkinlik olsa da yer seçimi açısından önemli riskler barındırmaktadır. Doğayı ve biyolojik çeşitliliği öne çıkaran bir EXPO’nun, doğrudan bir sulak alanın yanı başında planlanması ise etkinliğin teması ve amacı ile çelişmektedir. Gerekli çevresel hassasiyetin gösterilmediği, kısa vadeli maliyetlerden kaçmanın tercih edildiği bir yaklaşımda; etkinliğin maliyetinin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda ekolojik olabileceğine dikkat çekmek isteriz. Seçilen yerin ekolojik önemi ve hassasiyeti nedeni ile alandaki endemik türlerin ve flora-faunanın nasıl etkileneceği ilgili paydaşlarla kapsamlı bir şekilde değerlendirilmeli ve yer seçimine ilişkin karar bu değerlendirme süreçleri neticesinde tekrardan ele alınarak EXPO 2027 fuarı İnciraltı Bölgesi’nde gerçekleştirilmemelidir.




