Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ - Son ekonomik gelişmelerin yarattığı dalgalanmalar neticesinde, tekstil sektörü zorlu bir süreçten geçmektedir. Bu süreçte, konkordato ilan eden ve faaliyetlerine son veren firmaların yanı sıra, maliyet avantajı arayışıyla üretimlerini Kuzey Afrika'ya kaydıran işletmeler de görülmektedir. Türkiye genelinde 200’den fazla firmanın yüksek maliyetler nedeniyle Mısır'a yöneldiği bildirilmiştir.

Tekstil Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tuğrul Tamtürk, bu yapısal süreci Egedesonsöz’e değerlendirdi.

‘SANAYİCİLER KUR POLİTİKALARI BASKISIYLA ÖNEMLİ ZORLUKLARLA KARŞI KARŞIYA KALDI’

Tamtürk, tekstil sektöründe bir dönüşümün yaşandığını ve bu duruma çeşitli makroekonomik politikaların yol açtığını belirterek şunları kaydetti: “Tekstil sektöründe yapısal bir dönüşüm süreci gözlenmektedir. Sanayiciler, 2023 yılının başından itibaren uygulanan kur politikalarının baskısı altında önemli zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Mevcut politikaların neticeleri, tekstil sektörünün ülke ekonomisindeki konumu hakkında farklı yorumlara yol açmaktadır. Oysa tekstil, sadece geleneksel üretimden ibaret olmayıp, teknik tekstil alanında uzay teknolojilerine kadar uzanan geniş bir potansiyele sahiptir. Türkiye, nitelikli iş gücü ve mühendislik birikimi ile bu alanda başarılı bir sanayi ülkesi konumundadır. Bu potansiyelin daha iyi değerlendirilmesi mümkündür. Odamızın bu konuya yönelik kapsamlı araştırma ve çalışmaları bulunmaktadır. Bu kapsamda, doğal ve yerli hammadde potansiyellerini değerlendirmek üzere kenevir çalıştayı gibi etkinlikler düzenlenmektedir.”

‘FİRMALARA BURADA KALIN DEMENİN PRATİK KARŞILIĞI YOK’

İş dünyasının ve sektörün Mısır’a yönelmesini değerlendiren Tamtürk, mevcut ekonomik şartların bir sonucu olarak şunları ifade etti: “Mevcut durumda bir ekonomik realite söz konusudur. İşletmelere, mevcut üretim yöntemleri ve ürün gruplarını değiştirmeden, zarar etme pahasına faaliyetlerini burada sürdürmeleri yönünde bir çağrı yapmanın pratik bir karşılığı bulunmamaktadır. Bu geçiş sürecinde, yurt dışına yönelen sanayicilerin lojistik sistemlerini kurarken kontrolü elden bırakmamaları, maliyet baskısı altında ezilmemeleri ve sermayelerini riskli anlaşmalarla kaybetmemeleri önem taşımaktadır. Bugün yurt dışına giden firmaların, koşulların iyileşmesi durumunda gelecekte Türkiye’ye geri dönerek yatırımlarına devam etme potansiyeli mevcuttur. Aksi takdirde, yatırımcıların yurt dışına çıkamaması ve alternatif yatırım yollarını bulamaması, ülke içindeki tekstil yatırımcı tabanının tamamen kaybedilmesine yol açabilir.”

Eskinazi ihracat rakamlarını değerlendirdi: 2026'da zorlu başlangıç riski ile karşı karşıyayız!
Eskinazi ihracat rakamlarını değerlendirdi: 2026'da zorlu başlangıç riski ile karşı karşıyayız!
İçeriği Görüntüle

‘MARKALAŞAMADIK, FASONCULUĞA DEVAM ETTİK’

Türkiye’nin tekstil sektöründe ‘fason üretime’ sıkışıp kaldığını belirten Tamtürk, “Tekstil tekniği açısından önemli AR-GE konuları mevcuttur. Son on yılda tasarım konusuna sektörde büyük önem verilmesine rağmen, genele yayılmış bir markalaşma modeline geçiş yapılamamıştır. Fason imalatçı konumu, sürdürülebilir olduğu için devam etmiştir. Günümüzde Fransa ve İtalya gibi ülkeler, üretimin bir kısmını yurt dışında yaptırmalarına rağmen yüksek ihracat rakamlarını korumaktadır. Almanya örneğinde ise teknik tekstil üretimi tamamen yurt içinde yapılmakta ve ciddi ihracat gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de teknik tekstil alanında başarılı örnekler bulunsa da, bu genel bir yatırım konseptine dönüşmemiştir” dedi.

‘FASONU MISIR’DA YAPMANIN FARKI YOK’

Fason üretimin yaygınlığı göz önüne alındığında, üretim yerinin değiştirilmesinin operasyonel açıdan büyük bir fark yaratmadığını belirten Tamtürk, “İplik ve kumaşı yurt dışından temin edip burada fason üretim yapılıyorsa, aynı üretim Mısır gibi ülkelerde de gerçekleştirilebilir. İşçilik maliyetlerinin 1000 – 1500 dolar seviyelerinde olduğu, işçi yoğun bir sektörde, sanayicinin sürdürülebilirlik sağlaması zordur. Mısır gibi ülkelerde mavi yaka işçilerin 175-250 dolar, mühendislerin ise yaklaşık 400 dolar ücretlerle çalıştırılması mümkündür. Türkiye’deki ücret beklentileri ile arada önemli bir fark bulunmaktadır. Asgari ücret seviyesi sektörümüz için bir referans noktası olabilecek düzeyde değildir” ifadelerini kullandı.

‘SANAYİCİ VARLIĞINI SÜRDÜRME MÜCADELESİ İÇİNDE’

Mısır’a yönelen sanayicinin temel motivasyonunun varlığını sürdürme çabası olduğunu belirten Tamtürk, “Bu yönelimin önüne geçilmesi, öncelikle makroekonomik politikaların yeniden gözden geçirilmesiyle mümkün görünmektedir. Ancak bu durumun kısa vadede gerçekleşmesi zor bir ihtimaldir. Sanayiciler, yabancı yatırımcılarla işbirliği yapmayı veya müşteri gücünü yurt dışı üretimleriyle desteklemeyi düşünmektedirler. Sektör, şu anda temel olarak varlığını sürdürme mücadelesi içerisindedir” diye konuştu.

‘ODA ÇALIŞMALARA AKTİF OLARAK DESTEK VERMEKTEDİR’

Tekstil Mühendisleri Odasının ve Üniversitelerin önemine değinen Tamtürk, “Tekstil Mühendisleri Odası ve akademik kurumlar, sektörün geleceğini şekillendirecek araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarına aktif olarak destek vermektedir. Bu kapsamda, doğal ve alternatif hammaddelerin kullanımı ile Türkiye'nin özgün olarak geliştirebileceği yeni teknolojiler üzerine düzenli çalıştay ve sempozyumlar organize edilmektedir. Mevcut ekonomik zorluklar karşısında dahi, uzay teknolojilerine kadar uzanan potansiyeliyle teknik tekstil alanı, katma değeri yüksek üretim için hayati önem taşımaktadır. Bu süreçte, nitelikli bilgi birikimine sahip Tekstil Mühendisliği mesleği, ülkenin rekabet gücünü artıracak kritik bir konumda bulunmaktadır ve sektörün dönüşümüne öncülük etmeye devam edecektir” ifadelerini kullandı.

‘SADECE DİPLOMA İLE İŞE GİRME ORANI DÜŞTÜ, İZMİR’DE İŞ OLMASA BİLE DENİZLİ VE BURSA’YA GİDEBİLİRLER’

Tekstil firmalarının yurt dışına kaymasıyla beraber artabilecek işsizlik oranına değinen Tamtürk, “Kısıtlı şartlarda da olsa konfeksiyon ve tekstil işleri halen devam etmektedir. Ancak küçülme ve taşınma süreçleri devam ettikçe işsizlik oranının artması muhtemeldir. Yeni mezun meslektaşlarımıza, yeteneklerini artırmaları tavsiye edilmektedir. Özellikle tekstilin araştırma ve şirketlere fayda sağlayacak projeler geliştirme alanlarına odaklanabilirler. Geleneksel olarak sadece diploma ile iş bulma dönemi zorlaşmıştır. Odamızın kurslar açarak destek verdiği meslektaşlarımız, İzmir’de iş bulamasalar bile, sahip oldukları özel yetkinlikler sayesinde Denizli veya Bursa gibi tekstil merkezlerinde, makul ücret beklentileriyle iş imkanı bulabilmektedirler. Bu şartlarda beklentilerin gerçekçi düzeyde tutulması önemlidir” dedi.

‘İHRACATÇILAR AKADEMİYE DESTEK VERİYORDU AMA ŞİMDİ KENDİ VARLIKLARINI KORUMA DURUMUNA DÜŞTÜLER’

Tekstil mühendisliği alanında akademik gelişmeleri değerlendiren Tamtürk, “Son 6-7 yılda ihracatçılar birliklerinin çalışmalarıyla olumlu bir ivme yakalanmıştır. Şu anda 2. ve 3. sınıfta olan tekstil mühendisliği öğrencilerinin akademik başarısı daha yüksektir. Öğrenci düzeyinde yapılan çalışmaların artması sevindiricidir. İhracatçı birliklerinin sağladığı destekler sayesinde bu alanda bir dönüşüm yaşanmıştır. Ancak, mevcut ekonomik koşullar nedeniyle bu durum sekteye uğramıştır. İhracatçı firmalar şu anda öncelikle kendi varlıklarını koruma durumuna düşmüştür. İhracatçıların üniversitelere yatırım yapmaya devam edip etmeyeceği belirsizdir, ancak bu yatırımların sürdürülmesi rasyonel bir yaklaşım olacaktır” ifadelerini kullandı.

‘GENÇLER ARAPÇA ÖĞRENEREK KUZEY AFRİKA’YA GİDEBİLİR’

Tamtürk, öğrencilerin ve genç tekstil mühendislerinin Kuzey Afrika’daki fırsatları değerlendirebileceğini dile getirerek, “Öğrencilerimiz ve genç meslektaşlarımız, İngilizce ve Arapça öğrenerek Kuzey Afrika bölgesindeki çalışma şartlarını değerlendirebilirler. Bu bölgeye önemli sayıda firma kayışı olmuştur. Bu firmalar Mısır’da hemen nitelikli mühendis bulamayacaktır. Mısır’ın bu altyapıyı yetiştirmesi için 20-30 yıla ihtiyaç vardır. Yetişmiş insan gücümüzü ve yeni mezun mühendislerimizi bu bölgelerde istihdam etmek mümkündür. Bu sayede hem mühendislerimiz iş bulabilecek hem de sektördeki bilgi birikimi ('know-how') sektör içinde kalmaya devam edecektir” cümleleriyle değerlendirdi.

NEDEN DÜZ BEYAZ TİŞÖRT BULUNMUYOR?

Son dönemde sosyal medyada tartışma konusu olan ‘düz beyaz tişörtün bulunamaması’ durumu üzerine Tamtürk, “Bu durum, temel olarak maliyet odaklı bir yaklaşımdan kaynaklanmaktadır. Firmalar, ‘basic’ olarak adlandırılan temel ürünlerin üretiminden mümkün olduğunca kaçınmaktadır. Bu tarz temel ürünlerin üretimi Bangladeş gibi ülkelere kaymış durumdadır. Türkiye’de ise daha komplike ve ileri seviye tasarımlı ürünleri üreterek fiyat tutturabilen firmalar üretim yapabilmektedir” dedi.