Metehan UD/ EGEDESONSÖZ - Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki Koza Altın İşletmeleri’ne ait Dikili Çukuralan Altın Madeni’nin üçüncü kapasite artışı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, EGEÇEP ve Dikili Belediyesi’nin eski başkanlarından Osman Özgüven tarafından yargıya taşındı.
Açılan dava kapsamında bugün keşif duruşması yapıldı. Duruşmaya, mahkeme heyeti, bilirkişi heyeti, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve EGEÇEP avukatları, bakanlık ve şirket avukatları katıldı. Davacılar, altın madeninin çevreye etkilerini anlatarak verilen iznin iptalini istedi. Bilirkişi heyetinin vereceği rapor kararı etkileyecek.

HEYET YERLATI GALERİNE GİREMEDİ
Keşif duruşmasına katılan EGEÇEP bileşenlerinden Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel, bilirkişi heyetinin altının çıkarıldığı galerilere sokulmadığını belirtti.
Engel “Bugün yapılan keşif muradına ermedi çünkü Koza İşletmesi bilirkişi heyetinin girmemesi için elinden gelen çabayı gösterdi. 3 yıl önce de benzer bir durum yaşandı. İzmir bb’min bu davayı açmasında en önemli neden yeraltı su kaynaklarının tahribatını görmek ve bu alanda 12 yıldır süren altın çıkarma çalışması sırasında açılan galerin çevreye olan etkilerini gün yüzüne sermekti. Bu galeriler yakın zamanda açılmamak kapatılacak. Bizim kaygılandığımız her şeyin üstü örtülecek. Bizim yerin altına açılan galerilerle belirlenen koordinatların dışında açıldığı endişesi vardı. İnceleme yapılsa haklılığımız ortaya çıkacaktı ama daha önce olduğu gibi ne yapıp ettiler bilirkişi heyetini galerilere indirmediler. Madenin entrikası ile keşifteki amaç boşa çıkarıldı. İtirazlar avukat arkadaşlar tarafından yapıldı. Daha önce bu alanda çalışanların aktardıklarına göre yerin 400 metre altında çalışmayı engelleyen yeraltı su kaynaklarını durduklarının bilgisini aldık. Galerilere girilse bu da görülecekti. Danıştay bu işletme için kapatma kararı verirken ağır metal içeren atıkların Madra Barajı’na ve Nebiler Şelasi’ne gittiğini de belirtmişti. Bugün gelinen noktada yine atık sular oraya akmaya devam ediyor. Değişen bir şey yok. İkide bir şirket avukatı Koza’nın devlet tarafından işletildiğini vurguladı ama devlet de işletse özel de işletse ekolojik açıdan bir değişim olmayacak. Bu alan fauna ve flora açısından zengin bir bölge. Bu madenin verdiği tahribatın bilirkişi heyeti ile tespitinin yapılması engellendi. Bu alanda İZSU’nun kuyuları da var. Onun için İZSU’nun mühendislerinin da olması gerekirdi. Bakanlık avukatı (İzmir çevre il md.lüğü şube müdürü de)da madenin avukatı gibi savundu işletmeyi. Sonuç olarak keşif bir fiyasko ile sonuçlandı diyebiliriz.” dedi.

DANIŞTAY’DAN DÖNMÜŞTÜ
Koza Altın İşletmeleri Anonim Şirketi, Çukuralan Altın Madeni Kırma Eleme Tesisi projesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı onay vermişti. Bunun üzerine EGEÇEP ve 19 yurttaş kararın iptali için, 7 Eylül 2020'de İzmir 6. İdare Mahkemesi'nde dava açmıştı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de müdahil olduğu davada 'Çam fıstığının anavatanı olan Kozak Yaylası'nda artan çevre sorunlarıyla birlikte yüksek oranda bir rekolte düşüşü yaşandığı, bu durumun doğrudan halkın ekonomik gücüne yansıdığı ve yapılacak faaliyetten İzmir halkına ait su kaynaklarının olumsuz etkileneceği' ileri sürülerek yürütmeyi durdurma kararı istendi. İlk olarak yürütmeyi durdurma kararı veren İzmir 6. İdare Mahkemesi 'çevresel etki değerlendirme gerekli değildir' kararını da iptal etmişti. Danıştay 6. İdare Dairesi de temyize taşınan kararı onamıştı.

DANIŞTAY KARARINA RAĞMEN ONAY
Kararın iptal edilmesi üzerine geçtiğimiz aylarda yeniden onay verdi. Onayla birlikte kapasite artışı kırma eleme tesisinin kapasite artışı 360 bin tondan 500 bin tona çıkarmıştı.
Danıştay 6. Daire tarafından verilen kararda şu ifadeler yer almıştı:
'Dosyada yer alan PTD ve eki belgeler ile bilirkişi raporunun bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; dava konusu proje için su kaynakları ile drenaj durumunun, baraj rezervuarının ve yeraltı sularının olumsuz etkilenme potansiyelinin, yörenin hidrojeolojik özellikleri, yeraltı suyu derinlikleri, kaynaklar, kuyular vb. oluşturabileceği çevresel etkilerin, toz-gürültünün çevredeki bitki örtüsü ve doğal yaşam açısından çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin projenin uygulanması, izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalarla alınacak önlemlerin ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olmadığı, projenin bu hali ile işletilmesi durumunda fiziksel ve biyolojik çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribine, bozulmasına ve yok olmasına neden olacağı, çevreye olabilecek olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da zararın çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için gerekli önlemlerin proje özelinde uygun ve yeterli olmadığı, proje alanında yürütülecek faaliyetin işletme kapasitesi, kullanılacak teknik donanım ve yöntem gözetildiğinde, dava konusu işleme dayanak alınan PTD'de yer verilen bilgi ve tespitlerin yeterli olmadığı görülmüştür. Bu durumda, asgari gereklilikleri taşımadığı anlaşılan PTD esas alınmak suretiyle tesis edilen İzmir İli, Dikili İlçesi, Çukuralan Mahallesi Mevkiinde, davalı yanında müdahil tarafından yapılması planlanan 'Çukuralan Altın Madeni 360.000 ton/yıl Kapasiteli Kırma – Eleme Tesisi' Projesi için verilen 24/07/2020 gün ve E:2020166 sayılı 'ÇED Gerekli Değildir' (Ek-1) kararında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmış ve ÇED Gerekli Değildir kararı iptal edilmiştir.




