Büşra ÇETİNKAYA/ EGEDESONSÖZ - Memur ve memur emeklisinin toplu sözleşme süreci sürüyor.

Memur-Sen, zam görüşmeleri öncesinde taleplerini açıklayarak 2026 yılı için kümülatif yüzde 88, 2027 yılı için de yüzde 46 zam istemişti.

Hükümet ise 2026 yılı için yüzde 10 artı yüzde 6, 2027 yılı için de yüzde 4 artı 4 zam önermişti.

Sendikalar verilen önerilere tepkili… Bunun üzerine Türkiye Kamu-Sen, Memur-Sen, BASK, KESK, HAK-SEN, bugün iş bırakma eylemi kararı aldı.



YÜRÜYÜŞE İZİN VERİLMEDİ
İzmir’de Konak YKM önünde toplanan kamu emekçileri, Konak SGK İl Müdürlüğü önüne yürümek istedi. Emniyet güçleri müdürlüğün önüne barikat kurarak yürüyüşe izin vermedi.

Kamu emekçileri, "Aç, aç, barikatı aç" , "emekçilere değil çetelere barikat" sloganları attı.



SGK İL MÜDÜRLÜĞÜNE YÜRÜNDÜ
Polis ile anlaşmaya vardıktan sonra kamu emekçileri basın açıklaması yapmak üzere SGK İl Müdürlüğü önüne geldi.

Eyleme DEM Partisi İzmir Milletvekili İbrahim Akın, İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, İzmir Tabip Odası Başkanı Yüce Ayhan, siyasi parti temsilcileri ve emek örgütleri de katıldı.

Sendikalar tarafından okunan ortak açıklama şu şekilde:

KAPI KULU DEĞİL, EMEKÇİYİZ!

İktidarın Sefalet –Yoksulluk- Güvencesizlik Teklifine Karşı

G(Ö)REVDEYİZ!

Biz ASİM SEN, BASK, HAK SEN, KESK, YURT SEN olarak bugün Türkiye’nin dört bir yanında üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz, bugün hizmet üretmiyoruz. Sokaklardayız ve alanlardayız.

Bu ülkede sadece kamu emekçilerinin hakları değil,yıllardır tüm vatandaşların ücretsiz,nitelikli ve ulaşılabilir bir kamu hizmeti alma hakkı yok sayılıyor.

Yıllardır uygulanan ekonomik modelle üretime değil, borçlanmaya, betonlaşmaya,insan ve doğa düşmanı bir model kurdular.

Emek karşıtı, sermaye yanlısı bu modelde kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına ayrılan kaynaklar gittikçe kısılıyor.Hem Kamucu anlayışta hem sosyal devlette koskoca gedikler açıldı.

Eğitimden-sağlığa, ulaşımdan- haberleşmeye tüm kamu hizmetleri özel sektöre devredildi ve nerdeyse hepsi paralı hale getirildi. Kamu kurumları ticarethaneye, vatandaşlar müşteriye çevrildi.Bunun bedelini de söndürül(e)meyen yangınlarla, her gün bir yerde ortaya çıkan sellerle, felaketlerle bizler ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz.

Bu modelde biz kamu emekçilerinin payına ise düşük maaşlar, güvencesiz gelecek, angarya çalışma, yoksulluk, ve emeklilikte sefalet düşüyor.

Dolayısıyla bizler bugün sadece kendimiz için değil,

· Ücretsiz,nitelikli ve ulaşılabilir kamu hizmeti hakkı yok sayılan başta dar gelirliler olmak üzere bu ülkede yaşayanların %95'i için

· Yıllarca verdikleri emekleri yok sayılan, göz göre göre sefalete itilen milyonlarca emeklinin hakkını savunmak için g(ö)revdeyiz. Bugün bizler hem İşyerlerinde hem alanlarda omuz omuzayız.

Bugünlerde tüm kamuoyu 4 milyon kamu emekçisini 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecini yakından takip ediyor. Ne yazık ki yıllardır uygulanan senaryo tekrar ediliyor, süreç bir kez daha oldubittiye getirilmek isteniyor.

Resim

Hükümet günlük bir simit parasına bile denk gelmeyen son teklifiyle kamu emekçileri ve emeklileri ile dalga geçmektedir.

Mevcut takvime göre toplu sözleşme görüşmeleri yarın bitecek. Yarın mesai bitiminden sonra hakeme başvuru süreci başlayacak. Ama şu saate kadar kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı temel sorunlara, sendikaların taleplerinin hangilerinin kabul edilip hangilerinin kabul edilmediğine ilişkin tek bir cümle dahi duymadık.

Çalışma Bakanı haftalardır “müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum” açıklaması yapıyor.

Bizde buradan Sayın Bakan’a dolayısıyla iktidara soruyoruz. Bu teklifte 4 milyon kamu emekçisini, 2,5 milyon kamu emeklisini memnun edecek ne var?

· İnsanca yaşamaya yetecek bir

ücret artışı var mı?

· Bugün itibari ile 18 bin 680 TL tutarındaki ilave seyyanen ödeneğin taban aylığımıza ve emeklilerin mevcut aylıklarına yansıtılmasına ilişkin bir adım var mı?

· Hangi ad altında olursa olsun emekli maaşlarımızı adeta kemiren, tüm ek ödemelerin taban aylığımıza, emekliliğimize yansıtılması var mı?

· Barınma hakkı kapsamında konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı ya da kira desteği var mı?

· Büyümeden, refahtan pay var mı? Yıllardır maaşlarımızı dilim dilim buharlaştıran Gelir Vergisi adaletsizliğine son verilmesi var mı?

· Ücretsiz servis, yemek, ulaşım taleplerine ilişkin bir adım var mı?

· Vekil, ücretli, taşeron, sözleşmeli,

İHS’li gibi farklı adlar altında sürdürülen güvencesiz istihdama son verilmesi, güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi var mı?

· Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi var mı?

· Kayırmanın, torpilin kapısını sonuna kadar açtığını kabul ettiğiniz, seçim öncesi sözünü verdiğiniz mülakatın kaldırılması var mı?

· Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulması var mı?

· Bizim için en önemlisi Grev Hakkı ile Tamamlanmış Gerçek Toplu Sözleşme Sistemi, Demokratik Bir Çalışma Yasasına ilişkin tek bir cümle var mı?

YOK, YOK, YOK. Çünkü aslında ORTADA BİR TOPLU SÖZLEŞME TEKLİFİ YOK.

TEKLİF YERİNE; 4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksulluk ile 2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefalet ile TEHDİT VARDIR.

• Vergi, harç ve cezaları %44 arttırdılar. Gelir Vergisinden, ÖTV’ye KDV’ye tüm vergileri ortalama %70 arttırdılar.

• Sermayeye, patronlara teşvik üstüne teşvik vermeye, vergilerini affetmeye, faizden beslenen bir avuç asalak takımına dünyanın en yüksek faizini ödemeye devam ediyorlar. Tüm vergi yükünü bizlerin, halkın sırtına yıkıyorlar.

• Ama sıra bizim maaşlarımıza gelince her seferinde önümüze TÜİK’in sahte rakamlarını, hiçbir zaman tutmayan hedeflenen enflasyon rakamlarını

koyuyorlar.

• Yoksulluk sınırının 2026 Ocak itibari ile en az 100 bin TL olacağı koşullarda bizlere sefalet oranları dayatıyorlar. “Talep ettiğiniz rakamları verirsek ekonominin, bütçenin dengesi bozulur” diye nutuk atıyorlar.

Ülkenin tüm dengelerini bozanların bu nutuklarına Artık Yeter diyoruz!

Hepimiz biliyoruz ki bu durum ilk defa yaşanan bir durum değil. Biz kamu emekçileri en başından beri altını çizdiğimiz üzere 13 yılda tam 7 kez aynı tablo ile karşılaştık.

Dolayısıyla buradan masada “yetkili” sıfatı ile oturan konfederasyona ve sendikalara sesleniyoruz:

Kamu emekçilerinin tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir satış

sözleşmesine tahammülü kalmamıştır.

Bu nedenle:

· Hiç kimse hepimizle dalga geçilen bu teklife değer yüklemeye çalışmasın.

· Milyonların maaş artışı talebinin dörtte birine bile denk gelmeyen rakamları görmezden gelerek “Üzerine bir, iki puan ilave edilirse çözülür” yaklaşımı sergilemeye kalkışmasın.

· Kamu emekçilerinden gizli,kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeyi, kamu emekçilerinin temel hiçbir sorununu çözmeyen teklifleri kabul etmeyi aklından bile geçirmesin.

· İktidar uyuşmazlık durumunda başvurulan Hakem Kurulu’nun objektif ve bağımsız kararlar verdiğine inanmamızı bekliyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki toplam 11 üyesinden 6’sı doğrudan, 1’i dolaylı olarak

Cumhurbaşkanı tarafından atanan Hakem Kurulu her seferinde hükümetin noterliğini yapmıştır. Artık yeter. Bu sefer hiç kimse uyuşmazlıkta topu iktidarın noterliğini yapmanın ötesine geçmeyen Hakem Kuruluna atmaya kalkmasın.

Geldiğimiz nokta ortadadır. Hükümet 4 milyon kamu emekçisine, 2,5 milyon emekliye, aileleri ile birlikte 25 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmiştir. Bu teklife karşı yapılacak olan şey birkaç puanlık maaş artışını esas alan MÜZAKERE DEĞİL, MÜCADELEDİR.

Bu Karanlık Tablodan Tek Çıkış Yolu; Yetkinin asıl sahipleri olarak bizlerin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile ortak mücadeleyi

yükseltmesinden geçiyor.

Bu Karanlık Tablodan Tek Çıkış Yolu, ‘Hepimiz aynı gemideyiz” diyenlere karşı “Geminin gerçek sahipleri olarak hakkımızı, emeğimizin, alın terimizin karşılığını istiyoruz” diyerek tüm farklılıklarımıza rağmen birbirimize kenetlenmekten geçiyor.

Bugün bunun ilk adımını atıyoruz. Bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine itirazımızı yükseltiyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyor, bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyoruz.

İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı Gerçek Bir Toplu Pazarlık

Sistemi için omuz omuza vermeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.

Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

Yaşasın sınıf Dayanışması!

YAŞASIN GREV HAKKIMIZ...

KESK,BASK,HAK-SEN, ASİM-SEN ve YUTSEN Adına hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum!