EGEDESONSÖZ- İntegral Araştırma Koordinatörü Ümit Yaldız ile Gazeteci Fatih Yapar, SonSöz TV programında kent gündemine ilişkin konuları ele aldı.

Programda İstanbul Büyükşehir Belediyesi için hazırlanan iddianame ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in pozisyonu ele alındı.

ÖZEL, CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI KONUSUNDA İLK KEZ NİYET BELİRTTİ
Gazeteci Fatih Yapar yaptığı açıklamada “Sultanbeyli mitinginde Özel’in açıklamaları dikkat çekici. Akın Gürlek üzerinden sürekli defaatli cümleler kurarak değerlendirme yapıyor. Mitinglerini de sürdürüyor. Cumhurbaşkanına hitaben, arkadaşlarımızı bırak, gerekirse ben karşına çıkarım dedi. Adaylık konusunda ilk kez kendi niyetini ortaya koyduğu yönünde yorumlar var. Anketleri değerlendirirsek; İmamoğlu’nun durumu belli, cezaevinde, onun için mitingler yapılıyor, cumhurbaşkanlığı ofisleri açıldı, açılışlar şu sıra durduruldu. Ofislerde koordinatörler kaldı. Mansur Yavaş’ın adaylığı konusunda değerlendirmeler var, konser ihaleleri ile ilgili dava süreci var. Şu an kenarda bekliyor” dedi.

İZMİR’DE YÜZDE 60 ‘BU İDDİANAME SİYASİDİR’ DİYEN BİR KİTLE VAR
Araştırmacı Yaldız ise yaptığı değerlendirmede “202 Yerel Seçimleri sonrası normalleşme süreci olmuştu. Aslında o zaman parti içi muhalefetin, bizlerin ‘bunun cumhurbaşkanına zaman kazandıracağı’ yönünde değerlendirmeleri olmuştu. Uzun süre sonra birinci parti olmuşsunuz, erken genel seçim talep edeceğinize, ekose ceketle normalleşme toplantısı yapıyorsunuz. Böylesi dönemde İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığına giden yolda bugünkü iddianamenin vücuda geldiği görünüyor. Karşı atağın kısa sürede başladığını görüyoruz. İmamoğlu’nun erken cumhurbaşkanı adaylığı ilan edilmesi durumu var. Mansur Yavaş’ın bir çeşit siyaseten taca atıldığını yorumladık. Normalleşme sürecinde Erdoğan’ın Özel ile seçime yarışına girmek isteyeceği değerlendirildi. Sayın cumhurbaşkanının siyasetteki uzmanlığı sadece seçimi kazanmaktan ibaret değil muhalefet dizaynında da yani yarışacağı adayı mindere çekmekteki ustalığında da kendini gösteriyor. Bugün giderek daha fazla netleşiyor. Özel’in adaylığı daha çok netleşmeye başladı. İmamoğlu’nun adaylığı hukuken mümkün olmamaya doğru gidiyor. Diploma bile yeterli bir sebep. İddianame konusu apayrı. İzmir’de yüzde 60 ‘bu iddianame siyasidir’ diyen bir kitle var. Ülke genelinde de bu işin siyasi olduğu değerlendirmeleri var. Toplumun en az yarısı ikna değildir” şeklinde konuştu.

SON ÇALIŞMALARIMIZDA ÖZEL’İN LİDERLER SKLASINDA KENDİSİNİ GÜÇLENDİRDİĞİNİ GÖRÜYORUZ
Yaldız sözlerini şöyle sürdürdü:

“Özgür Özel, belediye başkanlarını bu süreçten uzak tutmak istemiş olabilir. 19 Mart sonrası Özel başka bir Özel'e evrildi. Liderlik özellikleri güçlendi. Özel, giderek liderlik pozisyonunu güçlendiriyor. İmamoğlu, Yavaş çıtasına çıkamayabilir ama Erdoğan karşısında iddialı bir adaya dönüşebilir. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına benzer bir süreç var. O zaman da İmamoğlu ile Yavaş, Cumhur İttifakı’ndan alacakları oylarla açık ara seçimi kazanacaktı ama genel başkanın canı adaylık çekiyordu. Dahası bugün görüyoruz ki; Erdoğan’ın canı da bunu istiyordu. Araştırmalar bize Kılıçdaroğlu’nun dezavantajlı durumunu gösteriyordu. Dersimli Kemal konusunu da bir kenara not ederek söylüyorum. Kemal Bey, anca CHP’lilerin, HDP’lilerin ve muhalefetin bir kesiminin oyunu alabilirdi ki aldı.

Özel böyle bir profili mi? Manisalı Özgür. Başka özellikleri de var. Özel, genç, azimli ama mağdur kesimi birleştirir mi bilmiyorum. Potansiyeline ilişkin belirginleşen bir fotoğraf yok. Konti garanti bir rakip değil. Kemal Bey’in dezavantajları üzerinde değil. Kemal Bey’in 13 seçim kaybetmişliği var. Özel’in seçim kazanmışlığı var. Üzerindeki emanetçi gömleğini büyük oranda attı. İstanbul’un, İmamoğlu’nun gölgesinde siyaset yapan profili yok etti. Son çalışmalarımızda Özel’in liderler skalasında kendisini güçlendirdiğini görüyoruz. İzmir olması hasebiyle Erdoğan’ın üzerinde… Bu normal. Hala bir Mansur Yavaş değil ama o makası da kapatıyor. Özel, şu an geçmişte Kılıçdaroğlu ile ilgili verilerden daha iyi durumda. Mesela Ümit Özdağ’ın partisinin oyu belli ancak Özdağ’ın seçmenden daha fazla karşılığı olduğu görülüyor. Görev onayı diyoruz buna”

İDDİANAMEDE İZMİR İZLERİ…
Gazeteci Fatih Yapar, iddianameden detaylar verdi. İddianamede İzmir ile ilgili detayların da bulunduğunu anlatan Yapar şunları söyledi:

“İstanbul iddianamesinin İzmir’deki belediyelere yansıyan bir bölümü yok. İzmir’deki belediyelerle ilişkisi yok. Biz, yargının yetkili mercileri değiliz. Emniyet de polis de değiliz. Ortada her yanı sandığı söylenen bir ahtapot varsa bu ahtapotun kolları neden İzmir’e gelmesin? İzmir Büyükşehir’e genel sekreter yapılmak istenen Aykut Erdoğdu şu an cezaevinde… Bu iddianamedeki ilişkilerinden dolayı. Onunla bağlantılı olduğu iddia edilen İzmir’deki Batıçim’e yansıyan bir süreç var. TECO Petrol’ün sahibi var. Sarp Yalçınkaya, İzmirli iş insanı var. İtirafçı oldu. Oturup kalktığı yerler, bulunduğu alanlar kendi ifadelerine bakılınca ilk 10’da yer alır. 60’a yakın itirafçı var. İmamoğlu’nun ilk 5’inde doğrudan yanında olan, etkin pişmanlıktan yararlanan insanlar var. O yüzden bakıldığında iddianamede teknik takip, güvenlik kayıtları, para izlemeleri olur. İddianame yazılır, fezlekelerle birlikte altı dökümanla dolar. İddianame etkin pişmanlıktan yargılanan insanların verdiği bilgiler üzerine kurulu… İmamoğlu’nun en yakınındaki insanlardan itirafçı olanlar var. Bu itiraflar üzerinden çok ciddi bir alan açılmış. 2 ayda daha sürse belki 5 itirafçı daha çıkacak, öyle bir durum var. İzmir’in yakından tanıdığı eski genel sekreter Buğra Gökce var.

MURAT GÜLİBRAHİMOĞLU DETAYI: AK PARTİLİ İSİMLERLE DE ÇALIŞTI
Yurt dışına kaçan, İzmir’in yakından tanıdığı AK Parti’nin İzmir’deki etkili isimleri il başkanlığı, milletvekilliği yapmış, Aliağa, Çandarlı bölgesinde iş dünyasında etkili olan, bu partide etkin görevler almış yakın tanırlar. Murat Gülibrahimoğlu diye bir isim var. Yurt dışına kaçmış görünüyor. Hafriyat döküm sahaları, maden ocakları ile ilgili rakamlar değerlendiriliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nicolas Maduro ile görüştü!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nicolas Maduro ile görüştü!
İçeriği Görüntüle

İddianameye göre, Murat Gülibrahimoğlu’nun sistemin başında olduğu bir yer var. İstanbul’da hafriyat, taş ocaklarının olduğu bölge, belediyenin iki önemli şirketi ile yakın çalışma içinde olduğu yazılıyor. Maden sahaları kapatılarak buraya hafriyat döküldüğü yazıyor. İddianamede ‘siz buraya hafriyat dökerek maden rezervini kapatıyorsunuz, maden rezervlerini körleştiriyorsunuz. Hafriyat para kazanıyorsunuz ama maden rezervi kaybı oluyor’ denmiş. Bununla ilgili rakam yazılmış; 80 milyon TL. Bu rakam neye göre belirlendi? Afaki rakamlar. Birisi İBB Başkanı bize Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı kampanyası için 2 milyar dolarlık rakam çıkarıldı demiyor. İddianamede bu para ile seçim sürecinde CHP’nin ele geçirilerek kampanya yapılması yazıyor.

İddianamenin içinde siyasi değerlendirmeler var, CHP’yi eleştirerek daha sonra ülkeyi ele geçirmeye çalışan bir İmamoğlu modelinden bahsediyor. İddianame buna sistem demiş, sisteme para aktarma, sistemi organize etme gibi tabirler var. Aşırı siyasi değil, siyasi tanımlamalar var. Geçmişte Kocaoğlu’nun 397 yılla yargılanıp beraat ettiği davada bir mütalaa vardır. ‘Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir’ tanımı vardı. Böyle hukuki bir terim var mı? Yok. Ama böyle tanımlar da var. Bunu yorumlamak uzun sürebilir. Siyaseten deyip kestiremeyiz, paralar var, aktarılan rakamlar var”

GÜLİBRAHİMOĞLU’ NUN 2019 SONRASI İCRAATLARI SUÇ DA 2019 ÖNCESİ İCRAATLARI SUÇ DEĞİL Mİ?
Ümit Yaldız ise şunları söyledi:

Murat Gülibrahimoğlu, 2019 öncesine kadar AK Partililerle yan yana yürümüş, birlikte iş yapmış, ortaklık yapmış, benzeri işleri il bakanları, siyasetçilerle iş yapmamış mıydı? Orada her şeyi hukuka uygun mu yapmıştı? Aliağa, Çandarlı’da yaptığı pek çok uygulama vardır. Murat Gülibrahimoğlu’ nun 2019 sonrası icraatları suç da 2019 öncesi icraatları suç değil mi? Aynı Aziz İhsan Aktaş meselesi gibi. Aktaş’ın kamu kurumları, MHP’li, AK Partili belediyelerle yaptı işler cuk oturuyor da sadece CHP’li belediyeler mi sıkıntısı oldu? Siz 2019 sonrası için fezleke düzenleyip 2019 öncesini sütten ak kaşık mı gibi değerlendirilmez. Algıda iş siyasi olarak yorumlanır.