Tunçoku: Kadın CHP ile güçlenecek

İZMİR-Çevresindeki her statüden kadının yoğun baskılarıyla aday olduğunu ifade eden Tunçoku, sürecin ilk röportajını Ege’de Sonsöz ile gerçekleştirdi. Kadının siyasal yaşama katılımının lütuf olarak gösterilmesinin bir yıldırma politikası olduğunu vurgulayan Güler Tunçoku ile yaptığımız keyifli sohbet, bir çok konuda yol haritası belirliyor.

En büyük neden, siyasette şu anda kadının doğru oranda temsil edilmediğidir. Önce siyaseti sevmem en büyük faktördür. Hangi arenada bulunursanız bulunun önce sevmeniz gerekiyor. Ve ülke sorunlarının çözümüne kadın elinin değmesi gereken süreçlerde olduğumuzu düşündüm. Çünkü bu ülkenin kadınları kendilerine fırsat tanındığında her alanda kendisini kanıtlamıştır. Ama siyaset alanında kadın sayısında ciddi bir yetersizlik vardır. Biz kadınlar olarak sadece bu yetersizliği ifade etmiyoruz. Aynı zamanda Türk toplumunun da artık Türk siyasetinden bir kadın talebi olduğu kamuoyu araştırmalarında da belidir. Artık Türk siyasetinin kadınlara güvenmesini istiyoruz ve siyasi erkin kadından yana tavır koyması gereken yerdeyiz. İki dönem AKP iktidarından sonra özellikle sosyal demokrat anlayışın kadından yana tavır koyması gerekiyor. Bu yüzden de yıllardır Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapmaktayım.

Öncelikle kadının eğitim ve ekonomi anlamında çok ciddi desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Devletin gerçekten sosyal devlet olması için bu ülkede okuma yazma bilmeyen hiçbir kadının olmaması gerekiyordu. Ama bugün 7 milyona yakın kadın okuma yazma bilmiyor ve bugün hala kız çocuklarına yönelik okula gönderme kampanyaları yapılıyor ise sosyal devlet üzerine düşeni yapmamıştır. İstihdamda kadın oranı bu kadar az ise yine üzerine düşeni yapmamış demektir. Yani sağlıklı kadın politikalarının, kadına fırsat önceliği tanıyan pozitif ayrımcılığı hedefleyen politikaların Türkiye’de eksikliği var demektir. İstihdamda eğitimde mutlaka kadınların yolu açılmalıdır ve kendilerine hak ettikleri özgüven verilmelidir. Kadın konusu olduğu kadar uzmanı olduğum alandaki ülke sorunlarının çözümüne de katkı koyacağıma inanıyorum. Örneğin; toplumun sağlıklı beslenmesi, ülkede gıda güvenliğinin sağlanması, ülke hayvancılığının geliştirilmesine ve çevre sağlığı politikaları gibi.

Bu konuya öncelikle AKP ile CHP’nin sosyal devlet anlayışındaki farklılığın en önemli göstergesi olarak bakıyorum. AKP iktidarı ile sosyal devletten uzaklaşan bir yapının, aile sigortası ile yeniden atağa geçeceğine inanıyorum. Yoksulluğun ve işsizliğin bu kadar arttığı bir Türkiye’de, CHP’nin aile sigortası projesi; yoksulluğa karşı onur bir mücadele ve aynı zamanda kadının güçlendirilmesi demektir. Bu proje aynı zamanda Türkiye’nin de sosyal sigortası olacaktır.

 

Bir kadın olarak Başbakan’a öncelikle şu soruyu sormak istiyorum. Kadınların doğurduklarına iş verebildin mi? Sağlıklı besleyebildin mi? Gelecek güvencesi verebildin mi de doğurmalarını öneriyorsun. Bir toplumun gelişiminin önündeki en büyük engelin, sağlıksız ve plansız nüfus artışı olduğu; bence önce Başbakan, sonra da hepimizin bilgisi olması gereken bir konudur. Bu ülkenin tüm kadınlarının gerek ekonomik, gerek eğitim, gerek yaşam hakkı olarak güvenceye alınması gereken bir süreçteyiz. Bu çok önemli. Ölümün, şiddetin, ekonomik sıkıntının, eğitimsizliğin 21. yüzyıl Türkiye’sinde, bu ülkenin kadınlarına hiç yakışmadığını düşünüyorum. Bu ülkenin kadınları buna layık değil. Bunun vurgulanması gerekiyor.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu konuda kadına genel bir bakış açısı ve kadını güçlendirmeye yönelik projeleri var. Benim partimin kadına bakış açısı belli. CHP’nin kadına eşitlikçi bakış açısı toplumdaki kadın lehine zihniyet değişiminde çok etkili olacaktır. Türkiye, pozitif ayrımcılığı uygulama ve kız çocuklarının eğitimi yönünde imza attığı uluslararası antlaşmalara uyan, kadın konusunda çıkarılan yasaların uygulandığı bir CHP iktidarına kavuşacaktır. Bu gelişmeler, ülkemiz kadınlarının güçlenmesi yönünde atılan çok büyük bir adım olarak değerlendirilmelidir. Pozitif ayrımcılığı ve fırsat önceliğini benimseyen CHP anlayışının, kadının ekonomik ve sosyal anlamda gelişimine katkı koyacağı inkar edilmez bir gerçektir. Çünkü yılların ihmalinin artık Cumhuriyet Halk Partisi döneminde ortadan tamamen kaldırılması için çok daha fazla olanaklar sunmak lazım. Ve çok daha fazla bütçe ayırıp, kadına özel politikalar üretmek gerekiyor. Partim hep kadın ve erkek eşit bir Türkiye demiştir. Bu eşitliği sağlamak için öncelikle kadınımıza yönelik çok ciddi projeleri hayata geçirip onlara öncelik vermemiz gerekmekte. Kadın hep kadın olduğunu ve güçlü olduğunu hissetmelidir. Biz çağdaş ülke olmayı savunuyorsak, ki bunun özü kadın erkek eşitliğidir. O zaman biz kadının aleyhine olan bu çok uzun süreci kapatmak için çalışmalıyız. Çünkü, bu ülke kadınına bir borcumuz var. CHP’ye yakışan kadın politikası budur ve biliyorum ki bu konuda kendisine yakışanı yapacaktır.

CHP halkla bütünleşiyor, halkın her kesimine dokunuyor ve her alandaki soruna çözüm üretiyor. Eğer var olan tabloya dikkatlice bakarsak, Türkiye’de pek çok sınıf oldu ama en büyük sınıf bu ülkede yine kadınlardır. Bugün Türkiye’nin seçmeni 24 milyon erkek, 25 milyon kadın. Yani en büyük sınıf kadın. Ve biz bu en büyük sınıfa hak ettiğini vermek için yola çıkıyoruz. Türkiye’de kadının gelişimi, Cumhuriyetin ilk yıllarında kadın hakları anlamında dönemsel olmuştu. Ancak bu dönemsel süreçten sonra kadını geriye doğru götüren politikalar çok uzun yıllar iktidardaydı. Ama biz CHP’nin iktidarı ile birlikte kadınların lehine yönelik yeni bir dönemsel süreç başlatmayacağız. Artık sürdürülebilinir bir politika uygulayacağız.

Cumhuriyet Halk Partisi, seçmen bazında en büyük gücü kadınlardan alan bir partidir. Bu yüzdendir ki; öncelikli politikalarımızdan bir tanesi kadınlarımızı güçlendirmeye yöneliktir. AKP’nin eve dönüş politikasına karşı, kadını evden çıkarıp toplumun her alanında etkin bir birey olmak üzere politikalar geliştiriyoruz. Kotanın sadece siyaset alanında değil aynı zamanda kadının istihdamında da uygulanması zamanı gelmiştir. Ve bunun yasalarla da güvence altına alınması gerekmektedir. AKP kadını eve kapatıyor, benim partim ise evden çıkarıyor. Bir kuş düşünün. Kuşu tek kanatla uçuramazsınız. O kuşun uçabilmesi için, iki kanadı birden çalışmalı. Bu da eşitlik demektir. Çünkü kanadın biri erkek, diğeri ise kadındır. Çağdaş bir toplum olabilmeniz için, iki kanadın aynı anda çalışması gerekmektedir. Bugün içerisinde bulunduğumuz toplumsal eşitsizliği dengelemek, yine her zaman olduğu gibi CHP’ye düşmüştür. Ama biliyoruz ki kadın değişime ve gelişime açıktır. Bereketli topraklara benzettiğim kadınımız, biliyorum ki karanlıkları yırtarak aydınlığa CHP iktidarı sayesinde çıkacaklarının çok farkındadır.

İktidara aday olan CHP’nin, aile sigortası gibi, bedelli askerlik gibi, ayrıca gençliğe, kadına, emekliye, işsize, yoksula, tarıma; yani kısacası toplumun her kesiminin sorununun çözümüne yönelik gündem yaratan projelerinin AKP’yi ürküttüğünü rahatlıkla görebiliyoruz. Bu öyle bir süreç ki; halk artık neden CHP’ye oy vermesi gerektiğini biliyor inancındayız. Bizim yapmamız gereken, bu inancımızın gerçekliğini kanıtlamak için dur durak bilmeden çalışmaktır. Ben İzmir’den çıkan bir kadın aday adayı olarak, yaşadığım bu şehrin insanlarının ne istediğini çok iyi biliyorum. Çünkü İzmir kimileri tarafından gavur olarak nitelendirilse de, İzmir için aydın anlayışlar her zaman baş tacı olmuştur. Ve daha da önemlisi İzmir bir kadın şehridir. Kadının kendisini en güvende ve en özgür hissettiği şehirdir. Ayrıca kadına karşı ayrımcılığa tahammülün hiç olmadığı bir şehirdir. İzmir ile ilgili fetih planları yapan iktidarın, İzmir’in bu özelliklerini göremediği kanısındayım. Üstelik kadın nüfusunun erkeklerden 2 bin fazla olduğu bu şehirde AKP’nin başarısının söz konusu olamayacağına ve 2 dönem AKP iktidarından sonra 12 Haziran 2011’de Türkiye’de ruhu İzmir gibi olan birçok şehrin ortaya çıkacağına inanıyor ve Türk halkına sonuna kadar güveniyorum.

Ben bu süreçte CHP’den en az 4 kadının meclise gidebileceğini düşünüyorum.

Ben AKP iktidarı ile harcanan 2 dönemi üretimsiz geçen dönemler olarak nitelendiriyorum. Bu kadar açılımın içerisinde bir yatırım açılımı göremedim mesela. Bir açılımlar yaptı ama saçıldık gittik, yatırım açılımını göremedik. Ekonomik düzelimin ise ülkeye kısa vadeli giriş yapan sıcak paradan kaynaklı bir düzelim olduğunu da uzmanlar söylüyor. Eğer siz bu sıcak parayı üretim anlamında ülkeye kalıcı olarak giriş yaptıramıyor iseniz, burada bir sorun var demektir. Ekonomimiz pamuk ipliğine bağlı demektir. Dünyada hiçbir ülke üretmeden gelişemez. Kendi kaynaklarınızı en verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanmak zorundasınız. İlk defa bu ülkede kurban bayramında kurbanlık hayvan ithal edilmiştir. Ki; Türkiye tarım ve hayvancılıkta dünyada en potansiyel ülkedir. Hatta 7 ülkeden biridir. Bu da durumu açıkça ortaya koyuyor sanırım. Samimi bulmuyorum derken, bunu Avrupa Birliği ile örneklemek istiyorum. AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda Avrupa Birliği’ne girişi desteklemiş olmasının altında, bence Türk halkının Avrupa Birliği’ne destek verdiği oranın yüzde 70’lere yakın olması vardı. Ve şu anda AKP’nin Avrupa Birliği sürecini daha geriye taşıdığının gerçekliği, popülizm kokan cümleleriyle verdiği mesajlarla görebiliyorum. Avrupa Birliği’nden uzaklaştığını hissediyorum Türkiye’nin. Ülke AB’ye ister girsin ister girmesin, ama batı standartlarına sahip bir Türkiye olacaktır. Eğer vizyonu AB ise ülke yönünü Batı’ya dönecektir. Bu da çağdaş bir Türkiye demektir. Bir AB var, ama bu bizim bildiğimiz AB’mi? Yoksa başka bir AB’mi? Bu tartışılır. Onu çözemedik daha. Bizim bildiğimiz AB olmadığı da ortaya çıkıyor.

1961 Yılında yılında Manisa-Ahmetli de doğdu. İlköğrenimini Ahmetli’de tamamladı.

1978 Yılında İzmir Özel Fatih Kolejini bitirerek, Elazığ Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesine girdi.

1983 Yılında Fırat Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinden Yüksek Lisans Diploması alarak mezun oldu.

1984 Yılında Tarım Ve Köy işleri Bakanlığının İzmir Bornova Veteriner kontrol ve araştırma Enstitüsünde uzaman adayı olarak göreve başladı.

Toksikoloji ve Farmakoloji dalında uzmanlık yaptı.

2001 Yılı sonuna kadar bu enstitüsünde bölge sorumluluğu içinde olan illerde;

Uzmanlık alanı olan konularda tüm zehirlenme vakalarını çözümlenmesi ile birlikte,

Araştırmacı Uzmanlık Kimliği ile ;

1997 yılında kültür balıklarına uygulanan ihracat yasağının kaldırılması yönelik , görev yaptığı kurumda kalıntı ünitesi kurdu.

 

1998 yılında konu uzamanı olarak Brüksel’e gitti , AB komisyon toplantısına katılarak ihracat yasağının kaldırılmasında kendi uzamanı olduğu alanda katkı koydu.

 

Ayrıca Paris ve Frankfurt ta eğitim çalışmalarına katıldı.

Dünya Çam Balı Üretiminde % 90’na yakın oranda paya sahip ülkemizde, yaşanan kalıntı sorunları nedeni ile ihracatta yaşanan sıkıntıların çözümüne yönelik Ege ihracatçı birlikleri ile toplam 5000 üreticiye verilen eğitim çalışmalarında eğitici konu uzmanı olarak yer aldı.

Yurt dışında ki alıcı firmalarla ihracatçı Birliklerinde ki Çözüme Yönelik toplantılarda bakanlık uzamanı olarak katıldı.

 

2001 yılı sonunda siyasete olan ilgisi nedeni ile fiili hizmeti ile birlikte emeklilik hakkını elde eder etmez 1. derece kadrodan emekli oldu.

2002-2004 yılları arasında İzmir bölgesi veteriner hekimleri odası genel sekreterliği görevini yaptı.

Meslek odasında Türkiye Hayvancılı politikalarını geliştirmek ve yeni çözümler üretmek üzere dünyada talepler doğrultusunda gelişen organik hayvansal üretimin ülkemizde de başlatılmasına yönelik; Danimarka, Fransa, Almanya, İrlanda, Hollanda, Norveç, İngiltere, Yugoslavya, Amerika Birleşik Devletleri ve ülkemizden toplam 29 uzaman ve akademisyenin katıldığı

2004 yılında CHP il Kadın kolları başkanlığına seçilerek geldi.

2005 yılı şubat İzmir İl yönetiminin görevden alınması ile 2005 yılı mayıs sonunda CHP il kadın kolu başkanlığı Görevinden yönetimi ile istifa etti.

2007 yılı sonun da İzmir İl genel meclis üyeliği görevini sürdürürken İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin aldığı kararla başkan danışmanlığı görevine getirildi.

 

Başkan Danışmanı Olarak

        Gönüllü Kadın hareketinin oluşturulması ve geliştirilmesinde,

Gerek mesleki gerekse siyasi birikim ve deneyimlerini CHP çatısı altında, parti politikaları doğrultusunda ülke sorunlarının çözümüne yönelik katkı koymak amacı ile; İzmir 2. bölge aday adaylığını koymak için 10 Mart 2011 tarihinde İzmir Büyük Şehir Belediye başkan danışmanlığından istifa etti.

Özel yaşantısında, ise meslektaşı ile 26 yıldır evlidir.

Ayrıca üyesi olduğu sivil toplum örgütlerinde çalışmalarına katılmaktadır…