HABERLER>GÜNCEL
14 Ekim 2022 Cuma - 12:28

TMMOB İzmir: Gıdaya erişim insan hakkıdır

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı.  Dünyada 800 milyonun üzerinde insan bulunduğunu ve her dokuz kişiden biri yatağa aç girdiğine vurgu yapan  TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, "Gıdaya erişim insan hakkıdır. Kimse geride kalmamalı" açıklamasında bulundu. 

TMMOB İzmir: Gıdaya erişim insan hakkıdır

Açıklamaya KMO Ege Bölge Şube Başkanı Mehlika Koç ve ZMO İzmir Şube 2. Başkanı Ekim Özal katıldı. Açıklamayı GıdaMO İzmir Şube 2. Başkanı Ömer Ulaş Kırım okudu. Yapılan açıklamada, "Günümüzde dünya üzerinde üretilen tarım ve gıda ürünleri dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktardadır. Ancak, dünyada 800 milyonun üzerinde insan, yani her dokuz kişiden biri yatağa aç girmektedir. Ülkemizde ise insanlarımızın %22`si dengeli ve yeterli beslenememekte, %8,5`u ise açlık sınırında yaşamaktadır. Yaşanan bu açlık sorunu; adil olmayan gelir ve gıda dağılımından kaynaklanmaktadır" değerlendirmesi yapıldı. 

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından yapılan açıklamada şunlar belirtildi;
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nunkuruluş günü olan 16 Ekim,“Dünya Gıda Günü” olarak kutlanmaktadır. Her yıl belirlenen bir tema çerçevesinde yapılan etkinliklerde açlık ile mücadele, yetersiz beslenme, adil paylaşım, gıda üretimive gıdagüvenliğine ilişkin konular gündeme getirilerek doğru gıda ve tarım politikalarına dikkat çekilmekistenmektedir.2022 yılı teması “Kimseyi Geride Bırakma” vurgusudur. Daha iyi bir dünya inşa etmek için yapılanlara karşın ne yazık ki, birçok insan geride bırakılmıştır. Ve bu geride bırakılan insanlar yoksulluk içinde, açlık ile mücadele etmektedirler. Yıllardır sömürülen ve geride bırakılanbu insanlar, günümüzde “gelişmiş batı”nın kapısına dayanıp büyük mülteci sorunu olarak karşılarına dikilmiştir. 

Dünyada henüz üstesinden gelinemeyen yeni paylaşım savaşları, salgın hastalıklar ve insan eliyle yaratılan iklim değişikliğigibi olağanüstü koşullar sürecinde; gıda egemenliği, gıda güvencesi ve gıda güvenliği sorunları üzerinde çok durulmakta ancak ne yazık kisürdürülebilir vekalıcı çözümlere ulaşılamamaktadır.

Günümüzde dünya üzerinde üretilen tarım ve gıda ürünleri dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktardadır. Ancak, dünyada 800 milyonun üzerinde insan, yani her dokuz kişiden biri yatağa aç girmektedir. Ülkemizde ise insanlarımızın %22`si dengeli ve yeterli beslenememekte, %8,5`u ise açlık sınırında yaşamaktadır. Yaşanan bu açlık sorunu; adil olmayan gelir ve gıda dağılımından kaynaklanmaktadır.

Diğer taraftan, tükettiğimiz gıdaların güvenilir olmasının önemi; dünyada her yıl yaklaşık 600 milyon kişinin hijyenik olmayan ve ciddi ölçüde zararlı kimyasallar ile bulaşık gıdaları tükettikten sonra hastalanması ve önemli bir bölümünün yaşamını yitirmesinden anlaşılmaktadır. Vücudumuza fayda sağlasın diye tükettiğimiz gıdalar güvenilir değil ise, fayda bir yana sağlığımızı bile tehdit etmektedir.

Diğerbir sorun alanı olarak da, yoğun çevre kirliliği nedeniyle su kaynaklarının, toprağın kirletilmesi, ormanların, sulak alanların ve ekosistemin tahrip edilmesi, tarım alanları ve meraların amaç dışı kullanılması, iklim değişikliği, nüfus artışı gibi sorunların yakın gelecekte başta su krizine ve toprak kıtlığına, dolayısıyla gıda krizine yol açacağı bilinmektedir.

Bu olumsuzluklar yanında, gıdaya erişimin önündeki en önemli engel yaşanan ekonomik zorluklardır. Son yıllarda uygulanan ekonomik politikalar nedeniyle ülkemizde enflasyon kontrolden çıkmış ve gıda enflasyonunda Avrupa’da birinci, Dünya’da ise dördüncü sıraya yükselmiş durumdayız. Bu yakıcı sorun tüm vatandaşlarımızı olumsuz etkilerken, gider kalemlerinde gıdaya ayrılan payın %30-70 gibi önemli bir yer tuttuğu en dezavantajlı kesim olan dar gelirli vatandaşlarımız ise temel gıdalara bile erişemez duruma gelmiştir.

Dünyadaki gelişmeleri göz ardı etmemekle birlikte, ülkemizdeki yüksek enflasyon ve de gıda enflasyonundaki sürekli artışı, tarımsal girdi fiyat endeksi ve tarım ürünleri üretici fiyat endeksi ile birlikte değerlendirdiğimizde, önümüzdeki ay ve yıllarda bizleri çok daha zor günler beklemektedir.

TÜİK resmi verilerine göre; 2021 yılı Eylül ayında %19.58 olan Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yani enflasyon oranı,2022 Eylül ayında %83.45 olmuş, gıdaların yıllık enflasyon oranı iseEylül 2021’de %28.79 iken Eylül 2022’de %93.05 olarak ilan edilmiştir. Enflasyon Araştırma Grubu(ENAG), 2022 Eylül ayına ilişkin yıllık enflasyonu%186,27 olarak açıklamıştır. Son dört ayda gıda fiyatları dünyada %12 düşerken, Türkiye’de %20 yükselme görülmüştür.Gıda fiyatlarındaki sürekli artış sonucu et ve süt ürünleri, yumurta, yağ, hububat, bakliyat, şeker gibi temel gıdalar ulaşılması zor ve neredeyse lüks tüketim malı haline gelmiştir. 

Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE);2021 yılı Temmuz ayında %29.38 iken,2022 Temmuz ayında %133,41 olarak açıklanmıştır. Gerçek artışların çok daha fazla olduğu süreçte TÜİK’e göre bile tarımsal üretimdeki girdi fiyatlarındaki olağan üstü artış (özellikle de hayvan yeminde %145,2; enerji ve mazotta %201,1; gübrede %234,8 artış) beraberinde, tarımsal ürünlerin fiyatlarında da artışa neden olmaktadır. Bu da; gıda maddelerinin soframıza çok yüksek fiyatlarla gelebileceğini, bazılarımız içinse hiç gelemeyeceğini ifade etmektedir.

Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE);2021 yılı Temmuz ayında %24,69 iken, 2022 Yılı Temmuz’da yıllık %157,9, 2022 Ağustos’ta %142,42 olmuştur. Resmi olmayan kaynaklarda ise bu rakamların çok daha yüksek olduğunu görüyoruz. Tarım ürünleri üretici maliyetlerindeki yükselmeyi gösteren bu oranlar bize, Tarım-ÜFE ile TÜFE arasındaki makasın kapanmadığı sürece gıdada tüketici fiyatlarının önümüzdeki aylarda da yükselmeye devam edeceğini, yani sebze, meyve, bakliyat, ekmek, et ve süt fiyatlarının artacağını, dolayısıyla halkın yoksulluğunun daha da derinleşeceğini göstermektedir.

Tarımsal girdilerde ve temel ürünlerde dışarıya bağımlılığın sürdüğü günümüzde, maliyetlerdeki yüksek artışa karşın somut önlemler alınmaması ve yetersiz, zamanında ödenmeyen destekler nedeniyle çiftçilerimiz üretimden çekilmektedir. Tüketim sorununun çözümünün üretim sorununu çözmekten geçtiği gerçeğine karşın, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle üretimde devamlılık ve kendimize yeterlilik sorunu büyümekte, üreticilerimiz kaybederken tüketicilerimiz de yeterli, ucuz, sağlıklı gıdaya erişememektedir.

Gıda fiyatlarındaki yüksek artış, bir başka sorunu da beraberinde getirmektedir. Halkımız, görece ucuz olduğu için merdiven altı üretim denilen, nerede ve ne koşulda üretildiği belli olmayan, büyük oranda taklit ve tağşiş yapılan ve hatta sağlık riski taşıyan gıdalara yönelmektedir.

Bununla birlikte, geleceğimiz olan çocuklarımızın sağlıklı ve dengeli beslenememesigelecekte fiziksel ve mental olarak geri kalmış bir neslin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Çocuklarımızı güvenli ve kaliteli gıdaya ulaştırmak en önce devletin sorumluluğundadır. Beslenme ihtiyacı doğru uygulamalar ile en geniş kapsamda karşılanmalıdır.

Bilinmelidir ki; ülkemizde gıda fiyatlarındaki bu önlenemez artışın başlıca nedeni, genel ekonomi ve de tarım politikalarında yıllardır ısrarla sürdürülen yanlı ve yanlış politikalardır. Üretim ve emek yerine rant ve sermaye yanlı ekonomik politika tercihleri;kamunun alandan çekilerek üreticiyi büyük şirketlerin insafına terk eden, özelleştirmeci, destekleri azaltan ve dışarıya bağımlılığı artıran neoliberal tarım politika tercihleri bugün yaşanan sorunların temel nedenidir.

Gıda fiyatlarının yüksek olmasının başında gelen nedenlerin bir diğeri ise, ülkede gıda ve gıda girdisi üretimi yapan KİT’lerin özelleştirilmesi ya da fiziki olarak ortadan kaldırılmalarıdır. Kamuya ait şeker fabrikaları, gübre fabrikaları, yem fabrikaları ile Et Balık Kurumu ve Süt Endüstrisi Kurumunun özelleştirilerek satılması ve bu fabrikaların/kombinaların birçoğunun yıkılarak, arsalarının kentsel rant elde etmek amacıyla inşaat, konut, plaza, alışveriş merkezi yapılması için kullanılması, yerli tarımsal üretimin azaltılması ve tarım sektörünün dışa bağımlı hale getirilmesinin esas nedenlerinden biridir.

Ülkemiz; tarımsal üretimde yaşanan yapısal sorunlara kalıcı çözümler üretmeden, kolaycı yaklaşımlarla yaşanan sorunları dışalım yöntemiyle çözmeye kalkmaktadır. Bu durum kendi çiftçimizi cezalandırırken yabancı ülke şirketlerini ve çiftçilerini ödüllendirmektedir. Bu tür yanlış politikalar, kâr elde edemeyen çiftçilerimizin üretmekten vazgeçmesi sonucunu doğurmaktadır. Tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının ve kırsal alan nüfusunun sürekli azaldığı bu süreçte en büyük pay aracılara, tüccarlara ve sözleşmeli tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük şirketlere ve market zincirleri ile ithalatçı firmalara gitmektedir.

Ülkemizde yüksek gıda enflasyonu ile yaşamak kader değildir. Bu olumsuz gidişe dur demek zorundayız. Dünyanın ve ülkemizin geleceği için her koşulda üretmeye devam etmek, üretimi ve üretenleri desteklemek zorundayız. Ülke düzeyinde tarımsal üretim seferberliği ilan ederek çiftçilerimizin bitkisel ve hayvansal tarım ürünlerini sürekli üretebileceği olanaklarını güçlendirmeliyiz.Girdi maliyetlerini azaltarak, küçük üreticiye uygun koşullarda tarımsal kredi kullanma ortamı yaratarak ve tarımsal destekleri artırarak tarımsal üretim planlaması kapsamında yerli ve yeterli üretime geçmeliyiz. Kuraklığın etkilerini azaltmak için sulu tarım yatırımlarını hızlandırmalıyız. Gıda tedarik zincirini demokratik üretici ve tüketici kooperatifleri yoluyla kısaltarak tüketicilerimizin bu gıdalara uygun fiyatlar ile sürdürülebilir bir şekilde ulaşmasını sağlamak zorundayız. 

Yaşadığımız gıda krizinden kurtulabilmek;rant ve beton ekonomisi yerine üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal ve toplumsal çıkarları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen “Kamucu Tarım ve Gıda Politikaları”nı savunmakla ve yaşama geçirmekle mümkündür.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları olarak; açlığın, yokluğun ve yoksulluğun son bulduğu, hakça ve adil paylaşımın olduğu bir ülke ve dünya özlemiyle bilimden, üretimden, insandan, emekten, doğadan, kamu yararı ve toplum çıkarından yana tutumumuz sürecektir. 

 
Erdoğan'dan 'Çelebi' açıklaması: Rozeti bizzat takacağım
 
İzmir'deki üniversiteden kadavra ihalesi!
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
TIR'da yangın çıktı; 20 ton kağıt yandı
Balıkesir'in Savaştepe ilçesinde, seyir halindeki TIR'da çıkan yangında, ...
İzmir'de acı son... Hemşirenin çabası yetmedi
İzmir'in Torbalı ilçesinde hafif ticari aracın çarptığı bisikletin sürücüsü ...
İzmir'de çok sayıda suça karışmışlardı... Beldekler çetesi çöktü!
İzmir'de, Emniyet Genel Müdürlüğü koordinasyonunda 20 ildeki 'Müsilaj-2 ...
 
HDP'li Semra Güzel'in iddianamesi kabul edildi
Dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanan ...
İzmir jandarmasından 'mülteci' raporu: 10 günde 475 kaçak göçmen!
İzmir'de, jandarma tarafından 1-11 Ekim'de düzenlenen operasyonlarda 475 ...
Deniz Poyraz'ın katili hakim karşısında... Savcı ne ceza istedi?
İzmir'de, HDP binasında Deniz Poyraz'ı tabancayla öldüren tutuklu Onur ...
 
Sokak ortasında doktoru dövdüler... 'Trafik cezamız bile yok' dediler!
İzmir'in Torbalı ilçesinde, mesaisi bittikten sonra otomobiliyle evine ...
MİT'ten PKK/YPG'ye darbe: Sözde tugay sorumlusu...
MİT, PKK/YPG'nin sözde Çavreş tugayı sorumlusunu Suriye'de etkisiz hale getirdi.
Sosyal medya düzenlemesi meclisten geçti... İçeriğinde neler var?
İktidarla muhalefeti karşı karşıya getiren, kamuoyunda sosyal medya düzenlemesi ...
 
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Pâyidar… Son Balo…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Kardiçalı'yı kurtarmak çok mu zor?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Hayvancılıkta neden geriledik?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İnsanlık durumu; vasat altı
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Hilafet Çalıştayı ve İslamcılık parantezi
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Toptan ve perakende anılar…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bir portre Recai Acar...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bir başkadır Göztepe sevgisi
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Şampiyon Göztepe!
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Erdoğan yalnız değil; Özgür Özel de istiyor!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva