Kutay GÜROCAK/EGEDESONSÖZ - Sanayi tipi salça üretiminde her geçen gün artan rekabet, koşulların değişmesiyle birlikte kızışırken; son yıllarda üretim miktarı 3.5 milyon tonu geçen sanayi tipi domates üretiminde işçi bulma sorunu sektörü sıkıntıya soktu. Sektörün özellikle Türkiye’nin Batısında çalışacak işçi bulamakta sıkıntı yaşamaya başladığını belirten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçı Birliği Başkan Vekilli Rıza Seyyar, Türkiye’de kişi başına düşen gelirin 10 bin doların üzerine çıkmasıyla birlikte tarımsal üretimde çalışan kişi sayısının gittikçe azaldığına dikkat çekti.
Aynı zamanda Salça, Dondurulmuş ve Konserve Gıda Sanayicileri Derneği (SALKONDER) Yönetim Kurulu Başkanı da olan Seyyar, “Birkaç yıl sonra Batı’da çalışacak tarım işçisi bulmakta zorlanacağız. Tarımsal işçi ithalatı gündeme gelebilir. Bir an önce bunun altyapısı oluşturulması gerekiyor” diye konuştu. Türkiye’de üretilen ürünlerin maliyetleri artarken fiyatların dünyada aynı şekilde artmadığına dikkat çeken Seyyar, “Yavaşlayan bir trendle karşı karşıyayız. Fiyatlar artmıyor. Bütün gıda sektöründe durum böyle. Maliyet enflasyonu yüzde 10 seviyesindeyken resmi enflasyon yüzde 7 civarında seyrediyor. Hem kurda gerileme hem de maliyetle artış olunca, aradaki farkı kapatamıyorsunuz. Tarımsal üründe girdi, sanayi de ise enerji ve işçilik maliyetleri artıyor” diye konuştu.
Tarımsal üretimin emek yoğun bir alan olduğuna işaret eden Seyyar, “Kişi başını milli gelir 10 bin doları aşınca tarımsal üretimde çalışan kişi sayısı da azalıyor. Bu sektör emek yoğun olduğu için, insanlar sanayiye kayıyor. Yakın gelecekte bu durum bizim sektörümüzün de karşısına çıkacak. Tarlada hasat yapacak işçi bulmakta zorlanacağız. Türkiye’de her 10 yılda 1 milyon dekarlık alan sulamaya açılıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki insanlar kendi tarlalarını ekip biçer hale geldi. Birkaç yıl sonra Batı’da çalışacak tarım işçisi bulmakta çok zorlanacağız. O zaman tarımsal işçi ithalatı gündeme gelebilir. Bir an önce bunun altyapısı oluşturulması gerekiyor” ifadesinde bulundu.
“Bunun yasal altyapısı oluşsun ki, işçi ithalatına başlayalım. Emek yoğun her işte bu var” diyen Seyyar, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin durumuyla ilgili olarak, “Suriye’den gelen mülteciler var. Ancak onların hukuki koşulları farklı. Bu insanlar tarlalara nasıl getirilir nasıl götürülür o ayrı bir konu. Aslında bu işin zorunluluktan çıkması lazım. Sonuçta bu insanların sığınmacıların ne kadarı şehir kökenli? Ne kadarı kırsaldan gelmiş? Bu insanlar ellerine hiç çapa almamış ya da traktör kullanmamışsa bu insanı işe nasıl adapte edebilirsiniz? Dolayısıyla bu meşakatli bir iş. Önemli olan ucuz değil verimli iş gücüne bakmak lazım” dedi.
GEÇEN SENE 500 DEKAR BOŞ KALDI
Tarım istihdamında sıkıntı gözüktüğünü vurgulayan Seyyar, bunu yaşadığı bir örnekle açıklayarak, “Ben, 2007 yılında kendi firmamda 11 bine yakın işçi getirmiştim Bergama ve Manisa Ovalarında çalışmak için. Geçen sene 2 bin 800 dekar için gerekli olan 2800 işçi bulamadık. Bu yüzden 500 dekar boş kaldı. Bu sene daha da boş kalacak. Salçalık domates üretimi düşmüyor ama başka illere gidiyor” şeklinde konuştu. Ege Bölgesi’nde sektörün daralmaya başladığına işaret eden Seyyar, uzaklardan ürün getirmenin, bunları transfer etmenin kalite ve kontrol anlamında da maliyet getireceğini açıkladı.
SOĞUK DOLUMA TEPKİ
Piyasada istenmeyecek kalitede ürünler olduğuna işaret eden Seyyar, “Salçalarda akıl almayacak oranlarda tuz kullanılıyor. Üstelik de tuzun yasaklandığı bir ortamda. Plastik kökenli ambalajlar gıdanın birçok yerinde kullanılıyor ama salça hermetik ambalajda muhafaza ediliyor. Çünkü salça hiçbir ilave kabul etmeyen bir ürün. Yani ya cam kavonuz ve ya metal kullanılmalı. Her ne hikmetse ülkemiz kodeksinde olmamasına rağmen Türk Standartları Enstitüsü’nün ilgili mevzuatında redaksyon hatası bulup, salçanın soğuk dolum yapılabileceğin düşünüyorlar. Bunun içinde, salçaların bozulmaması için birkaç koruyucu ve yüzde 20 seviyesinde tuz kullanmanız gerekiyor. Bu yüksek oranda tuz kullanılırsa sağlık sorunları baş gösterebiliyor” diye konuştu.
Piyasanın yüzde 20’sinin bu şekilde üretim yaptığı bilgisini veren Seyyar, soğuk dolum yapmak için 15-20 milyon dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyulmadığına işaret etti.
Türkiye’de uluslar arası standartlarda 50 yıldır üretim yapıldığını hatırlatan Seyyar, “Bunun için devasa yatırımlar yapıldı. Bir dönem salça için ‘kırmızı altın’ deniyordu. Dünya pazarlarına mal satmanız için onların standartlarınızda yapmanız gerekiyordu. O yüzden bu yatırımlar gerçekleştirildi. Bugün bile yeni kurulan teknolojiler bu şekilde yapılıyor. Yüksek oranda tuz kullanımı toplum sağlığıyla ilgili ve tabi ki birinci öncelik. Ancak, eğer ki, Türk salçasında tuz ve koruyucu var diye duyulursa ihracat çok büyük sıkıntı içine girer. Dünyanın hiç bir noktasında böyle bir şeyin alım satımı yok. Türkiye, 3-3.5 milyon ton arasında sanayi domates üretebilen bir ülke. Bunun 2 milyon tonu dünya pazarına sunulan ürünler” diye konuştu. Konuyla ilgili çalışmalara başladıkları bilgisin veren Seyyar, yeni bir tebliğin hazırlandığını ve gerekli girişimleri başlattıklarını açıkladı.