HABERLER>GÜNCEL
18 Haziran 2023 Pazar - 08:57

ŞPO'dan Bakanlığa Çeşme Projesi için ‘SİT’ uyarısı: Mega projeler yapılamaz!

Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer, mahkemenin Çeşme Turizm Bölgesi alanı ile ilgili verdiği SİT değişikliği yürütmeyi durdurma hatırlatarak  “Bu alanda bir planlama çalışması yapılamaz. Nitelikli doğal koruma alanında yapılabilecekler bellidir, Çeşme Projesi’nin taslağı da o gün tartışılan, büyük spor tesisleri, golf alanları, turizm tesisleri konaklama alanları, ticari yapılar, bunlar yapılmaz sadece bazı teknik altyapı alanları yapılabilir bir de planlanırsa kamp alanı yapılabilir, o kadar.” dedi.

ŞPO dan Bakanlığa Çeşme Projesi için ‘SİT’ uyarısı: Mega projeler yapılamaz!

EGEDESONSÖZ - Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer, SONSÖZ TV'de İzmir'in gündemindeki proje ve planları değerlendirdi. Gazeteci Yazar Muhittin Akbel'in sorularını yanıtlayan Mutluer, Çeşme Turizm Projesi'nin, bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemeden bir karar geleceğini umduklarını, eğer böyle olursa, projenin duracağını, rafa kaldırılacağını öne sürdü.

YARGI, BURASI NİTELİKLİ DOĞAL KORUMA ALANI DEMİŞ
Çeşme Turizm Projesi ile ilgili gelişmeleri değerlendiren Zafer Mutluer, "Bakanlığın mevzuata aykırı bir şey yapmayacağını umuyoruz" dedi ve şunları söyledi:

"Çeşme Projesi ile ilgili 2020’nin Ocak ayında bir acele kamulaştırma kararı yayınlandı ve bunun ne anlama geldiğini irdelemeye başladığımızda, 2019’un Eylül’ünde bir Cumhurbaşkanlığı kararı olduğunu gördük, Resmi Gazete’de yayımlanmış ancak bizim açımızdan geç fark edilmiş bir karar olmuş oldu. Neydi bu karar? Çeşme’de yaklaşık 16 bin hektarlık alan, Çeşme Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilmişti. O bölgede planlama yetkisi; çok parçalı kurumlardaydı. Örneğin doğal SİT alanı Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda, özel bir durum yoksa belediyelerde, arkeolojik SİT’lerde  ve kentsel tarihi SİT’lerde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda gibi gibi parçalı bir durum var. Genel olarak planlama yetkisinin belediyelerde olduğunu söyleyebiliriz, özel durumlar dışında. Bu belirlenen alanda planlama yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na geçti bu kararla. Ancak bunu şöyle algılayabiliriz, bakanlığın buraya dair bir tasarrufu olacak, bir proje geliştiriyor, bir planlama çalışması yapacak. Fakat bu alana baktığımızda, alanının yüzde 55’i nitelikli doğal koruma alanı. 2018’de SİT değişikliğine açılan davalarla bağlanmış, bilirkişi raporları yazılmış, buralar için demişler ki nitelikli doğal koruma alanı. Yine devlet açısından mesele kapanmış biz birinci derece olduğunu, kesin korunacak hassas alan olduğunu iddia etsek de sürdürülebilir kontrollü kullanım da değil, nitelikli doğal koruma alanı burası demiş, idari yargı ve bağlanmış. Öyle olsa da bu alanda bir planlama çalışması yapılamaz. Nitelikli doğal koruma alanında yapılabilecekler bellidir, Çeşme Projesi’nin taslağı da o gün tartışılan, büyük spor tesisleri, golf alanları, turizm tesisleri konaklama alanları, ticari yapılar, bunlar yapılmaz sadece bazı teknik altyapı alanları yapılabilir bir de planlanırsa kamp alanı yapılabilir, o kadar. Ama bu sınır belirlendiğinde ve planlama yetkisi geçtiğinde biz biliyoruz ki Kültür ve Turizm Bakanlığı planlayacak, bir proje geliştirecek, dolayısıyla siz bir sınır belirlerken altındaki alanı da niteliği de gözetlemek durumundasınız. Sadece bu da değil, bakacaksınız üst ölçek planları, çevre düzeni planı, burada bir turizm kararı belirlenmiş mi; plan kararı var mı? Yok. Şimdi, alanın niteliği, nitelikli doğal koruma alanı, üst ölçek planlara bakıyorsunuz, orman alanı, mera alanı, tarım alanı, turizm için uygun olan bir arazi kullanım kararı yok ve alanın yüzde 98’i kamu mülkiyetinde. Baktığınızda bu ne anlama geliyor? Kamu mülkiyetindeki koca bir alan, mega proje, için peşkeş çekiliyor ve altında biz bir sürü şey kaybediyoruz. Kamu mülkiyetiyle oradaki ekosistemi bozacak. Oradaki doğal yapıyı parçalayacak aslında. Yarımadanın bütün ekosisteminin önemli bir parçası orası ve yitiriyor olacağız. Orada birçok nesli tehlike altında olan ulusal ve uluslararası ölçekte taksonlar var biz bunları yitireceğiz. Bu bizim için daha plana, projenin detaylarına gelmeden dokunulmayacak bir alan olarak tariflendi.  Daha sonra sınır genişletildi ve o alan genişletilmesine ilişkin karara dava açtık, ortak bir davaydı bu. Baro, Tabipler Odası, EGEÇEP, İzmir Yaşam Alanları ve birçok yurttaş bu karara dava açmış oldu, sınır genişletme kararına. Dediğim gibi sadece bakanlığın burada yetkisi olmaz, burada planlama yapacak, yapamaz dediğimiz bir davaydı."

BAKAN BEY, "SİT DEDİĞİN NEDİR Kİ, DEĞİŞTİRİLİR" DEDİ
"Bilirkişi raporu lehimize geldi, çünkü bilirkişi raporu alanının bütününü değerlendirdi. Ancak yürütmeyi durdurma kararı alsa da mahkeme, genişletilen alana ilişkin bir iptal gerekçesi olmadığı için reddetti.  Nitelikli doğal koruma alanında bir plan da yapılamaz, çevre düzeni değişikliği planı gerektiriyor, ardından imar planı gerektiriyor. Yani bakanlığın mevzuata aykırı bir şey yapmayacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla SİT derecesini düşürdüler. Buna da dava açtık. Hatta bu konu TMMOB’un bakanlığın çağrısıyla Çeşme’de yapılan toplantıda dile getirildiğinde, Bakan Ersoy’a dedik ki nitelikli doğal koruma alanında bir şey yapılmaz, ‘Nedir ki SİT, değiştirilir’ dedi ve geçti. Onu da gördük birkaç sene öncesinde. Bir sözle SİT derecesi düşürülmüş oldu. Buna da dava açıldı; burada bilirkişi raporu oldukça lehimize geldi, nitelikli doğal koruma alanından sürdürülebilir doğal koruma alanına dönüştürülen bütün alanlar için bilirkişiler dediler ki, bu alanlar nitelikli doğal koruma alanıdır, bu yönden işlem iptal gerektirir. Oralarda çevre düzeni planı değişikliği, imar planları yapılamaz. Mahkeme de bu doğrultuda karar alırsa oradaki proje şu an için duracak ve rafa kaldırılacak gibi duruyor. İzmirlilerin buraya sahip çıkması gerekiyor, biz zaman zaman bilirkişi raporlarını dikkate almayan mahkeme kararları da gördük. Mahkeme kararları olsa da tekrardan aynı işlemin onaylandığını da gördük dolayısıyla İzmirlilerin buna sahip çıkması gerekir."

ÇEŞME PROJESİ, BİRİLERİ ZENGİN OLSUN DİYE YAPILAN YATIRIMDIR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in, Turizm Bakanı'na yaptığı "Çeşme'yi bırak, Kemeraltı'na bak" çağrısını da değerlendiren Mutluer, "Önce şunu söylemek lazım; Çeşme projesi, yatırım değil. Çeşme Projesi, yatırımcısı için bir yatırım, oradan para kazanacak kişi için yatırım. Parasını verir, projesini yapar, daha fazlasını alıp götürür. Buradan yurttaşa bir şey düşmez. Bizim vatandaş olarak anlamamız gerek şey, kamuya istihdam sağlayacak, kamu kaynaklarıyla yapılmış bir yatırım mı? Değil. Kamuya hizmet için bir yatırım mı? Değil.  Birileri zengin olsun diye yapılmış bir yatırım. Dolayısıyla birileri daha fazla zengin olsun diye Kemeraltı’na çağıracaksak, hiç çağırmayalım. Bakanlık, Çeşme’de yapacağını yapacaksa Kemeraltı’nda, hiç gelmesin. Şunu söylememiz gerekiyor, bizim kültürel tarihi varlıklarımızın korunması için kamunun yük altına girmesi gerekir ama kamucu bir yaklaşımla. Şu ikisini ayırmamız gerekiyor; bakanlık Çeşme’deki alana bakışı gibi birilerine kazandırmak için Kemeraltı'na bir şey yapacaksa ve bizim kaynaklarımızı kullanacaksa, biz orada bir şey kaybedeceksek, uzak dursun ama kamu kaynaklarıyla kamu için Kemeraltı’na gelip oradaki zarar gören, eskiyen yapıları onarmak için kaynak aktaracaksa, sübvanse edecekse kamu kaynaklarıyla, para kazanmayacaksa, oradaki sosyal yapı dönüşmeyecekse, oradan birilerine rant çıkmayacaksa gelsin tabii ki. Hatta bu doğal kültürel varlıkların korunması ancak kamucu bir yaklaşımla olur, kamu eliyle olur. Buradan gelelim Tarihi Kemeraltı Gayrimenkul Yatırım Fonu'na... Adı üzerinde gayrimenkul yatırım fonu. Bugün aslında kentlerin planlanmasının önündeki en büyük engel gayrimenkul piyasasıdır. Spekülatif piyasanın kentlerde belirleyen olması, doğası gereği, bu tür gayrimenkul piyasasının gerektirdiği ihtiyaç duyduğu rantın kendisi, bizim kentlerimizi yiyip bitiriyor. Bu vesileyle böyle bir İzmir için, ayrı ayrı baktığımda belki o yapıların, binaların, dükkanların, hanların, mülkiyetleri olsa da hepimizin ortak değeri Kemeraltı. Burasını rant koruyamaz. Rantı yükselen bir alanda, rantın ihtiyacı olan bir şekilde dönüşür orası, kabaca buna soylulaştırma da diyebiliriz. Biz Kemeraltı’nı böyle bir spekülatif gayrimenkul piyasasında bırakarak buradan gelebilecek bir fonla koruyamayız, kaybederiz."

GAYRİMENKUL YATIRIM FONU LANSMANINA DAVET EDİLDİK, GİTMEDİK, UYARDIK
"Öte yandan şunu söyleyeyim; 2863 sayılı koruma kanununda bir fon var zaten, binaların onarımında, bakımında kullanılması için. Ancak bu fon biliyoruz ki AK Partili olmayan belediyelere kullandırılmıyor. Kamu eliyle müdahale edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İzmir, alan yönetim planı yapıldı bu yönetim planında da bir fon tarifi var. Hatta bu gayrimenkul yatırım fonunun alan yönetim planına dayandırıldığına iddia ediliyor, bu yanlış. Orada tarif edilen fonun kendisi, kamucu bir fon ve görevi, sorumluluğu belediyelere, valiliğe veriyor. Bir şirkete değil ya da bir rant artışı üzerinden bir fon yaratılsın da bu Kemeraltı’nda kullanılsın demiyor, kanuna aykırı bir şey de tarif etmiyor. Ancak biz başka bir şeyle karşı karşıyayız, bu alan yönetim planındaki yaklaşımlara da aykırı. Alan yönetim planı bu alanın soylulaştırılmasına dair duyarlılık gösteren maddeleri ve yaklaşımları var. Ancak biz bu noktada alan yönetim planının, bütünlüğünü, kendisini bu hedeflerini koruyan bir pozisyonda duruyoruz. Gayrimenkul yatırım lansmanına davet edildik, oda olarak. Az önce bahsettiğim çerçevede yazılı olarak katılmayacağımızı, aksine bu yaklaşımdan uzak durulması hususunda gereğin yapılması gerektiğini iletmiş olduk. Detaylı açıklama da paylaşacağız önümüzdeki günlerde."

BAKANLIK, BELEDİYENİN YETKİSİNİ GASP EDİYOR
Büyükşehir'in onaylamadığı, Büyükşehir'den dönen imar planı tekliflerinin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanmasının doğru olmadığının altını çizen Zafer Mutluer, "Büyükşehir'in devre dışı bırakılan bu alanların imara açılması, ne derece planlama ilkelerine uygun?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Planlama disiplini açısından bu yetki meselesi hep tartışılıyor açıkçası ve bu kabul edilebilir değil. Bu durumlar, bakanlığın yetkisini kötüye kullanması anlamına geliyor. Yerel idare reddediyorsa, arka kapıdan bakanlıktan biz bu işi çözeriz, diyor. Planlama yetkisinde bir yetki karmaşıklığı var birçok kurumun yetkisi var aslında karmaşık bir süreç. Öte yandan bakanlığın özel bir yetkisi de var, belediye reddettiğinde bakanlık da reddetmeyebiliyor, onaylıyor. Bu bir aslında yetki gaspıdır. Belediyenin yetmediği yerlerde bakanlık belediyenin yetkisini gasp ediyor. Belediyenin mevzuata aykırılık gördüğü bir yerde devletin başka bir idaresi nasıl uygun bulabilir? Bu bizim için kabul edilebilir bir şey değil."

YIKILAN CEZAEVİ ALANININ REZERV ALAN OLMAMASI GEREKİYOR
Yıkılan Buca Cezaevi'nin alanıyla ilgili gelişmeleri de değerlendiren Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer, "İzmirliler, orasını yeşil alan olarak görmek istiyor" dedi ve şunları söyledi:

"Aslına Buca Cezaevi konusunun da, Çeşme Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile benzer bir tarafı var. İmar planına açılmış bir ortak dava var. Ancak orada o bölge, o alan, yine planlama yetkisinin belediyede olduğu bir alandı. Ancak sonra biz hiçbir şekilde görmedik duymadık, belediyelere de bildirilmemişti. Askıya çıkan planla öğrendik ki, bu alan rezerv alan ilan edilmiş, rezerv ilan edildiğinde de 6306 sayılı kanun gereği o alanın planlama yetkisi bakanlığa geçiyor. Bu vesileyle bu alanının planlama yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na geçti ve plan onaylamış oldu. Şimdi normal şartlarda belediyelere bildirilmesi gerekiyor, onaylanmadan önce. Ancak böyle bir süreç geçmediği için büyükşehir belediyesi imar planı davasının yanında rezerv alana da dava açmıştı. Bu önemli bir dava aslında, çünkü rezerv alan ilan edilmesinin mantığın yok. Oradaki kentsel dönüşüm projesiyle ilişkilendirilmiyor. Dolayısıyla oradaki rezerv alanın da iptali gerekiyordu. Büyükşehir Belediyesi buna da dava açtı ve imar planına ilişkin bu davada herhangi bir gelişme yok şu anda. Bir bilirkişi keşfi yapılmadı henüz. Rezerv alanı davasında bir bilirkişi keşfi yapılmıştı, bilirkişi raporu, bu kararın reddi yönündeydi. Sadece Büyükşehir'in istediği değil, bizim de beklentimiz bu yöndeydi, bu alanın rezerv alan olmaması gerekiyor. Biz, İzmirli o alanın park olmasını, yeşil alan olmasını, gerektiğini düşünüyor, böyle bir talep var. Rezerv alan olmaması gerekiyor. Dolayısıyla bu çok önemli bir gelişme umarım bu dava sonucunda rezerv alan kararı iptal edilir. Doğal olarak plan davasını da etkileyecektir. Yetkisiz onaylanmış bir plan davası da bu vesileyle kapanacaktır."

BELEDİYELERİN DE KAMU ALANLARI SATMASINDAN ÜZÜNTÜ DUYUYORUZ
Karşıyaka Belediyesi'nin ihale yoluyla satışa çıkardığı Mavişehir'deki arsanın satışına da karşı olduklarını anlatan Zafer Mutluer, şu eleştirilerde bulundu:

"Yakın zamanda bu konuya ilişkin oda adına bir yazılı açıklama yapacağız. Bu alanının satışına neden bir şey söylemek gerekiyor? Kamusal imar planının, kamusal kullanımına ve kamu mülkiyetinde olan alanların satışına karşı bütün alanlarda mücadele ediyoruz. Planda kamusal fonksiyonu alan burası. Kamunun hizmet edebilmesi için kamu mülkiyetine ihtiyacı var. Biz bugün kentte birçok eksik yaşıyoruz, bir sürü eksiğimiz var. Eğitim alanlarımız, okullarımız, yetersiz sağlık tesislerimiz, yetersiz sosyal kültürel tesislerimiz, belediye binamızı boşaltmak zorunda kalıyoruz yer arıyoruz falan. Bütün bunların yaşanmaması için kamusal fonksiyonda olmasa dahi kamu mülkiyetlerini elden çıkarmamamız gerekiyor. AK Parti, geldiğinden beri Özelleştirme İdaresi Başkanlığı eliyle, kent içindeki bütün değerli alanları sattı, satmaya devam ediyor. Bununla da kalmıyor artık kırsaldaki parsellere de el atmış durumda. Bunu belediyelerin de yapıyor olması bizim açımızdan üzücü. Bu alanlar kaynak yaratmak için kullanılabilecek alanlar değil, yerine yenisini koyamayacağınız alanlar. Kaldı ki daha iki yıl önce TOKİ’nin sattığı 2 büyük parsele karşı belediyeler de ses çıkarmıştı. Kamusal fonksiyondaydı o alanlar. Bir tanesi spor alanıydı, bir tanesi rekreasyon alanıydı.  Aynı konu bu. Hiçbir açıklaması olamaz maalesef. Bu konu üzerinden Karşıyaka Belediyesi’yle bir temasımız olmadı. Bu konulara ilişkin görüşlerimizi bilmeyen kurum olduğunu düşünmüyorum. Zaten Karşıyaka’daki TOKİ alanlarının satışıyla ilintili görüşmüştük"

ÜNİVERSİTELERİN ŞEHİR PLANLAMA BÖLÜMLERİNE ÇOK ÖĞRENCİ ALINIYOR
Şehir Plancılarının istihdamı, yeni mezunlarla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Zafer Mutluer, bu sorunla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yeni mezun olan arkadaşlarımız bu anlamda zorlu bir meslek alanına geliyorlar ancak sadece bu değil bir yandan her sene geçtikçe ciddileşen işsizlik ve beraberinde gelen sorunlarla karşı karşıyayız. 2014’ten bu yana her yıl üniversitelerin planlama bölümlerine 550 öğrenci alınıyorken bu giderek arttı, şu an 2 bin 300 öğrenci alınıyor. Planlama kamusal bir iş, genelde ağırlıklı olarak kamuda çalışıyoruz. Kamuda atamalar neredeyse yok, onda birine düştü. 2014 atamalarından sonra. Onda 9’dan daha fazla işsiz var, mezun sayısı 5 buçuk katına çıktı,  atamalar da 10'da 1'e düştü. Aradaki makas iyice açılıyor.  Özel sektörde planlamanın öyle bir istihdam hacmi yok. Biz İzmir Şube, İzmir, Manisa, Aydın ve Uşak illerinde yetki alanında, bu 4 ilde özel sektörde çalışan büro sahipleri de dahil yaklaşık 100 kişi var.  İzmir şube yetki alanında ise her yıl 300 öğrenici mezun oluyor, ki bu sadece İzmir’de, Anadolu’nun birçok yerinde planlama bölümü var…  Sadece 100 kişi özel sektörde çalışıyor. Kamu da ise ciddi bir alım söz konusu değil. Çözüm konusuna gelince. Öncelikle merkezi idarenin bir kere planlama bölümlerini azaltması gerekiyor.  Akademik olarak da çok ciddi problemler var, 3-4 akademisyenle bölümler yürütülmeye çalışıyor. Daha önce hiç şehir plancısı olmayan akademik personelle açılan bölümler vardı. Sivas’ta ve Cumhuriyet Üniversite’sinde bir bölümü kapattırdık. Akademisyen görmeden mezun oldu öğrenciler, bu çok ciddi bir problem. Bu bir tarafa bir bölüm sayısının ve kontenjanın azaltılması gerekiyor, ikincisi kamuya alımların ciddi şekilde artırılması lazım. Ne kadar şehir plancısı alırsanız o kadar nitelikli çalışma da yaparsınız. Bir de çalışan planlamacılar, kötü koşullarda çalışıyorlar. Bu denli işsizliğin olduğu yerde özel sektörde yeni mezun arkadaşlarımız tecrübe olsun biz CV’ye yazalım, hiç ücret almayalım diyecek noktalardalar. Çalışanlar çok düşük ücretlerde çalışıyorlar.  Kamuda çalışanlar kadro olmadığı için ağırlıklı olarak şirketler üzerinden alıyor belediyeler. Şirketlerdeki koşullar da kötü. Bu konuda da biz merkezi idareden YÖK’ten bölümlerin azaltılmasını, hükümetten atamaların arttırılmasını bekliyoruz. Belediyelerden de kadro yok bahanesiyle şirketlerden alınıyor ama orada bir eşit işe eşit ücret eşit koşullar konusunda bir  iyileştirme yapılaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda önümüzdeki günlerde TMMOB çatısı altında, çalışmalar yapacağız."

 
Sudan’da üç günlük ateşkes kararı
 
İhracatçılardan faiz tahmini: Yüzde 15'leri görürüz
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Korumasız kaldılar… Akdeniz fokları rahatsız!
Seferihisar’da Teos Antik Kenti’ne de komşu Ekmeksiz Tabiat Parkı’nı da ...
Anadolu Ateşi çocukları Cumhuriyetin 100'üncü yılını kutladı
İzmir'de, Anadolu Ateşi dans topluluğu sosyal sorumluluk projeleri kapsamında, ...
Araç baraj gölüne düştü: 1 kişi öldü
Kayseri'nin Kocasinan ilçesinde baraj gölüne aracıyla düşen kişi hayatını kaybetti.
 
Öğretmenlere 'hizmet affı' Resmi Gazete'de
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlere zorunlu hizmet affı getirilen ...
Göç İdaresi duyurdu: 2 bin 253 kişi sınır dışı edildi
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı, 9-15 Haziran tarihlerinde ülke ...
Ölüm tarlada yakaladı... Üzerinde yıldırım düştü!
Bursa'da yıldırım isabet eden tarladaki işçilerden biri hayatını kaybetti.
 
Otomobiller çarpıştı: 2 kişi can verdi!
Mersin'in Erdemli ilçesinde iki otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen ...
Mehmet KARABEL yazdı... Ata'nın önünde tetiği çekti ve...
Mehmet KARABEL yazdı... Ata'nın önünde tetiği çekti ve...
Eşinin döverek ağır yaraladığı kadın hastane yolunda hayatını kaybetti
Antalya'da eşinin sopa ve yumruklarla döverek ağır yaraladığı kadın ambulansla ...
 
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Modası geçmez 1984
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Ondan sonra kral gelmedi!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Haziran 14!
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Futbol ve siyaset...
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kırmızı çizgiler ne olacak?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Kapalı kapıların ardında
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Oxford, Alice Harikalar Diyarında ve otizm
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Avrupa'daki mesaj!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
İzmir'in meltemi Manisa'nın poyrazı!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Takkiye
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva