Sertel’den hükümete ‘kadercilik’ eleştirisi: Allah Türkiye’yi sevmiyor mu?

EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Atila Sertel Sonsöz TV'nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtlayan Sertel, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Sertel  yaşanan felaketler sonarsı ortaya çıkan söylemleri eleştirdi.

ALLAH TÜRKİYE'Yİ SEVMİYOR MU?
Son dönemde yaşanan felaketler üzerinden iktidarın üzerine sorumluluk almadığını söyleyen Sertel, "Burada felaketlerin tamamını iki ayrı cephede değerlendiren ve sorumluluğu üstlenmeyen, sorumluluğu başkalarına atmayı, doğa olaylarına atmayı iş bilen kesim var...  Bir kader noktasında bakıyorlar. Her felaket Allah’tan gelir noktasında bakıyorlar. Allah Türkiye’yi sevmiyor mu? Dünyanın pek çok yerinde oluyor ancak önemli olan tedbir almak… Tedbir almadıktan sonra gelen felaketi Allah’a bağlamak durumunda kalırsanız, tedbir almayı unutan ve bırakan bir toplum haline gelirsiniz. Bir diğeri de küresel değişime bağlıyorlar. Özellikle bu durum bizim cenahta var. İkisi de aynı mantık ve yanlış bakış açısıdır. İklim değişiyor ancak senin yangın uçaklarının söndürme kabiliyetin varsa ve sen ülkeyi 3 Rus uçağına teslim dersen... Bütün felaketler Allah’tan gelir diyenler ile küresel ısımaya bağlayanlar aynı gerekçelere sığınıp gelecek felaketleri unutur. Orman işçilerini mevsimlik çalıştırmaman lazım... Uçağın olması lazım… Sen evde tedbir alma, güvenlik önlemi alma… İnsanlar neden özel güvenlikli yerlerde oturuyor, sitelerde oturuyor? Sen tedbiri alacaksın. Her şeyi bırakan bir toplum haline gelirsen ya Allah’tan gelir ya da küresel olur. Sen dere yatağına daireler yaparsan, 5-6 kat binalar yaptırırsan… Daha önceden Karadeniz insanı bunun önlemini kendisi alıyordu. Sular kesildiğinde dere yatağına ev yapmaya başladı insanlar. Mutlaka dünyanın dengesinde bir değişiklik olur ancak buna göre de insanların tedbir alması lazım. Dere yatağına ev yapmayacaksın, helikopterlerin uçakların olacak yangın söndürme ile ilgili ama sen orman köylerini mahalle yapmışsın” diye konuştu.

BELEDİYE TANKER VERMİŞ, ÜSTÜNE TRAKTÖR İSTİYORLAR
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin köylere yaptığı 'su tankerleri' ile ilgili de çarpıcı yorumlarda bulunan Sertel,  “Bergama'yı gezerken, köylerde İzmir Büyükşehir Belediyesi dağıttığı su tankerlerini gördüm, çok güzel bir şey. Su tankerleri nerede duruyor? Kahvehanelerin önünde duruyor. Neden bunlar hayata geçmez dediğimizde Büyükşehir bize traktör vermesi lazım diyor. Senin traktörün var, bir şey olduğunda bunu kullanman lazım. Sana tanker getirmiş, sen traktör, mazot bekliyorsun. Traktör versen şoförünü isteyecekler…" dedi.

DİNİ KONULARDA HASSAS BİRİYİM
Her kötü felaketin sorumlusu olarak 'Allahtan gelme' yorumunun doğru olmadığını belirten Sertel, "Allah Türkiye'yi seviyor, burada felaketler olsun ister mi? İstemez. Allah'ı kötülüklerin gerekçesi olarak göstermeleri de çok kötü bir durum. Felaketlerin gerekçesi Allah olabilir mi? Siz tedbirinizi alın. Tespih meselesini de medya patronları için söyledim. Onu da Müslümanlara yaydılar. Kötülük yapıyorlar, yanlış yapıyorlar. Ben dini konularda hassas biriyim. Kimin inanıp inanmadığına kim karar verecek? Kendilerini başka bir noktaya koymasınlar kimse. Bizim yaptığımız iyilikleri ve toplumdaki var oluş nedenlerimizin ölçüsü onların elindeki aletler ile ölçülecek değildir. Haram yiyenler, 3-4 maaş alanlar, kul hakkı yiyenler… Onlara baksınlar" ifadelerini kullandı.

ASIL FONLAMA YANDAŞ MEDYAYA
Yurt dışı fonlu kanal ve gazetelerin iktidar partisi tarafından eleştirilmesi hakkında konuşan Sertel, "Fon alan emir de alır. Bu işin gerçeği, doğrusu. Asıl fonlama bu iktidar tarafından yandaş medyaya yapılıyor. Her açıdan yapılıyor bu. Emir komuta atama… Fon sadece AB'den gelenler değil bunlarda da aynı…  Fon aldığı ülkeye karşı daha hassas olur, dokunamaz. Kendi bulunduğu ülkeye çok fazla kötülük yapacağını düşünmüyorum. Türkiye'nin de dünya üzerinde lobi oluşturma çabaları var" diye konuştu.

TEDBİRLER BOŞA ÇIKACAKTIR
Fon alan gazete ve televizyon kanallarının kapatılacağı iddialarına da değinen Sertel, "Ben o açıdan tedbirin boşa çıkacağını düşünüyorum. Fon alan kuruluş bunu açıkça söylüyorsa bunda sıkıntı yok. Türkiye zaten her konuda fon kullanılıyor. Mülteci okulları diye açmaya çalıştıkları 147 okul ile ilgili de fon kullanıyor Türkiye. Afganları, Suriyelileri Türkiye'de depo haline gitmek isteyen AB, fon sağlıyor” dedi.

DEPREMZEDELERE MÜŞTERİ GÖZÜ İLE BAKILIYOR
İzmir'de 30 Ekim tarihinde yaşanan 6.9 şiddetindeki depremde mağdur olan vatandaşların sorunlarını iktidarın çözme niyeti olmadığını belirten Sertel, "Karmaşayı yaratan iktidar. İzmir'i, kentteki sorunları çözmeye yönelik bir tavrı yok. Böyle görüyorum bunu alanlarda da görüyorum. Depremzedeye depremzede olarak bakmıyorlar. Müşteri gibi bakıyorlar, kredi müşterisi olarak bakıyorlar. Şaşı bir bakışları var. Sanki depremin sorumlusu depremzede. Bu böyle değil. Doğal bir afet. Burada da niye bütün binalar yıkılmadı, belli başlı binalar yıkıldı? Orada  da müteahhit hatası... Burası deprem bölgesi diyorlar ve 7 katı 5 kata düşürdük diyorlar  ancak 300 metre ötede 60 katlı bina yapıyorsunuz. Onlar sağlam fora kazık çakıyor, zemine beton döküyor diyor. Demek kendileri ile çelişen bir durum var. Felaket Allah'tan geliyor ancak müteahhitte göre değişiyor. O bölgede 7 katı dönüşüm olarak görüyorlar. Bunlar depremden dolayı darbeyi aldılar. Deprem dönüşümü erkene çekti. Krediyi de buna göre değerlendiriyorlar. Krediyi depremde hasar görmüş binalara uygun yapmaları lazım. Bunu Tunç Soyer bulmuş. Bu AKP Genel Başkanın önünde onay bekliyor" diye konuştu.

KAFAYI MI YEDİNİZ?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer tarafından depremzedeler için kullanılmak istenen 340 milyar dolarlık Dünya Bankası kredisinin Cumhurbaşkanı onayında olduğunu belirten Sertel, "İBB senden para istemiyor. Sadece sen İBB'ye borçlanma yetkisi vereceksin. Bunu atmadığın sürece alamıyor krediyi ve depremzedeler bekliyor. Bir yandan vatandaş o evlerde otururken yüreği pırpır atarak bekliyor. Geliyor vatandaşa müteahhit ‘konutunu yaparım ancak 450 bin TL para isterim’ diyor. Vatandaş zaten parasını biriktirerek evi satın almış ancak aynı evi kendisine tekrar satıyorsunuz. Borç miktarı da ayda 4 bin TL. Adam 3 bin TL maaş alıyor. Nasıl ödeyecek? Kafayı mı yediniz? Burada bir hesap kitap olması lazım… Yemese içmese dahil yine ödeyemez. Zora soktular depremzedeleri. İnsanları anlamıyorlar dinlemiyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu 5'li çetenin yaptığı borçlanmaları iptal edeceğim dediğinde AKP Genel Başkanı senden söke söke alırlar diyor. Sen onu söylüyorsun, o 5'li çetenin sözcülüğüne savunuyorsun da depremzedelerin sözcüsü neden olmuyorsun? Tüpçüye sen 750 milyon dolar verdin teminat istemeden… Ziraat Bankası’nda kredini faizini indir, bölgede evleri hasar görenlere yıkılanlara şu kredi limitinden kredi ver demiyor? Tüpçünün bankasına döndürdü Ziraat Bankasını… Hazine imza atması lazım Dünya Bankası kredisini… İzmir'i sevmiyorlar!" dedi.

MİLLETVEKİLLERİNİN SÖZ HAKKI YOK… PATRON-ELEMAN ZİHNİYETİ VAR
AK Partili isimlerin konuyu meclise taşıyamadığına dikkat çeken Sertel, "Onların söz hakkı yok ki… Erdoğan'a söz mü söyleyebilirler? Hangisi ne demiş şimdiye kadar. Onlar patron-eleman zihniyeti içinde siyaset yapıyorlar. Onlar milletvekili mi? Milletin vekili nasıl olur? Milletin seçtiği halkın adamları olur. Memurlar onlar. Bakanım diye gezenler bakan mı? Sekreter… Aktaramaz ve anlatamazlar. Depremzedelerin sorunlarını dile getiremezler. Getirsinler ben tebrik ederim. Gelsinler İZDEDA'ya dinlesinler. Ben de katılayım ancak hiçbiri gelmiyor. Hiçbiri milletten emir alarak görev görmüyor.  Patron diyorlar… Siyasi partiler yasası değişecek AKP milletvekillerini de kendi üyeleri seçecek. O zaman ben derim ki bunlar halk tarafından seçilmiş milletvekilleri ve bunların söz hakkı var. O zaman benim halka karşı sorumluluğum var diyebilir. Emekli işi bitmiş milletvekilleri Ankara'dan ayrılmıyor" ifadelerini kullandı.

BİZİM PATRONUMUZ HALKTIR… ÖN SEÇİM YOKSA YOKUM!
Bir izleyicinin 'sizin patronunuz kim?' sorusuna da yanıt veren Sertel, "Bizim patronumuz halktır. Biz halkın önünde eğiliriz. Ön seçim olmazsa milletvekili adayı olamayacağım. Bu kadar net. İlla milletvekili olacağım diye bir kaygım yok. CHP'liliğim ölünceye kadar sürer, asla milim sapmayız, çalışmalarda da bulunuruz. Ancak genel merkez atama yapıyoruz derse ben ben mazur görün eyvallah derim" derim.