İZMİR - Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol, Emrez Mahallesi'nde 70 yıl kurşun üreten ve içinde radyasyon bulaşmış madde de bulunan atıklarını bahçesine gömen ve hala bahçesinden dumanlar yükselen fabrikanın çevresinde yaşayanlara etkisinin bir an önce tespit edilmesini, sağlık taraması yapılmasını ve karantinaya alınmasını istedi. Uzmanlar da bu çağrıya destek verdi.
Dokuz Eylül Gazetesi’ne konuşan Başkan Halil İbrahim Şenol, fabrikanın yıllarca kırarak kurşunlarını aldığı ve akü parçalarını bahçesine gömdüğünü şimdi de topraktan dumanların yükseldiğini belirterek, “Orada yaşayanların Karabağlar'a bağlı aydın hatta Peker mahalleleri dahil sağlık taramasından geçirilmesi gerekiyor. Topraktan çıkan duman hala o insanları etkiliyor. Şu anda herkesin kenara çekilmesi etik değil. Türkiye atom enerjisi Kurumu, Çevre ve Şehircilik Bakanı, İzmir Valiliği'nin karantina ise karantina, kaldırmaksa kaldırmak... Çalışmaların Sağlık Bakanlığı tarafından bir an önce yapması gerekiyor” dedi.
VEBALİ GÖREVLİLERİN OLACAK!
Başkan Şenol'un çağrısına destek veren Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı ve Çevre İçin Hekimler Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, “O bölgede yıllardır süren hava kirliliği sorununa ve radyasyonlu atık sorununa rağmen hala ilgililerce önlem alınmadıysa yani hala bir sağlık taraması yapılmadıysa vebali tüm görevlilerin olacak” dedi.
Buradaki karantina lafından kastın kurşun fabrikasına yakın evlerin boşaltılması ve bölgeye insan girişinin engellenmesi olduğunu açıklayan Prof. Dr. Karababa, “Vatandaşın sağlığından sorumlu olan kurum Sağlık Bakanlığı'dır. Bunun için çağrı yapmaya gerek yok zaten yapması gerekeni yapmalı. Orada yaşayanlarda sağlık sorunlarının olma ihtimali yüksek. Asıl o fabrikada çalışanların gözetilmesi gerekiyor. Radyoaktivite varsa sağlık açısından tabi ki zararlı. Alınan doz ve süresi radyoaktivitenin etkisinde önemli... Buradaki radyoaktivite dozunun konunun uzmanları tarafından 'şu kadar mesafeye etki etmiştir, şu kadar kişiyi etkilemiştir' denilerek halkın bilinçlendirilmesi gerekir” dedi. Maruz kalınan radyoaktiviteden etkilenmenin alınan radyasyon dozuna ve alınma süresine göre değiştiğine vurgu yapan Prof. Dr. Karababa, “Genetik yapının bozulması neden olabiliyor. Hamile kadınların etkilenme riski var. Organ hasarlarına, sakat doğumlara neden olabiliyor. Kanser yapabiliyor. radyoaktif ışımaya maruz kalan her 100 bin kişiden 7’sinin kanser olması beklenebilir” diye konuştu.
DURUM FELAKET
İzmir Tabip Odası da bölgedeki insanların sağlık durumlarının araştırılması gerektiğini bildirdi ve çağrıyı destekledi. İzmir Tabip Odası adına açıklama yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı ana Bilim Dalı öğretim Üyesi Prof. Dr. Alp Ergör, alan için ivedilikle bir araştırma grubunun kurulması gerektiğine vurgu yaptığı konuşmasında şu bilgileri paylaştı: “Oradaki durum felaket. Alanda biraz zaman geçirildiğinde genzi yakan kimyasal etkinin radyasyonla alakası yok. ama radyoaktif süreçten daha ciddi yansımaları da olabilir. Şu anda orada yaşayan insanların sağlık problemlerinin çıkan dumanlardan kaynaklı olduğunu saptamak o bölgede kapsamlı bir sağlık araştırmasıyla mümkün olacaktır. Radyasyonun da nerelere yayıldığını ortaya koymak lazım... Kimyasal etkilerin kronik etkileri izlenmeli. Bir anda çıkacak bulgular olmaz ama uzun yıllardır ortaya çıkan hastalıklar tahlil edilebilir. Hastalıklar ise astım, kronik bronşit, cilt hastalıkları, kadınlarda düşükler, erkeklerde kısırlık olabilir. Yani çok çok geniş zamanlardaki çeşitli rahatsızlıklar izlenmeli. En doğrusu oradaki olabilecek etkilerin sıralanıp bunlarla ilgili uzmanların görüşleri ve çalışmalarına başvurmak olacaktır. Mesela çevre mühendisi, halk sağlığı uzmanı, nörolog gibi uzmanlar toplanmalı ve raporlamalı. Mesela bu konuda TMOB ve Tabip Odası işbirlilği yapabilir.”
İNSAN EN ÖNCELİKLİ KONU
Herkes İçin acil Sağlık Derneği Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu da “Burada ilk önce önem verilmesi gereken insanlardır. Sağlık, çevre, siyaset hangi konu olursa olsun hepsinden önemlisi insandır ve burada da bunun dikkate alınarak çalışmaların başlatılması şart” açıklamasını yaptı. Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil Kınay da alanda kapsamlı olarak bir çevre kirliliğinin değerlendirilmesi gerektiğini, bu kapsamda da insan sağlığının en öncelikli konu olduğunu belirtti. 7 Aralık'ta yaptıkları basın toplantısı ile tüm ilgili kurumları göreve çağırdıklarını ancak hala bir açıklama almadıklarını kaydeden Kınay, “Biz hem birer vatandaş hem de bir meslek odası olarak resmi verilere ihtiyaç duyuyoruz. Orada durumun ne olacağı, yapılacak çalışmalarla ilgili bir açıklamayı biz de bekliyoruz” dedi.
KURŞUN ZEHİRLENMESİ NEDİR?
Kurşun zehirlenmeleri, maden cevherinin işlenmesi ya da hurdadan geri kazanım sırasında, akü, boya, matbaacılık, pil, plastik, kaynak, seramik, cam ve deri endüstrisinde çalışanlarda, kurşunlu boyalar, bu boyalarla sırlanmış seramik kaplar ya da kurşun boruların kullanıldığı içme suyu şebekesinden ya da egzoz gazlarının yoğun olduğu yerlerde yaşanması sonucunda kronik bazen de akut olarak gelişebilir. Kurşun, gebelikte plasentadan geçerek fetusta ölüm, erken doğum ve düşük doğum ağırlığına neden olabilir. Kurşun, hücre zarlarını etkiler, sinirsel iletiyi bozar, hücrenin redoks olaylarını etkiler ve nükleotid metabolizmasını bozarak çoklu sistem hasarı oluşturur. Kurşunun deriden emilimi azdır. Ağız yoluyla alındığında emilen oran, kurşun parçacıklarının büyüklüğü ile ters orantılı olarak artar. İçme suyunda izin verilen güvenlik sınırı milyarda 15 kısımdır, günlük yiyeceklerle 1-4 mikrogram alındığı varsayılır. İşyeri havasında metreküpte 50 mikrogram üst sınır olup zımparalama, kaynak gibi işlemler sırasında metreküpte 2500 mikrogram düzeylerine ulaşılabilir.
Düzey 100 mg ise ani ölüm tehlikesi oluşturur. Bitkinlik, huzursuzluk, baş ağrısı, bulantı, kusma, iştahsızlık, uykusuzluk, kilo kaybı, kas ve eklem ağrıları gibi bulgular nedeniyle basit viral enfeksiyon tablosu ile karıştırılabilir. Öyküde, kurşuna maruz kalma sorgulanmalıdır. Hipertansiyon, konsantrasyon bozukluğu, azalmış görsel motor eşgüdüm, bebeklerde ve küçük çocuklarda gelişme bozukluğu, periferik motor nöropati, özellikle üst ekstremite ekstansör kaslarında güçsüzlük, normokrom ya da mikrositer anemi, hemoliz, hiperürisemi, gut ve akut tubuler işlev bozukluğu gibi belirti ve bulgular varsa kurşun zehirlenmesi düşünülmelidir. Kurşun, çocuklar için çok toksiktir. 10 Microgram/dL gibi düşük düzeyleri bile, işitme ve büyüme fonksiyonlarında gerilemeye yol açar. Kurşun zehirlenmesi hiçbir belirti vermeden sessizce seyredebilir. Çoğu kez tanı konulamaz ve tedaviden yoksun kalınır.
Bu nedenle anemi (kansızlık), konvülziyon (bayılma nöbetleri), mental retardasyon (zihinsel gelişme geriliği), belirgin davranış bozuklukları, karın ağrısı gibi semptomların görüldüğü durumlarda kurşun zehirlenmesi akla gelmelidir. Kurşun zehirlenmesi sanayileşmiş bölgelerde özellikle çocukları olumsuz olarak etkilemektedir.
NASIL ETKİLİYOR?
Havadan, sudan, ağızdan farkında olmadan alınabilen kurşun, organizmada homojen dağılmaz. Kurşun sırayla; 1. Kemiklerin kompaktası başta olmak üzere sert dokularda, 2. Kemik iliği ve sinir sisteminde, 3. Eritrositlerde (kan kırmızı hücreleri), 4. Plazma (kanı oluşturan hücrelerin içinde bulunduğu çeşitli maddelerden oluşmuş sıvı) proteinlerinde birikir.
AKUT ZEHİRLENME BELİRTİLERİ
- Karın ağrısı, hemolitik anemi, toksik hepatit ve ensefalopati. (Dokuz Eylül Gazetesi)
.jpg)
Künye
İletişim
Facebook
Twitter
Google+
RSS
Sitene Ekle
Günün Haberleri