İl Başkanı Ösen’den Büyükşehir yorumu: Takdir ettiğim çalışmalar var, ancak…

EGEDESONSÖZ- Gazeteci- Yazar Muhittin Akbel’in Egede Sonsöz TV’de konuğu olan Demokrasi ve Atılım Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, yaklaşan seçimlerle ilgili önemli değerlendirmelerde bulunurken partinin eylem planlarına da değindi.

‘TÜRKİYE’DE SİSTEMSİZLİK VAR’
Türkiye’nin bir sistemsizlik içinde olduğunu söyleyen Başkan Ösen, “Bir Cumhurbaşkanlığı sistemi var ancak aslında bir sistem yok. En küçük genelgenin bile tek kişinin iki dudağının arasından geçtiği bir dönemden geçiyoruz. Türkiye’nin, Osmanlı’nın son dönemlerinden gelen bir parlamento kültürü vardı. Onun ikinci plana atıldığı, Meclisin işlevsizleştirildiği, halkın iradesinin doğru yansıtılmadığı ve tek kişinin etrafında küçük bir zümrenin, otokrasi ile bir kişinin ülkeyi yönettiğini görüyorsunuz. Önümüzdeki seçim, bu sistem değişikliği için çok önemli çünkü bu seçimde eğer parlamenter demokrasiye geçecek bir ekip, seçilemezse bu başkanlık sistemi midir, ne olduğu çok belli olmayan, -bizim genel başkanımız genelde ucube sistem diyor-  onun daha da kurumsallaştığı döneme doğru gidebiliriz. Türkiye şuna karar verecek; Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetlerin bazıları gibi daha otokrat, zenginin çok zengin olduğu ama halkın yüzde 90’ının çok fakir olduğu bir ülke mi olacağız? Yoksa kör-topla idare eden, demokrasiyi özümsemeye çalışan Balkan ülkeleri gibi mi olacağız? Kısa vadede yapacağımız seçim bundan ibaret. Demokrasiyi devam mı ettireceğiz? Yoksa milyonların aç ve açlık sınırında yaşadığı fakat belli bir zümrenin servet, saray ve uçaklar içerisinde yaşadığı bir Orta Asya ve Türki Cumhuriyet’lerinin bazıları gibi ülke haline mi geleceğiz? Bu yüzden bu seçimler çok önemli” dedi.

‘ÜYE SAYISINI EN YÜKSEK ORANDA ARTIRAN PARTİYİZ’
Teşkilatma yapısında ana süreçlerinin tamamlandığını söyleyen Ösen, “DEVA Partisi 81 il, 780 ilçede teşkilatı olan, üyeleri, temsilcileri olan ve bugün itibariyle Türkiye’nin 7 bölgesinde miting yapabilen az sayıda partiden biri. Bizim partimiz belli bir bölgenin partisi değil. Bizim en büyük farkımız, her bölgede miting yapıp meydanları doldurabilmemizdir. Bu açıdan kendimizi farklı görüyoruz. Teşkilatlanmada sandık temsilcileri dönemine geçtik. İlçelerde bitti. İzmir özelinde mahalle temsilcilerinin yüzde 75 civarı da bitti. Sandık temsilcilerimizi hızlı hızlı atamaya çalışıyoruz. Hedefimiz, yılbaşına geldiğimizde her mahallede bir teşkilatı olan parti haline gelmek. Türkiye’de üye sayısını en yüksek oranda artıran partiyiz. Üyeden daha fazla artışı olan da gönüllülerimiz. Türkiye’de bir partiye üye olmak çok kolay değil. Kamuyla işiniz varsa, belediyede işe girmek istiyorsanız DEVA Partisi şu anda ne kamuda ne belediyede bir avantaj sağlayamayacağı için veya insanların bu korku ikliminden etkilendiği için üyelerimizin 4- 5 katı kadar yani 25-30 bin kadar İzmir’de gönüllülerimiz var. Bu arkadaşlarımızı sandıklarda değerlendiriyoruz çünkü sandıkları korumak bir vatandaşlık görevi. Türkiye çağında sandık eğitimlerine başladık. Genel Merkez Seçim Başkanımız İdris Şahinin önderliğinde. Bunun ilk toplantısı, geçtiğimiz ay İzmir’de yapıldı. Eğitimlerimiz hızla devam ediyor” ifadelerini kullandı.

İŞ DÜNYASININ YAKLAŞIMI SICAK
DEVA Partisi’ne sahada İş Dünyası’ndan da teveccühün olduğunu kaydeden Ösen, şunları söyledi:

“Masanın öbür tarafında da olduğum için biliyorum; genelde siyasetçi gelir size, aynı şeyleri söyler ve gider. Biz öyle değiliz. Bizim bir farkımız var. Elimde ‘Adil Yargı Eylem Planı’ var. Adil Yargının olmadığı yerde normal bir iş dünyası olamaz. Bunun dışında, makro ekonomik dengeleri anlattığımız bir eylem planı var, enerji- maden ile ilgili ve şimdi en son çıkan sanayi, KOBİ ve esnafla ilgili çıkan eylem planlarımız var. Merak eden herkes, devahazır. org. tr sitesinden indirebilirler. En büyük fark olarak ise gün ve tarih olarak ne yapacağımızın taahhüdünü veriyoruz. Böyle bir paketle iş dünyasının karşısına çıktığımızda çok ciddi ilgi görüyoruz. Esnaf, emekli ve halktan da teveccühümüz var. 23-24 yaşının üzerindeki herkes, Türkiye’de Dünya’da global kriz varken bile Türkiye’de belli bir ekonomik rahatlığın olduğu dönemi hatırlıyor. Özellikle esnafımız hatırlıyor. İnsanlar, kredi çekip araba alabildiği, senede bir defa 5-6 gün bir tatile gidebildiği günleri hatırlıyor. İnsanlar bu dönemde ekonominin başında Ali Babacan’ın olduğunu hatırlıyor. O yüzden ekonominin böyle olduğu dönemde DEVA Partisi bir umut. Sahada da bu teveccühü görüyoruz.”

EKRAN KARARTMASINI DELMEK İÇİN…
Afiş çalışmalarının yoğun kullanılması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Ösen, “Konvansiyonel medyaya çıkamıyoruz. Yasaklıyız. Kendimiz para vererek bile reklam bile çıkamıyoruz. O bile kabul edilmiyor. Böyle bir durumda da Türkiye’de sosyal medyayı, haber kanallarını takip etmeyen, daha bağımsız ya da muhalif diyebileceğimiz kanalları takip etmeyen milyonlarca insan var. Özellikle orta yaş ve üstü ev kadınları dediğimiz kitle çok fazla gündüz programlarını takip edip televizyonu kapatıyor. Bizim bu insanlara ulaşmamız gerekiyor. Ulaşıp kendimizi tanıtıp 5-6 kişiden birini DEVA ailesine katabiliyoruz. Bunun için billboard çalışmaları yapılıyor. Yeni bir kampanyamız da başlıyor. Bilboardları bu kadar yoğun kullanmamızın sebebi bu. Bizim partimizin varlığından haberi olsun diye ekran karartmasını delmek için yapıyoruz” şeklinde konuştu.

‘TÜKENMİŞLİĞİN İÇERİSİNDE YAŞIYORUZ’
DEVA Partisi’nin İzmir teşkilatında yüzde 80 oranında hayatında ilk defa siyaset yapmış vatandaşların olduğunu vurgulayan Ösen, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye’de ise bu oran yüzde 65. Bizde kota var. Her DEVA teşkilatının yüzde 50’si daha önce hiç siyaset yapmamış olmak zorunda. Daha küçük illerde bu oran 50- 60’larda kalıyor. Geleceğin partisiyiz. Burası bir okul gibi. Bir sürü siyasi figür yetişiyor. Yetişen siyasi figürler, hiçbir dogmanın altında yetişmiyor. Açık fikirli, demokrat ve liberal ortamda yetişen siyasi figürler var, en küçük ilçeden en büyüğüne kadar. Bu figürlerin ileride çok büyük siyasi figürler olacağını düşünüyoruz. Siyaset bir tıkanma noktasına geldi. Türkiye vatandaşı olarak 82 milyon tükenmişliğin içerisinde yaşıyoruz. Bunun sorumlusu tüm siyasi erktir.

Gençlerle konuşunca umutsuzluğu görüyoruz. ‘Biz hiçbir siyasete güvenmiyoruz. Oy da kullanmayacağız’ diyorlar. Yeni jenerasyonun siyasetten ve gelecekten bu kadar umudunu kesmesi çok tehlikeli. Umut çok önemli yapmaya çalıştığımız şey, umudu tekrar aşılamak.

Onlara anlatıyoruz. Siz istemez misiniz Avrupa’yı gezmeyi diyoruz? Sıfırdan anlatıyoruz.”

İZMİR’DE İLK 3’TEYİZ
DEVA Partisi’nin İzmir’de yaptırdığı anket sonuçlarını değerlendiren Başkan Ösen, “Partimizin doğası, Ege Bölgesi’ne ve İzmir’e çok uygun bir parti. Liberal, özgürlükçü ve değişimi sembolize eden bir partiyiz.  Gençlerin kadınların yoğun olduğu bir partiyiz.  Yaşadığımız dönem ve bu baskı politikası sebebiyle insanların anketlere çok doğru cevaplar verebildiğini düşünmüyorum. Kendi yaptırdığımız bir ankette 2,5 milyon kişiye soruldu. Sadece 70 bin kişi cevapladı. Bu demek oluyor ki sadece 70 bin kişinin cevap vermekten ne kadar imtina ettiğini gösteriyor. Orada çıkan rakamlar şu anda kamuoyunda çıkanlardan daha fazla geniş kapsamlı. Yüzde 5’in çok daha üzerindeyiz. İzmir’de çok iddialıyız. İzmir’de çözümle ilgili vaatleri olan bir partiyiz. Yerel eylem planımızı hazırladık. Onu da genel merkezin uygun gördüğü bir tarihte İzmir ile ilgili hayallerimizi açıklayacağız. Söyleyecek daha çok sözümüz var. İzmir’de yaptırdığımız ankette 12 tane ilçede ilk 3’teyiz” ifadelerine yer verdi.

DEVA, BU YANGINI SÖNDÜRÜR
Genel Başkan Ali Babacan’ın “6 ayda ekonomiyi oturturuz, 2 senede de enflasyonu tek haneye indiririz” cümlesini değerlendiren Ösen, “Gıda fiyatlarındaki enflasyonun en büyük sorun. Hükümet sanal yöntemlerle çözmeye çalışıyor. Bir numaralı eylem planımız tarım. Ekonomi bilen insanlar olarak, her şeyin tarımla başladığını biliyoruz. Üretimden başlamamız gerekiyor.  Ziraat Bankası’nın yandaşın değil, tekrar çiftçinin bankası olması, tüm borçların 3 sene faizsiz olarak ertelenmesi, gübre fiyatlarının yarısının devletten karşılanması, yem fiyatların regüle edilmesi gibi. Yangına su atarak söndürmemiz gerekiyor. Buradan başlanınca zaten çiftçimiz rahatlarsa sonradan yapılacak önlemlere de gerek kalmaz. Dünyanın her yerinde enflasyon sorunu var. Enerji maliyetleri Rusya- Ukrayna savaşı yüzünden artıyor ancak bizi daha çok etkiliyor. Bizde kurla ilgili bir sorunumuz var. Türk Lirası değer kaybettiği için biz bu enflasyonu katbekat yaşıyoruz. Şu anki hükümetin dünyaya güven vermesi artık imkânsız. Ekonomi güven demektir. Liyakatli bir kadro işin başına geldiği zaman dünya çapında ekonomi çevreleri tarafından bilinen takdir edilen bir kadro gelince güven ortamı direkt başlıyor. Türkiye kara değil ama gri para aklayan ülke konumuna bile düştü. Güven ortamının toparlanması gerekiyor. Ekonomiye güvem verip tarım, gıda gibi yangınları söndürdüğünüz zaman ortalık güven gelecektir. Enflasyonun tek haneli rakama geçmesi 2 seneyi bulur. Liyakatli bir kadro işin başına geldiği zaman güven ortamı gelir” ifadelerini kullandı.

‘BARAJ SORUNUMUZ YOK’
Partisinin baraj sorunu olmadığını söyleyen Ösen, kariyer planıyla ilgili de açıklamalarda bulundu:

“Kendi yaptırdığımız ankette yüzde 7 olan barajın altında kalacağımızı gösteren rakamlar çıkmıyor. Baraj sorunumuzun olduğunu düşünmüyoruz. Bizim partimiz, kadrolarıyla, eylem planlarıyla ülkeyi yönetmek için kurulmuş bir parti. Bugün 7 bölgede miting yapabiliyoruz onun da verdiği özgüven var. Halkta teveccühlerini görüyoruz. Adaylık ile ilgili planım yok. Seçime kanalize olduk. Kurucu başkanlık farklıymış, büyüklerimiz söylüyordu. Siyasetçi değilken bilmiyordum. 2 kişi çıktığımız yolda, 6 bin kişi olduk İzmir’de. En büyük hedefimiz teşkilatlarımızın üye sayısını yükseltmekti. Türkiye’de üye sayısı olarak 6. Sıradayız. Doğudan kuruldu batıya geldi partimiz. Adaylık konusunda net bir fikrim yok. Genel Başkanımız ile istişareler sonrası netlik kazanır.”

‘İYİ PARTİ’NİN YAŞADIĞI SIKINTIYI YAŞAMAYIZ’
Başkan Ösen, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kadın kotası konusundaki hassasiyetinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

“Kadınların daha fazla olduğu teşkilatlarımız var; toplumsal cinsiyet kotamız yüzde 35’tir. Her yerde bunu çok rahat bir şekilde uyguluyoruz. Kota lafını sevmezdim iş dünyasından geldiğim için. Gerekiyormuş meğer siyasette. Bu konuda net çizgi çektik. Genel Başkanımız net duruşa sahip, İl başkanı seçerken hiç kadın yoksa orayı boş bırakıyormuş. Bu bir iradedir. Bu konuda sertiz. İzmir’deki ilk kadın İl Başkanıyım. İzmir gibi bir yerde böyleyse, utanmamız gerekiyor. İYİ Parti’nin yaşadığı sıkıntıyı yaşamayız. Kadınları aşağıdan desteklediğimiz için birçok il ve ilçede yüzde 35 üzerinde. Yüzde 50 olması lazım. Yüzde 35 ile başladık. Kadınlar olarak toplumun yarısıysak neden ülkeyi yönetenlerin yüzde 10’yuz? Yüzde 20 de genç kotamız var. Yüzde 1 de engelli kotamız var.”

HALK HOŞNUT DEĞİL
İzmir’deki siyaset gündemindeki çekişmelerden halkın hoşnut olmadığını kaydeden Ösen, “Halkın bundan hoşlandığını sanmıyorum. İnsanlar icraat bekliyor, çözüm bekliyor. Mesela, ykılan cezaevinin nasıl değerlendirileceği gibi, kentsel dönüşüm, deprem gibi. Şanslıyım Genel Başkanımız da o tarzda biri değil işiyle, eylem planlamalarıyla ön planda. Bize uygun bir muhalefet değil” dedi. Başkan Ösen, İzmir Büyükşehir’in hizmetleriyle ilgili olarak da şu değerlendirme yaparken önce övdü, sonra eleştirdi:

“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetlerine yapılan eleştirileri izliyorum. Bir siyasi olarak değil, doğma büyüme İzmirli olarak bazı şeyleri görebiliyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesinin, Türkiye’deki rant döngüsünde İzmir’in yapısını, yeşilini korumasını çok kıymetli görüyorum. Bazı konularda merkezi hükümetten hiçbir destek almadan, İzmirliye hizmet etmesini çok değerli buluyorum fakat bir İzmirli olarak, İzmir’in hayal ettiğim gibi temizlikte olmadığını söylemek istiyorum. Bazen parti olarak iş hayatında iş körlüğü gibi durum olur. Bazen değişiklik iyidir. Diğer partilerin bizim kadar sahada olmaya ihtiyaçları yok. Halk kendilerini tanıyor. Sahaya çıktığımızda 10 tane genelden alıyorsak,2-3 tane yerelden şikâyet duyuyoruz. Bunlardan yola çıkarak kendi yerel eylem planımızı hazırladık.”

İKTİDAR, GERİ ATMAMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPACAKTIR
Yıkılan Buca Cezaevi’nin nasıl değerlendirilmesi gerektiğiyle ilgili düşüncelerini anlatan DEVA İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, “Hükümet, İzmirlilerin yeşil alan olması konusundaki ısrarına rağmen geri adım atar mı?” sorusuna, şu yanıtı verdi:

“Bu soruyu iki konjoktörde cevaplamaya çalışayım. Birincisi hükümet geri adım atmaz.   Kıymetli bir araziden bahsediyoruz. Geri adım atmamak için her şeyi yapacaktır. O kadar rantı kimse kimseye vermez. Bu bir vizyonsuzluk. Kısa dönem karı için herkesi etkileyecek bir yeşil alandan İzmir’in en büyük ilçesi yoksun bırakılıyor. Adli olarak ne yapılacağından emin değilim. İşini iyi yapanlar, baskılara dayanabilenler hala var bu ülkede. Bu siyasi iklim değiştikçe her şey çok çabuk yoluna girecek ama o döneme kadar ne kadar sürüncemede kalırsa bu konu, Buca için o kadar şans artacak. Bizim eylem planımızda her mahallede yeşil alan ve park olması yönünde bir plan var. Nefes alınabilecek yeşil alanı ranta dönüştürmek AK Parti zihniyeti. Çevre ve İklim Değişikliği vaatlerimizden bir tanesini açıklayayım; çeşmelerden içme suyunu akıtacağız.”

SÜT VEREN HAYVANLARI KESİYORLAR
DEVA Partisinin kalkınma politikalarından bahseden Ösen, “Tarımsal politika, gıda herkesin kullandığı bir şey. Bir gemi buğday, arpa aldık, tahıl koridoru böyle çözülmez. İnsanlar süt hayvanlarını besleyemedikleri için kesiyorlar. Çiftçiden başlayarak düzeltilmeli. Önce çiftçi, toprak kalkınacak. Ekonomi tam olarak güven ortamı ister. TÜİK’in de Merkez Bankası’nın da açıkladığı verilere güvenmiyoruz. Güvensizlik ortamı enflasyonist bir durum yaratıyor. İyi bir hükümet, işin ehli bir kadronun gelmesi gerekiyor.  Kadroların ne olacağı güven veren açıkladığı rakamları doğru söyleyen kadrolar, liyakatli insanların gelmesi ile başlıyor. Kur Korumalı mevduattan AK Parti vazgeçemez. Zaten parası olanın daha fazla kazandığı yoksulların ezildiği bir dönem. Herkesin asgari ücret alma riskiyle karşı karşıya kaldığı bir dönem başladı. Halk açlık sınırında, yukarıda zengin bir zümre var. Ortadireğin ezildiği bir sistem haline geldi. Bunların düzeltilmesi lazım.”

İZMİRLİLERE FAYDALI OLMASINI UMUYORUM
Asgari ücretin kaç lira olması gerektiği konusundaki soruya “Enflasyonu tutamadıktan sonra asgari 20 bin olsa ne fark eder?” yanıtını veren Ösen, “Eskiden 150-200 liraya haftalık Pazar alışverişi yapılıyordu. Şimdi 500- 600 liraya pazardan çıkamazsanız. Nerede yüzde 80 enflasyon? Seçim yaklaştıkça hükümet elinden geleni yapacak, asgari ücreti yüksekte tutacaktır. Yapılan zammın ekonomiye çalışana faydası olmaz” dedi. Ösen, partisinin sosyal politikalarla ilgili çalışmalarını da özetledi:

“Engelli vatandaşlara yönelik İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’ne çok önemli bir önerge sunduk. Bizim için ekstra önemli. 4 maddeden oluşan engellilerle ilgili detaylı bir envanterin olmadığını öğrendim. Afet anında, hangi evde kaç engelli var, yanında biri var mı, kime yardım etmek gerekir? Bunun envanterin çıkarılmasının çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Taksi duraklarında, büyük AVM’lerde engellilere uygun düzenleme yapılması gerekiyor. Diğeri ise engellilerin nefes alabilmesi ile ilgili bir kamp yapılması ile ilgili önerge verdik. Gündeme alınmasının da komisyona gitmesinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. İzmirlilere faydası olacak şekilde ortaya çıkmasını umuyorum.”