İZMİR - 1992 yılından itibaren uzun süre İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin avukatlığını yapan, şu anda da Ege Belediyeler Birliği ve Kıyı Ege Belediyeler Birliği’nin danışmanlığını yürüten Avukat Enis Dinçeroğlu, Mayıs ayından bu yana İzmir’i şok operasyonla ilgili dikkat çeken bilgiler verdi.
Baro Başkanı Sema Pekdaş'ın röportajı için tıklayınız...
Milliyet’ten Dilek Gappi’nin özel röportajında konuşan, İzmir Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanlarından Burhan Özfatura ve Yüksel Çakmur’un yakın çalışma arkadaşı olan ve bugünlerde de soruşturmalara ESHOT açısından müdahil olan Enis Dinçeroğlu’nu uzun yıllardır tanırım. Özellikle kamu ihaleleri konusunda uzman olan Dinçeroğlu’yla, 2. şok dalgasının ertesinde buluştuk. Ben aklımdaki soru işaretlerini sordum o da yılların birikimiyle yanıtladı.
*İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bu kadar yoğun baskı sizce neden başladı?
2005 yılından itibaren Kamu Maliye Yönetimi yasası ile bir düzen değişikliği yaşandı. Bu aynı zamanda bilgisayarın yasalara hakimiyetini getirdi. Yani yasalar isteseniz de hata yapamayacağınız bilgisayar programları haline geldi. Süreç, vatandaşlık numarasıyla başladı, düzenli adres sistemi ile devam etti. Geçen yıl ayrıca Sayıştay Kanunu değişti. Sayıştay yetki genişlemesiyle belediye şirketlerini de denetler oldu. Şubat ayında çıkan yasa da maliye bakanlığı genelgeleriyle yetki genişlemesi yapmıştı. Dolayısıyla yasal olarak sürpriz birşey yok; denetlemeler artan yetkilerin bir sonucu ama Türkiye’de ilk olarak neden İzmir’den başladı, onu bilemeyiz.
* Özel yetkili savcı, nasıl devreye giriyor?
Belediye soruşturmaları cezai müstelzim bir hükmü ya da olayı ifa ediyorsa denetici bunu ilgili makamlara bildirmek durumundadır. Savcılık suçun vasfına göre, konuyu özel yetkili savcıya gönderebilir. Burada Sayıştay ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri, Büyükşehir’e aynı anda girdi ve şirketlere ayrı, belediyelere ayrı raporlar tutuldu. Savcı da soruşturmanın boyutunu kendi direktiflerine göre yönlendirdi.
Diğer raporlar meçhul
* Şu anda ne kadar dosya sorgulanıyor?
254 konu, 40 eylem, 85 ihale mercek altında. Ancak 65 bilirkişi raporu var. Bunlardan operasyona yol açan olumsuz raporlardan 21’i sanık vekillerine verildi. Diğerleri hakkında henüz bir müspet menfi bilgi bulunmuyor. Ancak raporların en önemli özelliği muhasebat kontrolörlerinin tek imzalı olarak yapılması. Oysa komisyon imzası gerekir. Ayrıca bu 21 raporun ekleri de verilmedi. Oysa ki bir rapor atıf yaptığı bilgileri vermek zorunda.
* Bu sonuç operasyonların devam edeceği anlamına geliyor mu?
Haziran ayındaki birinci dalgayı ikinci izledi. Biz henüz bir kısmını bildiğimize göre, üçüncü ve dördüncü dalganın da gelmemesi için için herhangi bir neden yok.
* İddialardan nasıl bir izlenim edindiniz?
Yazılı olarak bilirkişi raporlarının eklerinde dinleme kayıtları olanlar var. Bu kayıtların ne olduğu hususunda da hiçbir avukatın bilgisi yok. Çünkü Emniyet tarafından verilmiyor. Çoğu konu şarkıcılar, türkücülerle ilgili. Ama diğerlerini bilemeyiz.
Durak ihalesi Türkiye’ye örnektir
* Özellikle ESHOT’u incelediniz bu dava tam olarak neydi?
ESHOT davası duraklarla reklam gelirlerinin birleştirildiği yedi yıl süreli bir kiralama. Eleştirilerin çoğu 1992’dan beri süren uygulamalar. Kiralama 2886 Sayılı Yasaya göre olur. Temel özelliği ihale konusunun sadece ve sadece mevzuata uygun yapılmasıdır. Ancak 4734 sayılı Devlet İhale kanunu çıktıktan sonra ölçütler değişti. Sadece mevzuata uygun değil, verimlilik karlılık gibi kıstaslar geldi. İki ihale kanunu olan dünyada tek ülke Türkiye oldu. İşine geldiği zaman birine göre hareket edilebiliyor. Burada da iki ihale yöntemi birbirine karıştırıldı.
* Basite indirgeyecek olursak...
Konak’taki reklam panosu ile Yamanlar’dakinin değeri aynı değil. En yüksek fiyatı niye almadın diye soruldu; 3-4 milyon euro zarar buna bağlandı. Oysa açık söylüyorum, ihale tüm Türkiye’ye örnek gösterilmesi gereken bir şekilde yapılmış daha önce kullanılmayan alanlar da kullanılmıştı.
* Peki.. Tüm bu iddalara konu olan imzaların altında en son imza, ita amiri sıfatıyla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na ait. O zaman Kocaoğlu sizce neden dışarıda bırakıldı?
İddialar çok ciddi olmuş olsaydı alırlardı. Çünkü Başkan yetki devrini yapsa dahi sorumluluğu ortadan kalkmıyor.
* O zaman tüm bu yaşananları siz, nasıl açıklıyorsunuz?
Tek kelimeyle; taciz...(Milliyet)