HABERLER>EKONOMİ
16 Ekim 2021 Cumartesi - 10:44

DTO İzmir Şube Başkanı Öztürk: Körfezde de yüzerim, balığını da yerim!

İzmir Körfezi’nin Urla’nın açıklarında, Sahilevleri’nde ve Güzelbahçe’de yüzebileceğini ifade eden Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Öztürk, İzmir Körfezi’nde tutulan balığı da rahatlıkla yiyebileceğini aktardı.

DTO İzmir Şube Başkanı Öztürk: Körfezde de yüzerim, balığını da yerim!

EGEDESONSÖZ - Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Öztürk, SONSÖZ TV’de Gazeteci Fatih Yapar’ın programına konuk oldu. Yapar’ın sorularını yanıtlayan Öztürk, İzmir’in kruvaziyer gemilerinin Ekim ayının sonunda ağırlamaya başlayacağını ve 2022 Nisan ayı itibariyle sayılarının hızla artacağını söyledi. İzmir Körfezi’nin temizliğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Öztürk aynı zamanda Çeşme Turizm Projesi’nin mutlaka hayata geçirilmesi gereken bir proje olduğunu vurguladı.

Son dönemlerde İzmir’in deniz ticaretinde geldiği durumu değerlendiren Öztürk, “Aslında kruvaziyer sektörünün limanlara kazandırdığı bir şey yoktur. Bir hesap kitap yapıldığında bir yük gemisinin kazandırdığından çok daha az kazandırır. Fakat tam tersi şehre büyük bir faydası vardır. Yük gemisi limana, kruvaziyer şehre çalışır. Bütün yerel hükümetlerin ve merkezi hükümetlerin üzerinde durduğu nokta budur. Küçük esnafı kalkındırabilecek bir turizm şeklidir. Örneğin; Antalya gibi beş yıldızlı otellerin olduğu bölgede turist veya kalan kimseler; otele girer, otelden çıkar, havaalanına gelir ve memleketine geri döner. Küçük esnafa bir faydası yoktur. Ama kruvaziyerler öyle değildir. Kruvaziyerlerin sadece ekonomik tarafı da yoktur. İzmir’i örnek alırsak, o yolcu gemiden inip kordonda bir kahve içip yemek yediği zaman esnafa avantaj sağlamış olacaktır” dedi.

Katma değer olarak bir kruvaziyer turistini otele gidenle karşılaştıran Öztürk, “Hesaplara göre 10 katı civarındadır. Bri kruvaziyer yolcusunun günlük harcadığı para ortalama yüz dolar civarındadır. Genelde sabah saat 9 civarında gelip öğlen saat 3 gibi giderler. 24 saat için değerlendirmezsiniz. Sadece ekonomik değil Türk kültürü ve Türkiye’nin tanıtımı bazında önemlidir. O kişi ‘Ben Türk limanına gittim. İnanılmaz keyifliydi’ diyerek kendi memleketinde yaptığı tanıtım, milyonlarca dolar vererek yapılan tanıtımdan daha değerlidir. Bizimde odaklandığımız nokta bu” sözlerini ekledi.

KRUVAZİYER TURİZMİNDEN DAHA DEĞERLİ: YAT TURİZMİ
Kruvaziyer turizminden daha değerli başka bir turizm şeklinin olduğunu söyleyen Öztürk, “Yat turizmi, marinalar… Kruvaziyere göre 30 kat daha fazla para kazandırıyor şehre. Yakıtını alıyor, kumanyasını alıyor, yıllarca kalıyor. Örneğini Bodrum’da ki zengin gemilerin gelmesinde görüyoruz. Büyük tekneler tarafından dekor amaçlı alınan çiçeklerin bile bedelinin günlük  6 - 7 bin eurolarda seyrettiğini söyleyebilirim. Önemli olan bizim çiçekçimizin onu oraya satabilmesi. Kruvaziyer sektörü küçük esnaf için önemli sektör. Ama marinalar ve yat turizmi daha çok para kazandırır.” diyerek İzmir’in yat turizmine değindi.

DENİZ YÜZEYİNDEN DAHİ KİRA ALINAN BİR SİSTEM
Öztürk, “Yat turizminin en fazla olduğu yerler güney bölgeler. Türkiye’nin tüm güney bölgelerindeki yerlerde sorun var. Avrupa’daki rakiplerimize göre Türkiye’de yat bağlama kapasitesi baya düşük. İzmir’e indirgersek burada durum daha sıkışık. Çeşme ve TEOS en büyük limanlarımızdandır. Çeşmede 3 tane marina var hepsi de dolu. Bütün marinalarda 30-40 teknenin sırada beklediğini biliyorum. Talep var bunun içinde yeni yat limanı yapmak gerekiyor. Her marinada toplam 100 tekne sırada olduğunu varsayalım. 100 teknenin sırada olması 500 teknelik marina yapmanızı gerektirmez. Bizim yapmamız gereken 500 tekneyi getirebilecek tanıtımların yapılması. Yurtdışında bağlı bir tekneyi buraya çekebilmemiz için bir takım şeyler sunmamız lazım. Gelecek olan kişilerin güvenliğini sağlamalı, gastronomiyi ve diğer hizmetleri çok iyi sunmalıyız. Örneğin tüm bunlarla İtalya’daki bir tekneyi İzmir’e çekebildikten sonra bu yatırımları yapmanız lazım. Projelerin hayata geçirilememesinin en büyük sorunu bu.

Yat Turizmi ve Yat Limanları | Turmarin

Şifne de bir projemiz var. 750 kapasitede büyük bir proje. Senelerdir proje halinde duruyor çünkü talep yok. Talebi henüz yaratamıyoruz. Marinalarda sadece deniz yüzeyinden para kazanmıyorsunuz. AVM olarak değerlendirilen ekonomik unsurlardan da para kazanıyorsunuz. Bunların her birinin entegre çalışması lazım ki para kazanılabilsin. Türkiye’deki en büyük problemlerden biri marina için devlete ödenen kiraların yüksek olması. Devletin kendine ait marinası yok. yer tahsisini yapıyor, ihaleye çıkıyor. Eğer denizci millet, denizci ülke misyonumuz var deniliyorsa da, yanlış tarafı var. Deniz yüzeyinden dahi kira alınan bir sistemde çalışıyor marinalar. Hatta mendireğin bulunduğu derinlikle iç denize kadarki olan kısmının deniz yüzeyinden de kira alınıyor mesela. Oraya tekne bağlayamıyorsunuz ki. Oradan bile alınıyor. Tekne sahipleri bu sefer tekne almaktan kaçıyorlar” şeklinde konuştu.

İZMİR LİMANI ÇOK DOĞRU BİR KARAR
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin liman yatırımlarının kamuya birer hizmet olarak gördüğünü belirten Öztürk, "2007 yıllarında Türk bayrağına geçişle ilgili yasal düzenleme yapıldı. Bundan dolayı eskiden yabancı bayrak yüzde 80, Türk bayrağı ise 20 diyorsak bu şuan tamamen değişti. Mülkiyet açısından bakıldığında Türk sahipliği yabancı bayraklı tekne sayısı yüzde 20’ye kadar düştü. Buna istinaden bir defa geleceğiniz marinanın güvenli marina ve ekonomik unsurların varlığı, ana şehre uzaklığı, koy sayısı ve koy demirleme olanakları hepsi bir kriter. Körfezde niye yok mesela. Tekneyi bağlayacak ve gezecek yer yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi sahipliğinde Eski Levent marinamız var. Çok güzel bir marina haline dönüştürdüler, tebrik etmek lazım. Denizcilerin kullanımına açtılar. Amatör denizcilerde kullanabiliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu marinayı kiralamasının çok doğru olduğunu düşünüyorum ve geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta yerel hükümetin yapmış olduğunu kamuya hizmet olarak değerlendirmek lazım" dedi.

TCDD İzmir Alsancak Limanı yeniden Ro-Ro operasyonlarına açıldı

İÇ KÖRFEZE LİMAN GELMELİ
İzmir Ticaret Odası Eski Başkanı Ekrem Demirtaş döneminde çıkan ama gerçekleştirilemeyen Pasaport İskelesi’ne yat limanı açma projesinin aslında doğru bir proje olduğunu dile getiren Öztürk, “İç körfeze limanın gelmesi projesini sonuna kadar destekliyorum. Yerini de pasaport olarak düşünüyorum. Hali hazırda mendirek var. İzmir Ticaret Odası mendireği kiralamıştı, 2020’de tekrar devredildi. Orada sahiplikle ilgili bir problem var. Mendireğinde elden geçmesiyle çok doğal bir liman olabilir. Orada bir deniz trafiği var fakat İzdeniz buna çözüm bulabilir. Çok az bir yatırımla, deniz üzerinde yüzen pantumlarla çok güzel bir marina olur. Gelen insanlar Kemeraltı’na Agora’ya gider, çok az yatırımla bu gerçekleşebilir. Hayata geçememesini anlamıyorum. Deniz Ticareti Odası olarak bizim yetkimiz yok. Yerel ve merkezi hükümetin kararıyla yapılacak projeler. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuyla ilgilendiklerini biliyorum ama sahiplikle ilgili problem var. Mendirek ve rıhtım aitliği, otopark problemi gibi birçok sorun var” ifadelerini kullanarak birbirine entegre sorunlar olduğunu ve o yüzden yıllardır yapılamadığını belirtti.

Öztürk, “Turan’da bir proje var. Hayata geçmedi, ihalesi yapılmadı. Taliplisi yok. Ben tekne sahibi olsam ancak İzmir’de oturduğum için İzmir’de bağlardım. İzmir’e tekne getirmeyi düşünüyorsanız o zaman İzmir’de güvenliğinden tutun gezilecek yerleri, otel ve restoran imkanlarını bir kriter haline dönüştürmeniz lazım ancak o zaman getirtebilirsiniz. Kışlamak için gelebilirsiniz belki ama yazın gidebileceğiniz en yakın yer 60 mil. Sıkıntılı bir durum. Yelkenle gitmeye kalksanız 15-20 saatte gidebilirsiniz. Bu yüzden körfezin içerisine çok fazla tekne girmiyor. Girmesi için cazibe merkezi yaratılması lazım” cümlelerini ekledi.

Galataport İstanbul a 2. gemi yanaştı

18 AYDIR KONTAK AÇMIYORLAR
Pandemiden dolayı deniz yolunun sadece Galataport ile Kuşadası’na açık olmasını eleştiren Öztürk, “İlk güvenlikle ilgili imaj meselesiydi sonra da pandemi çıktı. Bunu iki türlü düşünmek lazım. O dönemlerde buraya Afganistan gibi baktırtılıyordu. Ama bombaların patladığı yer buradan 1200 - 1300 km uzaklıkta. Berlin’de Belçika’da, Brüksel’de havalimanında hiç terör eylemi olmadı mı? Oldu. Onlar terör eylemiyle anılmıyorken Türkiye anılıyor. Bu yanlış algılardan dolayı sigorta şirketleri Türkiye’ye uğrak olacak gemileri riskli gördüğü için primlerini yükseltti. Dolayısıyla bilet fiyatlarına yansıdı. Tercih edilme oranı da düştü. Şuan böyle bir problem yok, ortadan kalktı ama insanların Türkiye’ye gelmemesini sağlamak işlerine geliyor. Bugün aynı şeyleri yaşadık. Türkiye ile Yunanistan arasında hala feribotlar çalışmıyor. Kara yolu ve hava yolu açık, deniz yolu ise sadece Galataport ile Kuşadası’na açık. Antalya’dan bir gemi çıkıp neden Yunanistan limanlarına gidemiyor? Pandemiden dolayı sadece Galataport ile Kuşadası’nı kabul ediyorlar. Geçen haftaya kadar Türkiye’den gelen hiçbir kruvaziyeri kabul etmiyorlardı. Bir istatistik yapmışlar. Bir Türk turistin Yunanistan adalarında harcadığı paranın 6’da 1’ini Alman turist harcıyor. Türkiye’den Yunanistan’a sene de bir buçuk milyon turist gidiyor. Yunanistan adalarındaki esnaf  adaları açmaları için merkeze baskı uyguluyor. Bizler de iletişim halindeyiz. beraber hareket ediyoruz bizde onarda baskı uyguluyorlar. Bir buçuk milyon yolucuyu taşıyan gemilerimizin hiçbiri 18 aydır kontak açmıyorlar. Bu gemide çalışanlar vardı, bir sürü yatırımlar yapıldı, gemilerini sanki yarın sefere çıkacakmış gibi hazır tutuyorlar. Her biri bir maliyet. Ben her an açılmasını bekliyorum. Sezonda gerçekleşmedi. İngiltere’nin sezon bitince kırmızı listeden çıkarması bunun en büyük örneği. Görüntüde olmasa bile siyaset karışıyor.” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE PAYINI ALACAK
Kruvaziyer gemilerinin bu ay sonunda geleceğinin müjdesini veren Öztürk, “Son günlerde bizim gördüğümüz şu; pandeminin düşme veya sabit kalma eğilimi var kruvaziyer hatlarının her biri az kapasiteyle de olsa dolaşmaya başladı. Yeni destinasyonlar oluşturuyorlar. Türkiye bundan payını alacak. Özellikle Galataport’un devreye girmiş olması çok önemliydi. Galataport olmadığı için İzmir’e gelmiyorlardı. Bugünden Kosta Hattı’nda İzmir’e gelecek gemiler için bir takım rezervasyonlar var. Kuşadası’ndan da Türkiye çıkışlı rezervasyonlar var. Ekim ayının sonlarına doğru bir gemi göreceğiz ancak 2022 yılı Nisan ayından itibaren daha çok gemiler göreceğiz. Gemiyle birlikte gelen önemli sayıdaki turistler Efes’e, Bergama’ya, az bir kısmı da şehir merkezine gidiyor. Önemli olan geminin içinde kalanları da dışarı çıkarmak. Mümkünse şehirde tutabilmemiz lazım. Tabiki diğer yerlere de gitsinler ama şehir merkezinde tutabilmemiz lazım. Geceleyebilmelerini sağlamak için havalimanının daha çok direkt uçuşlara açılması lazım. Eğer havaalanlarında direkt uçuşları arttırılırsa bir gün evvelinden buraya gelirler. Direkt uçuş en önemli etken” diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tarafından duyurulan ve Yarımada’da 97 milyon metrekareyi kapsaması planlanan Çeşme Turizm Projesi’yle ilgili konuşan Öztürk, “Ben İzmirli değilim eşim İzmirli ama İzmir’e gelen insanlar İzmirli oluyorlar. Ben de 35 sene önce geldim. Ama İstanbul’a gidenler İstanbullu olmuyorlar. İnanılmaz bir İzmir fanıyım. İzmir çok seviyorum. İzmir için konulabilecek her taş çok önemli. Çeşme Projesi de değerli bir proje fakat çok yönlü düşünmek gerektiğini düşünüyorum” dedi.

YATIRIM YAPILMADIĞI TAKDİRDE KAYBEDEN İZMİRLİ
Projeye odalar tarafından dava açılmasına ilişkin değerlendirmede bulunan Öztürk, şu ifadeleri kullandı:

“Odalara bir şey diyemiyorum. Zamanında, 2007 yılında İzmir Limanı’nın özelleştirilmesiyle ilgili de dava açtılar. Bugün İzmir Limanı’nın değeri çok daha düşük, yarıdan daha düşük hale geldi. Kaybeden İzmirli, biziz. Tabi ki çevre koşullarını değerlendiriyor insanlar ve odaların hakları, itirazlarda bulunabilirler ama ben hep aynı şeyi görüyorum. Kemalpaşa Lojistik Merkezi’yle ilgili bir gün beni medyadan bir arkadaş aradı. ‘Yahu başkanım, bazı kesimler yanlış bir yatırım olduğunu düşünüyorlar’ dedi… Yahu bitmiş artık şimdi mi aklınız başınıza geldi diye insana sorarlar yani. Bakın bitmek üzere orası. Özellikle İzmir Ticaret Odası, diğer meslek kuruluşlarıyla beraber daha da hızlandırdılar oradaki işi. Çok önemli bir yatırım. 2007’de özelleşmiş olsaydı İzmir Limanı, kimin aldığı çok önemli değil. Burada İzmirlilerin konsorsiyumu da vardı. Mersin Limanı 1’e 7 katladı İzmir Limanı her geçen gün kan kaybediyor. Özelleşmenin hızıyla bu gerçekleşti Mersin’de. Navigasyon kanalı, yaklaşım kanalı bu tür yatırımları daha hızlandırabilecek yatırımlar. Bu durumda kaybediyoruz biz zaten.”

YATIRIMLARA ÖN YARGIYLA BAKILMAMALI
Çeşme Projesi’ni desteklediğinin detaylarına inen Öztürk, “Çeşme Projesi’nde muhakkak insanların haklarını ve çevreyi düşünmemiz lazım. Fakat İzmir’in ve bölgenin ekonomik gelişimini sağlayabilecek her yatırıma da ön yargıyla bakmamak gerekli. Detayına kadar inip öğrenmek lazım. Ben Çeşme Projesi’ni destekliyorum ama bir takım çevre koşullarını, bölgedeki sahiplik meselelerinin ne şekilde halledileceği önemli. Sonuçta insanların yerleri var. Kamulaştırmadan çıkarıldıysa, sadece devletin arazilerinde yapılıyorsa sıkıntı yok. Zaten sayın bakanımız bu konu üzerinde çok mesai harcıyor. Sıkıntı oluşturabilecek ne varsa onu ortadan kaldırmaya çalışıyor. İzmir Ticaret Odası Başkanımız Mahmut Bey de işin içinde, net bir şekilde. Dolayısıyla onların emeklerine de teşekkür etmek lazım. Sıkıntı olabileceğini hissettikleri noktalarda bir çözüm yolu bulmaya çalışıyorlar ve yürürlüğe koyuyorlar. Bu önemli bir şey” dedi.

Myga Surf City

BİLİMSEL ÇALIŞMALAR BENİMSENMELİ
Öztürk, Çeşme’de bu çapta bir projenin yapılması durumunda beraberinde Alaçatı’da yapılan windsurf’e risk teşkil etmesi yönündeki iddialara yönelik, “Ben mesela orada deniz turizminin daha da gelişmesini sağlayacak olan iskelelerin yapılması, kruvaziyer gemilerinin yanaşabileceği. Cannes’a gittiği zaman bir gemi, Cannes bölgesi ya da Fransız rivierası dediğimiz bölgedeki projelerle aynı projeler neredeyse. Tabi ki herkesi mutlu etmek çok mümkün değil. Orada Alaçatı önemli bir destinasyon windsurf açısından. Şimdi insanlar bilimsel açıdan bir yaklaşım göstermeleri lazım. Şöyle bir yanlış olduğunu düşündüğüm bir algı var; eğer orada binalar yapılırsa, binalardan dolayı çevresel etkileriyle iklim değişirse, doğal rüzgar kesilir, kesilirse burada bu spor yapılamaz diye. Burada yapılıp yapılamayacağı, bilimsel çalışmalarla ortaya çıkacak olan bir şey. Bunu ne ben bilebilirim ne de herhangi biri” diye konuştu.

ÇEŞME LİMANI – ULUSOY

CAZİBE MERKEZLERİ YARATILMALI
Çeşme bölgesinin gelişime ihtiyaç duyduğunu, diğer turizm bölgelerine göre geri kalmasının önüne bir an önce geçilmesi gerekliliğini vurgulayan Öztürk, “Bölgenin gelişmesi gerekiyor. Bu projeyi genel itibariyle kesinlikle destekliyorum. Çeşme’de sezon 60-70 gün. Bizim bu sezonu uzatabilmemiz gerekiyor. 12 aya yayabilecek bir hizmet haline dönüştürebilmeliyiz. Çeşme’nin esnafı da sıkıntılı. Çeşme 30 yıl evvelki İzmir’in sayfiyesi diye değerlendiriliyor. Bana göre bu böyle değil. Yahu dünya değişiyor, bizim cazibe merkezleri yaratmamız lazım. Halkın refahı halkın zenginleşmesiyle ortaya çıkabilecek bir durum. Çeşme halkı nasıl zenginleştirebilir ki? Buraya turisti getirebilmeliyiz. Hala Antalya’ya 18 milyon turist, İzmir’e 1 milyon geliyorsa burada bir yanlışlık vardır. 18 kat Antalya’ya geliyor, neden İzmir’e daha çok gelmesin? İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önemli çalışmaları var; Agora, Kadifekale gibi… Naçizane bizim de kruvaziyer çalışmalarımız var, İTO’nun çalışmaları var. Buradaki rakamı arttırabilmeliyiz” şeklinde konuştu.

İzmir Körfez Festivali'nde yarış zamanı • Haberton

KÖRFEZ FESTİVALİ’NE YAĞIŞ ENGELİ
15-17 Ekim tarihlerinde deniz tutkunlarını İzmir’de buluşturan İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl dördüncü kez düzenlenen İzmir Körfez Festivali’ne ilişkin açıklamalarda bulunan Öztürk, “Yağışlı bir günde başladı. Çok çalıştık. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin himayesinde yapılıyor. Arkas, Yelken Federesayonu, EYAK, Deniz Ticaret Odası, İZFAŞ ve İZDENİZ var bileşenlerinde. Çok güzel bir çalışma yapıldı. 4’üncü kez düzenleniyor ama konserlerin, kortejlerin, söyleşilerin, açık hava müzelerinin olduğu en donanımlı ilk festival olacaktı. Yelken, yüzme ve kürek yarışları gibi bir çok etkinlik olacak. Hatta gastronomiyle ilgili midyeden tutun ki İzmir’e özgü deniz ürünleri bulunacaktı. Küçük küçük satış noktaları hazırlanacaktı, denizcilikle ilgili objelerin olacağı. Hava durumundan dolayı birçoğu iptal oldu. 15 Ekim öğleden sonra çok özel bir söyleşi vardı; Çağla Kubat ve Bilge Öztürk’ün, ikisi de milli sporcudur. Biri avukat, biri makine mühendisi fakat her ikisi de çok iyi bir denizci, milli sporcu ve insan yetiştiriyorlar. Açık alan aktiviteleri daraldı. Paneller devam ediyor. Tüm İzmirlilerin desteklemesini rica ediyorum, bizim yapmaya çalıştığımız şey de bu, Büyükşehir’in mottosu da bu. Hamburg’da Kiev’de denizle ilgili birçok festivaller var, bir hafta sürüyor. Dünyanın her tarafından insanlar geliyor ve bir hafta boyunca otellerde kalıyorlar, kafelerdeler, yiyorlar içiyorlar. Bizim böyle bir şey yaratmamız lazım. İlki havadan dolayı biraz sıkıntılı gibi geliyor ama mümkün olduğunca insanların katılmalarını rica ediyoruz” dedi.

Körfezde Yüzeysel Kirlilikle Mücadele Ediyoruz

KÖRFEZ YÜZÜLEBİLİR DURUMDA MI?
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’in kendi döneminde İzmir Körfezi’nde Konak’tan Karşıyaka’ya yüzme vaadine ilişkin konuşarak, Körfez’de yüzmenin mümkün olup-olmadığını değerlendiren Öztürk, Körfez’de tutulan balıkları yiyip yiyemeyeceğine ilişkin şu sözleri söyledi:

“Ne kadar doğru bilmiyorum ama Körfez’de tutulan balıkların bir ticareti oluşmuş. Dolaşan insanlar körfezde balık tutan balıkçılardan alıp, satışını yapıyorlar. Nereye sattıklarını bilmiyorum. Denizden babam çıksa yerim kelimesi var… Körfezden çıkan balığı yiyip, yemediğimizi bilmiyoruz. İzmir Körfezi’nin yıllar önceki haliyle şimdiki hali farklı değil mi? Daha temiz. Zaman zaman benimde net içimde olduğum bir çalışma yapılıyor, İzmir Körfezi’ndeki balık canlılarıyla ilgili. Her geçen gün bir şeyler değişiyor. Hatta temiz denizde yaşayabilen temiz canlılar olduğunu görüyoruz. Değişen bir körfez var. Aynı zamanda yaklaşım kanalı dediğimiz ve sirkülasyon dediğimiziz çalışmalar var. Yaklaşım kanalı çalışmalarını TCDD devam ettiriyor, sirkülasyon kanalıyla ilgili çalışmalar da devam ediyor. 30 sene evvelki durum yok ama hala kabul edilebilir marjlarda değil diye düşünüyorum. Bundan 2-3 yıl sonra yapılacak projelerle yüzülmeyecek anlamına da gelmez ama ben yüzer miyim bilemiyorum. O kadar karşıya geçecek kadar yüzemeyebilirim. Körfezi şu anda atlayıp yüzülebilir buluyorum. Urla’nın açıkların, Sahilevleri’nde, Güzelbahçe’de çok net bir şekilde… Güzelbahçe’de denize girdiğimi biliyorum. Şu anda İzmir Körfezi’ni çok net yüzülebilir bulmuyorum, limana yaklaşılan mesafelerde sirkülasyonun sağlanması lazım daha temiz bir temiz için.”

Zehire olta atmayın! - Kent Haberleri Haberleri

KÖRFEZDEN ÇIKAN BALIĞI YİYEBİLİRİM
Yapar’ın “İzmir Körfezi’nden çıkan bir deniz ürününü yer misiniz?” sorusuna yanıt veren Öztürk, “Yerim, şu an yerim ve yiyorum. Soframıza gelenin nereden geldiğini bilemeyiz zaten. O kadar insan yiyor bir şey olmuyor yani. Yüzlerce sandalla balık tutuluyor, o balıklar bir şekilde bir yerlerde değerlendiriliyor. Ben yiyebileceğimi düşünüyorum ama yüzülebilir körfez meselesi büyüklerimizin meselesi. Ben biliyorum ki, Tunç Soyer Bey Urla’daki yarışlarımıza katılıp çok da güzel yüzmüştü. Kendisi güzel bir algı da yaratıyor. Neden olmasın diye de düşünüyorum… Bunun için çalışmalar da yapılıyor” dedi.

GEÇMİŞ ZAMANLA ŞİMDİ Kİ ZAMAN BİR DEĞİL
Öztürk, sözlerine şu ifadelerle devam etti:

“Gönlüm ne istiyor biliyor musunuz? Avrupa’nın her büyük şehrinde aynı problem var, nüfus arttıkça maalesef alt yapı her hâlükârda körfezlerin rehabilitasyonunu zorlaştırıyor. Hamburg’da yüzülebilir bir körfez olduğunu tahmin etmiyorum. Defalarca gittim, şehrin merkezine… İnsan istemez mi, eskilerde öyleymiş. İnsanlar Karşıyaka’ya denize girmeye giderlermiş, evin önünden denize girebilirlermiş ama o zaman ki nüfusla şimdi ki nüfus aynı değil. O zaman ki endüstri ile şimdi ki endüstri aynı değil. Her ne kadar çevre koşulları önemli şekilde bir takım sertifikasyonlara falan bağlanmış olsa da bir şekilde tüketiyoruz. Bir İzmirli olarak arzu ettiğim şey zamanla her şeyin yerine oturması. İnanıyorum bunun gerçekleşeceğine. Bunun için de herkesin çalışması lazım.

ÇOCUKLAR BÜYÜKLERDEN DAHA BİLİNÇLİ
Büyüklerimden öğrendiğim bir şey var, en güzel temizlik kirletmemektir diye… Görüyorum Büyükşehir Belediyesi’nin deniz süpürgeleri devamlı çalışıyorlar. Ya atmayalım, çalışmasınlar daha az çalışsınlar. Bu aslında bizim paramız. Neden atıyoruz içtiğimiz bir meşrubatın şişesini hala denize, ben bunu anlamıyorum… Küçük çocuklar inanın bana, yetişkinlerden daha bilinçli atmama konusunda. Şimdi biz hem  temiz körfez isteyeceğiz hem kirletmeye devam edeceğiz… Bu ne kadar daha sürdürülebilir ki?”

 
DEÜ’de yeni akademik yıl müjdelerle açıldı
 
2 yıldır sahneden silinen grip, bu yıl korkutuyor
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Galataport İstanbul'a 2. gemi yanaştı
GALATAPORT İstanbul'un ikinci yolcu gemisi geldi. Yunanistan'dan gelen ...
Bakan Pakdemirli, İzmir'de duyurdu: Üreticiye 55 milyonluk can suyu!
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, kırsal kalkınma, sertifikalı tohum ...
Bütçe eylül ayında 23.6 milyar açık verdi
Hazine ve Maliye Bakanlığı eylül ayı bütçe gerçekleşmeleri raporunu yayımladı. ...
 
Odalardan Dünya Gıda Günü açıklaması: Kamucu politikalar gerekiyor
16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla TMMOB'a bağlı odalar tarafından düzenlenen ...
2022 yılı bütçesi hazırlandı! Meclise sunulacak
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "İnsanımızı merkeze alan bir icraat ...
Yıl sonu enflasyon ve dolar kuru beklentisi arttı!
TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi'nde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde ...
 
Meclisten geçti: Vergi paketinde neler var?
Bir çok kişiyi yakından ilgilendiren Vergi Paketi Meclis Genel Kurulu'nda ...
Esnafı ilgilendiren vergi paketi TBMM'de kabul edildi
Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ...
Altın uçuyor... Kuyumcularda para kalmadı!
Altının gramı bir günde 10 lira birden artınca vatandaşların satış için ...
 
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva