DSP Genel Başkan Aksakal, SonSöz TV’de konuştu: Pazarlık biterse 6’lı Masa dağılır!

EGEDESONSÖZ- Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, SonSöz TV’de yayınlanan programda Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı.

Programın gündeminde ekonomideki son durum, seçim ve ittifaklar konusu tartışıldı.

İZMİR GÖZLEMLERİ: BU YAŞA GELDİM BÖYLE ŞEY GÖRMEDİM
Aksakal, Aydın kongresinin ardından İzmir’de yaptıkları kongre ile 12’nci Olağan Genel Kurul için çalışmaları sürdürdüklerini kaydetti. İki günlük İzmir mesaisinde gözlemlerini anlatan Genel Başkan Aksakal, “valimizi ve büyükşehir belediye başkanımızı ziyaretlerin ardından Kemeraltı esnafı ile bir araya geldik. Her iktidar döneminde vatandaşların ekonomiden etkilendiği, dert yandığı dönemler olmuştur. Ancak bu yaşıma geldim böyle şey görmedim. Ben bu toprağın insanıyım, Kemeraltı’nın bu kadar boş olduğuna tanık olmamıştım. 3-4 gün sora yılbaşı. Yeni yıl alışverişi için bir hareketlilik görmedim. Bunu yanı sıra yiyecek alış veriş yerlerinde de boşluklar var. Kalabalığın bir kısmı Kemeraltı’nı geçiş güzergahı olarak kullananlardan oluşuyor. Normal şartlarda alış veriş için gelen insanlar olur buraya. Sadece İzmir değil Manisa, Aydın, Muğla Kemeraltı’nı alış veriş merkezi olarak bilirler. Esnafların hem müşterilerinin azaldığı hem de kiraların yüksek olduğu bir dönemi yaşıyorlar. Kısa vadede işin içinde çıkılacak gibi değil. Vakıf kiralarında bile yüzde 70 artış talebi var. 8 metrekarelik dükkanın kirasının 14 bin lira olduğu yerde ne satıp para kazanacak. Ekmek arası döner 45 TL olmuş. Fiyatın yanından gramaj da düşmüş. 150 gram etten 50 gram indirilmiş. Vatandaşlarla da görüştük, alış veriş için gelenler herhangi bir şey almadan gittiklerini söylüyor. Çocuk montu olmuş 1000 TL” dedi.

SERBEST PİYASA BU DEĞİL, DEVLET MÜDAHALE ETMELİ
Asgari ücretin 4 gün önce açıklanmasının hemen ardından başta zincir marketleri olmak üzere birçok kalemde ürüne zam getirilmesi ile ilgili olarak denetim vurgusu yapan Genel Başkan Aksakal, yetkinin Ticaret Bakanlığı’nda olduğunu işaret etti. Serbest piyasa üzerinden bir savunma gerçekleştirildiğini söyleyen Aksakal, “Serbest piyasa bu değil. Serbest piyasa, mal ve hizmetlerde en iyi ve ucuzdan vatandaşa ürün sunmadır. Serbest piyasa fırsatçılık değildir. Ticaret Bakanlığı’nın bunu kontrol etmesi gerekiyor. Kemeraltı’ndan ürün aldım 25 liraya… Aynı marka mal Seferihisar’da 35 TL. Bunun izahı yok. Bunun adı tamamen fırsatçılıktır. Bunun adı mevcut ekonomik sıkıntı gerekçe gösterilerek vatandaşı zor durumda bırakma stratejisidir. Fırsatçılık var. Denetim artmalı. Antep fıstığı 350 TL olur mu? Nasıl yiyecek vatandaş? Bu işin içinden çıkmak hakikaten kolay değil. Devlet müdahale etmeli. Maliyet devleti karşılasın değil, fırsatçılar yakalanmalı” şeklinde konuştu.

EYT KONUSUNDA VEBALİ VATANDAŞ ÖDEMEMELİ
Emeklilikte Yaşa Takılanlar konusu ile ilgili değerlendirme yapan Genel Başkan Aksakal, “EYT konusu kangren olmuş bir konu. ‘99 yılından itibaren başlayan süreç. Şairimiz yaş 35 yolun yarısı demiş. Ancak artık yolun yarsı değil. Daha uzun yaşama şansına sahip insanlar. Daha da uzun yaşasın insanlar. Elimizin tuttuğu oranda üretim içinde yer almak zorundayız. Geçmişte üç çalışan bir emekliyi finanse ederken, bir çalışan iki emekliyi finanse eder hale geldi. EYT’lilerin yasal haklarının verilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Şart konur ve bu şartta olanlar o hakkı kullanır. Bu durumdan mağdur olan diğer vatandaşlar için sonrasında yeni yasal düzenleme gelir. Sürecinin uzamasının sebebi ekonomide yaşanan sıkıntının tolere edilemeyecek durumda olması… Ancak bunun vebalini ödeyen vatandaşlar olmamalı. Ekonomiyi düzeltmek için üretimin artması için kararlar alınması lazım.İktidarın bu işi önünün açması lazım. Bunun için tek çıkar yol üretim seferberliği. Tarımda seferberliğe ihtiyacımız var. Tarımla alakası olmayan insanlar Tarım Bakanlığı’nı yönetiyor. Kentsel tarımdan bahsediliyor. Ne alakası var? Öncelikle tarım arazilerinin işletilmesi gerekiyor. Derhal büyükşehir yasasının değişmesi gerekir. Köyleri köylülere geri vermeliyiz. Üretimin kırsalda yeni başlaması, hayvancılığın desteklenmesi lazım.  Sadece devlet imkanlarını sunarak yaşanacak gelişimin dışında devletin her olanağını sunmaktan bahsediyorum. Tarlalar vatandaşlara açılmalı, köye dönüşü sağlamamız lazım. Köy Okulları’nı yeniden açmalıyız. Vatandaşlar çocuklarının eğitimi için köylerini terk etti. Taşımalı eğitim uygulaması bizim dönemimizde oldu ve bu bir yanlıştı. Bunun özeleştirisini veriyoruz. Bundan vazgeçilmeli” açıklamasını yaptı.

RİFKİN UYARISI: KEMAL DERVİŞ İLE YANLIŞ HAMLELER YAPTIK
99 yılındaki seçimlerinin ardından iktidar oldukları dönemde yaşanan 2001 krizi sonrası en büyük hayatlarının Kemel Derviş’in başına getirmek olduğunun altını çizen Genel Başkan Önder Aksakal, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı, ABD’li ekonomist  Jeremy Rifkin ile ilgili de değerlendirme yaptı.

Aksakal açıklamasında şunları söyledi: “Bizim ekonomi alanında Kemal Derviş ile yanlış hamleler yaptık. Bazı tarım ürünlerinde kota konusunda adımlar attık. Bu yanlış bir hareketti. Bunu Ecevit’e yaptıran da Kemal Derviş’ti. Şimdi ise yeni Kemal Dervişler türedi. CHP, 6’lı Masa’yı kurdu ve iktidar olmaya çalışıyor. Sayın Kılıçdaroğlu kendisine yabancı bir başdanışman görevlendirdi. Bu uygulama Türkiye’nin hayrına olmadığını söyleyeyim. Bundan çok zarar gördü ülke… Sayın Ecevit sağlığında özeleştirisini yaptı ve ‘siyasi hayatımdaki en büyük hata Kemal Derviş’ demişti. Aynı hatayı şimdi CHP yapıyor. Henüz iktidara gelmediler ama böyle bir plan, programınız varsa bundan zarar gördük, uyarıyoruz, sütten ağzımız yandı. Bunu yapmayın, ülkeye büyük kötülük yapmış olursunuz. Bu ülkenin değerli ekonomistleri, bilim insanları, ekonomistleri var. Mutlak suretle CHP içerisinde olması değil. Ama hakikaten kendi alanında isim yapmış, kabul görmüş ve ekonomi alanında karşılığı olan bilim insanları, devlet adamlar var.

ELİN ADAMIYLA EKONOMİ YÜRÜTÜLMEZ
Uluslararası alanda çalışılacak kişilerde aranması gereken kriterler olduğunu söyleyen Aksakal, “Bizler inançlı insanlarız. İslamiyet’in ilk şartı oku’dur. Okuyacağız, ilim içinde de olsak gidip alacağız. Ancak bizim insanlarımızla bu işi yapacağız. Bu toprağın insanı olan, bu evin içinde olabilecek insanlarla bu işi yapacağız. Elin adamıyla ekonomi yürütülemez. Elin insanıyla güvenliğimizi sağlayamayız. CHP içinde de ekonomistler var. Kendi insanlarını öne çıkararak politikaları buna uygun yürütürse o zaman toplumdan karşılık bulur. Milliyetçilik budur. Atatürk milliyetçiliği bunu gerektirir. Atatürk, ‘hiçbir medeniyet ve ülke yoktur ki yabancıların önermeleri ile kalkınmış olsun’ DSP ekonomi ve politikaları kalkınmanın köylüden başlayacağını, sanayinin ise bu kalkınma ile eş güdümlü büyüyebileceğini öngörüyor. Savunma sanayimizi büyütebilir, geliştirebiliriz. Denizlerimizde, hava sahamızda üstünlüğümüzü kurabiliriz. Dış dünyaya karşı gücümüzü ancak gösteririz. Ekonomik olarak güçlü olmazsak bizi kimse ciddiye almaz. Nitekim 20 yıllık AKP iktidarı döneminde ekonomide büyük hatalar yaptık. Bu ülke öyle Tarım Bakanı gördü ki çiftçi kendisine ‘kepek fiyatı buğdayı geçti’ deyince çiftçiye ‘o zaman seneye kepek ekin’ diyen bir bakan gördü bu ülke. Bu ciddi bir aymazlıktır. Tarım Bakanı da bugün kentsel tarımdan bahsediyor. Kentsel Tarım ne demektir? Kentte tarım mı olur? Köyde, kırda olur. Siz tarım alanlarını yeniden açarak insanları kırsala yönlendirirseniz, şehirdeki olanakları insanlara sunarsanız ve üretime sokarsanız insanları ekonomi düzelir. Aksi halde yabancı ülkalerden gelip bizim Merkez Bankamıza para yatırsınlar diye koşarız sağda solda” dedi.

HDP KARARI AYRI, İMAMOĞLU AYRI
Son dönemde CHP’li belediyeler açılan soruşturmalar ve İmamoğlu kararı ile ilgili durumu değerlendiren Genel Başkan Aksakal, “iki hususnun ayrılması gerektiğine inanıyorum. HDP’li belediyelerin terör örgütü ile yakın ilişkileri olduğundan şüphem yok. İltisakları var, maddi-manevi lojistik destekleri var. Devlet tespit ediyorsa kayyum atanır. Sayın İmamoğlu üzerinden kurgulanmaya çalışılan bir durum var. Devletin bu biçimde bir çaba içerisinde olacağına inanmıyorum. İmamoğlu söylediği sözler üzerinden hakkında soruşturma açılıp yargılandı. İmamoğlu hakkında verilen karar YSK üyelerine yönelik adlandırılan hakaret davası. Görevi ile ilgili bir husus değil. İçişleri Bakanı’nın onu görevden alma yetkisi içinde olan bir hadise değil. Bu karar ile belediye başkanı o görevi hukuken yapamaz hale geliyor. 1 yıldan çok hapis cezası aldığınızda bu hakkı kaybediyorsunuz. Bu hukuki hadise… Aslında siyasi yasak kararı verilmiyor, hapsi cezası veriliyor. Hapsin fevri sonucu olarak yaptırım ortaya çıkıyor. Mahkemeler siyasi yasak kararı vermezler. İstanbul Büyükşehir’de terör iltisaklı kişiler tespit edildi denildi. Ortaya çıkmış bir mevzu değil. Terörle iltisaklı insanlara görev verildiğine ilişkin sonuçlarla yasal anlamda karşılaşmadık. Geldikten sonra farklı değerlendirilir” şeklinde konuştu.

DSP, CUMHUR İTTİFAKI’NA YAKINLAŞMADI
Muhalefetin 6’lı Masa’sı hakkında değerlendirme yapan Genel Başkan Önder Aksakal, son dönemde Cumhur İttifakı’na yakınlaştıklarına dair kamuoyunda dolaşan bilgiler olduğunu ve bunun gerçekçi olmadığını belirterek “DSP’nin ittifaklardan birisini, destekleme pozisyonu iddiası gerçekçi değil. DSP ittifak oluşturmuş ya da bir ittifak yapısı kurgulamış değildir. Yanlış bilgilendirme olarak söylenebilir. Şu an resmen iki ittifak var. Cumhur İttifakı ve HDP’nin bazı sol partilerle kurduğu ittifak” dedi.

ARKA PLANDAKİ TARTIŞMA 20 VEKİLİN NE OLACAĞI…
6’lı Masa’daki kilit olayın Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve DEVA’nın ittifak halinde parlamentoda 20 kişilik bir grup kurmak istemeleri olduğunu kaydeden Aksakal, “Millet İttifakı, yerel seçimlerde yan yana geldi. Ancak orada sürecini tamamladı. Şu an için sadece güçlendirilmiş parlamenter sistem için kurulmuş bir 6’lı masa var. Bu bir seçim ittifakı masası değil. Kendileri de bu iddia da değil zaten. Kavga nerede başlıyor? Seçim ittifakı durumunda hangi argümanlarla yola çıkarız hususunda bir tartışma yada gizli hesaplaşma var. Masada 6 parti var. Bizim yorumladığımız şekliyle Gelecek, DEVA, Saadet ile birlikte bir ittifakın içinde olursak bizim parlamentoda grup kurmamızı sağlamanız gerek diyorlar. 20 vekilin kendilerinden seçileceği ittifak yapısını öneriyorlar. Artı partilerinin yüzde 3 oy alabileceği seçim çevrelerinin oluşturulması beklentisi var. Bunu nereden anlıyoruz, sayın Kılıçdaroğlu bu konuyu bir kere gündeme getirdi, tartışılmasın diye konuyu kapattı. Dedi ki 41 ilde kendi parti logolarımızla seçime gireceğiz, 40 ilde ortak listelerle gireceğiz’ dedi. Kemal Bey de Ali Bey de açıkladı bunu. O toplantıların arka planında bu işlerin simülasyonunun tartışıldığını düşünüyoruz. Bunun net hayata geçirecek formül yaratılamadığından toplantı üstüne toplantı sürüyor. Bu Ocak ayına kadar sürer, çünkü Ocak itibariyle seçim sathı mahaline girilecek” değerlendirmesini yaptı.

KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞI PAZARLIĞA BAĞLI
Gelecek, DEVA ve Saadet’in 20 vekili alamaması ve seçim çevresi konusunda anlaşma sağlanamaması durumunda her partinin kendi adayını çıkaracağını düşündüklerini söyleyen Aksakal, “Biz toplantıların içinde değiliz. Görebildiğimiz kadarıyla Gelecek, Saadet ve DEVA, CHP listelerinden mecliste grup kurmak için 20 vekil sözü aldılarsa muhtemelen aday Kılıçdaroğlu olur. Bu sözle ilgili bir şey. Alamazlar ise muhtemelen kendi adaylarını çıkarırlar. Aksi de çok mümkün değil. Kazanacak aday tanımı var ortada. Kazanacak aday kavramı bizim istediğimiz sayıda milletvekili garantisi veriyorsanız, bir de 41 ilde yüzde 3 barajını kotaracak şekilde seçim çevrelerinde sağlanırsa -çünkü yüzde 3 ile hazineden seçim yardımı alıyorsunuz- o zaman Kılıçdaroğlu'nun adaylığına itiraz etmeyiz manası ortaya çıkar. Sayın Akşener kendi listelerinden yer vermeyeceklerini açıklamıştı. Eğer gerçekleşmezse herkes kendi adayını çıkarır. CHP, sayın Kılıçdaroğlu'nu çıkarır, hakkıdır, çünkü genel başkan. İYİ Parti cephesinden bakıldığında sayın Akşener, başbakan olacağım dedi. Aday olmayacağını söyledi. Her ne kadar İYİ Partililer aday olmasını istese de orada muhtemelen sürekli ismi anılan belediye başkanlarından birisi aday gösterilebilir. Çünkü 20 milletvekili ve mecliste grubu olan partiler aday gösterebilir. Kılıçdaroğlu'nun adaylığı net değil. Belirttiğim hususlar noktasında uzlaşı aranacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu da Babacan da söylüyor bunu. Olası bir iktidarı alma durumunda hükümet programı taslağı dahi hazır değil” açıklamasını yaptı.

İTTİFAK OLMAZSA AKŞENER’İN ADAYI MANSUR YAVAŞ OLUR
“İttifak dağılır mı?” sorusuna yanıt veren Genel Başkan Akasakal, “Bir ittifak olduğunu düşünmediğimden bir dağılmadan da söz edilmesinin doğru olmayacağına inananlardanım. Parlamenter sisteme dönüş için bir araya gelen 6 parti, bir ittifak yapısını oluşturmaya çalışıyor. Ama o ittifak yapısının oluşma şartları var. Öncelikle mecliste grup kurulması için alınması gereken bir vekil sayısı var. Gelecek, DEVA ve Saadet tek başlarına yüzde 7'yi aşabilecek durumda değil. Siyasetin yapıldığı mecrada ayakların yere basması gerekiyor. Biz de o noktada değerlendirme yapıyoruz. O zaman yüzde 7 oy oranını yakalayacak bir ittifak yapısının oluşması gerekiyor. Hamasete gerek yok, Türkiye'de siyaset yapmanın mecrası belli. Gerek iktidara gerek muhalefete yakın kamuoyu araştırmaları üç aşağı beş yukarı birbirine benzer sonuçlar çıkarıyorlar. O masayı ne kadar Sayın Kılıçdaroğlu kurmuşsa da sayın Akşener o masanın akıbetini belirleyecek son sözü söyleyecek bir lider olarak duruyor. Bu yüzden kendi düzlemlerinde bir ittifak durumu oluşturamazlar ise muhtemelen Akşener kendisi bir aday çıkarıp yoluna devam eder. O da ismi geçen belediye başkanlarından birisi olur. Mansur Bey her ne kadar CHP listelerinden seçime girmiş ve kazanmışsa da esasen CHP'li değil. Kendisi de bunu söylüyor dedi.”

DEVLETİN HER DAVETİNE KATILIYORUZ
Kendilerine Gerek Cumhur İttifakı gerekse de Millet İttifakı’ndan davet gelmediğini söyleyen Genel Başkan Aksakal, “Bize bugüne kadar bir teklif gelmedi. Gerek 6’lı Masa’dan gerekse de Cumhur’dan… Bizim duruşumuz net. Cumhuriyet değerlerine, Atatürk devrimlerin kendine şiar edinmiş bir partiyiz. Özü tam bağımsızlık idealini içerir. Ekonomide her türlü kavgayı yaparız, programlarımız farklı olabilir. Siyasi mücadeleyi kaybetti Türkiye. Programlar, ülkenin kalkınması için tartışılmıyor. Siyasiler tartışılıyor. Ülkenin karşı karşıya kaldığı en büyük tehlike küresel emperyalizmin yeni planlarıdır. İlk itirazı Bülent Ecevit yapmıştı. Irak işgalinde topraklarımızı kullanmak için bizden yardım talep ettiklerinde başka ülkenin postallarını ülkeye sokturmam demişti ve sonrasında Ecevit hükümeti düşürüldü. Sonrasında iki parti meclise geldi. Erdoğan’ın o dönem ABD ile olan sıkı ilişkilerine bakmak gerekir. BOP’un eş başkanıyım bile dedi. Gün geldi bu planın Türkiye topraklarını bölen bir plan olduğunu fiilen gördü. Türkiye bölünme ile karışı karşıya. Ekonomide her tür sıkıntıya gireriz. Bir kase çorba, bir kase hoşaf, bir çarıkla Kurtuluş Savaşı vermiş milletiz. Bunu aşarız. Ancak bu toprakların bölünmesine razı olamayız. Bu duruş ile DSP, bu özellikteki bir yapıya destek verecektir. Devletin her davetine gidiyoruz. Çanakkale Köprüsü açılışına da TOGG açılışına da gittik. Bu milli meseledir. Kalkınma için bir çalışmadır. Yapılan her katkıya destekleriz. Devletin görevi ülkeyi kalkındırmak, köprü yol, otomobil yapmaktır. Savunmada çok ciddi atılımlar var. Gururla izliyoruz. İnsanız Hava Araçları, jetler insanın tüyleri diken diken oluyor. Uçak gemisi yaptık ve tüm detaylarını gördük. Bunu destekleme bir siyasi partiyi destekleme değildir. Kim yapıyorsa övünürüz. Milliyetçi, vatansever bir partiyiz. Başta ABD olmak üzere Türkiye üzerindeki hesapları biliyoruz. Kendisine solcuyum diyen parti emperyalist ülkelerin politikaları ile yan yana gelemez. Biz kendi evinimizde tartışırız, kavga ederiz ama ülkemizi kimseye pazarlık konusu yapmayız” değerlendirmesini yaptı.

6 NİSAN’DAN SONRA HER AN SEÇİM OLABİLİR
Başörtüsü konusundaki anayasal değişiklikte 367 oyun bulunamaması durumunda referandum süreci,nin başlayacağını ve bu yüzden seçimin erkene çekilebileceğini kaydeden Aksakal, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü kanun teklifine karşı Cumhur İttifakı’nın bunu anayasal değişikliği pozisyonuna dönüştürmesi ve başta İYİ Parti bu anayasa teklifine destek vereceğini beyan ettiği için bu hadise seçimlerin öne alınması hususunu da beraberinde gelir. Çünkü Anayasa değişikliği teklifi 367 oy ve üzeri oy alıyorsa geri dönüş yok, referandum olmaz. Referanduma gittiği takdirde bunun süresi de var, Resmi Gazete’de yayınladıktan 60’ncı günde sandık kurulur deniyor. Seçimlerin tarihi Haziran’ın 18’i. Benim öngörün 6 Nisan’dan sonrası her an seçim olabilir” şeklinde konuştu.

DÖRDÜNCÜ İTTİFAK ÇIKABİLİR
DSP’nin mevut ittifakların dışında bazı partilerle yan yana gelerek 4’ncü ittifak için görüşmeler yaptığını kaydeden Aksakal, “DSP, mevcut yada farklı ittifaklar konusunda kendi kararlarını yetkili kurullarından alır. Bizim de görüştüğümüz siyasi partiler var. Seçime katılma yeterliliği olan yada olmayan. Bir 4'ncü ittifak gelebilir. Bu ittifaklar yapısında bir çözüm üretilemezse kendi aday ve ittifakımız ile yola çıkarız. DSP’nin buna öncülük edip etmeyeceği görüşmeler sonrasında ortaya çıkar. Bu konuda ihtirasları, anlamsız inatları olan bir yapı değiliz, hiçbir zaman da olmadık. Ülke yararına olacak hangi şart uygun ise bunu sağlarız. Geçmişte bunu gösterdik” açıklamasını yaptı.

SOYER’İN İSMİ NEDEN CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN GEÇMİYOR?
Kamuoyu araştırmalarında Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerin telaffuz edilmesinin Türk siyaseti için bir handikap olduğunu söyleyen Aksakal, Türkiye, dört kişiye mi mahkum allah aşkına? Bu ülkede memleketi yönetecek beşinci bir kişi yok mudur? 85 milyonluk ülke, 10 bin yıllık kadim bir devletiz. Halkımızı dar bir potaya sıkıştırmaya kimsenin hakkı yok. DSP bu konuda da öncülük yapacaktır, önümüzdeki günlerde göreceksiniz. Mesela Tunç Soyer'in ismi neden geçmiyor? Diğer belediye başkanlarından daha mı yeteneksiz birisi? Bu halk belediye başkanlarına 5 yıllık görev verdi. Dedi İstanbul Belediye Başkanı'na bizi kurtar. 5 yıl müsaade... Eğer 5 yıl gelişme görürsek bir 5 yıl daha veririz derler. Günlük nüfusu 20 milyonun üzerinde, bu kolay iş değil. Ankara keza aynı şekilde... Bunlar olacak ise Hatay Belediye Başkanımız, Bolu Belediye Başkanımız ben de aday olurum diyor. Hükümeti kim kuruyor cumhurbaşkanı... O zaman her siyasi parti liderinin doğal olarak aday olması gerekmiyor mu? Sistem allak bullak oldu. Sayın Akşener başbakan olacağım diyor. Bunun için de anayasa değişikliği şart, mecliste 400 vekilin yoksa referandum olur. Ortada bir masa var, dışarıdan HDP desteği ile oy oranı yüzde 50'yi bulmuyor. İYİ Parti'ye gönül verenler kendi liderini nasıl cumhurbaşkanı görecek? Hangi programı uygulayacaksınız?” ifadelerini kullandı.