Dr. Berna BRIDGE
Lozan Antlaşmasının 100. yılında
19 Mart 2023 Pazar

Lozan Antlaşmasının 100. yılı nedeniyle gittiğim Lozan kentinde adım adım Türk heyetini izledim, adeta o destansı günleri onlarla tekrar yaşadım. İngiliz Heyetinin başındaki Lord Curzon 1859 doğumlu yani Lozan Konferansında 63 yaşında. 2 yıl sonra, 1925te de ölüyor zaten. Cepheden gelip 38 yaşında, 11 Kasım 1922de Lozan’a ulaşan, bir hafta ertelemeyle 20 Kasım’da babası yaşındaki diplomatlarla anlaşma masasına oturan İnönü konferansın birinci safhasını anlatıyor:


(Ouchy Şatosu. Konferansın yapıldığı yer)

“Ben yemekte ne giyilecek bilmiyordum. Çünkü o güne kadar yalnızca çizme giymiştim. Otele girince akşam yemeğinde nasıl giyinmem gerektiğini sordum. Yaşamım boyu sabahları ilk iş ayağıma çizmelerimi geçirirdim. Lozan’a yalnızca bu deneyimle gittim. İlk iki gün geçer geçmez tamamen başka şartlar altında çalışmam gerektiğini fark ettim. Savaş alanından çıkıp gitmiştim, bu iş birden gözümde büyüdü. Hemen konferans heyetimizi çevremde topladım. Arkadaşlar, büyük bir görevle buradayız. Ben buna hazırlanan bir deneyimde değilim ama iki üç gün içinde anladım ki bir savaştan çıkıp şimdi diğerine girmişim. Hepimizi burada çok büyük dikkat bekliyor, gece gündüz çalışacağız. Böyle bir çalışma azmi ve disiplini içinde olmalıyız”…

“Diplomatlarda orada öğrendiğim bir özelliği fark ettim. Diplomatların da askerler ve kumandanlar kadar memleketi korumakta, savunmakta görevi var, ekonomi ve sosyal unsurları çok iyi bilmeleri gerek. Böylece tüm protokol meseleleri benim için ikinci dereceye düştü. Diplomasi mesleğinin önemini burada öğrendim. Her zaman şu soruyla karşılaştım: Antlaşma beklediğimiz sonuçları verdi mi? İstediklerimizle elde ettiklerimiz nasıl karşılaştırılır? Öncelikle konferansların anlamını açıklayım. Kısaca masada pazarlıktır. Uzlaşma esastır. İnsan hiçbir zaman tam umduğunu bulamaz. Alınabilecek ve alınamayacak şeyleri ve ısrarları teşhis etmek, muhatabına doğru ifade etmek, hangi meseleleri ciddi tuttuğunu, hangilerinin vasıta, gösteriş olduğunu anlamak ve anlatmak gerekir. Bunu anlayan kişi için bu toplantılar oyuncak haline girer. Konu, asıl noktayı anlamaktır. Bu da deneyim ister. Deneyimi olmayanın çok dikkat etmesi gerekir ve hiçbir şeyin önemsiz görünmemesi şarttır.”


(Oteldeki konferansın orada yapıldığını açıklayan levha)

“Lozan’da birinci komisyonlar ve tali komisyonlar vardı. Her mesele tali komisyona gelip orada hazırlanırdı, bu komisyonlardakiler çok değerli insanlardır. Sonra büyük komisyonlara gelir. İngiltere’nin İstanbul işgalinde başta olan, komiser adı taşıyan kişi oradaydı, ikinci murahhastı ve Lord Curzon, baş murahhastı. İtalya, Fransa, Japonya’dan da seçme insanlar vardı. ABD yalnızca gözlemciydi. Her konferansta alınan sonuçlarda eksikler vardır. Herkes konferanstan sonra kazanım ve kayıpları düşünür. Olgun insanlar günün olanaklarını göz önünde bulundurur.”

“Trakya’yı silahla işgal etmemiştik ama memleketimize Meriç’e kadar olan bölgeyi dâhil etmeyi bu konferansla başardık, kabul ettirdik. İzmir’e girdikten sonra Mudanya’da mütareke yaparken Yunanlıların o bölgeden çekilmesini zaten istemiştik ve onlar çekilmişti. Konferans Ouchy Şatosunda gerçekleşti. Konferansta konuşma tarzımız takdir edildi. Bizde Osmanlı’nın söz oyunları yoktu, sadeydik, fikirlerimizi açıkça ortaya koyduk. Konferansta karşı tarafın amacı Sevr’ı baz alıp, hızla Türkiye’yi yeni bir ekonomik darboğaza sokmaktı. 4 Şubat 1922e kadar olan dönemde Doğu Trakya sınırları, askeri tutsakların değişimi, 12 ada, Irak sınırı gibi konularda anlaştık ancak İstanbul’un boşaltılması, Boğazlar, Osmanlı borçları, kapitülasyonlar, Musul, Kerkük gibi konularda ortak nokta bulunamadık ve Türk delegasyonu olarak konferansı terk ettik.”


(Konferansa davetiyeler. Beyaz olan açılış davetiyesi, sarı olan kapanış davetiyesi. Sergilendiği yer Lozan Tarih Müzesi)

Şimdi aynı isimle bir otel olan Leman Gölü kıyısındaki Ouchy Şatosunda araştırma yaparak geçirdiğim 2-3 gün ve gecede dokunduğum trabzanlardan kapılara, duvarlardan odalara, Lord Curzon’dan İnönü’ye tüm heyetlerin nefesini, kavgalarını, kaygılarını, sorumluluklarının izlerini aradım.          

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çoban ateşini 'topuklu' yaktı!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva