HABERLER>YEREL YÖNETİMLER
21 Mart 2023 Salı - 15:49

DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu kürsüde... ‘İşçi sınıfı olmadan cumhuriyet olmaz’

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde sahneye çıkan DİSK Genel Başkanı, demokratik bir cumhuriyetin inşası için işçi sınıfının olması gerektiğine değinerek, “Nüfusun büyük bölümü oluşturan, tüm değerlimizi ve güzelliklerimizi üreten işçi sınıfı olmadan cumhuriyet olmaz. Demokratik bir cumhuriyet hiç olmaz” dedi.

DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu kürsüde... ‘İşçi sınıfı olmadan cumhuriyet olmaz’

EGEDESONSÖZ - İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'nin son gününde “Çokluğa ve Birliğe Davet” başlığında sunumlar gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen başlık çerçevesinde DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu kürsüye çıktı. Çerkezoğlu kürsüye çıkarken ‘İnadına sendika, inadına DİSK, birleşe birleşe kazanacağız’ sloganları atıldı.

Çerkezoğlu, kongreden önce 8 aylık bir sürecin olduğuna dikkat çekerek, “Uyanışın, direnişin ve değişimin simgesi olan bu güzel günde hepinizi DİSK adına selamlıyorum. Çok uzun, meşakkatli ve titiz bir çalışmanın sonunda bu kongre gerçekleşti. Gerçekten 8 aydır bizim de katkı sunmaya çalıştığımız bu süreç, başta Tunç başkanın saatler süren bütün toplantılara bizzat kendisi katılarak titizle yürüttüğü bu kongre son derece önemli. Ve biz bu kongreyi çok özel bir tarihsel dönemde gerçekleştiriyoruz. 100 yıl önce birinci iktisat kongresi toplandığında hem dünyada hem de bu topraklarda yeni bir dönemin ilk adımları atılıyordu ve İzmir İktisat Kongresi öylesi bir dönemde farklı toplumsal kesimlerden gelen temsilcilerle günler süren tartışmalar sonucunda o tarihsel dönemin ve ülkemiz açısından da yeni kurulacak cumhuriyetin iktisat politikalarını belirlemişti” dedi.

‘SİSTEMİN VAAT EDECEĞİ BİR ŞEY KALMADI, BÜTÜN MASALLAR BİTTİ’
Mevcut kapitalist ve neoliberal sistemin toplumsal olarak hiçbir şey vaat etmediğini belirterek, “Hani zamanın ruhu denir ya… 100 yıl sonra bugün de hem dünyamız hem ülkemiz açısından yeni bir çağ değişiminin eşiğinde bu kongreyi yapıyoruz. Artık çok net bir biçimde söylemek gerekir ki hem dünyada hem Türkiye’de bu sistemin –adına ne dersek diyelim- bu düzenin tüm dünyada da ülkemizde de işçi sınıfına, emekçilere, kadınlara, gençlere, bütün dünya halklarına vaat edeceği hiçbir şey kalmadı. Bütün masallar bitti, bütün yaldızlar döküldü. Eşitsizliklerin alabildiğine arttığı, iklim değişikliğinden su ve enerji krizine kadar, sağlığın eğitimin sosyal güvenliğin özelleştirilmesinden işsizliğe kadar bütün yıkıcı sonuçlarını yaşadığımız bu düzen artık iflas etti. Gezegeni, doğayı, çevreyi dikkate almayan; insanı değil piyasayı önceleyen üretim modeli tüm dünyada çöktü. Artık tüm dünya ve uluslararası sendikal hareket yeni bir toplumsal sözleşmenin, yeni bir toplumsal düzenin şart olduğunu söylüyor ve görüyor” ifadeleriyle yeni bir sistem gereksiniminin altını çizdi.

‘KARARLILIĞIMIZ DEPREMİN AÇTIĞI YARALARIN DERİNLİĞİNDEN GELİYOR'
Çerkezoğlu konuşmasının başlangıç cümlelerini şöyle bitirdi:

Ülkemiz açısından çok acılı, kederli, hüzünlü ve yaralı bir dönemde bir o kadar da kararlı, umutlu ve heyecanlı bir tarihsel andayız. Kararlılığımız deprem felaketinin 85 milyon insanın yüreğinde açtığı yaraların derinliğinden geliyor. Umudumuz hayatı her gün yeniden üreten ellerimizden alıyor gücünü. Ve heyecanımız, bugün bu topraklarda tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi yeni bir ülke kurmanın tarifsiz coşkusu ve gururuyla büyüyor. Sizleri DİSK olarak bu kararlılıkla, coşkuyla ve heyecanla selamlıyoruz.

‘HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK’
DİSK’in 5 ay önce yayımladığı metinden alıntılar yapan Çerkezoğlu,  “Kongreye sunduğumuz konuşma başlığımız ikinci yüzyılda emek eksenli yeniden kuruluş. İkinci yüzyıla girerken ülkemiz için bir karar anındayız. ‘Bir yandan yarım yüzyıldır cumhuriyet fikrinin tüm dayanaklarını ortadan kaldıran neoliberal yıkım stratejisi. Diğer yandan bu stratejinin bir sonucu olarak ortaya çıkan otokratik tek adam zihniyeti ülkemizi bir enkaz altında bırakmış durumda. Bu enkazın altında kalmamak için tek yolumuz var. Cumhuriyeti kendi anlamına uygun biçimiyle yani halk egemenliğiyle yeniden kurarak; laik, sosyal, demokratik bir hukuk devleti niteliğine gerçekten kavuşturarak geleceğe taşımak.’ Bu ülkenin enkaz altında bırakıldığını anlatan bu satırlar, yaşadığımız deprem felaketinin altından kaleme alınmadı. Yaklaşık 5 ay önce 29 Ekim’de DİSK olarak yayımladığımız işçilerin yüzüncü yıl bildirgesinden bu satırlar. O tarihte bu ifadeleri belki de abartılı bulanlar olmuştur ancak maalesef art arda yaşadığımız felaketlerin bizi sarsan acı hakikatlerle yüzleşmemizin ardından artık sanırım hiçbirimiz eskisi gibi olmayacağız. Eskisi gibi düşünmeyecek ve eskisi gibi yönetilebileceğini hiç kimse savunmayacak. Doğal olarak da iktisat da eski iktisat olmayacak, olamayacak. Neyin ve nasıl üretileceği, üretilenin nasıl paylaşılacağı eskisi gibi belirlenmeyecek” diyerek değişim rüzgarlarının sinyalini verdi.

‘ÇADIR SATMA ZİHNİYETİNİN ARKASINDA KAPİTALİZM VAR’
Deprem döneminde çadır satma iddiaları ile gündeme gelen Kızılay hakkında konuşan Çerkezoğlu, “Bugün içinden geçtiğimiz bu felaket günlerinde asırlık dayanışma kurumlarımızın çadır sattığı zihniyetin arkasında gölgesini satamadığı için ağacı kesen düzenin kendisi var. Her şey özelleştirilince serbest piyasanın vahşi kurallarına dokunulmaz kılınca, sosyal devletten uzaklaşıp sosyal politika bir yardım faaliyetine indirgenince her şeyi sermayenin sınırsız ve sorumsuz kar maksimizasyonu hedefine tabi kılınca memleket bir şirket gibi yönetilince karşı karşıya kalacağımız acı hakikatin bu olacağını yarım asırdır söylüyoruz” ifadelerini kullandı.

‘BİZE 40 YILDIR AYNI MASAL ANLATILIYOR’
Son 40 yıldır işçilerin kazandığı kazanımların kayba uğradığından ve bunun sebebinin neoliberal yıkım temelli olduğundan bahseden Çerkezoğlu, “Bu günlerde altından çıkmaya çalıştığımız siyasi, ekonomik ve depremin enkazının sebebi bellidir. Bugün üzerimize düşen sermayenin en vahşi egemenliği, yani neoliberal yıkım stratejisidir. Bugün İzmir İktisat Kongresi’ni işte bu 40 yıllık hikayenin sonundan bakarak topluyoruz. 40 yıldır bize aynı masal anlatılıyor. Piyasanın üstünlüğü masalıyla sermayenin tüm uzlaşma ve diyalog masalarını tek taraflı olarak dağıtmasının bedelini ödüyoruz. 40 yıldır dünyada işçi sınıfı büyürken, ücretli emek yaygınlaşırken ücretlilerin, yoksul halkların toplumsal zenginlikten aldığı pay giderek daha da azalıyor. Dünya servetinin küresel, toplumsal ve sınıfsal dağılımda olağanüstü bir adaletsizlik yaşanıyor. 40 yıllık kapitalist küreselleşme süreci işçi sınıfının 200 yıl boyunca mücadele ederek kazandığı tüm kazanımlarını ortadan kaldırarak yürütüyor. Emeğin hakları neredeyse dünyanın her yerinde saldırıya uğruyor. Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve ticarileşmesi sonucunda emekçilerin sosyo ekonomik kazanımlarında ciddi kayıplar yaşanırken kamu kaynakları bir bir sermayeye aktarılıyor. Sosyal haklar budanıyor, çalışma hayatı güvencesiz esnek ve eğreti bir hal alıyor. Sendikal haklar sanayileşmiş Kuzey Avrupa ülkelerinde dahi büyük bir erozyona uğruyor. Bu sonuçlar dünya işçi ve emekçi sınıfları için bir yıkım yarattı. Üstelik bu yıkımı insanlığı ve tüm canlıları tehdit edene ekolojik bir kriz de eşlik etti. Bu kongrede diyoruz ki yeni bir paydaşımız var, doğa” dedi.

‘BEDELLER ÖDENİRKEN DEMOKRASİ GELMEDİ’
Emperyalist savaşlarla birlikte demokrasi vaatlerinin gelmediğini aksine rejimlerin daha da otoriterleştiğini ifade eden Çerkezoğlu, “Yetmedi emperyalist yürüttüğü savaşlar sonucu yerinden yurdundan edilen mültecilerle büyük bir insanlık krizi yaşandı. Aylan Bebek’in sahile vuran bedeni hiçbirimizin hafızalarından silinmeyecek. İnsanlık bu ağır bedelleri öderken iddia edilenin tersine gezegenimize demokrasi gelmedi. Tersine bu politikalar varlığını sürdürebilmek için otoriter rejimlere yöneldi. Ülkemizde de bu sürecin hikayesini hep birlikte yaşıyoruz. Ülkemizde bu yıkım stratejisi sosyal devleti tümüyle yok etti. Sosyal politika olabildiğince zayıfladı, kamusal olan ne varsa her şey yağmalandı ve en önemlisi olarak ikinci yüzyılımızın eşiğinde olan tüm dayanakları tek tek tahrip edildi” dedi.

‘İŞVERENLER BİLMELİDİR Kİ…’
İşverenlerin sendikalaşmanın önüne çıkardığı engellere değinen Çerkezoğlu, “Çalışma yaşamı sadece güvencesiz değil aynı zamanda güvenliksiz bir hal aldı. Çalışırken ölüm ve işçi cinayetleri teknolojik ilerlemeye rağmen hızla arttı. Sendikal haklar ağır baskılarla yüz yüze kaldı. Bugün Türkiye’de her şey işçilerin örgütlenmesinin önünde bir engeldir. Bu zihniyeti değiştirmek zorundayız. Benden sonra Süleyman Bey konuşacak. Bir takım işverenleri tenzi ederek söylüyorum ama bugün işçiler sendikalaştığı zaman buna reaksiyon gösteren, işçilerin sendikalaşmasının önüne bin bir türlü engeller çıkaran işverenler de şunu bilmelidir ki bugün belki kar oranlarını korudukları için mutlu olabilirler ama yarın hepimizin çocuklarının yaşayacağı bir ülkede nasıl tehlikeli bir gelecek tahayyülüne el verdiklerini görmeliler” ifadelerini kullandı.

‘DEMOKRASİ HEPİMİZİN ORTAK PAYDASIDIR’
Demokrasi üzerine olan vurgusunu yineleyen Çerkezoğlu, “Demokrasi hepimizin ortak paydası. Bir ülkede demokrasinin olup olmadığının, bir ülkenin demokrasi düzeyini belirleyecek olan en önemli göstergelerden bir tanesi işçi sınıfının örgütlülük düzeyidir. Sendikal haklarını ne kadar kullanabildikleridir. Böylesi bir ortamda en derin bölüşüm krizlerinden birini yaşadığımız bu süreçte gelir eşitsizliği alabildiğine arttı. Asgari ücret ortalama ücret haline geldi. Ağır bir vergi yükü çalışanların, emekçilerin alım gücünü giderek daha fazla aşındırdı. Bu sürecin doğal bir süreci olarak da işçi sınıfı ve emekçiler finansal araçlar yoluyla daha fazla borçlandırıldı” dedi.

CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ ELEŞTİRİSİ…
2018’de yapılan anayasa değişikliği sonrası geçilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dair değerlendirmelerde bulunan Çerkezoğlu, “Ülkemizde 24 Ocak ve 12 Eylül ile birlikte başlayan iktisadi açıdan liberal, siyasi açıdan otoriter ve baskıcı rejim geçmiş yarım asır içerisinde giderek daha fazla kurumsallaşıyor. Bugün kuvvetler ayrılığı tümüyle ortadan kalktı. Tüm kuvvet tek bir kişide toplandı. Denge ve denetleme mekanizmaları tümüyle işlemez oldu. Yargı, bağımsızlığını tümüyle yitirdi. Uluslararası anlaşmalar bile bir kenara bırakıldı ve başkanlık rejimi adım adım hayata geçirildi. Türkiye’de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında hayata geçirilen başkanlık sisteminin 2018’den bu yana dört buçuk yılda bizler açısından sonuçlarını ortaya koymak için bir iki küçük veriyle devam etmek istiyorum” dedi ve ardından şu verileri paylaştı:

2018’lerden bugüne yüzde 15’lerden resmi rakamlarla –baskılanmış rakamlarla- bile yüzde 55’e fırlayan enflasyonla alım gücümüz hızla geriledi. Yüzde 70’lere fırlayan gıda enflasyonu ile ekmeğimiz küçüldü. 5 TL’den 19 TL’ye yükselen dolar kuruyla hep beraber yoksullaştık. Türkiye küresel sermaye için ucuz iş gücü cenneti haline getirildi. Başkanlık rejimi boyunca 5,5 milyon olan işsizimize 3 milyon yeni işsiz daha eklendi. Ücretlilerin sayısı hızla artarken, emeğin milli gelirden hepimizin çalışarak ürettiği değerden aldığı pay yüzde 38’den yüzde 25’lere düştü. TL’nin değersizleştirilmesi ve emeğin ucuzlaştırılması üzerine kurulu olan bu politika temel ekonomik rotanın esastan değişmesini sağlayacak bir sürece ihtiyaç olduğu bu verilerle de ortada.

‘DÜZENİN ÇARKLARI YOKSULU DAHA YOKSUL YAPMAK ÜZERE DÖNÜYOR’
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dair eleştirilerine devam eden Çerkezoğlu, “İşçilerin grevlerini yasaklamakla övünen bir zihniyetle her türlü hak arama mücadelesinin önüne baskılarla çıkan bir yönetim anlayışıyla bu süreçte düzenin bütün çarkları zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapmak üzere döndü. Bugün ülkemiz için kritik bir kara anındayken bu veriler de göstermektedir ki kurtulmak istediğimiz otoriter başkanlık rejimi yalnızca bir kişinin kötü yönetiminin bir ürünü değil. Tıpkı bütün dünyada ortaya çıkan baskıcı, otoriter rejimlerin ve liderlerin aynı dönemde ortaya çıkmasının tesadüf olmaması gibi. Yaşadığımız 40 yıllık hikayenin sonuçlarıdır bunlar” dedi.

‘DEMOKRASİ 5 YILDA BİR SANDIĞA GİTMEK DEĞİLDİR’
Demokrasinin sadece sandığa gitmek olmadığının altını çizen Çerkezoğlu, “Bugün cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının eşiğinde geleceği inşa için bir aradayız. Geleceğin inşası cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılmasıyla olacaktır. Demokrasi 5 yılda bir sandığa gidip oy vermekten ibaret değildir. Demokrasi başta işçi sınıfı, kadınlar ve gençler olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin hayatın her anında söz ve karar sahibi olabildiği ve mekanizmalarına katılabildiği, bunun güvence altında olmasıdır demokrasi” dedi.

‘İŞÇİ SINIFI OLMADAN DEMOKRATİK BİR CUMHURİYET OLMAZ’
Demokratik bir cumhuriyetin inşası için işçi sınıfının olması gerektiğine değinen Çerkezoğlu, “Nüfusun 4’te 3’ünün ücret gelirleriyle yaşamını sürdürdüğü bir ülkede işçilerin, emeğiyle geçinenlerin yönetimde söz ve karar hakkının olması demokratik bir cumhuriyet hedefine ulaşabilmek için zorunludur. İşçi sınıfının söz ve karar sahibi olmasının yolu da örgütlü olmasından geçer. Maalesef bugün benim ülkem Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUK)’nun küresel işçi hakları endeksinde bütün dünyada tüm ülkeler arasında işçilerin haklarının en kötü olduğu 10 ülkeden bir tanesi. Nüfusun büyük bölümü oluşturan, tüm değerlimizi ve güzelliklerimizi üreten işçi sınıfı olmadan cumhuriyet olmaz. Demokratik bir cumhuriyet hiç olmaz” ifadelerini kullandı.

‘ROBOTLAR MEASİ ARKADAŞIMIZ OLURKEN…’
Teknolojinin geldiği nokta itibariyle işçilerin içinde bulunduğu durumu distopya olarak nitelendiren Çerkezoğlu, “Büyük oranda işçileşmiş bir toplumu endüstri 4.0’ları konuştuğumuz, robotların mesai arkadaşımız olduğu, beyazı ve mavi yakalısıyla tüm işçileri dünyadaki en uzun çalışma saatlerine, en düşük ücretlere en örgütsüz çalışmaya, en çok iş cinayetine mahkum eden bu distopyaya mahkum değiliz. Biz DİSK olarak bir avuç sermayedar ve zenginin yararına işleyen toplum ve yararını tahrip eden toplumsal kaynakları rant uğruna talan eden tüm şartları zengini daha zengin fakiri daha fakir yapmak için dönen bu düzen yerine insanı ve doğayı önceleyen toplumcu kamucu politikaların uygulanmasını savunuyoruz” yorumunda bulundu.

‘DEMOKRASİ İŞÇİNİN EKMEĞİDİR’
Türkiye’nin demokrasi ihtiyacına değinen Çerkezoğlu, “İşçi grubu buluşmalarında 8 ay boyunca bu politikalar üzerinde uzun ve detaylı çalışmalar yaptık. Demokrasi işçinin ekmeğidir, demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz. Emeğin haklarının olmadığı yerde de demokrasi olmaz. Türkiye için demokrasi, toplum için ekonomidir. Esas meselemiz demokratik bir cumhuriyeti inşa etmektir. En özet haliyle; neyin nasıl üretileceğine ve nasıl bölüşüleceğine halkın karar verdiği bir düzen kurmaktır. Bunun yolu da örgütlü olmaktan geçmektedir. Bu nedenle demokrasi ve cumhuriyetin yeniden inşa edilmesinin başlangıç noktalarından birisi sendikal hak ve özgürlüklerin Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) standartlarına uygun biçimde tanınması ve sendikal örgütlenme yönündeki tüm engellerin kaldırılması. Ve bunu hep birlikte yapacağız” dedi.

‘SENDİKALAŞMANIN ÖNÜNDEKİ BÜTÜN ENGELLERİ YIKACAĞIZ’
Sendikalaşmanın ve örgütlenmenin önemine değinen Çerkezoğlu, “Başta Anayasa ve yasalar olmak üzere, sendikalaşmanın ve örgütlenmenin öneminin önündeki yasal mevzuat engelini hep birlikte ortadan kaldıracağız. Sendikalaşma, toplu pazarlık ve grev hakkının demokratik bir biçimde kullanımı hep birlikte sağlayacağız. Yarım asır önce tarihin sonu diye ilan edilen sermaye ütopyası için, sermaye ütopyası insanlık için, işçi sınıfı ve dünya için felaket getirmiştir. Katlanarak büyüyen servet eşitsizliği, bitmeyen savaşlar, güvencesizleştirilen işçiler, geleceği çalınan gençler, bütün özgürlükleri ortadan kaldırılmaya çalışılan kadınlar, yaşlanınca gözden çıkarılan büyük insanlık, iklim krizi başta olmak üzere doğanın talanıyla yok oluşa sürüklenen bir gezegen ve bu cehennemin zebanisi olarak boy gösteren diktatörler. Tarihin bu döneminde bir yol ayrımındayız. Ya yarım asırdır gidilen yolun devamındaki karanlık tablo ya da dünyanın her yerinde hakları, adalet, eşitlik, demokrasi, barış, kardeşlik için direnen işçilerin dayanışmasıyla büyüyecek yeni aydınlık bir gelecek. İşte ülkemiz de tam böylesi bir karar anında. Ben de bugün sözlerime konfederasyonumuzun geçtiğimiz hafta yaptığı başkanlar kurulunun sonuç bildirgesinden bir bölüme son vermek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Son olarak DİSK Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesini okuyan Çerkezoğlu, kürsüye salonda bulunan diğer DİSK üyelerini de çağırdı. Sloganlar eşliğinde sahneye çıkan üyelerin ardından Çerkezoğlu, şu ifadelerle bildirgeyi okudu:

‘Bir değişim sürecine ihtiyaç var. Bugün Türkiye’de işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenler eşitlik, adalet, barış ve kardeşlik temelinde kurulacak yeni bir toplumsal düzen için bir yürüyüşü başlattı. 14 Mayıs seçimlerinde vereceğimiz karar ülkemize hangi cumhurbaşkanını yöneteceğinden hangi parti ve partilerin iktidara geleceğinden ibaret değildir. Bu sandık, bizim için esas olarak işçilere zararlı olan adaleti ve demokrasiyi ağır biçimde tahrip eden, ülkeyi bir şirket gibi yöneterek milyonları enkaz altında bırakan otoriter başkanlık sistemini değiştirmek için, bölünmeden, parçalanmadan birlik olacağımız bir sandıktır. 14 Mayıs’a kadar her işyerinde, her meydanda, her sokakta anlatacağımız hakikat ve yapacağımız çağrı nettir. Başkanlık düzeni işçiye zararlıdır. Bu nedenle başta işçi sınıfı olmak üzere halkımızın iradesiyle değiştirilmek zorundadır ve değiştirilecektir.

14 Mayıs seçimleri geleceğimiz için bir ilk adımdır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ülkemiz yeni bir kuruluşun eşiğindeyken halkımızın özlemi bu sürecin demokratik bir yeniden kuruluş olarak tamamlanmasıdır. Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması olarak da ifade edilen bu süreç, halkın geniş kesimlerinin yönetime etkin katılımıyla mümkündür. DİSK Başkanlar Kurulu, Türkiye işçi sınıfını otoriter başkanlık düzenini değiştirmeye çağırmakta öte yandan ülkemizin yeniden kuruluş sürecinde Türkiye işçi sınıfının ve DİSK’in etkin görevler üstlenmeye ve güçlü sorumluluklar almaya hazır olduğunu ilan etmektedir. Bugün hep birlikte ayağa kalkıyoruz ve yaklaşan 1 Mayıs’ın coşkusuyla 1 Mayıs şarkımızda söylediğimiz gibi yurdumuzun mutlu günleri mutlak gelen gündedir…’

 
İZSU'dan kuraklık hamlesi!
 
Milli Savunma Bakanı Akar, Iraklı mevkidaşıyla görüştü
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Selami 23 Mart 2023 Perşembe 00:25

Çok cokomelli hayat yaşayıp işçi nin yanında imiş gibi show yapmak nedır yaa utanın sendikalar işçiyi her zaman mağdur etmiştir başkanlar lux hayat yaşayıp işçiyi basamak etmiş bunlar gösteriş meraklısı siyaset yapacaklarına işlerini yapsınlar işveren düşmanı kaymak takımı

Yorumu oyla      9      3  
yersen 22 Mart 2023 Çarşamba 08:49

boşuna gövde gösterisi yapmayın. belediyelerde yaptığınız sözleşmelerde yevmiyelere enflasyonun altında yaptığınız sözleşmelere bakın önce, hep kandırmaca hep göz boyama. asıl siz işçinin sırtını sıvazlamaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. emeklilik maaşını etkileyecek yevmiyelere enflasyon altında zama imza at sonra yan gelirlerle işi toplamaya çalış sonra çık işçi sınıfı olmadan olmaz de, inin artık şu emekçi işçinin sırtından, işçiden aldığınız aidat bile brüt üzerinden. alınsana işçinin net yevmiyesi kadar aidat.

Yorumu oyla      11      3  
Vatandaş 21 Mart 2023 Salı 23:30

Sayın kesk başkanı izmir büyük şehir belediyesinde çalışan yakınınız var mıdır?...

Yorumu oyla      10      3  
İnadına Sendika.. 21 Mart 2023 Salı 16:28

Tüm Çalışanlar Sendikalaşmalı sosyal haklar, ekonomik haklar ve İş güvencesi her çalışanın hakkıdır. Bu yüzden Sendikalaşma önemlidir. ANCAK; Sendikalaştıktan sonrası TİS.lerde çalışanların hakkını vermek ve almakta çok önemlidir. Bu nedenle En başta Büyükşehir ile Disk Genelİş arasındaki TİS.ler tıkandı anlaşmaya varılamadı ve çalışanların hakları verilemedi maalesef. verilen ücretler düşük kaldı. Verilen sözler tutulmadı. Grev sürecine girdik ve hala bir adım atılmadı ne iş vern adım attı ne sendika adım atmak için çaba gösteriyor pasif boş sessiz eylemlerle zaman geçiriliyor. HAKKIMIZ NE İSE VERİLMELİDİR. Asgari Ücrete %53 zam yapıldı. TUİK %64 açıkladı, ENAG%137 açıkladı bize teklif ne %35.. Hak Adalet Hukuk Dağıtımınız bu mu yani.. Yazık..

Yorumu oyla      9      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
İZSU'dan kuraklık hamlesi!
İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, yaklaşan yaz mevsiminde ...
Karşıyaka'da maaş krizi sürüyor... Memur sendikaları da eylemde!
Karşıyaka Belediyesi’nde örgütlü Türk Yerel Hizmet-Sen ve Birlik Yerel-Sen ...
KESK Eş Genel Başkanı Bozgeyik: Barış, demokrasi olmadan ekonomi olamaz!
Hükümetin kamusal alandaki politikaları sonucunda kamu kurumlarının ticarethane ...
 
Çiğli'de yeni inşaatlara sıkı denetim
Çiğli Belediyesi, Kahramanmaraş depremi sonrası yeni ruhsat başvurusunda ...
Başkan Selvitopu'ndan STK'larla işbirliği mesajı: Birlikten kuvvet doğar
Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Karabağlar’daki sivil ...
Özgener’den seçim sonrası için mesaj: Ekonomiye acil müdahale çağrısı!
İktisat Kongresi'nde konuşan İzmir Ticaret Odası Başkanı ve TOBB Yönetim ...
 
CHP'li belediye başkanları Ankara'da buluşacak!
CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, partili ...
Narlıdere'de camiler Ramazan'a hazır
Ramazan ayında cami ve ibadethanelerin daha yoğun olacağını göz önünde ...
Biz'im Fotoğraf Sergisi'nde Down Sendromu farkındalığı
Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde açılışı gerçekleşen ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva