HABERLER>KÜLTÜR - SANAT
25 Mart 2023 Cumartesi - 09:09

Dikili’nin efsane başkanı… Komünist Osman beyaz perdede!

Dikili’de 1984 yılında belediye başkanı olarak seçilen ve o tarihin ardından aralıklarla 4 dönem belediye başkanlığı yapan ‘Komünist Osman’ Osman Nuri Özgüven’in hayatı belgesel olarak beyaz perdeye taşındı. Yaptığı projelerle Türkiye ve dünyada ses getiren Özgüven’in biyografisini anlatan belgeselin yönetmenlik koltuğunda oturan Gazeteci Gökmen Ulu, “Özgüven’den sonra göreve getirilenler onun siyasetini ve uygulamalarını sürdürmeyi tercih etmediler. Ondan başka da solcu belediye başkanı gelmedi” dedi.

Dikili’nin efsane başkanı… Komünist Osman beyaz perdede!

Dilek ÇELİKTEN – Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ - 1984 yılında İzmir’in kıyı ilçelerinden biri olan Dikili’de yerel seçimle birlikte, Dikili’nin hiç alışık olmadığı bir belediye başkanı koltuğa oturdu. O yıla kadar merkez sağ yönetimlerin hakim olduğu Dikili’de, Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) Adayı Osman Nuri Özgüven, toplam oyun yüzde 37’sini alarak belediye başkanlığına seçildi. Özgüven, o tarihin ardından aralıklarla toplam 4 dönem belediye başkanlığı yaptı.

Özgüven’in adından söz ettiren uygulamaları ise sadece Dikili’de değil, tüm Türkiye’de yankı uyandırdı. Sosyal belediyecilik anlamında önemli uygulamalara imza atan Özgüven; su, sağlık, ulaşım ve temel gıdayı Dikili’de yaşayan vatandaşlara ücretsiz bir şekilde dağıttı.

Kimileri tarafından Komünist, kimileri tarafından Don Kişot olarak anılan Özgüven’in örneğine az rastlanır hikayesi beyaz perdeye taşınıyor. 25 Mart tarihinde ‘Komünist Osman’ ismiyle yayınlanacak  olan belgesel, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde izleyiciyle buluşacak. Yapımcılığını Gazeteci Oben Ulu üstlenirken, belgeselin yönetmenlik koltuğunda Gazeteci Gökmen Ulu yer alıyor. İçinde ilk defa yayınlanacak olan görüntüler yer alan belgeselde, döneme tanıklık etmiş Cahit Berkay, Genco Erkal, Rutkay Aziz, Orhan Aydın, Zülfü Livaneli gibi isimler döneme dair olan düşüncelerini aktarıyor.

Belgeselde ayrıca İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu gibi önemli isimler de yer alıyor.

‘HİKAYESİNİ ANLATACAĞIM KİŞİNİN ÖNCE YÜREĞİNE BAKIYORUM’
Belgeselin yapım sürecine dair Yönetmen Ulu, Egedesonsöz’e açıklamalarda bulundu. ‘Onlardan öğrenecek çok şeyimiz var' diyen ve kendisi de Dikilili olan Ulu, neden belgesel yapım aşamasında Osman Özgüven’in hikayesini seçtiğini şu sözlerle ifade etti:

Özellikle biyografik belgesel yaparken hikayesini anlatacağım kişinin önce yüreğine bakıyorum. Osman Özgüven kusursuz değil, iyi kalpli bir insan. İkincisi dürüst bir insan. 1984 yılında belediye başkanı seçildiğinde mühendis inşaat malzemeleri sattığı bir dükkanı var. Başkan olunca etik değerlere aykırı olur diyerek ticari faaliyetlerini tamamen sonlandırıyor. Rantın yüksek olduğu Dikili’de milyoner olabilirdi. Bugün tek gelir kaynağı emekli maaşı. Sözleri ve eylemleri tutarlı, samimi biri. Sol yanında kalın bir cüzdan değil, cesur ve temiz bir yürek taşıyor. Bütün bu nitelikleri topladığımızda kendisinin bir rol model olduğunu söyleyebiliriz. Umarım kendisini örnek alanlar çıkar, umarım çoğalır ve aşarlar. Ondan ve yoldaşlarından öğrenilecek çok şey var. Onun ve yoldaşlarının yaptıklarının unutulmasına gönlüm razı olmadı. Yeni jenerasyonlar öğrensin istiyorum en çok da. Gençler bunu izlesin istiyorum. Her izleyen insanın öğreneceği çok şey var.

‘ZAMANIN RUHUNU YANSITMAYA ÖZEN GÖSTERDİK’
Dönem belgesel ve filmlerinde çevresel koşulların ve konjonktürel yapının zaman zaman atlandığına dair gözlemleri olduğunu aktaran Ulu, bu konuya özellikle dikkat ettiklerini belirterek, “Burada Osman Özgüven biyografisi üzerinden ilerliyoruz ancak o filmimizin ana kahramanı. O ve yoldaşlarının hikayesi. Bunu anlatırken hangi konjonktürde neler yaptıklarını, neler yaşadıklarını ve zamanın ruhunu yansıtmaya özen gösterdik. Bunun için de çok kapsamlı bir arşiv çalışması yaptık. Bu da o etkiyi yaratmakta ve izleyiciyi o günlere götürmekte o konjonktürü gözler önüne sermekte epey yararlı oldu. Nasıl bir çevrede yaşandı bunlar? Hikayemiz zaten 12 Eylül dönemiyle başlıyor, biraz öncesi ve sonra esnası olarak ardından da sonrası. 12 Eylül faşizminin karanlığında aydınlanma meşalesini yakan o insanların emek, demokrasi ve barış eksenindeki o mücadelesi…” ifadelerini kullandı.

‘OSMAN ÖZGÜVEN ÖVGÜLERİNDEN UZAK, SADE VE AKICI BİR ANLATIMA ÖZEN GÖSTERDİM’
Belgeselin teknik dili olarak didaktik ve üstenci anlatımdan uzak olduklarını, aksine duru ve akıcı bir anlatım tercih ettiklerini belirten Ulu, “Ben de duru, sade ve akıcı bir anlatıma özen gösterdim. Burada didaktik anlatım olmaması için dikkatli olmaya çalıştım. Bunu yaparken Osman Özgüven övgülerinden kaçınmaya çalıştım. Osman Özgüven biyografisine yeter ölçüde odaklandım. Esasen olguya dayalı hareket etmeye çalıştım. Biraz da gazetecilik refleksi ile hareket ettim orada. Bu gazeteci gözüyle bir belgesel. Abdi İpekçi’nin, Uğur Mumcu’nun basın dünyamıza yerleştirdiği olgulara dayanmak. Burada bu var. Belgeselin içinde birçok hikayecikler var ama hepsi adalet, eşitlik, özgürlük temelinde emek, demokrasi ve barış ekseninde ilerliyor. Hepsi bu ana eksene çıkıyor. Burada bir fikri ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu belgesel filmin başkahramanı ama esasen o ve yoldaşlarının hikayesi. Ona ve yoldaşlarına bir saygı duruşu” diyerek belgeselin teknik anlatım diline dair kullandıkları yöntemi anlattı.

‘YÖNETMEN OLARAK HİÇ PARA ALMADIM, TOPLUMSAL DUYARLILIK İLE HABER VERDİM’
Bağımsız yapımcılık ile gönüllük ve imece usulüyle çekim yaptıklarını anlatan Ulu, “Bunu yapmak kolay olmadı. En önemlisi ekip arkadaşlarımızın hepsinin makul ve mantıklı davranmaları oldu. Hikayeyi sevdiler. Çok güzel yaklaşımda bulundur. Masrafı oldu elbette ama çok pahalı bir iş olmadı. İşte o masrafları da imece ile sağladık. Gönüllülük esası ile yaptım. Yönetmen olarak hiç para almadım mesela. Bir gazeteci refleksi ile yaptım. Toplumsal duyarlılık ile haber verdim, biz çağın tanıklarıyız. Bunu toplumsal bir hizmet olarak görüyorum” diyerek belgeselin maddi sürecine değindi.

‘ETİM NE BUDUM NE, DEMEDİ BİR ŞEY YAPMALI DİYEREK YOLA ÇIKTI’
Belgeselin içeriğine dair kısa kısa anlatılar yapan Ulu, Özgüven’in hayatına dair yaptıklarından bahsetti. 1980 askeri darbesinden sonra düşüncelerin pek çoğunun yasaklanmasına karşın olarak Özgüven’in ‘bir şey yapmalı’ diyerek atıldığı şenlik ve festivaller özelinde yaptığı forumlara şöyle değindi:

Osman Özgüven, ‘etim budum ne’ diye düşünmeden ‘bir şey yapmalı’ diye düşünmüş. Sistemde bir gedik bulmuş, şenlikler. Bu şenlik ve festivallere paneller ve forumlar yerleştirmiş. O zaman tabi darbeci yönetim şenlikleri kısıtlamıyor. Burada bir ilk yaşanıyor ve araya forumlar ve paneller ekliyor. Bu forum ve panellere Türkiye’nin bütün aydınları buraya katılıyor. O forumlarda beyin fırtınaları estiriyorlar. 10 binler o küçük kasabaya akıyor, sahilde ateşler yakıyorlar. ‘Biz nerede yanlış yaptık, şimdi nasıl çıkarız karanlıktan aydınlığa’ diye düşünüyor, buna bir çare arıyorlar. Bu festival stili bugün pek çok örneğini gördüğümüz festivallerin de ilki. Osman Özgüven bu örneğin yaratıcısı. Böyle bir festival dünyada yoktu. Festival deyince karnaval akla geliyor ama o bunun içine söyleşiler ekledi. Beyin fırtınaları esti orada. Orası bir nefes borusu haline geldi, demokratik platforma dönüştürdü orayı. Kahvehanelerde, kumsallarda buluşan insanlar bir çıkış aradı.

ALİAĞA TERMİK SANTRALİ’NE KARŞI İNSAN ZİNCİRİ…
Türkiye’nin ilk ekolojik eylemlerinden biri olan Özgüven’in yürüttüğü Aliağa Termik Santrali’ne karşı eylemlerinden bahseden Ulu, “1989’da Aliağa Termik Santrali’ne karşı gerçekleştirilen insan zinciri diye de hatırlanan eylemin öncülerindendir. O miladı kabul edilir Türkiye çevre hareketinin. Osman Özgüven Türkiye ekoloji mücadelesinin öncülerindendir. Bu konuda hukuksal ve eylemli mücadelelerle bilinir. Aynı zamanda da toplumda çevre duyarlılığı anlamında bir bilinç geliştirir” dedi.

KENDİSİNE ‘ALÇAK OSMAN YUNANLA DOST OLUNUR MU’ DENİLİRKEN, BELEDİYE BİNASINA YUNAN VE TÜRK BAYRAĞI ASTI
Sadece belediye sorunlarına değil aynı zamanda uluslararası sorunlara da değinen ve Türk-Yunan kardeşliği adına attığı cesaretli adımları anlatan Ulu, Özgüven’in döneminde yaptıklarını şöyle anlattı:

Ege’de dostluk kapısını aralayan kişi aynı zamanda. 10 yıllar boyunca aynı denizin iki kıyısında yaşayan Türk ve Yunan halkları arasındaki ilişkiler kopuktu ve hatta bir düşmanlaştırma politikası vardı. 1986 yılında Osman Özgüven, karşı kıyıda bulunan Midilli’nin belediye başkanı Statis Palis’e dostluk elini uzattı. Palis ve arkadaşları bu dostluk elini sımsıkı yakaladı. Her iki ülkede milliyetçi akımların tepkilerine rağmen barış yolunda kararlılıkla ilerlediler. Ardından diğer kentler de bu dostluk kapısının içine girdiler. Bir barış aktivisti kendisi. ‘Savaşın kazanını, barışın kaybedeni yoktur’ der. Bugün bile yapılamayacak cesurca hareketler göstermişler. Onlar geçmişin acılarını gömelim diyorlar. ‘Alçak Osman, Yunan’dan dost mu olur onlar düşman’ diye karşı çıkıyorlar. ‘Hain Statis nasıl Türklerle el ele tutuşursun’ diye iki tarafta da karşı çıkıyorlar. 1986 yılında Dikili Belediye Binası’na yan yana Türk Bayrağı ve Yunan Bayrağı asıyor. Sırf o kare bile çok şey anlatıyor, arşiv çalışmaları ile o görüntüyü belgesele ekledim.

‘BELEDİYELER TİCARETHANE DEĞİLDİR, SU TEMEL YAŞAM HAKKIDIR’
Vatandaşa ücretsiz su verdiği için ağır ceza mahkemesinde yargılanan Özgüven’in tarihi savunmasını Ulu, şu sözlerle anlattı:

Su konusunda ağır ceza mahkemesinde yargılanıyor. ‘Belediyeyi zarara uğratmak ve belediyeyi kötüye kullanmak.’ Savunması aynen şu şekilde, ‘Belediyeler ticarethane değildir, su temel yaşam hakkıdır, parayla satılamaz.’ Belediye kanununda ‘belediyeler ürettiklerini satabilir’ diyor. Özgüven de diyor ki, ‘suyu biz üretmiyoruz ki, satalım.’ Suyu bir meta olarak görüp satış yapan büyük sermaye grupları ile de mücadele ediyor.

ÖZGÜVEN’DEN SENDİKALARA: SİZİN ENFLASYONDAN HABERİNİZ YOK HERHALDE, 17 OLMAZ YÜZDE 25 ZAM YAPALIM
Özgüven’in belediye işçilerine zam dönemlerinde sendikaların ücret artış oranlarını enflasyona kıyasla düşük görerek daha da arttırdığını belirten Ulu, “İşçi emekçi dostu kendisi aynı zamanda. Bu alanda da öncü olmuş. Emek en yüce değer sözünü bir slogandan ibaret olmadığını görüyoruz Özgüven’e baktığımızda. Bunu içselleştirdiğini görüyoruz. Onun döneminde memurlar işçi kadrosuna geçmek istiyor. Sendikacılar zam döneminde ‘Osman Özgüven bizi yormaz’ diyorlar. Yüzde 17 zam istiyorlar, başkan ‘olur mu öyle şey’ deyince şaşırıyorlar. ‘Sizin enflasyondan, hayat pahalılığından haberiniz yok mu, böyle mi savunuyorsunuz’ deyip bozuk atıyor. ‘Yüzde 17 olmaz’ deyip yüzde 25 zam yapıyor” ifadeleriyle dönemin iş sözleşmeleri hakkında bilgi verdi.

‘TERZİ FİKRİ İLE AYNI DAMARIN İZ SÜRÜCÜSÜ’
Fatsa eski Belediye Başkanı Terzi Fikri olarak anılan Fikri Sönmez ile Özgüven’in aynı damardan olduğunu belirten Ulu, “Osman Özgüven, Terzi Fikri’nin yani o damarın iz sürücüsü. O çizgide ilerleyen, o manteliteye sahip bir kişi. Ancak elbette Terzi Fikri’nin ömrü vefa etmedi daha fazlasını yapmaya. Çok acılar yaşadı. Osman Özgüven felsefi olarak o damarın iz sürücüsü ama icraatlerine baktığımızda çok daha fazlasını yaptığını görüyoruz” dedi.

‘MAÇOĞLU’NUN DAHA PEK ÇOK NİTELİK KAZANMASI GEREKİYOR’
Günümüzde benzer örnekleriyle adından söz ettiren Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’na da değinen Ulu, “Günümüzde Fatih Mehmet Maçoğlu da aynı çizgide ilerleyen başkanlardan biri ama daha Osman Özgüven gibi işler yapabilmesi için daha pek çok nitelik kazanması gerekecek. Sempatik buluyorum kendisini ama Osman Özgüven’in yaptıklarına erişebilmesi için kırk fırın ekmek yemesi gerekiyor” diyerek Maçoğlu’nu da ayrıca yorumladı.

‘DİKİLİ’DE ÖZGÜVEN’DEN SONRA SOLCU BELEDİYE BAŞKANI GELMEDİ’
Özgüven’in bıraktığı kültürün bugün Dikili topraklarında olmadığına değinen Ulu, “Gazeteci olarak söylemek isterim; herkesin tercihleri ortada. Osman Özgüven’den sonra göreve getirilenler onun siyasetini ve uygulamalarını sürdürmeyi tercih etmediler. Dikili solun kalesi haline geldi uzun yıllar boyunca. Osman Özgüven’e kadar solcu belediye başkanı olmadı Dikili’de. Dört dönem başkanlık yaptı. Ondan başka da solcu belediye başkanı gelmedi. Dikili tarihinin ilk ve tek solcu belediye başkanı” diyerek günümüze dair yorumlarda bulundu.

‘FESTİVALLERDE DOLAŞTIKTAN SONRA ÜCRETSİZ OLARAK İZLENEBİLECEK’
Son olarak belgeseli izlemek isteyenler için festivallerden sonra ücretsiz ve açık platformlarda yayınlanacaklarını duyuran Ulu, “Önce kültür merkezlerinde gala gösterimi yapmak istiyoruz. Ardından da uluslararası film festivallerine göndereceğiz, bir yıl kadar dolaşsın istiyoruz. Bir yıl sonra da Youtube gibi açık bir platformda yayınlamayı düşünüyoruz. Bu topraklardan böyle insanların var olduğunu yurt dışına göstermek istiyoruz, burada böyle kitle de var” dedi.

ÖZGÜVEN: BELGESELİMİN YAPILMASI BENİ ÇOK DUYGULANDIRDI
Kendi belgeselinin yapılmasına dair mutlu olduğunu ifade eden Özgüven ise, “Belgeseli yapan arkadaşlara teşekkür ederim. Hayatımın ve başkanlık döneminde yaptıklarımın belgesele dönüştürülmesi beni çok duygulandırdı. Böyle bir çalışmaya uygun görülmek beni mutlu etti” dedi.

‘SU İNSANLIK HAKKIDIR, HALA ÜCRETLİ SATILMAMALI’
Suyun ücretli satılmasını doğru bulmadığını dile getiren Özgüven, “Başkanlığım döneminde su, ulaşımı ve sağlık hizmetlerini ücretsiz yaptım. Suyun insanlık hakkı, yaşam hakkı olduğu düşüncesindeyim. Su ücretli satılmamalı. Başkanlık yaptığım dönemde de böyle düşünüyordum hala da aynı düşüncedeyim. Suyu ücretsiz olarak halka ulaştırdığımız için mahkemelerden cezalar aldık. Ama yılmadım. Başkanlığımda bu kararları zevkle aldım. Yine başkanlık yapsam yine de sudan ücret almayı düşünmem. Aynı şekilde sağlık hizmetlerinden de ücret alınmasını doğru bulmuyorum. İnsan sağlığı ücrete tabi olmamalı” ifadelerini kullandı. 

‘YAPTIĞIM PROJELER RÜYA DEĞİLDİ, SON DÖNEMLERDE BENDEN FİKİR ALANLAR OLMUYOR’
Hayata geçirdiği projelerin rüya olmadığını söyleyen Özgüven, “Başkanlık yaptığım dönemlerde yapılması gerekenleri halk için yaptık. Bunlar rüya değildi. Yapılmak istense bu dönemde de bunlar rahatlıkla yapılabilecek projeler. Çünkü su insanlık hakkı ve insanın hakkı olanı parayla satmak olur mu?  Sağlık hizmetlerinden de para alınmamalı.  Ama ne yazık ki sistem bu şekilde devam ediyor. Ama bir gün bana yetkililer danışırlarsa bunları da onlara anlatırım. Önceden danışanlar akıl alanlar oluyordu ama şu dönemlerde fikir alanlar olmuyor” diye konuştu.

‘BEN DE İLK DEFA İZLEYİCİLERLE İZLEYECEĞİM’
Son olarak yakın çevresi, siyasetçiler, sivil toplum liderleri, işçiler ve aralarında Genco Erkal, Rutkay Aziz, Suavi, Cahit Berkay ve Orhan Aydın’ın da bulunduğu 63 isimle yapılan söyleşilere de değinen Özgüven, “Hepsi hiçbir menfaat ya da maddi çıkar gözetmeden bize yardımcı oldular. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Ben de ilk defa seyircilerle seyredeceğim. Değerlendirmemi ise seyrettikten sonra yapacağım. Güzel bir işin ortaya çıktığına inanıyorum” dedi. 

 
Deprem, sel, kuraklık... CHP'li Karaca tarladaki kara tabloyu çizdi: Açlık kapıda!
 
Bornovalı miniklerden doğaya can suyu!
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
F.S. 25 Mart 2023 Cumartesi 12:47

Sayın EKİZ''e bu güzel haber için teşekkür ederiz emeğinize sağlık

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Mehmet KARABEL yazdı... Şöhret 'mutlu' olmaya yeter mi?
Mehmet KARABEL yazdı... Şöhret 'mutlu' olmaya yeter mi?
Günümüzü anlatan bir kara komedi… Ağlarken güldüren: 3 Nalla 1 At!
İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın yeni oyunu olan 3 Nalla ...
Özaydın'dan yeni single: İyileşir mi Kalbim?
Alişan Özaydın, hikayesi 3 sene öncesine dayanan yeni single çalışması ...
 
Gödence belgeseline yoğun ilgi!
20 Mart 2023 Pazartesi akşamı Fransız Kültür Merkezi’nde ‘İzmir Kooperatif ...
DR. Berna BRIDGE yazdı...Lozan Antlaşmasının 100. yılında
DR. Berna BRIDGE yazdı...Lozan Antlaşmasının 100. yılında
Farah Zeynep'e 'Musa Orhan' cezası!
Batman'ın Beşiri ilçesinde yaşamına son veren İpek Er'e (18) cinsel saldırıda ...
 
Yazar Ahmet Ümit'in kitabına sansür
Yazar Ahmet Ümit'in kaleme aldığı Başkomser Nevzat Tapınak Fahişeleri ...
Yılmaz Gruda hastaneye kaldırıldı
Bir süredir sağlık sorunlarıyla mücadele eden Yılmaz Gruda'nın menajeri ...
İzmir Kitap Fuarı, 25'inci kez kapılarını açtı
İzmir Kitap Fuarı, Gaziemir Fuar İzmir'de kitapseverleri ağırlamaya başladı. ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çocuk yaşında assolist oldu!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gazeteci titizliğinden çıkan bir roman
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Sorun, sadece seçmenin öfkesi mi?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva