CHP'li Bakan'dan 'ekonomi' çıkışı: Türk halkı denek değil!

EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü Murat Bakan Sonsöz TV'nin konuğu oldu. Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtlayan Bakan gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

DÜNYADAKİ EKONOMİK SAVAŞLAR İÇİN LİMANLAR ÇOK ÖNEMLİ
Önümüzdeki günlerde TBMM'ye gelecek liman kanunu teklifi ile ilgili eleştirilerde bulunan Murat Bakan, "Bir Torba kanun vardı bütçe görüşmelerinde. İçinden limanlar ile ilgili bir madde vardı, onu geri çektiler. Bir de sağlıkçılar ile ilgili bir madde vardı, yeterli olmadığı için toplanmıştık. Şimdi limanlar ile ilgili maddeyi geri getiriyorlar. Bu korkunç bir soygun. Tüm limanlar bir sözleşme süresi ile özelleştirilmiş diyelim. Bu, 49 yıldan daha kısa özelleştirilmiş limanların tamamı 49 yıla uzatılacak ancak ihalesiz uzatılacak. Sermaye Piyasası Kurulu'nda onaylı iki değerlendirme şirketi bu fiyatları belirleyecek.

33 yılsa mesela bu 49 yıla çıkarılacak. Bunun içinde Mersin Limanı, Antalya Limanı var mesela, Katarlılara kiralanan… Ancak bu doğru bir şey değil. Liman dediğiniz şey, ülkenin ulusal güvenliği için önemlidir. Dünyada da bu böyledir. ABD'de İngilizlerin işlettiği 6 limanı, şirketi Dubai kökenli bir şirket satın alınca işletmesi Dubai şirketine geçti. ABD kongresi onaylar normalde  satışı ancak orada büyük bir tartışma çıktı ve kongre satışı iptal etti. ABD'de Çin'e liman satmadılar mesela. Dünyadaki ekonomik savaşlar için limanlar çok önemli" dedi.

LİMANLARI TAMAMEN VERİRSENİZ…
İzmir'de yapımı tamamlanan Çandarlı Limalı için de eleştirilerde bulunan Bakan, şunları söyledi:

"Çandarlı'ya alıcı çıkmadı çünkü yeterli değil. Gerekli altyapı çalışmalarını yapmadan liman projesine başlandı.Burada 1,5 milyar liraya yakın Türkiye'nin zararı var. Alıcı çıkmıyor. Orası zaten liman bölgesi. Türkiye'de ihracat olarak birinci limanlar, İzmir'in limanları. İzmir limanları dediğimizde sadece merkezdeki değil, diğer limanlarını da görmek lazım. Burada bir rekabet var ve liman fiyatları düşük. Mersin monopol… Mersin Limanı 800 milyon Dolara özelleştirildi. Özelleştirildikten 7 yıl sonra limanın yüzde 39'unu 800 milyon Dolara Avustralyalı bir şirkete sattılar. 7 yıl monopol olarak İzmir limanlarının 3 katı fatura kesip kasalarını lebalep para ile doldurdular. O limanın hemen komşusu Aştot Limanı, Pire Limanı grevde. İran'a ticaret Mersin Limanı üzerinden yapılıyor. Suriye'deki savaş dolayısıyla tek liman orası. Dünyanın gözünün olduğu bir liman Antalya Limanı, Mersin Limanı… Bu limanların süresinin uzatılması, ülkemizin ciddi bir gelir kaybına yol açacak. Bu limanlar zaten uyuşturucu kaçakçılığında da ismi geçiliyor. Biz cirodan da kar almıyoruz. Veriyoruz, sen ne kazanırsan kazan, diyoruz. Bu kanun maddesi önümüze gelecek haftaya. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bizim limanlarımız peşkeş çekilemez. Eğer limanlarınızı tamamen verirseniz oradaki egemenliğinizi kaybedersiniz. O zaman uyuşturucu da geçer, her şey geçer."

KARIŞMA, EKONOMİ KENDİ KURALLARI İLE İŞLESİN!
Döviz kurundaki artıştan sonra geçtiğimiz günlerde belirlenen Türkiye Cumhuriyeti'nin 2022 yılı bütçesinde de kayıplar olduğunu belirten Bakan, "TL değerini kaybettiği için dünya piyasalarında TL'nin değer kaybı ile bütçenin değer kaybı da oldu. Reel olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçesi yüzde 45'in üzerinde değer kaybetti. Hala İlim Yayma Cemiyetinin ödül töreninde konuştu Cumhurbaşkanı, sabah gözümüzü bir açtık dolar yükselmiş. Sus bari. Konuşma artık. Karışma, ekonomi kendi kuralları ile işlesin" ifadelerini kullandı.

ŞERİAT DEVLETİ DEĞİLİZ, LAİK DEVLETİZ!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz için kullandığı ifadeleri eleştiren Murat Bakan, "Nas" ifadesiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"Tamamen sıfırla faizi o zaman. Şer-i hükümlerle mi yönetiliyoruz? Sen istediğine inan, 30 gün değil 365 gün oruç tut, günde 5 değil 45 vakit namaz kıl, buna diyecek bir şeyimiz yok. Ama devleti bu şekilde yönetemezsin. Bugünün koşulları ile bu piyasalarda… Biz hala geçmiş din hükümleri ile bu piyasaları çözeriz diyemezsiniz. Biz dünya ile entegre olmuş devletiz. Şeriat devleti değiliz, laik devletiz. Devlet, din kuralları ile yönetilemez. Nas bunu emrediyor, diyorsun, o zaman faizi sıfır yap. Faiz, Nas, diyorsun döviz artıyor. Türkiye'nin yaptığı tüm otoyol, köprü projeleri, dolar üzerinden yapıldı. Bu Nas değil mi? Dulun, yetimin hakkını yemek Nas değil mi? Oraya gelince Nas yok! Bir taraftan Londra'daki tefecilerden faiz ile borç alacaksın, diğer yandan yurt içinde diyeceksin ki faiz haram. Olmaz."

TÜRKİYE BİR LABORATUVAR DEĞİL, DENEK HİÇ DEĞİL
İş insanlarının yaşadığı sıkıntılara dikkat çeken Bakan, şunları söyledi:

"Ege Bölgesi Sanayi Odası'nın, İzmir Ticaret Odası'nın ve Ege İhracatçı Birliklerinin açıklaması var. Bunların politik düşüncelerinden bağımsız tüm iş insanlarının ortak bir şey söylemesinde bir keramet var.   Bağırıyorlar, biz zor duruma düşeceğiz, diyorlar. Ocak sonrası ihracat düşebilir diyor Ege İhracatçılar Birliği. Buna kulak vermek lazım. Gerçek ile bağını koparmış bir iktidar var. Türkiye'de tek çözüm seçim. TÜSİAD zaman zaman açıklamalar yapıyor ancak bu kadar güçlü bir kriz olurken oradan ses gelmemesi dikkat çekiciydi. Genel Başkanımız da buna dikkat çekti, neden açıklama yapmıyorsunuz diye. Sonrasında bir açıklama geldi. Açıklamada da geleneksel ekonomik kuramlarla yol alınması gerekiyor, denildi. Türk ekonomi modeli diye bir ekonomik model yok ki. Türkiye deneme tahtası değil. Türkiye bir laboratuvar değil, Türk halkı da denek de değil."

MAŞALLAH İLE EKONOMİ YÖNETİLİR Mİ?
Yeni Maliye ve Hazine Bakanı Nurettin Nebati'nin bütçe görüşmelerindeki sözlerini de sert eleştiren Bakan, "Siz kaybetseniz, asgari ücreti kaybedersiniz, ben kaybedersem her şeyimi kaybederim, dedi. Biz yanlış yaparsak, devlet gider, demesi lazım. Senin şirketinden bana ne. Senin paradigma değiştirip ülke durumu ile ilgili nefes alman lazım. Ülkenin ekonomisinin başına gelmişsin, hala kendi şirketin üzerinden değerlendirme yapıyorsun. Ekonomi ile ilgili bir değerlendirme yok. İnşallah ile maşallahla ekonomi yönetilir mi?" diye çıkıştı.

AK PARTİLİ BİR ÇOK İSİM BU DURUMDAN MEMNUN DEĞİL
AK Partili isimlerin 2022 yılı bütçe görüşmelerinde motivasyonlarının düşük olduğuna dikkat çekerek onlarında memnun olmadığını belirten Bakan, şu ifadeleri kullandı:

"İzmir Milletvekilleri ile ilgili bir şey demeyeyim. Onların bana söylediklerini söylemem doğru olmaz. AK Parti grubunda benim gördüğüm, bütçe görüşmelerinde en düşük motivasyonda olan bir bütçe görüşmesiydi. Geçen seneki bütçede inanılmaz bir coşku, katılım vardı. Bir yıl içinde ne değişti? Grubun 4'te 3'ünün olmadığı, bazen kimsenin olmadığı boş sıralara bütçe konuşmaları yapıldı, oylama olmadıkça gelmedikleri ve tansiyonun düşük olduğu, gelecek ile ilgili motivasyonu düşük bir AK Parti grubu vardı.  İktidarı kaybetmeye namzet ve artık inancını yitirmiş bir siyasi partinin üyeleri konumundalar. AK Partili vekiller doğrudan eleştiremiyor ama yutkunuyorlar. Çaresizlik içinde gözümüzün içine bakıyorlar. Ben onların bir çoğunun da durumdan memnun olmadığını biliyorum. Benim mecliste karşılaştığım da bu. Dolar 18 TL'ye gelmiş. Geçen sene 7 TL idi.  Kimse bundan, ben memnunun, dememeli ülkesini seviyorsa."

İZMİR İLE İLGİLİ BİR PROJEN, ÇALIŞMAN VAR MI ONU SÖYLE!
TBMM'de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile CHP'li isimler arasında yaşanan tartışma ile ilgili yorum yapan Bakan, sert eleştirilerde bulundu:

"Murat Kurum profil olarak, Süleyman Soylu profili değil. Daha uzlaşmacı. İzmir depreminden sonra bizleri de davet etti, uzlaşmaya çalıştı. Ancak parlamentoya geldiğinde öfkeli ve Süleyman Soylu'nun öğrencisi gibi bir konuşma yaptı.  Bu boş laf. Murat Kurum kendinden önce İzmir ile ilgili hikayeyi biliyor mu? Ondan çok daha iddialı iken Binali Yıldırım geldi ve İzmir'e ne yatırım yapıldı? Konak Tüneli dışında ne yapıldı? Onu da işletemediler biz işletiyoruz. Devletin 19'uncu yüzyıldan beri yenilenmemiş tren hattı üzerinde çalışmaları biz yaptık, durakları biz yaptık. Sonra İZBAN'ı biz yaptık diyorlar. Siz yapmadınız kardeşim Büyükşehir Belediyesi yaptı. Ortak bir proje ama parasını ödeyemiyorlar. Beraber sahiplenilmesi gerekiyor. Sen bakan olarak her yeri bırakıp İzmir ile ilgili konuştun, aslında benim konuşmam üzerine. Ben eleştirdim, 5 dakika tahammül edemedi arkadaş. Sen binde 27'den bütçesini binde 28'e çıkarmışsın bakanlık olarak. Yeşil Kalkınma Devrimi diyorsunuz bunu binde 1 ile mi yapacaksınız, diye sordum. Ağrına gitti bakanın, İzmir mağrurdu mağdur oldu, dedi. Bırak bunu sen, İzmir ile ilgili bir projen, çalışman var mı, onu söyle. Biz de grup başkanvekilimize ilettik düşüncelerimizi. Dört İzmirli vekil olarak görüşlerimizi ilettik grup başkanvekilimize ve konuşturmadık. Murat Kurum'un grup başkanvekilimizin ardından söyleyecek sözü kalmadı."

ORGANİZE EDİLMİŞ KİŞİLERDİ
Karabağlar'da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ziyareti sırasında bir grup vatandaşın Kılıçdaroğlu'na yönelik eylemlerini 'planlı' olarak yaptıklarını yorumlayan Bakan, "Kuzey Ankara kentsel dönüşümünü kanun çıkararak yapan hükümet, İzmir'in kentsel dönüşümünü bekletti. Karabağlar'daki bölge, afet bölgesi ilan edilmeseydi o proje de çoktan bitmişti. Üniversite alanı için yaptıkları aynı. Her yerde bir rant projesi yapmak istiyorlar. Orada aslında organize edilmiş kişilerdi itiraz edenler. Karabağlar'da Genel Başkanımız'ın önünde bağırıp çağıranların biri Kızılay'ın Müdür yardımcısı gibi bir görevdeydi. AKP'nin organize ettiği kıtalar. Bağırıp çağıranlar, AKP tarafından organize edilen kişiler. Bindirilmiş, hazırlanmış, orada A Haber'e falan haber verilmiş ve ayarlanmış bir işten bahsediyorum. Eğer kentsel dönüşümden bahsediyorlarsa, tam yetkiyi versinler İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne,  o zaman belediye hakkıyla yapar görevi. Kentsel dönüşüm diyorsunuz, Kadifekale'deki alan için Büyükşehir'e TOKİ'den konut sattınız! Sizin İzmir'e söyleyeceğiniz söz yok" diye konuştu.

Bayraklı'da gerçekleştirilen dönüşüm çalışmalarında İzmirli iş insanlarının verdiği paraların hiç dile getirilmediğini belirten Bakan, "Bayraklı için Ticaret Odası'nın, Sanayi Odası'nın verdiği paradan niye bahsetmiyorlar? Kürsüden biz yaptık diyorlar ancak niye iş dünyasını onore etmiyorlar? Murat Kurum; İzmirli iş insanlarına bir teşekkürü çok mu görüyorsunuz? Biz depremdeki kira yardımı için İzmir iş dünyasına teşekkür ediyoruz, verdikleri desteklerden ötürü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yardım alıyor ancak teşekküre gelince teşekkür bile etmiyor. Kamu yatırımları konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir'e, tüm kamu kurumlarının yaptığı yatırımlardan daha fazla yatırım yapıyor" dedi.

SOYER'İN VİZYONU BURSA'NIN VİZYONU İLE AYNI MI?
Dünya Bankası kredisinin verilmemeye çalışıldığını vurgulayan Bakan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu bir strateji. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kredi notuyla, geri ödeme kapasitesiyle, dünyanın İzmir'e baktığı yatırım potansiyeliyle İBB'nin kredi bulması çok daha kolay. Sen İzmir'i, Bursa, Kayseri ile aynı havuza atarak kolay kredi bulmasını engelliyorsun. Ya İzmir'in krebilitesini düşürmek ya da diğer illerin de kredisini rahatlatmak istiyorlar. İBB Türkiye'nin rol model ilidir. Tunç Soyer'in vizyonu ile Bursa'nın vizyonu aynı mı?" diye sordu.

Kentsel dönüşüm için bakanlık ile yerel yönetimlerin uyumlu çalışması gerektiğini de vurgulayan Bakan, "İzmir'de bir şey yapılmak isteniyorsa Bakanlık İBB bürokratları ile oturacak ve kentsel dönüşüm yapılması gereken her yerde planlamayı ortak yapacaklar. 1/100.000'lik planları yapma yetkisi Bakanlıkta. Bakanlık dışarıdan birini getiriyor planlama için ve onlar da yerel yönetimi dışarıda bırakarak planlama yapıyor. Bu olmaz. Kendileri gelip Büyükşehir ile oturup bu planlamaları yapmalı. İBB'de bu birikim var" ifadelerini kullandı.