HABERLER>YEREL YÖNETİMLER
6 Temmuz 2012 Cuma - 19:04

Tarihi davanın ‘final gününde’ neler yaşandı?

Büyükşehir davasında perde kapanırken, son duruşma günü oldukça duygusal ve kritik savunmalara sahne oldu.

Tarihi davanın ‘final gününde’ neler yaşandı?

Can ÖZLÜ – Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - 130 sanığın ‘çete üyesi’, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da ‘çete reisi’ sıfatıyla ve 397 yıl hapis istemiyle yargılandığı tarihi davanın son gününde de Bayraklı Adliyesi bu sabah da erken saatlerden itibaren dolmaya başladı. 
CHP, sivil toplum kuruluşları, odalar ve sendikalardan oluşan grup Başkan Kocaoğlu ve yargılanan arkadaşlarına destek için binaya akın etti. Adliye etrafında bir gün öncesi kadar renkli ve kalabalık olmasa da yine ciddi bir destek topluluğu vardı. Grup dün olduğu gibi 'sessiz bekleyiş'le mahkeme salonundakilere 'yanınızdayız' mesajı verdi.
 
Başkan Aziz Kocaoğlu saat 10.00 sularında Nisan ayındaki mesainin 9 gününde ve dün olduğu gibi yine eşi Türkegül Hanım'la el ele geldi. Başkan'ı her zamanki gibi yoğun bir ilgi vardı. Kocaoğlu tarihi davanın karar günü öncesinde salona girmeden önce açıklamalarda bulundu.

 
"ELİMİZ YÜREĞİMİZDE..."
Başkan, “Bugün elimiz yüreğimizde tahliye bekliyoruz… Hep beraber tüm İzmirli hemşerilerimizle arkadaşlarımızın özgürlüğe kavuşmasını diliyoruz. Bu yönde gelişmeleri izliyoruz. Hakkımızda hayırlısı olsun” dedi.
 
Kocaoğlu, “Yeni yargı paketindeki değişiklikler ve özel yetkili mahkemelerinin kaldırılmasından sonra avukatların bugün yapacağı tahliye talepleriyle ilgili gelişmelerden hepimiz mutluyuz. Hemşerilerimizin ve ülkemizin temennisi de bu yöndedir. Yaşayıp göreceğiz” diye konuştu.

GÜNÜN ÖNE ÇIKAN DETAYLARI

SAVCIDAN 7 TAHLİYE İSTEMİŞTİ
Savunma ve talep maratonu duygusal konuşmaların yanı sıra kritik anlara da sahne oldu. Günün hemen başında sanık Tülay Azeri’nin avukatı Enis Dinçeroğlu’nun tahliye talebinin ardından Mahkeme Heyeti iddia makamının fikrini sordu. Mahkeme Savcısı 7 tutuklu sanık; Tülay Azeri, Serdar Selçuk Savcı, Alaattin Eraslan, Ferit Faruk Boyacıoğlu, Murat Boyacıoğlu, Gökhan Boğazkesen ve Hüseyin Kırmızı için tahliye talep etti.

İLK ADLİ KONTROL TALEBİ
Davanın iki numaralı sanığı Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Pervin Şenel Genç’in avukatı Turan Karakaş’ın 431 gündür tutuklu bulunan müvekkili için talebi de günün öne çıkan gelişmeleri arasındaydı… Karakaş, Şenel için tahliye talep ederken adli kontrolün genel sekreterlik görevi devam eder halde yapılmasını istedi. Duruşma öğle arasına Şirketler Koordinatörü Hilmi Özen’in salondaki yakınlarını gözyaşlarına boğan savunması ve tahliye talebiyle kapandı.

90 LEHTE RAPOR NEREDE?
Öğleden sonra seansına ise Baro Başkan Yardımcısı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir’in savunması damga vurdu. Demir’in “Bu iddianame hazırlanırken raporlar vardı. Bizim lehimize olan raporları savcı vermemişti. Bir baktık ki verince 90 tane lehimize rapor varmış. Bu ortaya çıktı. Mahkeme olarak siz bizim lehimizde olan bilirkişi raporlarını gördünüz mü? Görmediniz. Bilirkişiler arasında görüş farkı var. Niye insanlar tutuklu kalıyor?" sözleri davanın seyrine direkt etki edecek türdendi…


DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
- Kimlik tespitiyle başlayan duruşmayı, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatlar, sanık yakınlarının yanı sıra CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, Narlıdere Belediye Başkanı Abdür Batur, CHP il ve ilçe yöneticileri de salondan izliyor...
 
- SAVCIDAN 7 İSİM İÇİN TAHLİYE TALEBİ
Duruşmanın hemen başında, tutuklu bürokratlar arasında yer alan Tülay Azeri'nin avukatı Enis Dinçeroğlu, müvekkilinin tutuklu kaldığı sürenin göz önüne alınmasını ve yeni yargı paketinde yer alan 6352 sayılı kanun hükümlerinin yerine getirilmesini isteyerek tahliye talebinde bulundu.
 
Mahkeme heyeti, davanın bu aşamasında karara çıkılamayacağını belirterek talebi iddia makamına sordu. Bunun üzerine savcı; Tülay Azeri, Serdar Selçuk Savcı, Alaattin Eraslan, Ferit Faruk Boyacıoğlu, Murat Boyacıoğlu, Gökhan Boğazkesen ve Hüseyin Kırmızı'ya isnat edilen suçları ve tutuklu kaldıkları süreyi dikkate alarak tahliyelerini, diğer sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
 
GENÇ: ONURUMU VE HAYSİYETİMİ İSTİYORUM!
- Azeri’nin avukatından sonra Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri ve davanın 2 numaralı sanığı Pervin Şenel Genç söz aldı. Genç çarpıcı bir konuşma yaparak tahliyesini talep etti. İşte Şenel’in ifadeleri: Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak görev tanımım büyükşehir kanununda yazılıdır. Kanun dışında eylemim davranışım yoktur. Suç örgütü kurmakla suçlanıyorum. Bu bana çok ağır ve acı geliyor. 431 gündür bu acıyı yaşıyorum. Vicdanen çok rahatım. Böyle bir örgüt yoktur. Olmayan bir örgütünü kurucusu ve yöneticisi değilimdir. Görevimiz ve sorumluluğumuz gereği yaptığımız toplantılara iç denetim yetkililerini de davet ettim. Suç örgütü toplantısına denetçi çağırır mıydım? Bizler sokakta bir araya gelmedik, aynı kurumda çalışıyoruz. Bizim belediye olarak görev alanımız okadar geniş ki, hayatın her alanında vatandaşın hizmetindeyiz. Yükümüz çok ağır. Böylesine suçlarla karşı karşıya kalmak, 15 aydır özgürlükten yoksun kalmak ve her dışarı çıkışımda kelepçelenmek beni öldürüyor. Örgüt asılsız bir iftiradır. Fiziki olarak iyi görünmeliyim ama içim kan ağlıyor. İki elim Allah’ın huzurunda yakalarında olacaktır. İhaleye fesat karıştırmak suçlamalarının hiçbir delili yoktur. Hapishanede ya Allah’a sığınırsın, ya isyankar olursun. Ben böyle bir suç işlemedim. 431 gündür haksız bir şekilde betonların arasında ayakta kalmaya çalışıyorum. Türkiye’nin tek bayan genel sekreteriyim. Devlet eliyle hapse atıldım. Her sabah acımı üzüntümü derinden yaşayarak ah ediyorum. Mazlumun ahı güçlüdür. Ahım Allah’a ulaştı. Suçsuzluğumu ben biliyorum, Allah biliyor. Bu haksızlığa son veriniz. Tutuksuz yargılanmak istiyorum. Battaniyelerin üzerinde elle savunma hazırlıyorum. Kaçma ihtimalim yok. Yurt dışına 3 kere çıktım. Orada bir hafta bile barınamam. Suç vasfımın lehine değişeceğine eminim. Özgürlüğümü yaşayacağımı talep ediyorum. Onurumu haysiyetimi talep ediyorum. Kimsenin benim onurumla oynamaya hakkı yok. Sayın Cumhurbaşkanımız suç örgütleri ile ilgili haksız tutuklamalar ile ilgili konuştu ve bize umut doğdu. Devletin zirvesinin bizim durumumuzu yakından izlemesi ve haksızlığa uğradığımızı söylemeleri bizi umutlandırdı. Kendilerine hassasiyetinden dolayı saygılarımı arz ediyorum…
 
“BÖYLE ÇETEYE CAN KURBAN”
- Pervin Şenel Genç'in avukatı Turan Karakaş da Genç'in, yapay gerekçelerle tutukluluk halinin devam ettiğini söyleyerek tahliye talebinde bulundu.
 
Karakaş, Genç'in üzerine atılı suçların kanıtlanamadığını belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın televizyon programlarında, Özel Yetkili Mahkemelerin yetkilerine yönelik yaptığı konuşmalardan da örnekler verdi. Avukat Karakaş “Kanun gücü ile çete olmaz. Müvekkilim ve diğer sanıklar güçlerini kanundan almıştır. Müvekkilim, durup durup neden 60 yaşından sonra örgüt kursun? İddialar kanıtlanamamaktadır. Kendisinin suç içerikli bir talimatı ya da eylemi olmamıştır. Müvekkilim, yasada tanımlanan görevini yapıyor. Hiçbirinin tek bir sabıkası bile yok. Böyle çeteye can kurban” dedi.
 
- GENÇ İÇİN ADLİ KONTROLDE GÖREVE DÖNÜŞ TALEBİ
Avukat Karakaş ayrıca, “Tutuklama, cezanın infazı değildir. Kayıtlı konuşmalarla, belgelerin sebep sonuç ilişkisi yoktur. Kuvvetli suç şüphesi yoktur. Ceza miktarına değil, delil durumuna bakmak lazım. Çankaya katlı otopark ihalesinde 8 kişiden 5'i tutuklu... Gerekçeler aynı ama durak ihalesinde 18 kişi var… Bir tek Genç tutuklu... Müvekkilim, sabırla adalet beklemektedir. Temelsiz olan davanın kamuoyundaki meşruiyeti için mi müvekkilim tutuklu bulunmaktadır!” dedi.
 
Karakaş müvekkilinin tahliyesini talep ederken adli kontrolün genel sekreterlik görevi devam eder halde yapılmasını istedi.
 
- SAVUNMADAN ‘FITCH’ ÖRNEĞİ
Pervin Şenel Genç, Hilmi Özen, Tülay Azeri'nin avukatlığını yapan Atilla Ertekin, "Bu delillerin kıymeti yoktur. Hakimlerin aldatıldığı ve yasaların arkasından dolaşıldığı ortadadır. 20 tane örgüt yöneticisi var ancak bin tane üye yok. Bu davayı örgüt kapsamına sokmalarının nedeni, kamera ve telefon kayıtlarını alabilmektir. Pervin Hanım'ın, gizli kamera görüntülerinde, odaya kimin geldiği, ne konuştuğu belli değil. Aralarda boşluk bırakacak şekilde kasıt var. Bizim hukukumuz gelişmiş hukuk değil. Hukuki güvenliğin gelişmişliğine yönelik kanaat bende ve insanlarda yok. Uluslararası kredi değerlendirme kuruluşları Büyükşehir Belediyesi'nden övgü ile söz ediyor. Bağımsız kuruluşlar bunlar. Demek ki ortada bir yanlışlık var. TBMM Başkanı, mahkemelerin, mesajı algılaması gerektiğini söyledi. Biz de bu mesajın mahkemeniz tarafından algılanacağı düşüncesindeyiz. Kaçma şüpheleri yok. Tahliyelerin olmaması halinde her üç müvekkilim için de adli kontrol talebinde bulunuyorum” diye konuştu.
 
- ÖZEN’DEN AĞLATAN KONUŞMA
Tutuklu sanıklar arasında yer alan eski Şirketler Koordinatörü Hilmi
Özen de söz aldı. Özen, "Şirketler koordinatörlüğü danışmanlık ve istişari bir görev yapmaktadır. Norm kadrolarda böyle bir kadro yoktur. Yaptığım iş, Sayın Başkanımıza yol göstermekten ibarettir. Ben sadece, mandalina dağıtımı ile ilgili konudan sorumlu tutuluyorum. Benim mandalinaların alınıp dağıtılması ile ilgili sadece danışmanlık görevim vardır. Ben 40 yıllık birikimlerimden faydalanarak düşüncelerimi söylüyorum. Yaptırım içerikli hiçbir şey bulunmamaktadır. Fesat karıştırıldığı öne sürülen ihaleler ile resmi ya da gayri resmi alakam yoktur. Ben sadece düşüncelerimi söylüyorum. 66 yaşındayım... Devlete 40 yıl hizmet ettim. Bunun karşılığı bu mu olacak diye Tanrıma soruyorum. Ben bir cevap alamadım. Bu yaşıma kadar değil bir örgüte, derneğe bile üyeliğim bulunmamaktadır. Ihaleye fesat karıştırmak içi bir nedeniniz ve çıkarınız olması lazım. Ihalelerle ilgim olmadığı gibi, ihaleye katılan kimseyi de tanımıyorum. İZSU'da 1 milyar lirayı bulan ihalelere imza attım ve en ufak bir sıkıntı yaşamadık. Bu dünyada kimseden bir alacağım yok ama öbür dünyaya gittiğimde, bizi bu duruma düşürenlerden hakkımı alacağım” dedi.
 
Özen'in konuşması sırasında, salonda bulunan aile bireyleri gözyaşı döktü…
 
BAŞKAN’DAN ‘ARA’ AÇIKLAMA: HER TÜRLÜ KEFİLİM      
Aziz Kocaoğlu öğle arasında savcının ve sanıkların talepleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Kocaoğlu, “Başlangıç adına sevindirici… Arkadaşlar adına sevindik… Diğer arkadaşlarımızın da özgürlüğe kavuşmasını talep ediyoruz. Başından beri hep aynı şeyleri söylüyoruz. Süreci merakla izliyoruz” dedi.
 
Pervin Şenel Genç ve Hilmi Özen’in konuşmalarından etkilendiğini ifade eden Kocaoğlu, “Yüzde yüz gerçekleri söylüyorlar. İki arkadaşımızı da 45 yıldır tanırım. Her şeylerine her türlü kefilim… Her türlü şahsi, maddi ve manevi kefalet vereceğimizi başından bu yana ifade ediyorum. Artık mahkeme kararını verecek” diye konuştu.
 
- BÖYLE BİR ÇETENİN ÖRNEĞİ YOK!
Davanın ikinci bölümü Şirketler Koordinatörü Hilmi Özen'in avukatı Zeynep Sedef Özdoğan, müvekkilini savunmasıyla başladı. Dosyanın işin ehli bilirkişilere gönderilmesi gerektiğini belirten Özdoğan, “Hilmi Özen tahliyeyi fazlasıyla hak ediyor. Kendisi İZSU Genel Müdür Yardımcılığı görevinden ayrıldı. Görevine danışman olarak devam ediyordu. Kesinlikle imza yetkisi yok. Tapelerde suç unsuru içerin konuşması da bulunmuyor. Belediye başkanları danışmanlarının yetkilileri ile ilgili davanın bir örneği yok. İmza talimat ve icra görevi yoksa cezanın da olmaması gerekir. Şirketler koordinatörü görevi sanki organize işler yapılıyormuş izlenimi olarak algılandı. Şirketler koordinatörü olan bu kişi şirketlerin sermaye yapısı ve aradaki düzeni sağlar. Literatürde böyle bir davanın örneği yok. Tapelerdeki konuşmalarda 'kanunlara uygun' diyor. Kesinlikle olumlu bir konuşuyor. Bu nitelikte bir çete üyesinin de literatürde yeri yok. Bilirkişi raporlarının olumlu olanları iddianameye alınmadı. Hesapları incelendi. Büyükannesinin bile varlığına bakıldı ama bir artış bulunamadı. Çete lideri olarak yargılanan belediye başkanının devletin cumhurbaşkanına 'bizi Devlet Denetleme Kurumu' denetlesin diyen bir çetenin örneği de yok. Hilmi Özen'in neden tutuklu olduğu bile tam olarak bilinmiyor” dedi.
 
EXPO 2020'nin İzmir için çok önemli olduğunu ifade eden Özdoğan, davanın süreci sıkıntıya soktuğunu söyledi. Özdoğan, "Siz bu organizasyonda yetkili olsanız çeteden yargılanan ve mafyavari bir sistemin olduğu yerel yöneticilerin bulunduğu bir kente bu organizasyonu verir misiniz? Zaten Cumhurbaşkanının açıklaması da oldu. Davaya müdahale anlamında değil ama herkes davanın çarpıklığını konuşmaya başladı. Tutukluluğun devam etmesini doğru bulmuyoruz. Davalarda ölçüyü aşan tutuklama talebi vatandaşın vicdanında rahatsızlık yaratıyor" diye konuştu. Özdoğan, eski Tekirdağ Valisi Fethi Aytaç'ın belediyede danışmanlar ve görevleri ile ilgili yazılmış bir mütealanın da mahkemeye sunulduğunu söyledi.
 
- “ONURUMLA YAŞADIM!”
Emlak Kamulaştırma Dairesi eski Başkanı ve Bilgi Teknolojileri Daire Başkanı Selçuk Savcı memuriyet hayatı boyunca yargılandığı konularda bilirkişilik yaptığını söyledi. Davaya 'bilirkişi' olarak da baktığını anlatan Savcı, “Suç unsunu olmamasına rağmen cezaevinde bulunmamızı anlamıyorum. Tahliye talebi yeterli değil. Ben beraat istiyorum. Bu zamana kadar onurumuzla yaşadık. Bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz" dedi. Aynı zamanda Harita Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı da olan Savcı'nın avukatı Gülcan Taner de müvekkilinin kaçmadığını, delillerin ihale dosyalarından ibaret olduğunu anlattı.
 
- DEVLET BİZE BORCUMUZ İÇİN YARDIMCI OLUR!
İZELMAN Genel Müdürü Hüseyin Kırmızı, “Onurlu yaşamanın ve görevimizi yapmanın bedelinin bu kadar olacağını tahmin etmiyordum. Bizler kamu malını korumaya çalışırken karşımıza ceza olarak çıktı. Bunun cevabını bulamadım. Cezaevinde 7 ay daha yatsam bunu bulamam. Genel Sekreter Pervin Şenel Genç ile görüşmem görevim gereğidir. İhaleye fesat karıştırmanın oluşan sonuçlarına bakıyorum. Bu şirket benim şirketim değil. Burada menfaat kazandığım bir durum da yok. Üçüncü kişilere menfaat sağladığım ve başkalarını engellediğim de yok. Vakıflar Genel Müdürlüğü 'zararım yok' diyerek müdahil olmadı. Bilirkişiler 'kamu zararı var' dedi. Kamu hizmetlerinde kar zarar hesabı yanlış yapıldı. Yedi aydır cezaevinde bulunuyorum. Kamu hizmetlerinde para söz konusu değildir. Burada vatandaşın memnuniyetine bakılır. Toplu ulaşım sistemi belediye kasasından çıkan paralar ile sübvanse edilir. O zaman bu mantıkla gidersek ESHOT, İZULAŞ gibi şirketler de zarar ediyor demeleri gerekir. Bu zamana kadar zerre kadar çıkar sağlamadım. Mal varlığımdaki borçları gören devlet bize sanıyorum yardım edecektir. Yüreğimizin yarısı geride kalmaması için herkesin tahliye edilmesi gerekir” dedi.
 
Kırmızı'nın avukatı Meftune Çil ise yedi aydır değişen hiçbir şeyin olmadığını söyledi. Kamu zararı var denildiği noktada ortak olan Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 'zararım yok' demesinin ilginç olduğunu anlatan Çil, “Müvekkilim örgüt üyesi değildir. Belediyede bir örgüt de yoktur. Kendisi yasalara uygun davranmıştır. Yedi ay değil yedi yıl da geçse aynı konuşma ve görüşmeleri de yine yapacaktır. Her cezaevine gittiğimde müvekkilimin onurunun çok kırıldığını gördüm. Ülkemiz için çalışan insanları öfkelendiriyoruz. Yasamanın meclisin' çok açık bir mesajı var. Zaten siz bu mesajı almışsınızdır” dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı "günlerdir konuşuluyor. Zaten gündemde" cevabını verdi.
 
- ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER SOPA GİBİ!
Kararlar Tutanaklar Daire Başkanı Tülay Azeri de savunma yaptı. Azeri, "Belediyenin iki karar organı var. Birisi belediye meclisi ikincisi ise belediye encümenidir. Bu karar organlarının işini benim başında olduğum daire başkanlığı yürütür. Biz, meclis toplantıları v encümen toplantıları öncesinde gündemi oluştururuz. Konuşmamdan dolayı 'ihaleye fesat karıştırmak' suçlamasıyla yargılanıyorum. Her ihale öncesinde biz zaten genel sekreter ile konuşuruz. Bunlar normaldir. Ben örgüt üyesi oldum. İhaleye fesat karıştırmakla suçlandım. Yargılandığım konuda Pervin Hanım’la sadece bir görüşmem var. Başka görüşmem de yok. Tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.
 
Azeri'nin avukatı Enis Dinçeroğlu ise, "Her gün gündem değişiyor. Bir yandan ÖYM'ler kaldırılırken bir yandan geçici hükümler çıktı. Tabi ki hakimin takdir hakkı çok önemlidir. Bir hukuk yaratacaksınız. Burası ticaret mahkemesi değil. Burada 'ceza yönü nerede' diye düşünüyorum. Özel yetkili mahkemeler belediyelerin başında sopa gibi duruyor. Bu mahkeme ticaret mahkemesi mi yoksa belediyeleri korkutma operasyonu mudur? Bir belediye terbiye çalışması mı yapılıyor. Bu insanlar kamunun malını koruyan insanlardır. Peşin hükümle bu kişileri yargılamak doğru değildir" dedi.
 
- LEHİMİZE 90 ADET RAPOR ORTAYA ÇIKTI!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun avukatı Baro Başkan Yardımcısı Ercan Demir, suçlamalar içerisinde yer alan 'örgüt kurmak' açıklamasını kabul etmediğini söyledi. Aynı zamanda tutuklu yargılanan İZENERJİ Şirketi Genel Müdürü Ali Sabuktay'ın da avukatlığını yapan Demir, “20 yıla yakın süredir bu mahkemelerde avukatlık yapıyorum. Konuşurken çok da tedirginlik yaşamadım ama Ali Sabuktay yönünden baskı altındayım. Sabuktay benim 20 yıllık arkadaşım. O yüzden inandığım için tedirginlik yaşıyorum. Ben örgüt suçlamasını saymıyorum. Muhatap almadığım için konuşmuyorum. Müvekkilim ile ilgili iddialar var. Hakkında tutuklama kararı alındı. Kendisi 1999 yılından bu yana belediyede çalışıyor. Belediyede iletişim ve tanıtım alanında çalışmalar yapar. Belediyenin hangi biriminde bu alanda çalışma yapılırsa kendisi de işin içine girer. Kendisi şirketin genel müdürlüğü görevini yerine getiriyor. Toplantılarda bulunması konusunu bulunduğu her işten sorumlu olarak gören savcı iddianameyi bu açıdan hazırladı. Savcı tape kayıtlarını dinledikten sonra Ali Sabuktay'ın konuşmasına bakıyor. Zaten çok az konuşmuş. Konuştuğu bile belli değil. Suçlamanın ne olduğunu bile bilmiyoruz. İZBAN tanıtım filminin 32 sinemada gösterimi ile ilgili ihaleyi Sabuktay'ın müdür olduğu şirket yapmadı. Bu ihaleyi belediye yaptı. Niye müvekkilim suçlanıyor?" dedi.


Davanın anahtarının iddianamenin 34. sayfasında olan savcının 'ihaleye fesat karıştırma' konusundaki mütealasının olduğunu anlatan Demir, "İZBAN tanıtım filmi ve Şevval Sam konseri ihale değil... Doğrudan temin yöntemiyle yapılan alım işidir. Burada ihale yoksa ihaleye fesat karıştırma işi nasıl oluyor? Ben savcının mütealasının ardından 'acaba Yargıtay kararı var mı?' diye düşündüm ama bulamadım. Soruşturma dosyası olan 308 numaralı dosya açık duruyor. Bu iddianame hazırlanırken raporlar vardı. Bizim lehimize olan raporları savcı vermemişti. Bir baktık ki verince 90 tane lehimize rapor varmış. Bu ortaya çıktı. Mahkeme olarak siz bizim lehimizde olan bilirkişi raporlarını gördünüz mü? Görmediniz. Bilirkişiler arasında görüş farkı var. Niye insanlar tutuklu kalıyor?" diye konuştu.
 
Yeni kanun değişikliği ile ilgili çalışmaları da yorumlayan Demir, 'süren davalar' ibaresinin çok uygun olmadığını söyledi. Demir, "Yasa koyucu olarak bu ibarenin konulması doğru değil…. Siz 'bundan sonra yapılacak davalar için geçerli' diyemezsiniz. Bu durum Anayasa Mahkemesi'ne ve AİHM'ne aykırı kararlardır. Diyelim ki Anayasa Mahkemesi kararı durdurdu. O zaman mahkemeniz duracak. Ya da mevcut sistem devam ederse ve İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermezse ne olacak? Niye insanlar tutuklu o zaman? Hakim yargılamanın tutuklu olmasına inanıyorsa tutuklama yerine başka adli kontrol uygulama sistemi getirebilir. Bu sanıkların neresi tehlikeli? Şimdi 'ben karakola gidip imza vermek yerine tutuklama talebi devam etsin diyorum' diyemezsiniz. Burada bulunanlar çıktıkları durumda toplumda infiale mi neden olacaklar ki tutuklu olarak kalıyorlar? Mayıs ayında düzenlenen operasyonda gözaltına alanın Ali Sabuktay daha sonra ikinci operasyona kadar kaçmadı. Gitti işinin başında görevini yaptı" ifadelerini kullandı.
 
- DÜRÜSTÜM, ÇALIŞKANIM!
Büyükşehir Belediyesi Satın Alma Şube Müdürü Mehmet Sayar, “Benim organizatörlere bilgi verdiğim konusunda tape kaydı var mı? Yok. O zaman nasıl ihaleye fesat karıştırmış oluyorum? Ben ihale bilgisini sadece daire başkanıma verdim. Balkan Halk Dansları Organizasyonları büyük bir konudur. İhaleler 40 gün süre ilanda kalıyor. Bu süre içinde ihaleye girmeyi düşünen kişiler idareye şikâyette bulunabilir. Biz yetkilerimizi yasadan aldık. Şimdiye kadar övünmedim ama övüneceğim. Ben dürüst ve çalışkan bir kişiyim. Bana küçüklüğümden beri 'bırak sen çalış, başkaları övsün' derlerdi ama ben kendimi övüyorum. Benim mal varlığımda da artış yok. Suçlanıyorum ama suçlandığıma dair bir delil yok. Ben 14 aydır neden tutukluyum? Benimle birlikte aynı karara imza atanlar dışarıdadır. Ben mağdurum. Eşim, çocuklarım ve ailem mağdur. Kredi derecelendirme kuruluşları tarafından 'en iyi belediye' seçilen bir yerde ihaleye fesat karıştırma ve başkalarına menfaat sağlama olabilir mi? Bizler yolsuzluk yapmadık. Yapılanlar adaletin eşitlik ilkesi ile bağdaşmıyor" dedi.
 
Sayar'ın avukatı İsmail Hanoğlu da davadaki iddianame, bilirkişi raporları ve konuşmaların iyi okunduğuna inanmadığını söyledi.
 
DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTÜYÜZ!
DİSK Genel İş Sendikası Araştırma Daire Başkanı Cafer Konca, cezaevinde bulunma sebebini bile bilmediklerini söyledi. Konca, “Akdeniz firması yöneticisi 'bizi ihaleye sokmadılar. Tehdit etmediler' diyor. Ben neden tehdit edeyim ki. Benim oradan bir çıkarım yok. İZELMAN ve İZENERJİ şirketlerinde 10 bin kişi çalışıyor. Biz demokratik yöntemi tercih eden, şiddeti ret eden bir kurumuz. Biz sendikayız. Ben işveren değilim. İmza yetkim yok. Şirkette bir sorumluğum yok. Tehdit konusunun akıl ve mantık ile alakası yoktur. Bizim işimiz insanları tehdit etmek değil, hak ve emek hakkı aramaktır. Sekiz aya yakın süredir cezaevinde yatıyorum. Beraatimi talep ediyorum” dedi.



Tutuklu sanıklardan diğer sendikacı Cafer Alt ise, “Ailem zor durumda. Maddi ve manevi kayıplarım var. Kızlarımın dersleri kötü oldu. Sıkıntı çekiyorlar. Tahliyemi istiyorum" dedi.
 
- ZATEN OLMAYAN OLAYIN, HİÇ OLMADIĞINI KANITLAMAYA ÇALIŞIYORUZ
Sendikacıların avukatı Özkan Yücel ise, “Mahkemenin iradesine sahip çıkın ve lütfen aldatılmanıza izin vermeyin. Savcılık, mahkemeyi yönlendirmek için her türlü şeyi yaptı. Neredeyse 6 ay telefon kayıtlarının bulunduğu CD'ye ulaşamadık. İddianamede, sanıkların tutuklanmasına neden olan ihalelerin çoğu, belirtilen tarihlerde yapılmamış bile. Savcı, 5 kişinin tutuklanmasını talep ettiği ihalenin hangi tarihte yapıldığından bile haberdar değil. Mahkeme kasıtlı olarak yanıltılıyor. Savcı Bey'in, kararını verirken, neden 3 tane mağdura inanıp, sanıklara inanmadığını açıklamasını isterdik. Biz maalesef aylardır, olmayan bir şeyin, hiç olmadığını kanıtlamaya çalışıyoruz. Sendikacıların, tehdit ve engelleme içinde bulunduğu ihalelere bakıldığında, pek çoğunun o tarihte orada olmadıkları anlaşılır. Bunun yanında, olayın mağduru olarak gösterilen kişiler de tehdit ve zorlama ile karşılaşmadıklarını söylüyorlar. Biz neyi tartışıyoruz? Vicdani olan, doğru olan diğer serbest bırakılan sendikacılar gibi, tutuklu sendikacıların da serbest bırakmasıdır. Suçlamalar, deliller aynı ama biri dışarıda, biri içeride!” diye konuştu.
 
- KIZIMIN SEVGİSİNİ BENDEN ÇALDILAR!
İhaleye fesat suçlaması ile karşılaşan ve bu nedenle tutuklu bulunan Say, bilirkişi raporlarının kendi lehinde olduğunu ancak tutukluluk halinin devam ettiğini söyledi.
 
Say, “Sanatçı isimlerinin bizim ile ilgili olmadığını en başından beri anlatmaya çalışıyorum. Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi ile ilgili konuda yaklaşık maliyet ile alakası olmayan bir fiyat vermişim. Asında herşey ortada. Herhangi gizli bir bilgi ya da yaklaşık maliyet arayışında bulunmadık. Tape'leri göz önüne aldığımızda, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden her hangi bir kimse ile görüşmedim. Kimseyi tehdit etmedim. Bunu siz de biliyorsunuz ama buna rağmen 14 aydır tutukluyum. Elime, dava dosyasında da bulunan bir rapor tesadüfen elime geçti. Balkan Festivali İhalesi de bu raporun içinde var ve suç unsuru içermediği söyleniyor. Dava dosyasında yer alan bu konu incelenmiş ve suç unsuru tespit edilmemiş. İhaleleri alırken, mevduata aykırı bir durum oluşmamış. Kanun önünde bütün vatandaşların eşit olduğunu biliyorum. Herkes eşitse, ben tutuklu yargılanırken, benden kat kat fazla yılla yargılanan insanlar neden tutuksuz yargılanıyor? Bunu bilmek istiyorum. Ben tutuklandığımda kızım 4 yaşındaydı şimdi 5 yaşında. Adalet benden kızımın sevgisini çaldı. Kızım şuanda bana yabancı. Adalet, sonradan veremeyeceği şeyleri, baştan almamalı” dedi.
 
"ANNEM EVDE BENİ BEKLİYOR"
Duruşmada söz alan tutuklu organizatörlerden Ata Karataş da hiçbir ihaleye fesat karıştırmadığını, teknik olarak ihale işlerinden anlamadığını söyledi. Karataş "Çok ufak bir telefon konuşması nedeniyle, Halim Cumhur Yazıcı'yı da yaktım, kendimi de yaktım ancak suç unsuru oluşturan bir delil olmadığını düşünüyorum. Ben nişanlıyım, 14 aydır nişanlım beni bekliyor. 14 aydır tutukluyum. Tutuklanırken, anneme bir saat içinde geleceğimi söyledim. Herkes beni bekliyor. Bir evin bir evladıyım ve tahliyemi istiyorum. İş bulup evleneceğim" dedi.

- Organizatörlerin avukatı Gülen Şerbetman, “Bu bilirkişi raporları bu davayı taşımaz. Şüphe yaratan durumlar var. Somut deliller yok. Şüpheden sanık yaratılmamalı. Ne zaman gönül rahatlığı ile mahkemeye çıkacağız. Salona gelirken polis bile yanlarında beklemedi. Bunlar mavi yaka tutukluları. Kaç deseniz bile kaçmazlar. Bu insanların burada tutulmaları için hiçbir gerekçe yok” dedi.

- KAÇ DESENİZ DE KAÇMAM!
İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü iken tutuklanan Halim Cumhur Yazıcı, "Buradan çıkarsam, yarın yine görevimin başında olacağım. Mal varlığım mutlaka incelenmiştir. Ekside... Aleyhimde hiçbir delil mevcut değil. Dahil olduğum bir suç unsuru yok. Telefonlarım 24 saat açıktır. Kaçma ve delil karartma şüphem yok. Kaç deseniz de kaçmam" diye konuştu.

- HUKUK SKANDALI YAŞIYORUZ!
Yazıcı'nın avuatı Avukat Levent Kütük, “Şablon gerekçeler ile100. Madde kopyalanıp yapıştırılıyor. Müvekkilim aleyhinde ispat edilen tek bir suç unsuru yoktur. Delil yoktur, olmayacaktır da. Burası bakkal dükkanı değildir. Ilk tutuklamanın ardından, kaçma şüphesi gösterilerek tutuklanması hukuk skandalıdır. Kendisinin, tutuklanmasını gerektirecek bir suç söz konusu değildir. Tutukluluk halini kendisine izah edemiyorum. Hukuk fakültelerinde okutulacak kadar büyük bir hukuk skandalı ile karşı karşıyayız. Kitapta yazılanlar ile uygulama arasındaki farklar kafaları karıştıryor. Türk Ceza Muhakemesi Hukuku, 250. madde ile harakiri yapmıştır. Masumiyet karinesi ciddi şekilde ihlal edilmektedir” ifadelerini kullandı.

- SAĞLIĞI İÇİN SALIN!
Mide kanseri olduğu ortaya çıkan tutuklu sanıklardan Alaattin Eraslan'ın avukatı Barış Cihangir, “Kronik böbrek yetmezliği var ve mide kanseri... Müvekkilim tutuklu kalırsa bu süreç kendisi için işkenceye dönüşür. Kendini aklayabilmesi için önce yaşaması gerekir. Sağlını yeniden kazanması için salıverilmesini istiyorum” diye konuştu.

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
emre aslan 6 Temmuz 2012 Cuma 22:39

izmiri kimler yönetiyor ya yasıklar olsun ya yazıklar olsun başka bişey demiyorum

Yorumu oyla      11      10  
erkan kılıç 6 Temmuz 2012 Cuma 22:39

evet bunlar anca laf yaparlar bunların yaptıkları siyaset cılık degil aziz koco oglu ilk kebdini sonrada ilçe belediyeleri toplasın gaziemir belediyesin deki rezalet hale bak 8 şehitin oldugu gun gaziemir sarnıç piknik alanında arkolu eylence yapartak şişenin dibine vuruyorlardı ve umut tekin chp ilçe başkanlıgını kadınlar makınasına cevirerek gaziemir halkına rezil rusva oldular ve biz atatürkçuyuz biz cumhuriyetciyiz nerde sizin atatürkcülugunuz cumhutiyetcıliginiz ama artık izmir halkıanladı

Yorumu oyla      12      9  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Karşıyaka değerlerini ölümsüzleştirdi
Karşıyaka Belediyesi kentin hafızasında yer etmiş önemli isimleri ölümsüzleştirmeye ...
Tiyatro 6. kez Dikili'de can bulacak
Atölye ve söyleşilerin yoğunluyla dikkat çeken tiyatro buluşmalarının ...
Oğuz: Kentsel dönüşüme biz de hazırız
Deprem riski altında bulunan ve sık sık deprem gerçeğiyle karşı karşıya ...
 
Aliağa sitelere altyapı götürüyor
İzmir’in Aliağa ilçesinde son yıllarda yeni konutların hızla inşa edildiği ...
Ümit Besen'in nikah masasında ilk nikah kıyıldı
Romantik müziğin duayeni Ümit Besen’in adı Konak Belediyesi Güzelyalı ...
Güzelbahçe'de yaz ortasında kışa hazırlanıyor
Güzelbahçe Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, yaz ortasında kışa ...
 
Bornova Belediyesi engellinin de hastanın da yanında
Sosyal yardımlara ayırdığı 10 milyon lira ile yaraları saran Bornova Belediyesi, ...
Bergama'ya ikinci üniversite için her şey tamam
Bergama Belediyesi’nin kente ikinci üniversite kazandırma çalışmaları hızla sürüyor.
Kordon’da isyanın sesi: Orta yol bulunsun
Birinci Kordon'un trafiğe kapatılması esnafı ve vatandaşları ikiye böldü. ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Değersizliğin olağan halleri
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İzmirli o üniversite bulutların üstünde!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bir Mayıs, çok renk…
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yeşil Yıkama ve İtibar Yönetimi
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva