EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Genel Koordinatörü, Araştırmacı Gazeteci Yazar Ümit Yaldız ile Gazeteci Fatih Yapar, SONSÖZ TV’de, belediye ile sendikayı karşı karşıya getiren ve işçilerin ücretsiz izne çıkarılmasını sağlayan “havuz sistemi”ni masaya yatırdı.

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ UZUN ZAMANDIR AÇILIŞLARLA GÜNDEM OLAMIYOR
Gazeteci Yapar değerlendirmesinde şunları söyledi:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi, hizmetlerinden çok başkanın söyledikleri ve uygulamalarıyla gündeme geliyor. Büyükşehir’in bir yerde metro açılışı, arıtma tesisi, altgeçit, üstgeçit açılışıyla ulusal televizyonlara haber olduğunu görmedim çok uzun zamandır. Bir an önce toparlanıp ayağa kalkması gereken yapının suni gündemlerle öne çıkması kabul edilebilir bir şey değil. İzmir Büyükşehir’de 40 bine yakın insan çalışıyor. Aileleriyle birlikte 200 bini geçer. Tartışıyoruz, konuşuyoruz, saçma sapan havuz konusu gündeme geliyor.
BELEDİYEDE İMTİYAZLI İSİMLER VAR, SENDİKAYLA ÇALIŞIYORLAR
Başkan, bir anket yaptırmış; ne iş yapıyorsunuz diye sorulmuş, hiçbir iş yapmıyoruz, bize iş verilmedi ki, yanıtı verilmiş. Rapor alanların listesini çıkartmış. Çalışanlar kart basıyorlar. Çalışanların takibi mümkün sonuçta… Oradaki personele iş verin; iş yoksa çıkarın işten. İşten çıkarıyorsunuz, geri alıyorsunuz! Bunlar çelişkili durumlardır. Bakıyoruz, 2 bin kişi işe alınmış ayrıca! Halen işe alım yapılıyor.
Öyle ki Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’dan daha fazla insanı işe alan var, belediyede… Cemil Tugay’ın yanında yer alıp da daire başkanlarına, genel sekreter yardımcılarına talimat verenler var. Cemil Tugay, yanında palazlanmış insanların belediye içindeki hakimiyetlerini takip edebiliyor mu? Edemez! Fakat bazı isimlerin, işe alınanlara fazla mesai yazma, işçileri bir üst yere görevlendirme gibi imtiyazlara sahip oldukları, yeri geldiğinde de sendikanın bunun karşılığında o isimlerin istediklerini harfiyen yaptıkları biliniyor. Bu durumu sendika şube başkanlarının açıklamalarından anlıyoruz. Çünkü çöp toplama olayında Cemil Tugay ile karşı karşıya gelen isimler bugün başkalarını suçluyor ve onlara ‘mamanız mı kesildi?’ diyor. Tugay’ın altındaki yetkili isimlerle sendika yöneticileri arasında sıkı iletişim ve işbirliği var”
BAŞKANIN, 19 AYDA MEMURLA, İŞÇİYLE SORUNLARI ÇÖZMESİ GEREKİRDİ
Büyükşehir ile sendika arasında bir görüşmeler yapıldığını hatırlatan Ümit Yaldız, “Bir komisyon kurularak havuzdaki insanların durumlarına çözüm bulunması amacıyla toplantı yapıldığı” dedi ve şunları söyledi:
“ Başkan, çalışanları takip etmek ister aslında. Edebilir de. Çünkü çalışanların amirleri var, müdürleri var. Başkanın rapor açıklamasını okudum. Yüzde 100 destekliyorum. Belediye çalışanı üç ayda, beş ayda bir 20 gün rapor almışsa, hele bunu hafta sonu tatiliyle birleştirecek şekilde almışsa, burada bir kötü niyet varsa, belediye başkanı o kötü niyetli kişilerle çalışmak istemeyebilir. Ben olsam, ben de çalışmak istemem. Bu konuda Cemil Tugay’ın yanındayım. Fakat bu iş çok uzadı. Bir Büyükşehir Belediye Başkanı 19 aydır işçiyle, memurla, çalışanla ilgili sorunlarını çözmesi gerekirdi. Kim gelecek, kim kalacak, kim gidecek, bunların çözülmesi gerekirdi.
HAVUZ SİSTEMİNİ KİM BULDUYSA SÖYLEYELİM, ÖZEL, PM’YE ALSIN!
Havuz diye kavram geliştirdiler, kim bulduysa, hakikaten absürt bir buluş. Havuza atıyorsunuz, şirkete iade ediyorsunuz. İşten de çıkarmıyorsunuz, iş arayamıyorlar. İş de vermiyorsunuz, maaş alamıyorlar. Sosyal demokrat bir belediyede böyle bir buluşun sahibini kutlamak lazım. Özgür Özel’e söyleyelim, o kişi PM’ye alsın. Geçen programda, çalışanlar antidepresanlık oldu, dedim. Başkanın bir doktor olarak oradaki psikolojiyi anlaması gerektiğini düşünüyorum. İş barışına bir an önce kavuşması lazım. Büyükşehir’i işçilerle yaşadığı sorunlarla değil, yaptığı çalışmalarla, getirdiği hizmetlerle konuşalım”
ALT METİNLERDE, ÇOK YÜKSEK MAAŞLI ÇALIŞANLARIN DA SIK SIK RAPOR ALDIĞI YAZILI
Başkan Tugay’ın, Kordon’da çöpleri toplamasıyla beraber, sendikanın önüne geçtiğini anlatan Fatih Yapar, “Cemil Başkan, ben yürürüm, İzmirliler de benim arkamdan gelir, bana sahip çıkar, anlayışını gördü o zaman... O günkü kanıksamayı bugün de devam ettiriyor. Orada kalması lazımdı. Başkan şöyle düşünüyor; işçiyi önce sendikacılarla karşı karşıya getiririm, sonra da İzmirlilerle karşı karşıya getiririm! Açıklamaların alt metinlerinde, çok yüksek maaş alanların da rapor aldıkları yazılı olduğunu görüyoruz. Kaostaki işçileri, İzmirlilerin önüne atıp atıp değirmen gibi öğütme düşüncesi, bugün de devam ediyor” dedi.
VATANDAŞ ARTIK BELEDİYE-İŞÇİ SORUNLARINI DİNLEMEK İSTEMİYOR
Ümit Yaldız’ın bu konudaki değerlendirmeleri ise şöyle:
“Sokakta çöp toplamak, Başkan Tugay’a prim yaptırdı. O gün halk sağlığı söz sorunuydu, bugün öyle bir şey yok ki. İşçilerle yaşadığınız her problemde size her zaman aynı gücü, desteği vermez. İnsanlar, Başkan’ın çalışanlarla yaşadığı sorunları bilmek, dinlemek istemiyorlar. Çaycı da şoför de önünü görmeli, herkes önünü görmeli. Bizim de artık belediyedeki işçi sorununu da konuşmamamız lazım.
SENDİKAYI EN ŞİDDETLİ ŞEKİLDE KINIYORUM
Gazeteci arkadaşımız Ümit Kartal, işçiler, sendika ve Başkan Tugay üzerinde olması gerekenin de üzerinde duyarlık gösterdi. Geçtiğimiz hafta iki sendikacının onun adını anarak Büyükşehir Belediyesi önünde yaptığı açıklamaları izlediğimde, 25 senedir bu kentte gazetecilik yapan biri olarak yaptığım mesleğin geldiği noktadan utandım. Mesleğimizin içine düşürüldüğü durumdan utandım. İki sendikacının, bir gazetecinin, gazete patronunun, hele hele işçileri, sendikayı savunan bir gazete patronuna ‘maman kesildi, o yüzden böyle yapıyorsun’ türünden aşağılamaya çalışmasını, en şiddetli bir şekilde kınıyorum. Bu iki sendikacının yaptığı açıklamaların arka planında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın kurduğu oyunun başarısı da yatıyor. Başkanın başarılı hamleleri var. Kordon’da karşısına geçip, çöpü toplayamazsın, grev kırıcılığı yapamazsın diye bağıran, hatta mahkemelik olan sendika temsilcisinin çıkıp bir gazeteciye, hangi hakla mamanız kesildi de ondan böyle yapıyorsunuz, diyemez. İzmir, buna müsaade etmemeli. Başta Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere herkesin haddini bildirmek, sınırını hatırlatmak zorunluluğu var. Yoksa at izi, it izine karışır. Gazeteci arkadaşın beğenmedikleri haberlere yorumları olabilir, onun da haddini aştığı noktalar varsa, adli makamlara gidersiniz. Savcılar, hakimler orada! Büyükşehir’in bu olayın arkasından bir açıklama yapması lazımdı. ‘Biz kimseye mama vermiyoruz’ diye… Bir gazetenin ve gazetecinin adını kullanarak ‘mamanız kesildi’ denmesi, bir gazeteci olarak benim ağrıma gitti.”





