Kabul edilen 2026 Bütçesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Nalbantoğlu, yaptığı yazılı açıklamada şunlara değindi:
“Hem komisyon hem de genel kurul aşamaları sonunda bütçe maratonu tamamlanmış, bütün uyarılarımıza, itirazlarımıza ve karşı çıkışlarımıza rağmen muhalefetin hiçbir önerisi dikkate alınmamış ve halk önümüzdeki yıl da sefalet ve açlık bütçesine mahkûm edilmiştir. Bu bütçe tamamıyla müesses nizamın devamına, saraya ve yandaşlarına göre hazırlanmış bir bütçedir. Öyle ki, bu bütçede işçi, emekçi, köylü, memur, çalışan, çalışmayan, öğrenci, emekli, engelli, genç, çocuk ve kadın olmadığı gibi hak, adalet ve vicdan da yoktur. Zengini daha zengin yoksulu daha yoksul edecek olan bu bütçeyle halkın yaşama sevinci yok edildiği gibi yarınlara olan inancı da kalmamıştır. Alım gücü her yıl düşen insanlar çarşı pazara çıkmaya korkar olmuş, artık sadece elektrik, su ve doğalgaz faturalarını ödemenin derdine düşmüşlerdir. AKP iktidarı ve bu saray düzeni, milyonlarca insanı sosyal, politik ve ekonomik baskıyla bunaltmakla yetinmeyip hazırladığı bütçeyle de açlığa ve sefalete sürüklemektedir. Umutsuzluğun ve çaresizliğin olduğu yerde toplumsal huzurdan da barıştan da söz etmek mümkün değildir. Her yıl artarak devam eden intiharların, iş ve kadın cinayetlerinin yerden biter gibi türeyen çeteleşmenin, yozlaşmanın ve uyuşturucu bataklığının temelinde de bu gerçekler vardır. Toplumsal çürüme had safhadadır. İnsanlar bitme noktasına gelmişlerdir. Ancak AKP masallar üretmeye devam etmektedir.”
Bütçenin Külfeti, Cefası Halka, Sefası Saraya ve Yandaşlara
Toplumu mutlak yoksulluğa mahkûm eden ve emeklileri yük gibi gören bir iktidarla karşı karşıyayız diyen Nalbantoğlu, şunları söyledi:
“2026 yılı bütçe teklifinde dolaylı vergilerin payı %61,69, doğrudan vergilerin payı %37,22 olarak belirlenmiştir. Bu demektir ki, önümüzdeki yıl toplanacak 15 trilyon 631 milyar liranın 8,5 trilyon lirası sadece iki dolaylı vergiden yani ÖTV ve KDV’den toplanacaktır. Yani toplanacak vergilerin aslan payı yine halkın omuzlarındadır. Enflasyon ile bir tek işçi, memur, emekçi, emekli, asgari ücretli mücadele etmektedir. O da hayatta kalma mücadelesidir. Buna karşın toplam faiz ödemeleri bir yılda yüzde 40,6 artışla 2,7 trilyon TL’ye ulaşacaktır. Böylece 2025 yılında yüzde 13,2 olan faiz ödemeleri bu yıl toplam bütçenin yüzde 14,5’ine çıkacaktır. Rakamlara bakıldığında bütçede en fazla artış yapılan kalemlerin ise sermaye transferi, kamu özel işbirliği projeleri ve faiz olduğu görülmektedir.”
2026 yılı geçmiş yılları mumla aratacak
Nalbantoğlu, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Halen ülkemizde 4,5 milyon hane devletten sosyal yardım alarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. TÜİK’in dört kişilik hane hesabıyla sosyal yardıma muhtaç kişi sayısı 18 milyon 298 bin 736’ya yükselmiştir. Vatandaşın bankalara olan borçları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 49 artarak 5 trilyon 300 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bireysel kredi borçlu sayısı son bir yılda 1,8 milyon kişi artarak 43 milyon kişiye çıkmıştır. Yılın 11 ayında bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı yüzde 20 artarak 1 milyon 810 bin kişiye dayanmıştır. Buna karşın milyonlarca sabit ücretliye 2026 yılı için belirlenen yüzde 16’lık hedef enflasyonu oranında zam yapılmaya hazırlanılmaktadır. Aynı şekilde artık genel ücret olarak kabul edilen asgari ücrete de yüzde 20-25 civarlarında zam düşünüldüğü göz önüne alındığında bu yılın geçen yılları mumla aratacağı ve halkımızı çok daha zor günlerin beklediği görülmektedir. Bu bütçe halkın değil, sarayın ve yandaşların bütçesidir. Milyonlarca insan yok sayılmıştır. Seçim yılı geldiğinde ise ağızlara çalınacak bir parmak balla bütün bunların unutulması amaçlanmaktadır. Ama halk gereken cevabı sandıkta verecektir.”



