Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ – Bazen hiç fark etmeden yanından geçip gidiyoruz bazen ‘Acaba boyatan var mı?’ diye sorulara dalıyoruz. Hepsinin bir hayat hikayesi ve onları buraya sürükleyen bir yaşamları var ve sokaklarda neler yaşandığını en yakınından gözlemliyorlar.
İzmir’in kalbi olan ve her İzmirli’den bir iz taşıyan Alsancak’ta bir ayakkabı boyacısı… Gazi Ortaokulu’nun önünde her sabah boya sandığını omuzlayıp tezgah açıyor. Bedri Aktaş, 60 yaşında ve 45 yıldır ayakkabı boyuyor. 1980’de kahvehanelerde başlayan bu macera halen daha devam ediyor.
‘NEFES DARLIĞIM BAŞLAYINCA BOYAMAYA BAŞLADIM’
Aktaş, ayakkabı boyacılığına nasıl başladığını, “Normalde 1979’da araba yıkıyordum. Bende nefes darlığı çıktığı için yıkamayı bıraktım. Boyacılığı kahvehanelerde öğrendim. Tahta sandalyeler vardı, bunlar yoktu. Daha sonra buralara geldim işim bozulunca. Burada da araba yıkadım ama nefes darlığı olduğu için tıkıyor artık. Doktor nefes darlığı ilacı verdi bana” sözleriyle anlattı.
‘HAVALAR SOĞUYUNCA MEMURLAR GELİYOR, YOKSA İŞ YOK’
Birçok kişinin görmeden geçip gittiği ve sokakların hayaleti olan Aktaş, “Bazen iş yapmadan kapatıyorum. Bazen bir-iki ayakkabı boyayıp gidiyorum. Havalar soğuyunca bazen memurlar geliyor. Apartmanlardan bazen gelen oluyor, öyle geçimi sağlamaya çalışıyorum. Kış olunca boya işi artıyor. Keçe filan da koyuyorum, o zamanlar iş biraz daha artıyor” diyerek nasıl işler yaptığını anlattı.
‘YURTTA KALIYORUM, BAZEN YEMEK KALMIYOR, BURADA DÖNER ISMARLIYORLAR’
Hayatının bir döneminde sokaklarda yaşamış Aktaş. Şimdilerde kafasını sokacak bir çatı bulduğunu, “Emekliliğim yok, yeşil kart kullanıyorum. Karşıyaka’da Örnekköy Kimsesizler Yurdu’nda kalıyorum. Basmane’de 400 TL’den aşağı otel yok. Apartmandakiler beni kolluyor. Sıkıntım olunca yardım ediyorlar. Apartmanın arabaları çekiyorum, üç beş çorba parası atıyorlar. Yurtta yemek çıkıyor. Bazen kalmıyor, burada döner alıyorum. Para almıyorlar benden, önceden bekçilik yaptım burada. Esnaflardan yardım istiyorum. Ben onların işini görüyorum, onlar benim işimi görüyor” sözleriyle anlattı.
‘İKİ AY ÖNCE HAP ATANLAR ANAMA KÜFREDİP DÖVDÜLER, CÜZDANIMI ÇALDILAR’
Yağmur yağdığı zaman yine sokaklarda Aktaş. Köşesine çekiliyor ve akşam saatlerini bekliyor dönmek için. Geceleri kalmıyor bu sokaklarda. Otobüse binip yurda dönüyor akşamları. İki ay önce bir akşam yurda döndüğü sırada yaşadıklarını, “Bundan iki ay önce beni Karşıyaka’da dövdüler, darp ettiler. Uyuşturucu içmişler. İki kız var yanlarında, kafaları güzel. Sabaha karşı 7:30’da. Anneme küfrettiler. Annem öleli beş ay oldu. 60 yaşındayım, dört kişiye nasıl gücüm yetsin? Dayak yedim, dört gün Şehir Hastanesi’nde kaldım. Yere düştüm, yine vurdular. Burnumu kırdılar. Cüzdanımı çaldılar. Kimliğim gitti, 200 TL param vardı o gitti” diyerek anlattı.
‘İKİ AYDIR KİMLİĞİM YOK, DURUMUN İYİ OLURSA SAHİP ÇIKIYORLAR’
İki aydır kimliksiz gezen Aktaş, ifade vermesine rağmen kendisini arayan soran olmadığını söyledi. Aktaş, “İfade verdim, iki ay oldu arayan soran yok. Kimlik için başvurdum, baharatçının numarası verdim. Çağırdıkları zaman gidip alacağım. Durumun iyi olup zenginsen sahip çıkıyorlar. Burada bi’ abiyle tanıştım. Karşıyaka Emniyet Müdürü tanıdığım dedi, aradı. Hala arayan soran yok. Geçen gün GBT’ye denk geldim, kimlik sordular. Kimliğim yok. Doktor raporlarım var, o kağıtları gösteriyorum” diyerek kimsesizliğini dile getirdi.
‘BURALARDA GARİBANLAR KALIYOR, HAP ATANLAR ONLARI DÖVÜYORLAR’
Sokakları anlatan Aktaş, artık eskisi gibi olmadığını şu sözlerle anlattı:
20 sene sokaklarda yaşadım, yol gördüm. Sokakta yatmak şimdilerde tehlikeli. 20 yaşlarında gençler, kristal içiyorlar. Buralarda bir gariban yatıyor, onu dövüyorlar. Parasını zorla alıyorlar. Sokakta yürürken anasına babasına küfrediyorlar. Gece saat 22:00’den sonra kimseyi bulamıyorsun buralarda. Sadece sarhoşlar ve hapçılar kalıyor buralarda.





