İzmir’de bir güncel konudur... lojmanlar.
Lojman denince... aklımız yollara düşer, Yargıç’lığımızın ilk yeri  taa... Tunceli’ye kadar gider.

Senatör Mahallesinde !
Munzur nehri kenarında, karşı kıyıya geçen asma köprünün ayağında, 
Bahçesine ay çiçeği  diktiğimiz, o küçük tek katlı ev.

Hani, aradan bunca yıl geçtiği halde... Tahtakurularının  bizi uyutmadığı,
Öldür... öldür bitmediği !
Kötü kokularını... halen de hissettiğimiz,
Bizim için bir nimet olan... lojmanımız.

İzmir gündeminde lojmanlar... Niye ?
Belediye Başkanlarımız oturmak istedi, Diye !

Daha çok da, Kamunun personelini oturttuğu konuttur lojmanlar.
Parasız... yada az paralı olanlar.

Halktan kopuşluğu çağrıştırır... biraz da,
Eskidendi o.
Şimdi, yerleşim yerlerinin içinde. 
Çoğu apartmanda daire biçiminde.

Başkanlar... Belediyesinin başında.
Ama... Onlar da personelinin içinde.

Şato da değil ki... Şato adı. 
Şaşaası olmayan bir konut.
Haa... manzaralı,  o da ayrı.
Kentinin Tunç Başkanına,
Kentlisinin... bir onore payı !

Karşıyaka’daki lojman...
Rahmetli Priştina’nın kaybından beri
kullanılmayan... Diğer evlerle sıralı.
Bir küçük eve karşılık,
Cemil Başkan’ın... aykırıya duyarlı,
Vaz geçme... hassasiyeti.

Oysa...
Lojmandan söz bile edilmemeli.
Başkanları bunlarla incitmemeli.
Başkanlar da... dirençli olmalı !
Bal tutan parmağını yalar... değil bu.
Yağma Hasan’ın Böreği... değil bu.

Yağma Hasan’ın Böreği deyimi şu...
Hakkı olan da, hakkı olmayan da bir şeylerden yararlanır ya,
Sanki...sahipsiz mal mülkmüş gibi !

“ İstanbul’un 100 Deyimi “ kitabında da anlatılıyor ki...

Yenisi belli olana kadar,
Padişahların ölümü... hep saklanırmış,
Özellikle de Yeniçeri’lerden.
Çünkü, fırsat bu fırsat deyip, taşkınlık yaparlarmış. Ganimeti paylaşırlarmış !

Fatih... 1481’de Gebze’de ölmüş.
Nasılsa Yeniçeriler bunu duymuşlar.
Hemen İstanbul’a dağılmışlar.
Kendilerine ihanet etti iddiasıyla,
Sadrazam Karaman’lı Mehmet Paşa’yı parçalamışlar... Evini yağmalamışlar.

Sonra kimi devlet adamlarının, kimi zenginlerin... konaklarına hücum edip yağmalamışlar.

Bu arada... Hasan adlı bir Yeniçerinin işlettiği, börekçi dükkanına girip börekleri bir güzel yemişler !
Arkadaşlarına ait olduğunu öğrenince de,        “oldu bir kere”  deyip yemeye devam etmişler.
Olmuş mu... Yağma Hasan’ın Böreği  !

Tunceli demişken...

Cenazede İmam cemaata  sorar :
Merhumu nasıl bilirdiniz !
Cemaat  hep bir ağızdan : İyi bilirdik der.

Hele Biri de...
Ulaşımı ücretsiz yapmış. Nohut fasulye üreterek, gençlere burs vermiş...
Öyle de ünlenmiş ki... ‘ Komünist Başkan ‘ ünvanı, adının önüne geçmiş !

Kırk Göze’lerin olduğu,
Munzur Nehri’nin doğduğu 
Ovacık’ın... Şimdi de Tunceli’nin,
Belediye Başkanı olmuş.

Yoksullarla dost olmuş diye,
Sorulsa bizde... İyi bilirdik ! derdik.
Ama...şimdi soru işaretleri verdik ;

* 1935 de  çıkarılan Tunceli Kanunu... kaldırıldı mı ?
* Belediye Meclisi... Yasama organı mı ?

Belediye tabelasından,
Tunceli’yi silip Dersim yazmak,
İlin adını... değiştirmek.
Eniştem beni niye öptü !  gibi,
Neyin nesi ki ?

Yağma Hasanın Böreği mi !