Mehmet KARABEL
Vahşetin 56. yılında!
24 Aralık 2019 Salı

Kıbrıs’tayım; bir’kaç gündür…

Yavru Vatan’ın havasını solumasam…

Belki de…

Bugüne (24 Aralık) damgasını vuran tarihin…

Acımasız bir Rum Vahşeti’nin…

56 yıldır unutulmayan sembolü olduğunu…

Pas geçebilirdim…

***

Tarih; 24 Aralık 1963…

Kıbrıs’ın Lefkoşa kenti, Kumsal Mahallesi…

Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın…

Eşi Mürüvvet ve oğulları Murat, Kutsi ve Hakan’la yaşadığı…

Tek katlı, bahçeli kiralık evi…

Ortalık zifiri karanlık…

***

Saatler gece yarısına yaklaşıyor…

Evin reisi nerede?

Tabip Binbaşı, o sıralarda

Lefkoşa merkezde hamile bir Rum kadının…

Doğumunu gerçekleştiriyor…

İşini bitiriyor, annenin rahmindeki ur kütlesini temizlerken…

Eşi ve çocuklarının bulunduğu bölgeden…

Kanlı olayların yaşandığına dair haberler geliyor…

Hemen eve dönmek istiyor ama…

O sırada bir annenin hayatı O’nun ellerinin arasında…

***

İki saat öncesine dönüyoruz…

Tabip Binbaşı’nın Kumsal Mahallesi’ndeki evindeyiz…

Karanlıkta göz gözü görmüyor…

EOKA’cı Rumlar…

Uzun bir süredir Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için…

Ada’daki Türkler’in üstünde…

“Enosis” adını verdikleri saplantılı bir projeyle…

Terör estiriyorlardı…

O gece de öyle olmuştu…

Bu kez Ada Türkleri’ne rahat vermemek için seçtikleri bölge…

Kumsal Mahallesi’ydi…

***

Nitekim…

Uzaktan silah seslerini duydu Mürüvvet Hanım…

Asker eşiydi; korkmuyordu ama…

Keşke, yanında birileri olsaydı…

Evin tüm ışıklarını söndürdü…

10 aylık bebeği Hakan’ı kucağına aldı…

Dört yaşındaki Kutsi ile altı yaşındaki Murat…

Annelerinin eteğine yapışmışlardı…

Telefon yok…

Kapıda nöbetçi asker yok…

Komşu yok…

Hiç bi’şi yok yakın çevresinde…

***

Münevver Anne, karar verdi…

En güvenli yer banyoya sığınmaktı…

Nefeslerini tuttular, çıt çıkarmadan…

Dördü de küvete girdiler; uzandılar…

Anne Münevver…

Çocuklarının üstüne kapandı…

Önce ben öleyim; belki yavrularım kurtulur diye…

***

En az 10 kişiydiler…

Naralar atarak, tekmeyle evin kapısını kırdılar…

Asır gibi gelen birkaç dakika sonra…

Banyoyu keşfettiler…

Kapı kilitliydi…

Tekmeyle onu da indirdiler…

İnsan kanına susamış vahşi EOKA’cı Rumlar…

Ardı ardına tetiğe bastılar…

Sonra geldikleri gibi iğrenç naralar atarak…

Evden uzaklaştılar…

***

Belki inanmayacaksınız ama…

Tabip Binbaşı Nihat İlhan…

Ailesinin Canavar ruhlu Rumlar tarafından yok edilişini…

Üç gün sonra öğrenebildi…

Alay Komutanı, acılı doktoru evine göndermedi…

O’nun da ilk sözü, “Vatan Sağolsun” oldu…

Evlatlarını toprağa vermeden önce kendi elleriyle yıkadı…

Tüm dünyanın gözü önünde Kıbrıs’ta yaşanan bu katliam…

Tarih sayfalarına…

“Kanlı Noel” veya “Kumsal Katliamı” diye geçti…

***

Eşini ve üç yavrusunu kaybeden Tabip Binbaşı Nihat İlhan

44 yıl Yavru Vatan’a adım atmadı…

Acısını içine gömdü…

Tuğgeneralliğe kadar yükseldi…

92 yaşına kadar yaşadı…

Beyaz renkten al renge dönüşmüş bir küvet ve…

Çocukları can verirken kucağından ayırmayan bir anne…

Bu korkunç görüntü…

Hiç hafızasından çıkmadı…

***

O hüzünle telaşın birbirine karıştığı günlerde…

Acılı babayı…

Daha sonra Cumhurbaşkanı olan…

Dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay aradı…

Telefonda önce geçmiş olsun dileklerini iletti…

Ardından şu dikkat çekici cümleleri kullandı:

“Biliyorsun, birkaç yıl önce Türkiye'de 6-7 Eylül olayları yaşandı... Birçok Rum ve yabancının evleri yağmalandı, bu olaylar durdurulamadı… Şimdi sen doğrudan Ankara'ya gelirsen, burada halk ayaklanmış durumda... Kara Eylül'ün bir benzeri yaşanabilir… Bu nedenle Ankara'ya gelme…”

***

Tamam, dedi; Tabip Binbaşı Nihat İlhan…

Ankara’ya gitmedi…

Acısını kalbine gömdü…

Ancak Rumlar’ın yaptıkları vahşet yanlarına kalmadı…

O meşhur “Johnson Mektubu” yüzünden…

O vahşetin ardından…

Hemen Ada’ya çıkamasak da…

O günlerin Başbakanı Ecevit…

“Savaşmaya değil, Ada’ya barış götürmeye gidiyoruz” diyerek…

20 Temmuz 1974’te…

Kıbrıs Barış Harekatı’nı başlattı…

Dünya, “pes” dedi…

15 Kasım 1983’te ise…

“Yavru Vatan” diye andığımız…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’i kurduk…

İlelebet yaşasın diye…

Nokta!

Sonsöz: “Bu Yavru Vatan’ın, dinlemesini bilene anlatacak sözü çok… / Anonim…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva