YSK’nın gerekçeli kararı değil:
Devlet büyüklerimizin merekçeli kararı bunlar…
***
Merekçe 1:
Sandık başkanısın:
Seçmen, oyunu kullanmaya geliyor…
Bakıyorsun tipine:
Oyunu AKP’ye verecek gibi…
Büyükşehir oy pusulasını vermiyorsun…
Seçimi iptal için al sana merekçe…
Bundan büyük merekçe olur mu?
***
Merekçe 2:
Seçim akşamı saat 22.30 da seçimi 3500 oy farkıyla ben kazandım diyerek basın toplantısı düzenliyorsun… Sabaha karşı, tüm şehri afişlerle donatıyorsun…
Karşına ıslak imzalarla çıkıp, kazanmadın diyorlar…
Bu ülkede; milletvekilliği, bakanlık, başbakanlık, TBMM başkanlığı yapmışsın, yalan söyleyecek halin yok ya!
Merekçene niye inanmıyorlar?
***
Merekçe 3:
Baştaki iki merekçe inandırıcı olmayınca:
Oyları çaldılar diyorsun…
Kim çaldı sorusuna, cevabın bile yok ama…
Aldırmıyorsun…
***
Merekçe 4:
Soyadından AKP’ye oy verecek kişileri bir bir tespit ediyorsun!
Sonra onların kaydını siliyorsun…
Al sana seçimin iptali için bir önemli merekçe daha…
Daha ne istiyorsun?
***
Merekçe 5:
“ Hiçbir şey olmasa bile, kesin bir şeyler oldu.”
Dünya hukuk tarihine geçecek bir veciz merekçe bu(!)
Hukukta bundan kesin bir delil olur mu?
***
Bütün bunları merekçe saymıyorsan:
En büyük merekçe, en büyük makamdan geliyor…
Merekçe 6:
“ Ben bu güne kadar hiç konuşmadım, hep sustum. Bir şaibe var ve bunun ortadan kaldırılması hem YSK’yı aklayacaktır hem de milletimizin gönlü ferah hale gelecektir.”
***
Ve sonunda YSK, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal ederek kendini aklıyor:
7 AK, 4 kara oyla…
Ben merekçeli kararı yazdım.
YSK’da gerekçeli kararını yazacak…
Yakında…