OHAL; 1.yılını doldururken, CHP bir rapor yayımladı. Rakamlar kabaca; 169 bin kişi hakkında işlem, 50 bin tutuklama, 7 bin 266 kişiye yakalama kararı, 111 bin kamu çalışanına ihraç…

Raporda ilginç ve kafa karıştıran rakamlar var.

Örneğin; 11bin 361 öğretmen açığa alınıyor, bunlardan 9 bin 843’ü KESK’e bağlı Eğitim-Sen üyesi!

‘Kurunun yanında yaş da yandı’ diye düşünmeye kalksak, bin 518’in 9 bin 843’ü tutuşturma olasılığı pek akla yatkın değil.

Eğitim-Sen üyeleri içinde FETÖ’ye sempati duyanlar olabilir mi? Elbette mümkün…

Peki, açığa alınan öğretmenlerin tamamına FETÖ sempatizanı veya FETÖ ile bağlantılı diyebilir miyiz? Bak işte o pek mümkün görünmüyor…

Geriye sadece bir şık kalıyor, FETÖ’nün Eğitim-Sen’i ele geçirerek kendini yıllarca kamufle etmiş olması… İlk bakışta mümkün görünmeyenler, bu açıdan bakılınca nasıl da mümkün görünüyor baksanıza…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet, OHAL ilan edilirken  “OHAL’i halka karşı değil, devlete karşı ilan ettik” demedi mi?

İşte bakın taşlar yerine oturuyor…

Aksi halde iktidarın; OHAL ve ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle ‘darbecilerle hesaplaşmak’ adı altında muhalif olan herkesi hedef aldığını falan düşünecektik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yabancı yatırımcılara seslenirken;  OHAL’i gerekçe göstererek işçi grevlerini yasakladıklarını da söyledi ama…

Eğitim-Sen’in OHAL raporunu okuyunca kafam biraz karışmadı desem yalan olur. Aşağıdaki satırlar yayımlanan rapordan…

“12 Eylül’ün baskıcı ve antidemokratik hükümleri, aradan geçen 37 yıla rağmen bugün de varlığını ve etkisini sürdürmektedir. 12 Eylül, “Türk-İslam” anlayışının özellikle eğitim sistemi içinde kurumsallaşmasını sağlarken “Siyasal İslam”ın, özellikle cemaatler üzerinden devletin güvenli kollarında gelişip serpilmesinin önü açılmıştır. “Tek din, tek mezhep” anlayışı doğrultusunda zorunlu din dersleri dayatılmıştır. Ders içeriği tamamen Sünni-Hanefi inancına uygun olarak belirlenmiş, Aleviler başta olmak üzere, diğer inanç ve mezhepler yok sayılmıştır.”