İzmir, İslamcıların yeni Türkiye talebine muhalefet edenlerin gıpta ettiği bir şehirdi. Şimdi, halimize acıyor olmaları kuvvetle muhtemel…

Aday belirleme adı altında İzmir’e reva görülen zulüm akıllara şu soruyu getiriyor; Erdoğan’ın İzmir’e yapamadığını CHP mi yapıyor?

Kılıçdaroğlu’nun aklında bir isim varmış… Ağalar, üç aydır bizimle eğleniyor. Demokrasinin kalesi diye tarif ettikleri İzmir, şehri yönetmesi için oy vereceği kişiyi Kılıçdaroğlu’nun aklından bir türlü söküp alamıyor. Adayları belirleme hakkının elinden alınması yetmiyormuş gibi, İzmirli seçmene bir de aday bulmaca oynatıyorlar.

Acaba, CHP yönetiminde de mi “gâvur İzmir” takıntısı var! Açıkçası, Kılıçdaroğlu bana kısa pantolonlu Erdoğan gibi görünmeye başladı…

İzmir’de bu kadar kötü yönetilen aday belirleme sürecinin bazı sonuçları olacağı muhakkak.

Uzun bir bekleyişin ardından, Aziz Kocaoğlu’nun aday adaylığını açıklamasıyla kızışan aday pazarlığı, Aziz Kocaoğlu’nun adaylığıyla sonuçlanmayacak. Bunu kendisi de biliyor.

Fakat bu hamlenin, CHP’nin zaten hayli tepki çeken yönetim zafiyeti karşısında, parti içi muhalefetin elini güçlendirme ihtimali çok fazla.

Gerek CHP’liler gerek CHP’ye oy verenler arasında hızla yayılan ve büyüyen memnuniyetsizlik, akacak bir mecra arıyor.

İzmir, Kılıçdaroğlu ve Kocaoğlu arasında oluşan gerilim hattında hırpalanıyor. Buna göz yummamak lazım. Cumhuriyet değerlerine bağlılığıyla ün yapan İzmir’de, sakin ve ağır akan hayata çekilen bıçak havada kalmalı.

Altını çizmekte yarar var; aday adaylığını açıkladığı için Aziz Kocaoğlu’na yöneltilen yıkıcı eleştiri çözüm getirmez. Aziz Kocaoğlu’nu böyle davranmaya iten yönetim zafiyetini geri planda tutarak meseleyi tek boyutlu ele almak, daha büyük hataların yolunu açar.

Kılıçdaroğlu, bu saatten sonra, ya aklındaki aday ile (Tunç Soyer olması kuvvetle muhtemel) yola devam ederek “lider benim” mesajı verecek, ya da teslim olacak…

İzmir, ayrışan toplumu yeniden bir araya getirecek aklın, sağduyunun ağırlığını hissettirdiği ve ülkeyi etkileme potansiyeli olan şehirlerin başında geliyor.

Kamusal yaşam normlarını altüst eden islamcı dokunuşları durdurmak ve bozulan toplumsal mutabakatı seküler zeminde yeniden oluşturmak isteyenlerin umududur, İzmir.

Ne ki elan şehrin üstünde dolaştırılan kara bulutlar umutları karartıyor.

Barışı, kardeşliği, bir arada yaşama iradesini kozmopolit yapısında tarih boyunca diri tutmuş bir şehir olarak İzmir’in ülkeye yeni toplumsal mutabakat modeli sunması beklenirken, yerel iktidar kavgalarıyla kendi içine kapanmış olması büyük talihsizliktir.

Bu durum ancak kurulmakta olan yeni rejimi ihya edebilir.

Türkiye için iyi şeyler yapmak isteyen herkesin ayağa kalkıp şehre sahip çıkacağı günlerdeyiz.

Başka İzmir olmayacak…