Geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle İzmir’de anlamlı bir turnuva gerçekleşti. Briç Federasyonu Başkanı, aynı zamanda Dünya Şampiyonu Nafiz Zorlu’nun takım arkadaşı 2012 yılında kaybettiğimiz Turgutlu doğumlu ve aslen İzmirli olan, büyük şampiyon Salvador Assael anısına düzenlenen etkinlikte 500’e yakın “akıl spor”cusu yarıştı. İzmir basını, kadim dostları, ağabeyleri  Nafiz Zorlu da arada olduğu için turnuvaya bir hayli ilgi gösterdi. Ama akıl sporlarının Türkiye’de her zaman aynı ilgiyi gördüğünü söylemek olası değil.

Hemen Aralık ayına girerken ABD'nin New York kentinde yapılan Dünya Satranç Şampiyonası finalinde Norveçli satranç ustası Magnus Carlsen, Rus rakibi Sergey Karjakin'i yenerek üçüncü kez üst üste Dünya Satranç Şampiyonu olurken, şampiyonanın organizatörleri dünya genelinde 6 milyon kişinin izlediğini belirtti.

Yarışmanın kuralları gereği iki finalist 1 milyon 100 bin dolar değerindeki ödülü paylaştı. Şampiyon ödülün yüzde 60'ını aldı.

Akıl sporu satranç… Büyük bir bankanın yadsınamayacak desteği altında. Briçten daha ileride… Türkiye’de ise akıl sporlarına genel bakış açısının yanı sıra, bricin zihinlerdeki bazı engelleri de aşabilmesi gerek. Nafiz Zorlu başkanlığındaki yeni federasyonun amacı ise brici satrançın yanına yaklaştırabilmek. Genel de akıl olimpiyatlarına, hatta ileride Kış Olimpiyatları’na da alınması gündeme gelen akıl sporunda olimpik başarı yakalayabilmek.

Bunun için de ilk hedef briçi tabana yaymak. Polonya ülke olarak briçte öne çıkan bir coğrafya,  Çin ise şimdiden binlerce çocuğa briç öğretmeye başlamış. İleri de rakipsiz hale gelecek.

Zorlu Federasyonu’nun hedefi de uluslar arası düzeyde ailelerin de katılacağı, hem eğitim hem de eğlence odaklı çocuk kampları, ilk ve orta öğretimde brici okullara yaymak ve özellikle de üniversite gençliği nezdinde alt ve genç yaş gruplarında bir taban oluşturmak.

Şu an ülkemizde 150’den fazla kulüpte faal 7 bine yakın sporcu,  geçmişten gelenleri de eklediğimiz de 12 bin kişilik bir ordu briçle uğraşıyor. Yani işlenmeye hazır büyük bir potansiyel oluşmuş durumda. 

Zorlu – Assael ikilisi ve diğer şampiyonlarımızla dünya çapında beceri ve başarı gösterebildiğimiz bu spor dalının geniş kitlelere yayılmasının önündeki en büyük engel ise iskambil kağıdı ile oynanması…

Ama işin kumar ya da şansla ilgisi yok. Bilakis aklı bu derece çalıştıracak, beynin strateji- taktik ve çözümleme, durum değerlendirme yetilerini çalıştıracak, yani düşünen, değerlendiren ve ona göre davranan bireyler yaratmaya hizmet edecek ve toplumun akıl ve düşünce kalitesini arttıracak başka hiçbir spor dalı yok.

Üstelik son dönemde yaşananlar üzerine darbe yiyen Türk Turizmi’ne can suyu verecek,  düzenlenecek geniş kapsamlı organizasyonlarla 3 ila 5 milyon lira arasında para kazandırabilecek bir fırsat da cabası. Türk briçini dünya çapında bir etkinliğe ve saygınlığa ulaştırabilmek, ülkenin turistik, doğal zenginliklerini kullanabilmek, titiz- temiz bir organizsyon  yeterli bu cazip pazar için …

Zira briçciler kendi masraflarını kendileri karşılıyorlar. Onlara geniş holler, temiz, hijyen mekanlar yaratmak, organizasyonda kusur yaratmamak bir cazibe merkezi yaratabilir. Bu masrafları düştükten sonra kazanç ise ülke turizminin, yani Türkiye’nin olacak.

İzmir ise gerek konumu, gerekse çevresi inanç turizmi ve deniz turizmi ve ören yerleri ve tarihi zenginlikleri ile bu alanda öncü ve gözde bir kent olma aday.

Briçciler bir araya geldiğinde büyük bir sinerji ve güç oluşturabiliyorlar. Bunu çok değişik alanlarda çok güzel projelere dönüştürebiliyorlar.

Örneğin; Briç Federasyonu’nun son etkinliği bir sosyal sorumluluk projesi farklı şehirlerdeki briç kulüplerinde buluşacak yaklaşık 5 bin briçsever, müsabaka sonuçlarını Federasyon’un internet sitesinde bir araya getirerek, sanki aynı yerde yan yana oynuyormuş gibi birbirleri ile yarışacaklar.  “Simültane briç” denilen bu sistemin katılım bedellerinin bir bölümü ise omurilik felçlileri derneğine bağışlanacak. Dileyenler yardım miktarlarını arttırabilecek.

İşin özüne gelirsek; Fırsat kaçmadan briçe eğilmek ve bu sporu tabana yaymak  Ulu Önder Atatürk’ün de belirttiği “sağlam kafa” yı yaratmak, hem de ülkeye katkı sağlamak adına çok iyi bir fırsat, hele böylesine istekli arzulu bir Federasyon varken …Bu konuda belediyelere, kurumlara, üniversitelere ve Milli Eğitim’e büyük iş düşüyor.